1. yüz (Toplam 1 yüz)

Amerikan Hegemonyasının Sonu / Mehmet Ali GÜLLER

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 04, 2019 12:38
gönderen Oğuz Kağan
Amerikan Hegemonyasının Sonu

Türkiye’de güçlü bir “ABD yenilmez, ABD gerilemez” fikri var. Oysa bu ABD için artık bir gerçeklik; yıkılmaz denilen Roma İmparatorluğu’nun ve Britanya İmparatorluğu’nun yıkıldığı gibi ABD emperyalizmi de yıkılacaktır!

Kaldı ki ABD’de başta politikacılar ve akademisyenler olmak üzere pek çok kesim bu gerçekliği saptamış ve ötesinde, bu gerilemeye çözüm aramaktadırlar.

Sentez strateji: Trump

ABD’nin gerilediği gerçeği aslında yeni de değil. Hatta son 15 yıldır, ABD bu gerilemeye çözüm arıyor. Egemen sınıfın temsilcilerinin iki temel görüşü ortaya çıktı bu tartışmalardan: Birincisi, ABD’nin geri çekilmesi ve ileride yeniden atak yapmak üzere içeride güç biriktirmesi. İkincisi ise ABD’nin gerilemeye rağmen hâlâ en büyük askeri güç olmasından hareketle ve yangından en az etkilenecek ülke olacağı düşüncesiyle, geri çekilmeyip yangınlar çıkarması...

Obama’nın iki dönemi, bu iki görüşün çarpışmaları dönemiydi.

Trump ise bu iki görüşün çarpışmasının sentezi olarak başkan oldu; öyle iddia edildiği gibi tesadüfen seçilmiş, tabansız, egemen sınıfa dayanmayan biri değil yani...
Ve Trump da o sentezi “önce Amerika” özetli stratejisiyle ilan etti.

Gerileyen büyük güç doktrini

ABD’nin dünya hegemonu konumundan büyük güç konumuna gerilediği, ama büyük güçler arasında birinci olduğu esasına göre belirlenen doktrin, “dünya düzeni” kurucu rolünden çekilme doktrini olarak da değerlendirilebilir.

Nitekim doktrin küreselleşme karşıtı içeriğiyle dikkat çekmektedir. ABD bu doktrinle, kendi kurduğu düzenin artık kendisine değil, Çin başta olmak üzere rakiplerine yaradığını düşünerek, neoliberal küresel sistem karşıtı bir taktik pozisyon alacağını göstermektedir. Serbest piyasa ekonomisine karşı çıkmak, gümrük duvarlarını yükseltmek, Dünya Ticaret Örgütü’nden NATO’ya kadar pek çok uluslararası örgütün yapısını sorgulamak gibi...

Bununla birlikte Trump doktrini, ABD’nin gelecekte er geç Çin ile çatışmak zorunda kalacağının da işaretini vermektedir. Önceki doktrinlerde ABD, Çin’i stratejik rakip olarak ilan etmişken, ilk kez bu doktrinde Çin’i “meydan okuyan stratejik rakip” kategorisine yükseltmiştir. Keza Rusya da Çin ile birlikte “Amerikan gücüne, güvenliğine ve zenginliğine meydan okuyan stratejik rakip” olarak değerlendiriliyor.

Yeni bir dünya kuruluyor

Önümüzdeki yıllar şu beş büyük kuvvetin güç mücadelesine sahne olacak: ABD, Çin, AB, Rusya ve Hindistan. Ve bu çarpışmanın sonucunda da yeni bir dünya kurulacak...

Hatta ABD-Çin küresel ticaret çarpışması nedeniyle o dünya zaten kuruluyor: Çin bir yandan ABD’nin kurduğu kurumlardaki ağırlığını artırıyor, diğer yandan da o kurumların karşısına liderliğini yaptığı alternatiflerini koyuyor.

Yani Çin bir yandan payını artırarak IMF ve Dünya Bankası yönetiminde ağırlık kazanıyor ama bir yandan da bunların karşısına BRICS Yeni Kalkınma Bankası, Asya Altyapı Yatırım Bankası gibi seçenekler çıkarıyor.

Amerikan rüyası bitti

Artık dünya bu büyük değişime göre konumlanıyor. Örneğin AB içindeki kimi ülkelerin İran nedeniyle ABD’yle karşı karşıya gelmesi; örneğin Almanya’nın ABD’ye rağmen Rusya’yla Kuzey Akım-2 projesine girmesi...

Kuşkusuz ABD hâlâ büyük güçtür; stratejik savunma dönemine girse de, zaman zaman, şimdi Venezüella’da olduğu gibi, taktik ataklar yapacaktır. Ancak taktik ataklar, stratejik savunma pozisyonunu değiştirmeyecektir!

Dolayısıyla şimdi başta Türkiye olmak üzere bölgemizdeki her devlet, her millet, her halk, her parti bu büyük gerçeğe göre konumlanmalıdır!

Yeni bir dünya kurulurken, eski dünyanın şampiyonuyla ittifak yapmakta ısrar edenler kaybedecektir. Zira Amerikan rüyası bitti, “küçük Amerika” hayali sona erdi!

İşte bu hayalin bittiğini resmi ABD belgelerine dayanarak Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan son kitabım Amerikan Hegemonyasının Sonu’nda anlattım: 5 büyük gücün 6 kıtadaki çarpışmasını, Türkiye’nin etrafındaki coğrafyada sürmekte olan kıran kırana mücadeleyi bu bağlamda inceledim.

Artık top siz değerli okurlarımızda: Eleştiri ve görüşlerini bekliyorum...

Mehmet Ali GÜLLER, 4 Mart 2019