1. yüz (Toplam 1 yüz)

Öcalan'ın talimatları ve Türkiye-Suriye Savaşı / Cahit Armağan DİLEK

İletiGönderilme zamanı: Pzt May 13, 2019 13:10
gönderen Oğuz Kağan
Öcalan'ın talimatları ve Türkiye-Suriye Savaşı

Öncelikle YENİÇAĞ'ın cesur, dürüst yazarı Yavuz Selim DEMİRAĞ'a yönelik hain saldırıyı lanetlediğimi bildirmek isterim. Bu ifade özgürlüğüne ve basına yönelik açık bir saldırıdır. YENİÇAĞ yazarları yılmadan korkmadan sinmeden yazmaya, halkı aydınlatmaya, gerçekleri deşifre etmeye devam edecek.

Gelelim konumuza. Teröristbaşı Öcalan'ın son mektubunun ortaya çıkması kendisine yönelik sözde tecridin kaldırılması için başlatılan açlık grevleriyle oluşturulan baskıyla oluştu.

Aynen 2012 Sonbaharında olduğu gibi.

O zaman da yaygın açlık grevleri yapıyordu PKK'lılar. Eylül 2012'de Öcalan ile görüşüldü ve açlık grevlerinin bitirilmesi için açıklama yapması istendi. Açlık grevleri sona erdi. Ve Öcalan sorun çözücü, Kürtlerin lideri pozisyonda bir aktör olarak pazarlandı, bu da çözüm sürecinin başlamasına yol açtı.

2013 başındaki o süreç sanki sadece Türkiye'deki gelişmeleri dizayn içinmiş gibi sunuldu ama asıl hedef Suriye idi ve oradaki gelişmelerin üstü örtüldü. PKK orada mevzilendi ama dönüştürüldü. Önce PYD şimdi de SDG etiketi yapıştırıldı.

Teröristbaşının mektubunda yine benzer dikkat çeken vurgular var.

Son mektuptaki SDG vurgusu herkesin terörist kabul etiği PKK'nın ve sadece Türkiye'nin terörist kabul ettiği PYD/YPG yapısının rollerinin son erdiğini göstermek için. Artık yola SDG yapısıyla devam edilecek. Böylece PKK'yı dışlıyorlar ve SDG yapısından ayırıyorlar.

PKK kötü, SDG iyi diyecekler. Trump iyi çevresindekiler kötü dedikleri gibi. Halbuki ikisi de yalan.

Onun için Irak kuzeyindeki PKK'ya yönelik hava operasyonlarında hiçbir kısıtlama ve eleştiri yok ABD'den. ABD'ye göre PKK rolünü tamamladı.

Öcalan'ın mektubundaki toplumsal uzlaşma, demokratik müzakere, kültürel güç vs. Erdoğan'ın Türkiye ittifakı, Bahçeli'nin hemşehrilik ruhu söylemleri vs bunlarla örtüşüyor.

Acaba 31 Mart seçimlerinden hemen sonra Türkiye İttifakı ortaya atıldığında Öcalan'ın mektubu ve yenilenecek İstanbul seçimleri akıllarda var mıydı?

Türkiye'de 2013'teki gibi bir formatta müzakere süreci olmayacak. Ama Suriye ve Türkiye'yi kapsayan genişletilmiş bir müzakere sürecinden bahsediyoruz.

Önceki gün gelen haberlerde çözüm sürecinde İçişleri Bakanlığı KDGM görevini yürüten ve Ocak 2015'te Dolmabahçe Mutabakatının açıklandığı fotoğrafta yer alan Muhammed Dervişoğlu'nun Erdoğan'ın özel temsilcisi olarak atandığı iddia ediliyor. Doğruysa, Öcalan'ın mektubuyla denk gelmesi tesadüf mü?

Ama Türkiye bunlara odaklanırken Suriye yine gözden kaçırılıyor.

Devletin kontrolünden geçen metinde Suriye'de SDG kapsamında çözüm olsun deniyorsa Türkiye bu yapıyı kabullenmiş denirse cevabınız ne olacak?

Bu hem ABD hem de Öcalan/PKK için ana öncelik. Tek cümlede söyleyecek olursak Suriye'de ABD planı devrede.

Bakmayın Kandil'den gelen Öcalan görüşmesinin hedefi örgütün direnişini kırmaya yönelikti söylemine. Kandil aynı zamanda diyor ki İstanbul'da İmamoğlu'nu destekliyoruz.

PKK ve ABD bilmez mi ki bu kadar açık destek beyanı aslında Türkiye'de İmamoğlu'na tam aksi etki yapar. Psikolojik operasyonun alasını yapıyor PKK ve ABD. Bu kime fayda sağlıyor gerçekte acaba?

Öcalan'ın mektubunun sadece Öcalan'ın adıyla değil İmralı'daki diğer 4 kişiyle birlikte verilmesi de manidar. Böylece deniyor ki; Öcalan yalnız değil, örgüt onunla birlikte, aynı şeyleri düşünüyor, Öcalan örgüte hakim, onun dediğini yaparlar. Buradaki örgüt kelimesini de Öcalan'ın Türkiye'nin hassasiyetlerine saygı gösterin talimatı verdiği SDG bağlamında okuyun.

İktidarın iki ortağının Öcalan'ın mektubunun sütünü örtüp bunu sadece avukat-müvekkil düzleminde sunmaya çalışması aldatmaca. Öcalan'ın derdi avukat değil mesaj ve talimatlarını ulaştırmak. Bunu da 8 yıldır değil 4 yıldır açıkça yapamıyor. Açıkça diyorum Bahçeli'ye göre Öcalan zaten hep bir şekilde örgütle haberleşiyormuş. Tiyatroya bakar mısınız.

2013 Nevruz vurgusu Türk-Kürt ortaklığını vurgulamak için. Artık Türkiye'deki 5 milyon Suriyeli sığınmacıya da bakılırsa artık kastedilen çok ortaklı ortak vatan temelinde Türk-Kürt-Arap konfederasyonu. Bunu geçen yıllarda kaç kere yazdık.

Onurlu barıştan bahsetmesi halen kendisini ve PKK'yı Türk devletinin karşısında tek muhatap ve eşit aktör olarak gördüğünü bir anlaşma imzalamak istediğini de gösteriyor.

Öcalan Türkiye ve Suriye kuzey-doğusuna yönelik yeni planını duyururken bu gelişmelerin üstünü örtecek gelişmeler ise İstanbul seçimlerinin yanı sıra İdlib'de başlayan savaş.

Öyle bir savaş ki Rus destekli Suriye ordusunun HTŞ-Nusra'ya karşı operasyonu gibi gözüken çatışmaların Türkiye-Suriye savaşına dönüşme emareleri geliyor sahadan.

Türkiye destekli ÖSO gruplarının ön saflarda HTŞ'den daha çok ÖSO gruplarının çatıştığı haberleri var.

HTŞ-Nusra ile ÖSO gruplarının Türk gözlem noktalarını adeta canlı kalkan gibi kullandıkları, bunun da Suriye ordusunun TSK mevzilerini hedef almaya yönelttiğini görüyoruz.

Türkiye-Suriye'nin benzer şekilde Afrin-Tel Rıfat hattında da karşı karşıya geldiği çatıştıkları görülüyor.

Türkiye-Suriye doğrudan çatışıyor dersek abartmış olmayız.

Yine uyarıyoruz. Çünkü İdlib'de savaşların anası patlamak üzere ve Türkiye sınırlarındaki göç dalgası bir milyona doğru gidiyor.

Bu gidişatın sonu Türkiye'nin Rusya ile ipleri tamamen koparıp ABD desteğine muhtaç hale gelmesidir. Bu da Türkiye'de ve çevresindeki kriz çatışma alanlarında Amerikan planının kabullenilmesi demektir. İç cephesi dağılan Türkiye kaybediyor.

Cahit Armağan DİLEK, 13 Mayıs 2019
cahitdilek@yahoo.com

Re: Öcalan'ın talimatları ve Türkiye-Suriye Savaşı / Cahit Armağan DİLEK

İletiGönderilme zamanı: Sal May 14, 2019 18:10
gönderen Gönül Pınar Atacı
Tamamen güncel ve somut, nesnel ve yurtsever bir saptama, irdeleme ve öngörü. Tebrikler sayın DİLEK. Eski ve yeni BOP'un ve açık ve gizli BOP'cuların nihai emeli, bir iç ve dış savaş çıkararak Türkiye'yi kan gölüne çevirmek, parçalamak, bölüşmek ve pazarlamaktır. Bunu önlemenin yegane yolu ve yöntemi, tek ve en geniş bir HAK,VATAN VE HALK CEPHESİ'nde birleşip mücadele ederek bunların bu emelini yerlebir etmektir.