1. yüz (Toplam 1 yüz)

Türk görünümlü Amerikan planı / Cahit Armağan DİLEK

İletiGönderilme zamanı: Çrş Oca 09, 2019 10:43
gönderen Oğuz Kağan
Türk görünümlü Amerikan planı

ABD güvenlik bürokrasisinin en tepedeki 3 ismi dün Ankara'daydı.

Bu satırlar yazıldığında Ankara'daki Suriye pazarlıklarının sonuçları henüz yansımamıştı. Ama ne olup biteceğini dün New York Times (NYT) gazetesindeki Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yazısı her şeyiyle açıklıyor.

Erdoğan'ın NYT yazısı, Trump ve ekibinin "Kürtleri koruyacağız, Türklerin Kürtleri boğazlamamasını garantiye alacağız" şeklindeki akıl almaz açıklamalarına anında, gerektiği sertlikte ve seviyede yanıt verilmemesinin nedenini de açıklıyor.

O yazı aslında birkaç gün içinde operasyon başlayacak, Suriye'den Amerikan askerleri çekilecek, Fırat'ın doğusundaki operasyon beklemeye alındı açıklamalarının birbiriyle bağlantılı ve koordineli olduğunu, aynı zamanda açıklamaların yapıldığı zamandaki sahada ve perde arkası mutabakatları ortaya koyuyor.

Gelin NYT'deki Erdoğan imzalı yazıdaki mesajları ve nelerin habercisi olduğunu ABD tarafının açıklamalarıyla da karşılaştırma yaparak anlamaya çalışalım.

O yazı, Türkiye'nin Suriye'de kendisine verilen göreve seçilmek için açıkladığı bir seçim beyannamesi gibi. Pazarlıklarda ABD bunların ne kadarına tamam diyecek göreceğiz. Bu pazarlıklar Menbiç yol haritası gibi uzun bir oyalamaya da dönecek gibi.

Yazıda, ABD'nin, uluslararası toplumun ve Suriye halkının çıkarlarının korunabilmesi için başarılı şekilde gerçekleştirilmesi görevini ancak Türkiye yapabilir deniliyor. Türkiye'nin başkalarının çıkarlarını koruma gibi görevi olabilir mi?

ABD, İsrail ve birçok Arap ülkesi, YPG ve Arap aşiret güçleriyle iş birliği, hatta Rusya ile irtibat içindeyken, yazıda, Türkiye tek başına bütün çekilme sürecini koordine edeceği varsayımından hareket edilmiş. Yanlış varsayımla belirlenen hareket tarzından doğru sonuç çıkmaz.

Yazıda IŞİD'e yönelik operasyonlar bitmiş varsayımla çatışma sonrası dönemde neler yapılacağı anlatılmış. Halbuki Trump ve ekibinin açıklamalarında Türkiye'ye verilen görevin kalan IŞİD artıklarının temizlenmesi olduğu ısrarla söylendi. Bu uyuşmazlık bile tarafların farklı düzlemde olduğunu gösterir.

Yıllardır defalarca yazdık. İstikrar gücü, Amerikalıların Suriye kuzeyi için dile getirdiği bir yapıdır!

Atılması gereken ilk adım olarak Suriye toplumunun tüm kesimlerinden savaşçıları kapsayan bir istikrar gücü kurulmasının ifade edilmesi de Amerikan planının işareti, aynı zamanda PKK/YPG'ye operasyon yapılamayacağının mesajı! İstikrar gücü Suriye kuzeyinde Türkiye'siz tampon bölge demektir.

Zaten Türkiye, Fırat'ın doğusuna operasyonu beklemeye aldığını açıklamıştı. ABD de Türkiye'ye IŞİD'le mücadele adı altında Suriye'de sanal bir görev verme şartı olarak; ortakları olarak sunduğu YPG'ye operasyon yapılmamasını şart koşmuştu.

Nitekim Erdoğan'ın yazısının yayımlandığı anlarda Pompeo, Trump'la telefon görüşmesinde Erdoğan'ın ABD'nin IŞİD'e karşı birlikte savaştıkları ortaklarını koruma taahhüdü verdiğini açıklıyordu. Türkiye'nin operasyonu aylarca beklemeye aldığını açıklaması da büyük olasılıkla bu taahhüdün gereği. Şimdi Ankara'da bunu yazılı hale getirecekler!

Yazıda birçok gencin savaş şartlarının zorlamasıyla PYD/YPG saflarına katıldığının, bunların yapılacak tahkikat sonrasında istikrar gücüne veya yerel yönetimlere alınacağının ifade edilmesi, Kandil'den gelenlerin ortadan kaybolması halinde kalan PYD/YPG'lilerin kabullenileceğinden başka bir şey değildir. Bu çözüm/müzakere sürecinin Suriye'de hayata geçirilmesidir.

Yazıda bölgede tüm kesimlerin yeterli siyasi temsilinin sağlanacağı, yerel meclisler tarafından idare edileceği belirtiliyor. Fakat burada ilginç olan seçimlerin Türkiye gözetiminde yapılacağından bahsedilmesi.

Bunun anlamı şu; tüm Fırat'ın doğusu Türkiye kontrolünde olacak, seçimleri yaptıracak, yerel meclislerle herkes kendi kendini yönetmesini sağlayacak. Bunun ayağının yere basar yönü var mı? Bu Türkiye'ye vaat edilmiş kocaman bir havuç değil mi? Bu havucu Türkiye'ye yedirirler mi? Unutmayın, ABD halen Türkiye'nin Menbiç'e girmesine izin vermedi.

Yazıda en büyük eksik Rusya ve Suriye'nin yok sayılmasıdır ki, bu bütün projeyi boşa çıkarır.

ABD işgal ettiği topraklara toprağın sahibine sormadan bir başkasına görev devir teslimi yapıyor. Rusya'nın onay vermediği, Şam yönetiminin söz sahibi olmadığı, ABD'nin izin verdiği ölçüde lojistik destek ve istihbarat paylaşımıyla icra edilecek bu senaryo Türkiye'yi, Suriye'de açmaza ve bataklığa sürükler.


AA üzerinden bu ay Putin-Erdoğan görüşmesi olacak haberleri yaptırılmasına rağmen Putin yanıt vermek için Türkiye'nin ABD ile ne kadar ileri gideceğini görmeyi beklediğini anlamıyor musunuz?

Türkiye bu seçeneğiyle İdlib'i de gözden çıkarmış gibi duruyor. Peki oradaki askerlerimizin durumu ne olacak? Suriye ve Rusya'nın İdlib'deki operasyonun şiddeti Türkiye'nin Fırat'ın doğusundaki hayallerini başlamadan bitirebilir.

Savaş Sanatı kitabında Sun Tzu diyor ki; Başkasını ve kendini bilirsen, yüz kere savaşsan tehlikeye düşmezsin; başkasını bilmeyip kendini bilirsen bir kazanır bir kaybedersin; ne kendini ne de başkasını bilmezsen, her savaşta tehlikedesin.

Türkiye ne kendini biliyor ne de karşısındakileri. Böyle olunca da Suriye bataklık ve tuzakla dolu...

Cahit Armağan DİLEK, 9 Ocak 2019
cahitdilek@yahoo.com