1. yüz (Toplam 1 yüz)

Erdoğan parti içinde güç mü kaybediyor / Levent BULUT

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 06, 2019 9:18
gönderen Oguzhan34
Yüksek Seçim Kurulu'nun, oy çokluğuyla İstanbul'da seçimlerin iptaline karar vermesinin ardından, o dönem AK Parti İstanbul Milletvekili ve MKYK üyesi olan Mustafa Yeneroğlu durumu Twitter hesabından eleştirmişti. AKP içinden bir vekilin bu eleştirisi şüphesiz çok dikkat çekmişti. Herkes uyarılacak diye beklerken, Yeneroğlu yanlış bulduğu olayları eleştirmeye devam etti. Meselâ; Güneş gazetesinin Hakkâri'de 4 askerin şehit olduğu saldırıya ilişkin haberi için "Mutlu musun Ekrem" manşetiyle vermesine tepki göstermiş, "Bu manşeti atanları şiddetle kınıyor, aklıselime davet ediyorum. Ekrem İmamoğlu ile siyaseten ayrı noktalarda olsak bile, şehitlerimiz karşısında sevinebileceğini düşünecek kadar insafsız ve izansız değilim. Bu dil saldırılara kapı aralamaktadır. Gazetecilik değildir. Yapmayın, yazık!" demişti.
*
Şunu belirteyim: Yeneroğlu'nu tanımam... Herhangi bir münasebetim de bulunmuyor. Ama olayları değerlendirirken vicdanlı davrandığı gerçek. Hemen hemen her partide rağbet gören, “partinin yanlışlarını görme, duyma, söyleme” ve liderin aldığı kararları, “evet efendim” “çok iyi düşünmüşsünüz efendim” diyerek onayla kuralına Yeneroğlu ikaz edilmesine rağmen, “Bildiğim doğruları söylemeye devam edeceğim.” diyerek uymadı.
İstifa ederken de bu durumu, 2-3 yıldan beri parti içerisinde birçok huzursuzluklar yolduğunu, özellikle insan hakları ve demokrasi konusunda sıkıntı yaşadığını hem parti içinde hem de kamuoyuyla paylaştığını belirtti.
*
Ben işin başka bir boyutuna dikkat çekmek istiyorum. Yeneroğlu neden istifaya zorlandı? Sadece MKYK üyeliğinden istifa ettirilip vekil olarak TBMM çalışmalarında AKP içinde devam edemez miydi? Pek tabiî edebilirdi...
Ama Erdoğan istemedi.Zira Yeneroğlu istifa ederken Reis partiden de “İstifa et dedi.” diye bu duruma dikkat çekti.
AKP içinden iki yeni parti çıkmaya hazırlanırken bu olay parti için bir handikap olabilecekken neden istifaya zorlandı derseniz söyleyeyim:
Yeneroğlu konuştukça, "Enflasyon düştü deniyor. Ama sürekli zam geliyor. Zamları vatandaşa anlatamıyoruz." gibi sözlerle AKP içinde özellikle ekonomi alanında eleştiriler ayyuka çıkmıştı da ondan.
*
Bu eleştiriler TBMM'de yapılan oturumlarda partili vekillerin çalışmalarına da yansıyordu.
Bu durumu da bizzat Erdoğan bir grup konuşmasında "Bu dönemde daha hassas olmamız lazım. Arkadaşların sizleri bahçelerden toplayıp gruba getirmemesi lazım. Bunu özel bir ricam olarak söylüyorum." sözleriyle belirtmişti. Ama işe yaramamış olacak ki, bu eleştirisinden 2 hafta sonra yine partisinin grup toplantısında bu defa: "Allah rızası için parlamento çalışmalarınızda karar yeter sayısı noktasında grubumuzu darda, zorda bırakmayın. Toplantı yeter sayısında grubumuzu darda, zorda bırakmayın. Önce toplantı yeter sayısı, karar sayısı, hep birlikte orada yer alacağız ki muhalefetin karşısında gülünç duruma düşmeyelim. Bunları yapmazsak aldığımız ücreti kendimize helal kılamayız." dedi.
*
İşte mesele de buydu.
Erdoğan'ın ağzından çıkan her kelime kanunken, partisinin vekillerine bir şeyi iki kere söylemeye başlamıştı. Bunu söylerken de “rica” etmiş ve “Allah rıza için” demişti.
Bunlardan dolayı Reis bizzat istifa istedi. Böylece parti içinde ufak tefek çıkan eleştirilere “Yanlışı affetmem, AKP hâlâ güçlü... Görevinize vekilliğinize bakmam, gereğini yaparım.” demiş oldu. Eğer göz önünde istifaya zorlanmasa AKP içinde var olan eleştirilerin özellikle ‘Damat’a olanların dozu iyice artacaktı. Hatta bu serzenişlerden yeni sistem de nasibini alacaktı. Düşünün; yeni sistemi getiren partinin vekilleri bile yeni sistemi istemiyor ve karşı çıkıyor! Nasıl bir tezat değil mi? Başka bir ifade ile ne kadar “gülünç!” Erdoğan, “Muhalefete kendinizi güldürmeyin.” derken parti içindeki eleştirilerin önüne geçmeyi istifa ile sağladı.
Şimdilik bu durum vekillere bir ayar vermiş gibi görünüyor. Ama Davutoğlu ve Babacan'ın partileri vücut bulduğunda bugün susanlar o zaman nasıl konuşacak? İşte bunu da zaman gösterecek.