1. yüz (Toplam 1 yüz)

Sorumlusu Kim / Levent BULUT

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 12, 2017 23:30
gönderen Oguzhan34
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "yastık altındaki altınların değerlendirerek ülkemizin büyümesine ve gelişmesine katkı yapın." çağrısının ardından bankalardan ve finans kuruluşlarından altınını getir mesajları geliyor. Sanki varmış gibi bana da haftada birkaç defa bu şekilde mesaj atılıyor. Alacaklı gibi istiyorlar. Borcun var da vermiyormuşssun gibi hissediyorsun, sıkboğaz ediyorlar. Peki ama devletimiz bu altın toplama işiyle, bizi sıkboğaz ederek neden bu kadar ilgileniyor?
***
Bildiğiniz gibi daha önce devletin elinde kalan son kamu kuruluşları Varlık Fonu altında toplandı. Bu fonun en büyük kuruluş amacı dışarıdan borç bulmaktı. Yani fondaki kurumlar gösterilerek borçlanma yapılacaktı.
Fakat olmadı.
Bu yüzden Varlık Fonu Başkanı da görevden alındı.
Varlık Fonu ile borç bulunamayınca, borca karşılık gösterilebilecek teminat olarak petrolümüz ve doğalgazımız olmadığından akıllarına altın geldi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek: "490 ton altınımız var 450 tonu İngiltere'de emanette" demişti. Bir ülkenin kendine ait kaynağı neden başka bir ülkenin emanetinde olabilir? Sömürge olmadığımıza göre o emanetteki altınlar, alınan borçlara karşı bir teminat olabilir ancak. İşte bu yüzden şimdi milletten altını toplayıp karşılığında borç bulmayı ümit ediyorlar.
***
Bu yola girmeden önce vergileri artırdılar ama baktılar seçimler öncesinde katıksız AKP'liler bile itiraz ediyor. Şimdilik tekrar bir görüşelim, dediler. Ama görünen o ki, vergi artışı yapmaya mecburlar. Zaten bunu Bakan Şimşek, "Ya borçlanacağız, ya vergi artışı yapacağız." sözleriyle itiraf etmişti. Eğer istedikleri kadar altın toplayıp başka bir ülkeye emanet verip karşılığında borç alamazlarsa iğneden ipliğe her şey zamlanacaktır. Zamlar ise seçimlerde büyük bir handikap oluşturacaktır. Bu yüzden altın toplama işine çok önem veriyorlar. Yap-işlet-devret ile ekonominin çarkları bir yere kadar dönebilirdi.
Şimdi duruma göre de ya borç alacaklar ya vergileri artıracaklar. Oysa daha düne kadar İMF'ye borç verecek duruma geldik, diye övünülüyordu. Şimdi ekonomide hasarı kapatmak için alternatifler sunuluyor. AR-GE'nin olmadığı, üretimi artırmak gibi bir derdin bulunmadığı ülkede, zaten ya borçlanırsın ya her şeye zam yaparsın. İki yol da vatandaşın cebine çıkıyor.
***
Hadi diyelim borçlandın ya da vergi artışı yaptın.
İşe yarayacak mı? Bence hayır.
Çünkü ülkede istihdama yönelik bir yatırım yok.
Peki, ne var? İtibarda tasarruf olmaz anlayışı var.
Devlet olarak köprü yapmak yok; peki ne var? Köprüyü yapan firmaya garanti verip geçilmeyenin parasını hazineden vermek var.
Kamuda tasarruf yapma yerine makam arabaları bizim için çerez parası deme var.
Üretmeyip sürekli tüketen bir toplum var.
***
İşte o çerez paralarından kısmak yerine buldukları yol vatandaşın cebi. Ama yine yetmeyecektir çünkü testi delik. Deliği kapatmadıkça da bu döngü sürecektir. Oysa nasıl umut aşılamışlardı topluma. Hani referandum da evet çıkınca ülke ekonomisi uçacak, istihdam artacak, terör bitecekti?...
Oysa her gün şehitlerimiz geliyor, işsizlik artıyor, ekonomi kötüye gidiyor.
***
Ekonomi de işlerin iyi olmadığı su götürmez bir gerçek.
Sorumlusu kim?
Almanya gibi neden otomobil üretemiyoruz dedikleri Kemal Kılıçdaroğlu mu?
Her kritik olayda destek veren Devlet Bahçeli mi?
Yediği, içtiği her şeyi vergi olan vatandaş mı?
Yoksa 15 yıldır ülkeyi yönettiği hâlde çözüm olarak vatandaşın cebine göz dikip muhalefet gibi dert yanan AKP mi?
Sizce kim?

Levent BULUT