1. yüz (Toplam 1 yüz)

Siz, kimi kandırıyorsunuz? / Tuncay MOLLAVEİSOĞLU

İletiGönderilme zamanı: Pzt Kas 13, 2017 10:40
gönderen Oğuz Kağan
Siz, kimi kandırıyorsunuz?

Kimi ihanetten, kimi cehaletten; Türkiye'nin kurucu değerleri ile, kurucu kadrosu ile sorunu olanlar yeniden tv ekranlarında dizilmeye başladı...

Yeni görevleri; 15 yıldır ülkeyi yöneten anlayışın aslında Atatürkçü olduğuna toplumu inandırmak!

İktidar gücü ile Atatürk'ü bu milletin hafızasından ve hatırasından silmeye çalışanlar trajikomik bir haldeler...

Medya üzerinden çaldıkları "sözde Atatürkçülük" mayası tutmaz, çünkü samimi değil...

Atatürk'e sahip çıkarken bile onu cahilce eleştirmekten geri duramıyorlar, bünyeleri bu hızlı dönüşü henüz sindiremedi...

Hedefte başkanlık seçiminde yüzde 51'i yakalamak var! Seçmen havuzuna, kandırılmış Atatürkçüleri de ekleseler fena olmayacak...

* * *

Bu zihniyetin Atatürk'e sahip çıkarken İnönü'yü şeytanlaştırması da kurnaz planlarının bir sonucu... Akıllarınca CHP ile Atatürk'ün bağını koparacaklar.

Biz gerçeği görüyoruz; yıllardır sistemli bir şekilde Atatürk'e en ağır küfürleri eden,

Atatürk'ün annesi için en aşağılık ifadeleri kullanan,

Atatürk'ün devrimlerini reddeden, "reklam arası" dedikleri Cumhuriyet bayramlarını, anma törenlerini yasaklayan,

Atatürk Türkiyesi'nin yıkılması için var gücü ile çalışan kadroların "Atatürkçülüğü", yaklaşan seçimler öncesi kaba siyasi bir hamleden başka bir şey değil...

Bir de gülünç duruma düşme halleri var. Bir yandaş gazete, Atatürk'ün Türk ekonomisinde yaptığı olağanüstü hamleleri sıralamış ve AKP döneminde yapılan yatırımları anlatmış.

Gazetenin mesajı şu; "Atatürk'ün izinden gerçekte giden bizleriz... Demiryolu dedi, demiryolu yaptık, silah dedi, silah ürettik..."

Derinliğe bakar mısınız? Bir su birikintisi kadar bile değil...

Demiryolu, köprü, tünel yapmak Atatürkçülük değildir... Bunları yapmak zaten iktidarların bayındırlık görevidir!

* * *

Tam bağımsızlığı savunamayanlar Atatürkçü olamaz...

Ege adaları Yunan işgali altındayken susanlar,

Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde; Ne notası, müzik notası mı? diye soranlar,

Çağdaş eğitim sistemini reddedip, yerine imam hatip ve sübyan mekteplerini koyanlar,

Türk'üm diyemeyenler, Türklüğü reddedenler,

Millet yerine Ümmet' i getirmeye çalışanlar,

Zamanının ve Batı dünyasının çok ilerisinde "kadın devrimi" yapan bir Cumhuriyetin devamında, kadını yeniden "görünmez" hale getirmeye çalışanlar

Atatürkçü olamaz...

Devletin kılcal damarlarına en tehlikeli tarikat ve cemaatleri sızdıran, darbe girişimine rağmen ders almayıp yeni cemaatler ve karşı devrimcileri boşalan kadrolara dolduranlar Atatürkçü olamaz...

Daha dün üst düzey bir yargı mensubu, "Atatürkçülük dindir" diyerek içindeki kini kusmadı mı?

* * *

Bilimi rehber edinen, "Benim düşüncelerim bilim ile çelişirse bilimi tercih edin" diyen Atatürk felsefesinden, bilimi ders kitaplarından çıkaran bir ilkelliğe!...

Büyük Önder cephelerde canı pahasına savaşırken Meclis'i açık tutmuş ve her kararını Meclis'e sorarak, Meclis'ten izin alarak, Meclis'te tartışarak almıştır.

O günün şartlarında Meclis'e danışmasa, Meclis'i kapatsa kim ne diyebilirdi?!

Bugün, 79 yıl sonra tartışma konumuz Erdoğan'ın Meclis'i yani ulusal egemenliği, milletin egemenlik hakkını yok sayarak tek adam olma hayali değil mi?

Bugün, yasama, yürütme ve yargı tek bir kişinin iki dudağı arasında değil mi?

Siz hangi Atatürkçülükten söz ediyorsunuz?

Siz kimi kandırıyorsunuz?

Tuncay MOLLAVEİSOĞLU, 12 Kasım 2017
tuncaytm@gmail.com