1. yüz (Toplam 1 yüz)

Sözde toprak bütünlüğü / Mehmet Ali GÜLLER

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eki 07, 2019 11:45
gönderen Oğuz Kağan
Sözde toprak bütünlüğü

Erdoğan, “Belki bugün, belki yarın denecek kadar yakın” diyerek Fırat’ın doğusuna operasyon yapılacağı sinyali verdi.

Erdoğan açısından içeride erken seçim baskısı, dışarıda (ABD’de) Trump’a azil soruşturması, kuşkusuz bir operasyonu içerisi için fırsata çeviriyor, dışarısı bakımından da şartlarını kolaylaştırıyor.

Fakat Fırat’ın doğusuna “kapsamlı” bir operasyonun en nihayetinde Suriye’nin kuzeydoğusuna bir operasyon olduğunu bilmeli ve Şam yönetimine rağmen yapıldığı sürece, uluslararası hukuk açısından çok sorunlu olacağını görmeliyiz.

Fırat’ın doğusuna operasyonun hedefleri

AKP hükümeti açısından Fırat’ın doğusuna (Suriye’nin kuzeydoğusuna) yapılacak operasyonun üç nedeni var:

1. AKP hükümeti, 2011 tarihli “Esad rejimini” yıkma ve Şam’da İhvan rejimi kurma hedefini, zorunlu olarak 2015’ten sonra Suriye’nin kuzeyinden “toprak kazanmaya” güncelledi.

2. AKP hükümeti, Suriye’nin kuzeydoğusuna yapılacak operasyonla PKK koridorunu yıkmak istiyor.

3. AKP hükümeti, içeride ciddi siyasal, sosyal ve ekonomik soruna dönüşen Suriyeli sığınmacıları Suriye’nin kuzeydoğusuna yerleştirmek istiyor.

Bu hedeflerden ikincisi, yani PKK koridorunu dağıtma hedefi, Türkiye’nin ulusal çıkarları bakımından esas olsa da, Türkiye ve Suriye Kürtlerinin arasına Arap sığınmacıları yerleştirme niyetli üçüncü hedef, bu hedefi/çıkarı, sonrası için sorunlu hale getirme potansiyeli taşıyor.

Diğer yandan “Suriyeli sığınmacıları Suriye’nin kuzeydoğusuna yerleştirme” hedefinin, “PKK koridorunu dağıtma” hedefine dayanak yapıldığını; “Kürt koridorunu dağıtma” haklı hedefinin de “Suriye’den toprak kazanma hedefine” örtü yapıldığını görmek gerekiyor.

AKP’nin fetih niyetinin olguları

Evet, AKP hükümetinin Suriye’nin kuzeyiyle ilgili esas hedefi, toprak kazanmaktır! Bunu bir siyasi analizin sonucunda değil, somut olgulara bakarak söylüyoruz.

Diyeceksiniz ki, AKP resmiyette “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasal birliği” diyor ama!

Evet, Astana toplantılarında diyor, ama sahada da tersine şunları yapıyor:

1. AKP medyasında “82. il: Halep” manşeti atıldı. (5.8.2015)

2. AKP, İdlib’deki çeşitli grupların temsilcileri ile Türkiye’deki Suriyelilerin temsilcilerini Cilvegözü Sınır Kapısı’nın bitişiğinde toplayarak 425 üyeli bir “meclis” kurdu. (17-18.9.2017)

3. AKP’nin topladığı o meclis, kısa bir süre sonra, “milli selamet hükümeti”ni ilan etti. (2.11.2017)

4. Erdoğan, “Afrin’e fetih yakındır” diyerek, “o toprakları ele geçirme” ve “elde tutma” niyetini ortaya koydu. (25.2.2018)

5. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu “Azez’e kaymakam, Cerablus’a Emniyet müdürü, Mare’ye jandarma komutanı atadık” dedi. (28.1.2018)

6. İktidarın ortağı Devlet Bahçeli ise “Suriye yönetimi teröristlerle işbirliği yaparsa toprakların bir kısmını elimizde tutmanın yolu açılacaktır” diyerek, Suriye topraklarını elde tutmaya gerekçe üretti. (6.3.2018) Nasılsa Suriye yönetimini toptan terörist görüyorlardı!

7. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Suriye toprakları olan El-Bab, Azez ve Afrin’de, Gaziantep Üniversitesi’ne bağlı fakülteler kurulacağı ilan edildi, Resmi Gazete’de yayımlandı. (3.10.2019)

8. AKP’nin 2017’de kurduğu “Suriye geçici hükümeti”nin sözde Başbakanı Abdurrahman Mustafa, yanında sözde Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı Selim İdris ve ÖSO komutanları ile Şanlıurfa’da basın toplantısı düzenledi. (4.10.2019) Basın toplantısında Özgür Suriye Ordusu’nu oluşturan ve daha önce “Milli Ordu” ve “Ulusal Kurtuluş Cephesi” adı altında birleşen grupların tek çatı altında toplandığı, “Suriye geçici hükümetinin Savunma Bakanlığı”na bağlandığı ve “düzenli orduya” geçileceği ilan edildi!

Türkiye’nin önündeki büyük sorun

AKP hükümetinin Şam’a karşı Suriye geçici meclisi, hükümeti ve ordusu kurması; Suriye topraklarındaki yerleşim yerlerine Türkiye’den kaymakam, Emniyet müdürü ve jandarma komutanı ataması, Suriye topraklarında kararname ile üniversite kurması, açık ki “toprak bütünlüğünü savunma” sözünün değil, “toprak kazanma niyeti”nin göstergeleridir!

AKP hükümeti, tam da bu nedenle hem Astana ortaklarının hem de Türk kamuoyunun “Esad’la barış” çağrısına kulaklarını kapatıyor ve Esad’a “katil” demeyi sürdürüyor!

Fakat önümüzdeki süreç açısından asıl mesele şu: AKP’nin fetih niyeti, Türkiye’nin PKK koridoruna karşı haklı operasyonunu gölgeleme riski ve baltalama potansiyeli taşıyor!

Türkiye’nin Şam yönetimini tanımadan, onunla anlaşmadan yapacağı “sınır ötesi” operasyonlar şu anda sadece meşruiyet sorunu taşıyor, ama ileride Türkiye’nin önüne çok büyük sorunlar bırakacaktır.

AKP’nin uluslararası boyutta yaratacağı sorunları sonrasında çözmek ise öyle kolay olmayacaktır!

Mehmet Ali GÜLLER, 7 Ekim 2019