1. yüz (Toplam 1 yüz)

Tarihimizin "yüzleşme"den muaf yılları / Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 14, 2020 15:17
gönderen Oğuz Kağan
Tarihimizin "yüzleşme"den muaf yılları

Kurdukları kumpasların ucu siyasi iktidara da dokunmaya başladıktan sonra "FETÖ"leştirilen yapıyla, hali hazırda "yönetim" katında oturanlar arasındaki ilişkiye, işbirliğine dair sadece "iddia" değil, o kadar çok "itiraf" da var ki; milim kıvırma payları kalmadı.

* * *

Olağan hukuk düzeni içinde bu işin içinden "sıyrılabilmelerine" olanak olmadığından önce "milat" diye bir eşik icat ettiler. "Milat"tan sonra bile içlerinde "sulh"a dönük adımlar atanlar olduğu ortaya çıkınca yeni formüllere yöneldiler. Şimdi moda, "uzlaşma"(ya hazırmış gibi yapma!).

* * *

"Geçmişe takılıp kalarak bir yere varılamaz"mış da…

"Sen onu demiştin, sen bunu demiştinlerle sonuç alınamaz"mış da…

"Birlikte onu da yapmıştınız, bunu da yapmıştınızlar kimseye fayda sağlamaz"mış da…

"Sonuçta, FETÖ'yle mücadeleye dair ortaya çıkmış bir irade (devlet iradesi) var"mış da, "Bir günde sonuç almak imkansız"mış da, "Örgüt yavaş yavaş çözülecek"miş de, "Asıl olan, bu iradeye dayalı olarak yargının önünün tamamen açılmış olması"ymış da, "Bu çok kıymetli"ymiş de, "Bu şansı değerlendirmek lazım"mış da, "Muhalefetin de sırf muhalefet yapmak için bu iradeyi yok saymaktan, itibarsızlaştırmaya çalışmaktan vazgeçmesi lazım"mış da, "İktidara destek olma zamanı"ymış da…

Tamam, olalım!

- Hadi, "FETÖ'nün siyasi ayağını", yap-bozun en kilit parçasını ortaya çıkaracak bir ortak çalışma başlatalım, Araştırma Komisyonu bulalım ve çalışmasına da köstek olmayalım!

-Yok, istemezük!

Eee, nasıl olacak?

* * *

Sanırsın başka her şey tamam; mahkemeler bağımsız, hakimler-savcılar baskı altında değil, iktidar kendi himaye dairesini her nevi dokunulmazlıkla kapatmamış denetime, sorguya, sorgulamaya, yargılamaya… Tek muhalefetin varlığı engel oluyor bu musibetten ilelebet kurtulmayı sağlayacak adımların atılmasına!

* * *

Televizyonlarda "AK Parti adına" konuştuğu varsayılan tiplerin provasını yaptıkları bu son "geçmişi unutalım, geleceğe bakalım" tiyatrosunu, bir yönüyle daha yutturamıyorum ben kendi şuuruma;

Mevzu, Atatürk'e iftira atmaya zemin yaratıyorsa "tarihimizle yüzleşebiliriz".

"Cumhuriyet"i karalamaya yarayacaksa "tarihimizle yüzleşebiliriz".

İnönü'yü yahut Atatürk'ün başka bir silah arkadaşını, başka bir milli mücadele kahramanını suçlu çıkaracaksa "tarihimizle yüzleşebiliriz".

Hainleri kahramanlaştıracak, kahramanları hainleştirecekse "tarihimizle yüzleşebiliriz".

Celladımızla aşk yaşamaya zorlayacaksa "tarihimizle yüzleşebiliriz".

Toplumun "Cumhuriyet değerleri"ne inancını sarsacaksa "tarihimizle yüzleşebiliriz".

"Ce-Ha-Pe zihniyeti"ne karşı kin ve nefret uyandıracaksa "tarihimizle yüzleşebiliriz".

"Türk Milliyetçiliği"ni lekeleyebilecekse "tarihimizle yüzleşebiliriz".

"Türk Ordusu"nu darbeci ilan etmeye yarayacaksa…

"Devlet"i katil diye etiketleme ortamı yaratacaksa…

"Rejim"i zulümdarlaştıracaksa bir kesimin algısında…

"Kale" gibi kurumları temellerinden sarsacaksa…

Tarihimizle -ruh kökümüzün salyalarını akıta akıta- yüzleşebiliriz, hatta yüzleşmeliyiz…

Keza, ne vakit gündemi değiştirmek lazım gelse, ne vakit bir "kum torbası" ihtiyacı doğsa tarihimizin 100 yıl öncesiyle de, 20 yıl öncesiyle de aynı pervasızlıkta yüzleşiyoruz, yüzleşebiliyoruz da…Neden, sadece ama sadece, son 18 yıl "yüzleşme"nin kapsama alanı dışında tarihin acaba?

"1915"le hesaplaşmak yararlı… "1919"la hesaplaşmak yararlı… "1923"le hesaplaşmak yararlı… "1960"la hesaplaşmak yararlı… "1980"le hesaplaşmak yararlı… "90'lar"la hesaplaşmak yararlı… Bu yıllara dair ne varsa hepsi çarpıtıla çarpıtıla ve tekrar tekrar hatırlatılmalı da… 3 Kasım 2002'den 17 Aralık 2013'e, hatta 15 Temmuz 2016'ya kadar yaşananlar neden unutulmalı?

* * *

Dün "ölçüsüzlük"ten bahsetmiştim ya aynısı… "Hafıza"mızı, akıl, mantık ve vicdanımızı bile çifte standarda tabi kılmamızı dayatan bir anlayıştan "toplumsal adalet" çıkar mı?

SORU-YORUM

CHP'nin CNN Türk'ü boykot kararından sonra "adam yokluğundan" ekrana çıkarılan kimi tiplere baktıkça, sizin de aklınıza "koyunun olmadığı yerde Abdurrahman Çelebi" muamelesi gören keçiler gelmiyor mu?

Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.

Selcan TAŞÇI HAMŞİOĞLU, 14 Şubat 2020
selcantasci@gmail.com