1. yüz (Toplam 1 yüz)

Her doğru her yerde söylenmez /Levent BULUT

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 21, 2019 10:22
gönderen Oguzhan34
İçişleri Bakanlığı tarafından HDP'li Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye başkanları "Terör örgütü PKK/KCK ve uzantılarının amaçları için çalışmakla" suçlanarak görevden alındı. Cumhur İttifakı görevden almaları destekler beyanlarda bulunurken muhalefetten tepkiler yükseldi. Bu eleştirenler içinde iki eski AKP'li de var.
*
AKP kurucularından 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül resmi Twitter hesabından paylaştığı mesajında, "Daha yeni seçilmiş belediye başkanlarının 'bu şekilde' görevden alınmaları demokrasimiz için doğru olmamıştır." derken, yine Twitter hesabından kararla ilgili bir dizi mesaj yayınlayan eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ise şu ifadelere yer verdi:
"Kısa süre önce gerçekleşen seçimlerle göreve gelen Mardin, Diyarbakır ve Van Belediye Başkanları'nın idari tasarrufla görevden alınması demokratik sistemin ruhuna aykırıdır. Seçimle gelenlerin seçimle ayrılması milli irade ilkesinin gereğidir. Adayların seçime girmesi kanuna aykırı ise Yüksek Seçim Kurulu bunu seçim öncesinde değerlendirmelidir. Elbette seçim sonrasında işlenen suçlara ilişkin de gerekli tedbirler alınabilir. Ancak bunun öncelikle yargı nezdinde hukuki şartları oluşmalıdır."
*
Eleştiriler bu yönde. Ben şimdi seçimle gelen seçimle gitmeli klişesine girmeyeceğim. Zira öyle olsaydı seçilmiş AKP'li belediye başkanları mental yorgunluk adı altında istifa ettirilmezdi. Ama bu görevden almaların böyle olacağı zaten baştan belliydi.
Zira Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yozgat'ta 25 Şubat 2019 tarihinde yaptığı konuşmada HDP'yi ve adaylarını eleştirmiş "Kandil emrediyor, CHP bunları yerine getiriyor. Kürdistan'da HDP'ye vereceğiz, batıda da AK Parti ve MHP'ye kaybettireceğiz diyor. Türkiye'de Kürdistan diye bölge ne zaman çıktı? 31 Mart'ta cevabı en güzel şekilde alacaksınız. Ülkemizi bölmeye çalışanlara yüz vermeyiz. Açtıkları çukurlara onları gömdük mü? Kayyum atanan yerleri geri alacağız diyorlar. Benim vatandaşım bunları geri almana fırsat veriyorsa, devletin imkanlarını Kandil'e gönderecek olursanız yine kayyumlarımızı atarız." demişti.
*
O zaman yazacaktım ama kısmet bugüneymiş. Reis'in açıklaması o zaman bana şu hikâyeyi hatırlatmıştı:
Bir gün bir padişah, gece rüyasında bütün dişlerinin döküldüğünü, yemek bile yiyemez hâle geldiğini görür. Sıkıntı ve elem içinde uyanır. Vezirini çağırıp sarayın rüya tabircisinin hemen huzuruna getirilmesini emir buyurur.
Uyku sersemi tabircibaşı, gözlerini ovuştura ovuştura padişahın yanına gelince, padişah beklemeden rüyasını anlatıp sorar:
"Tabircibaşı, bu rüya hayır mıdır, şer midir? Neye işarettir, hele bir söyle."
Tabircibaşı biraz düşünür; sonra utana, sıkıla "Şerdir, padişahım" der.
*
Padişah yüzüne karşı böyle söylenmesine şaşırmış, âdeta küçük dilini yutmuştur. Tabirci devam eder;
"Uzun yaşayacaksınız; ama ne yazık ki, bütün yakınlarınızın gözlerinizin önünde birer birer ölüp sizi yapayalnız bıraktıklarını göreceksiniz."
Bir an sessizlik olur; ardından padişah kükrer:
"Tez atın şunu zindana, felâket tellallığı yapmak neymiş öğrensin!"
*
Tabircibaşı, yaka paça götürülüp zindana atılır. Padişah bir başka tabircinin bulunmasını emreder. Huzura getirilen ikinci tabirciye de rüyasını anlatıp sorar:
"Hayır mıdır, şer midir?"
İkinci tabirci de önce biraz düşünür, ama sonra yüzü aydınlanır:
"Hayırdır, padişahım!" der. "Bu rüya, bütün akrabalarınızdan, yakınlarınızdan daha uzun yaşayacağınıza delâlet eder. Daha nice seneler boyu güzel memleketimizi yüksek adaletinizle idare edebileceksiniz inşallah."
*

Padişahın keyfi yerine gelir, ağzı kulaklarında buyurur:
"Bu tabirciyi TABİRCİBAŞI yaptım. İki kese de altın verin!"
Başından sonuna kadar durumu takip edenler, tabirciye sorarlar:
"Aslında sen de, tabircibaşı da aynı şeyi söylediniz. Niçin onu cezalandırdı da seni mükâfatlandırdı?"
Zeki tabirci güler:
"Elbette aynı şeyi söyledik; fakat öyle zaman olur ki, ne söylediğinden ziyade nasıl söylediğin ve kime söylediğin daha mühimdir."
*
İşte tam bir kıssadan hisse. Devletin imkânlarının terör örgütlerine sunulması durumunda müdahale edileceğinin söylenmesi ne kadar doğruysa, bunu miting meydanlarında yargıyı işaret etmeden "Müdahale eder kayyım atarız" demek o kadar yanlıştı.
*
Tabiî ki devletin imkânları terör örgütüne aktarılıyorsa ve bu tespit edilmişse; kesin belgelerle ve mahkeme kararıyla bu ispat edilirse, suçlular tutuklanır, belediye meclisi de içlerinden yeni bir başkan seçerdi. Kimsenin de diyecek bir sözü olmazdı. Ve olması gereken usulen de, hukuken de buydu. Ama AKP hükümeti 17 yıldır yaptığı gibi yine bildiğini okudu yine kendi doğrusundan gitti.