1. yüz (Toplam 1 yüz)

ABD gibi 'dostu' olanın düşmana ihtiyacı var mı? / Barış DOSTER

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 14, 2019 12:35
gönderen Oğuz Kağan
ABD gibi 'dostu' olanın düşmana ihtiyacı var mı?

ABD’den ardı ardına gelen haberler, ısrarla savunduğumuz şu tezi bir kez daha kanıtladı: ABD açısından Türkiye müttefik, dost, ortak değildir. Hasımdır. Çünkü ABD, Türkiye’yi bölmeye çalışmaktadır. Ortadoğu ve Avrasya’ya yönelik hamlelerinde, Türkiye’yi ABD nam ve hesabına cepheye sürmek, kriz bölgelerinde müdahale gücü olarak kullanmak istemektedir. Çünkü ABD; Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşı’nı, ulusal egemenliğe dayanan, laik ve bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’ni asla içine sindirememiştir. Türkiye’yle ilgili her sorunda, karşı tarafın yanındadır.

Dün okuduğumuz haberleri sıralayalım. İlki, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi, Türkiye’ye ilişkin yaptırım yasa tasarısını onayladı. İkincisi, ABD Temsilciler Meclisi, Türkiye’ye Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi aldığı için, F-35 savaş uçağı teslim edilmemesi ve Türk-Rus ortaklı Türk Akım’a yaptırım uygulanması kararını da içeren, savunma bütçesi tasarısını kabul etti. Üçüncüsü, ABD Senatosu, 1915 olaylarını, “soykırım” olarak niteleyen tasarıyı onayladı. Dördüncüsü, Türkiye eğer Adana’daki İncirlik ve Malatya’daki Kürecik üslerini kapatırsa, Yunanistan, ABD üslerine ev sahipliği yapmak istediğini açıkladı.

Bir başka haber de, ABD’de Kongre’nin iki ayağından (senato ve temsilciler meclisi) bu kararlar gelirken, Doğu Akdeniz’de Türkiye ve ABD’nin yaptığı ortak tatbikat idi. ABD 6. Filosu, tatbikatı, sosyal medya hesabından “We are NATO” (Biz NATO’yuz) etiketiyle paylaştı. Ülkemizde kimileri ise bu tatbikatı, Doğu Akdeniz’de dengeleri değiştirecek bir hamle, ABD’nin Türkiye karşıtı tutumunun değişeceğine yönelik bir başlangıç olarak yorumladı.

Ne yapmalı?

Sıklıkla vurguluyoruz. Dış politikada ebedi dost, ezeli düşman yoktur. Çıkarlar vardır. Devletler arasındaki ilişkiler, devletlerin kapasitesine, hedefine, önceliğine, tehdit tanımına, jeopolitik konumuna, gereksinimine göre olgunlaşır. İttifaklar, paktlar, buna göre şekillenir. Buna göre gelişir.

Türkiye-ABD ilişkilerinde temel sorun; iki ülkenin önceliklerinin, beklentilerinin, çıkarlarının, hedeflerinin, tehdit tanım ve algılarının örtüşmemesidir. Türkiye’nin ABD’yi gerçekçi biçimde değerlendirmemesidir. ABD’ye bağımlı dış politika ve güvenlik yaklaşımıdır. ABD dış politikasında Kongre, Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı ve Beyaz Saray’ın işlevlerini, ağırlıklarını, etkilerini yerli yerine oturtamamasıdır. Türkiye’nin duygusal tepkiler vermesi; sorunları kişiselleştirmesi; kişisel ilişkilerle çözeceğini sanmasıdır.

Oysa ilişkilerin sağlıklı bir zemine oturması için yapılacaklar bellidir. Öncelikle Türkiye her açıdan iç bünyesini güçlendirmelidir. ABD’den beklentilerini gerçekçi zeminde, mantıklı bir öncelikler listesiyle sıralamalıdır. ABD’nin emperyalist bir devlet olduğunu bilmelidir. Hegemonya kabiliyeti zayıflayan ABD’nin, Türkiye’nin yakın çevresine yönelik adımlarının, Türkiye’nin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve Cumhuriyet Devrimi kazanımlarıyla çeliştiğini kavramalıdır.

En önemlisi de, öncelikle kendine güvenerek ve emperyalizmle savaşarak kurulan bir Cumhuriyet olduğunu hiç unutmamalıdır.

Barış DOSTER, 14 Aralık 2019