1. yüz (Toplam 1 yüz)

Dünya çapında üniversitelerimiz! / Muharrem BAYRAKTAR

İletiGönderilme zamanı: Cum May 11, 2018 10:37
gönderen Oğuz Kağan
Dünya çapında üniversitelerimiz!

Türkiye’nin üniversiteye ihtiyacı var elbette. Ama kaliteli eğitim yapan, kaliteli öğrenci yetiştiren üniversitelere ihtiyacımız var. Hindistan’da 8 bin 400, ABD’de 5 bin 700, Filipinlerde 2 bin, Meksika’da bin 300 üniversite varken Türkiye’de sadece 196 üniversite var.

Türkiye’deki üniversitelerin çoğu AKP döneminde yapılmış. 2003’e kadar 75 olan üniversite sayısına 15 yılda 121 yeni üniversite eklenmiş. Eklenmiş ama kalite yönünden yeni açılan üniversiteler yerlerde sürünüyor.

2006 yılında açılan Adıyaman Üniversitesi’nin kapısına ruhsatsız diye mühür vurulmuş. Yani ruhsatsız üniversite açmasını bile becermişiz!

Giresun’a üniversite kurmuşlar üstüne üstlük bir de tıp fakültesi açmışlar, ama ortada tıp fakültesi binası olmadığı için öğrenciler yıllarca Sivas’ta eğitim görmüşler. Giresun’u görmeden, Sivas’taki tıp fakültesinden mezun olan öğrenciler var.

2006 yılında kurulan Ahi Evren Üniversitesi’ni kazanıp kayıt yapan öğrencilerin bazılarının bölümleri ortada yoktu. (Bilişim ve Teknoloji Bölümü ile Bankacılık ve Sigortacılık Bölümü vd).

2009 yılında kurulan Tunceli Üniversitesi de ciddi altyapı sorunlarıyla açıldı. Buna rağmen kayıtlı öğrenci de almış olan üniversitede yeterli derslik bulunmuyordu. Zira üniversitenin toplam 8 adet dersliği vardı. Üniversite yönetimi çözümü, bu sınıfları belli günler için belli bölümlere tahsis etmekte bulmuştu.

2008 yılında kurulan Ardahan Üniversitesi, medyada "tek odalı üniversite" olarak geniş yer bulmuştu. Uzun süre boyunca tabelası bile olmayan üniversitenin rektörü Ramazan Korkmaz ve yardımcıları eski Köyişleri binasında tek odada mesai yapıyorlardı.

Rektör Korkmaz azimli ve kararlıydı, Aralık ayı sıcaklık ortalaması gün içinde -7°C olan Ardahan’da “Gerekirse çadırda üniversite kurarım” diyordu.

Kızılay’ın Ardahan şubesine başvurdu, ancak bu talep üzerine bir başka skandal meydana çıktı: İlde bir tek Kızılay çadırı bile yoktu.

2007 kurulan Mardin Artuklu Üniversitesi, 2008 yılı için kendisine ayrılan 5 milyon TL’lik bütçe ile sadece kırtasiye ve temizlik giderlerini karşılayabilmişti.

Dönemin rektörü Prof. Kadri Balcı, basına “üniversitenin mühürden ibaret olduğu” yönünde açıklamalar yapmıştı. Üniversitenin öğrencileri de uzun yıllar eğitimlerini Dicle Üniversitesi’nde sürdürdüler.

Yani bir binaya tabela asıp “üniversite açtım” demekle olmuyor bu işler. Bu durumdaki üniversitelerden eğitim ve bilim adına ne bekleyebilirsiniz?

Bir de Yeni Türkiye’mizde, “Ben halkımızın cahil olanına daha çok güveniyorum, okuma oranı arttıkça afakanlar basıyor beni” diyen rektörlerimiz var ki bu adamların vereceği eğitimi varın siz düşünün.

Sizin döneminizde devlet üniversitelerinin hali bu beyler.

İsterseniz bu üniversitelerdeki “bilimsel” çalışmaları da masaya yatırırız!

Bu üniversitelerin durumunu düzeltmek yerine masa başında üniversite sayısını artırmak için eski ve köklü üniversiteleri ortadan iki bölüp “7 üniversite daha açtık, hayırlı olsun” demek tam da siyasi konjonktürümüze yakışır bir komedi.

Biz ekonomimizi de aynı bu mantıkla yüzde 7 büyütmüş bir ülkeyiz!

Bir de bölünen üniversiteler arasında yer alan İstanbul Üniversitesi’nin Cerrahpaşa ve Çapa Tıp fakültelerinin dramı var ki onu da bir başka yazıda ele alalım.

Muharrem BAYRAKTAR, 11 Mayıs 2018
mbayraktar@yenimesaj.com.tr