1. yüz (Toplam 1 yüz)

Osmanlı'da fikir özgürlükleri İlber Ortaylı-Erol Şadi Erdinç

İletiGönderilme zamanı: Cum Nis 03, 2009 11:41
gönderen Otopsi
İLBER ORTAYLI: Osmanlı İmparatorluğu'nun son yüzyılı hürriyet fikri,insan hakları, hürriyetin teşkilatlanması, farmantalizm, baskıgruplarının ortaya çıkması gibi alışılmadık olaylarla geçmiştir.

Batıcemiyetinden bunların farkı, o vakte kadar bir dinler ve dillerharitası olan kozmopolit bir son Roma İmparatorluğu'nun vemüslümanların hakim olduğu bir büyük imparatorluğun hayatında bir etnikmücadeleyle birarada yürümesidir.

Burada iki tane çağdaştarihçinin tezlerine değinmek zorundayız. Profesör Ercüment Kuran, ovakte kadar hakim olan şeriatı garra, yani müslüman toplumunun ve onabağlı gayrimüslimlerin fert ve toplum olarak yaşayabilmeleri için hükahkamına uymak zorunda kaldığımız şeriata tanrının vahyine dayanankurallara karşı artık bazı münevverlerin hukuk-u tabiyyeden, insanhaklarından bahsettiğine işaret etmesidir.

Bunların başındaViyana Sefirliği'nde bulunan 19.yy'ın belki de en talihsizmünevverlerinden olan Sadık Rıfat Paşa gelir. O imparatorlukta artıktabii hukukun ve buna bağlı insan haklarının varlığından söz eder.Diğeri Bernard Lewis... İngiltere Parlamento Binası'nı ziyaret eden birdoğulu aydının 'bunlar kanunlarını burda yapıyormuş' diye küçümserifadeyle söz etmesinden bahseder.

Oysa ki bir müddet sonra aynıparlamento ve batıdaki siyasi partiler, sendikalar ve kanun yapmayolları doğulu münevverleri çok fazla işgal etmeye başlamıştır.

Onun etrafında doğan hareketler kavgalar, örgütlenmeler sadece bizim değil İran'ın da son asrını kaplar. Bunlar nedir?

Bugünkü toplantımızda bunlara bir nebze değineceğiz.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Osmanlı İmparatorluğu'nun galiba en önemli dönemi son dönemi oluyor. 2.Mahmut, biraz daha geçelim Abdülmecit.

İLBER ORTAYLI: Çok kanlı bir saray suikastler silsilesi. Ne yaptılar, 3.Selim'i katlettiler.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Damdam dama kaçırarak...

İLBERORTAYLI: O zor kurtuldu ve hanedan ayakta kaldı.1856, Yunan Ayaklanmasıpatlamış, imparatorluğu sarsan ilk milli ayaklanma. Sırp Ayaklanmasıvardır ama bu ilkidir, beynelminel bir destek görüyor. Oradaanlaşılıyor ki artık Osmanlı Ordusu'nun esası olan yeniçeriler işeyaramıyorlar. Disiplin yok. Tek onlar mı işe yaramıyor, belki
bütünbir sistem çöküntü içinde bu açık. Kalelerin yapımı, muhafazası, iaşeibate sistemi, mali sistem hepsi. Fakat bu bir yerde odaklanır.Bu kanlı1826 Vakayi Hayriye denen şey. Tabi bunu devletin resmi vakanüvistisahaflar, Şeyhizade Lütfi Efendi böyle bir kaside halinde adetaanlatıyor. Ne kadar melun bu yeniçeriler ve ne kadar iblis. Başkalarıbaşka şeyler anlatıyor.Adolfus Slade Paşa- bahriye müşaviri- Sokağınortasında nasıl katlediliyor yakanalan yeniçeri . Yeniçerinindostu,dostunun dostu. Tüm bektaşi tekkelerine el konmuş ve dedikodu...

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Mezar taşları kırılmış.

İLBERORTAYLI: Takvim-i Vakayi'den, hortluyomuş yeniçeriler, vampirhikayeleri. Bu resmi gazete haberi. Tamamen hepsi hedef ve bu tabi çokönemli bir olay. Hakikaten Bektaşi tekkeleri üst üste. Bunlarlaünsiyeti var diye Şanizade gibi büyük alimlerin ortadan kaldırılmasıadeta bütün bir vaka gidiyor bir ordu kalktı. Bundan insanlar ne kadarhoşlanırlar.Hayır.Unutma Surikov'un bir tablosu var, StrelitslerinSabahı diye. Büyük Petro'yu, orada böyle muzaffer, Büyük Petrostreviçleri idam ediyor, tüfekçileri yani rusyanın yeniçerileri, birasır evvel bundan. Onu veriyor tarihçi, Büyük Petro'yu tutuyor ressam,ama bir taraftan o adamları ne kadar mazlum ve son mohikanlar gibimuhteşem bir şekilde resmediyor. Tabi yeniçerilik de aynı şey. Budönemde bizim için böyle hürriyetler, hukuku beşer söz konusu değil. Bune zaman başlıyor?

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Hatta aydınlar ilk defa bir toplumsal mukavelenin peşinde koşmaya başlıyorlar.

İLBER ORTAYLI: Bürokrasi çok önemli.

EROLŞADİ ERDİNÇ: Kanun-i Esasi, Balıkçı Nizamnamesi kadar ilgilendirmiyorhalkı. Ancak aydınlar bir toplumda haklar ve vazifeler...

İLBER ORTAYLI: Koruma hakları, koruyucu bir polis devleti söz konusudur. Kanun ve nizam devleti. Bunlar da söyleniyor.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Devamlı inceledikleri bir sözcük var . Hürriyet.

İLBER ORTAYLI: Hürriyet kelimesi bu eski Arapça'da var mı?

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Var.

İLBER ORTAYLI: Ne zaman?

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Başıboşluk, azadelik...

İLBERORTAYLI: Hurra zaten. Acaba hurriyet gibi mi kullanılıyor? İşte o çokönemli. Mesela cumhur lafı var, cumhuriyet lafı var mı?

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Cumhuriyet yok

İLBERORTAYLI: Demek ki bunlar Türklerin icadı. Libertenin karşılığı onukullanıyor. Tercüme doğrudur. Libertenin karşılığı dediği zaman asude,başıboş, tabii bir hayat anlaşılıyor bundan. Demek ki doğru birtercümedir Fransızca'dan ama Arapça'da olmayan bir kavram.

EROLŞADİ ERDİNÇ: Hürriyet, vatan ve tebayı şahanenin hakları.YeniOsmanlılar'ın başlangıcı da bu oluyor zannediyorum. Namık Kemal, ZiyaPaşa...

İLBER ORTAYLI: Ama ne enteresan. Parayı kim veriyor,yeni osmanlı hareketine, hanedanın damadı ve hepsi Paris'teler.eEnteresan bir hayat. Ben Şinasi'yi tetkik etmiştim ve şaşırmıştım bunasıl sıkılmıyor diye. Kütüphanede oturuyor günün belirli saatlerinde,rıhtımda dolaşıyor dönüyor. Bir adam mülteci olarak Paris'te bulunduğuzaman birtakım ihtilalci gruplarla temasa gelir. Sırf kendi OsmanlıTürkleri ile değil Rus ile mesela. Şinasi ve Gertzen bir yerdebuluşacaklar.Hiç böyle bişey yok. Mesela Şinasi, Osmanlı'daki diğeretnilerin orada yaşayanlarıyla temasta olacak. Hiçbiri yok. Bu çokenteresan bir mülteci, Jöntürklük. Zaten hiç Jön Ottoman demediler.Jöntürk ama bu laf geçti . Portekiz'de ayaklananlara 'jöntürk'diyorlarmış.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Batının birtakım şeylerine de 'jöntürk' adı veriliyor.

İLBER ORTAYLI: Her ayaklananan genç grubun adı 'jöntürk'.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Ondan sonra Kanuni Esasi'yi ilan hazırlıkları başlıyor.Mithat Paşa'nın başkanlığında.

İLBERORTAYLI: Çünkü Mithat Paşa... Çok güzel bir tabiri vardı Tarık Zaferhocanın, 'anayasa romantizmi'. Anayasa çıksın da isterse odundan olsunama işte 113. maddeli. Padişah hiç yargıyı araştırmaya lüzum yok,selameti amme için mahsurlu ve tehlikeli gördüğünü sürer. O zaman niyeanayasa yapıyorsun ki kendi koruyamadıktan sonra matbuat kanundairesinde serbest . O zaman sansür de kanuni bir olay. Bu iş bitti.Yani meclisi de dağıtır zaten toplaması için süre koymamış. O zamantabi anayasa lağvedilmedi, şalnamelerde duruyor, Meclis-i Ayan da devamediyor. Bu demek ki ilginç birşey, partiler yok .

EROL ŞADİERDİNÇ: Senin bir yazında okumuştum. Abdülhamit, Kanun-i Esasi'ninsınırları içinde, yani aykırı herhangi bir alıntı yok.

İLBERORTAYLI: Kanuni Esasi, insana böyle bir suistimali cavez verir. Bunarağmen küçümseyemeyiz bu Osmanlı'da kanuni nizam, anayasal nizam fikrive alışkanlığını getirdi. O parlamentonun toplanış usulu müzakeratı sonderece de takdire şağyandır. Çok özgün ve tabi bu arada hayat yenidenbaşlıyor, yani siyasi hayatta bir kademe söz konusu. Bir de birşeyiunutmayın 1960'ların ortasına kadar olmadı, dış politikayı tartıştımeclis.Yani 2.Meşrutiyet'te var bu ve Cumhuriyet'in uzun yıllarındavar. Hatta çok özgür ve muhalefetin çok başta olmasına rağmen ikigrupta toplanmış ama Ankara Hükümeti'nde, TBMM'de bile bu kadar renklideğil. Osmanlı Parlamentosu'nun çok önemli bir özelliği var. İkinci birözellik biliyorsunuz gayri müslim milletlerin orada temsil edilmesi,1/3 oranla. Bu zaten hristiyan parlamentolarda da yok. Bu kadar yahudive müslüman Avusturya'da var mı, yok.

Demek ki bizimparatorluğumuzun hayatını, zihniyetini ve hürriyetlerin durumunun çoközgün olduğunu teslim etmek konumundayız. Burada hürriyet ne? Ferdinhürriyeti kullanıldığı kadar cemiyet yok ortada. Yok siyasi cemiyet,istibdat dediğimiz yasak devirde başlıyor değil mi? Nedir bu? Avrupadeğil bunun örneği, balkan komiteleri...

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Zatenkuruluş amacı tekrar Kanuni Esasi'ye yürürlük kazandırmak.İttihat-ıOsmani, sonra Ahmet Rıza ile münasebet kuruyorlar. O da Paris'te .

İLBERORTAYLI: Bütün bunlara rağmen Osmanlı meşrutiyeti, anayasanın tatili,lağvı değil, boyunca çok önemli bir özelliği var. Bu imparatorluktaherşey okunmuş, belirli yerde okunmamış, belirli yerde okunmuş.Türkçe'ye tercüme yok ama Arapça'ya var. Bulgarca'ya herşeye var.

EROLŞADİ ERDİNÇ: Abdülhamid'i korkutan tek şey, karşısında iki padişah var,halletmiş bir kadronun oluşu. Ne yapsın yani biz de insan olsak benimde davranışım aynı olacaktı, bundan farklı olamayacaktı.

İLBERORTAYLI: Artık yine orduya siyaset girmiş, militanlık bunları tabiigörüyor. Buna karşılık müthiş bir politik tarafı var. Gayrimüslimcemaatlar ve ruhani reisleriyle çok hassas çok dengeli çok ustalıklıbir ilişki için...

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Onları korumuş olduğu gibi

İLBERORTAYLI: Mesela döneminde Ermeni ayaklanmaları var. Ermeni Cemaati'ninönde gelenleriyle fevkalade dengeli gidiyor.Musevilerin altın çağıOsmanlı.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Birşeye aklım ermemiştir.Osmanlı Bankası'nı basan, hatta bir ayaklanma çıkaran o grubun affedilmesi olayı.

İLBER ORTAYLI: Dış baskı.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Kendisine suikast düzenleyen,

İLBERORTAYLI: O da dış baskı. Dış baskılara karşı şevkat ve toleransgösterdi. Yoksa devlet reisine suikast tertipleyen bir adama en ağırcezayı verseniz kimse bişey demez.Tabi bu bir aczin de ifadesidir.Artık imparatorluk kendinin imparatorluğu değil. Büyük devletlersilsilesinde yer alan Osmanlı malesef o büyüklerin içinde en temkinlibelki sözünü en az dinletebilen biri. Bu bir yapı. Kuvvetlenen Türkiyede başka olabilirdi.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: İyi ki olmuş çünkü 2. Meşrutiyet, Cumhuriyet'e birtakım müesseseleri kazandırdı.

İLBER ORTAYLI: 2.Meşrutiyet müthiş bir modernleşme süreci ama hürriyetler için aynı şey sözkonusu değil.

1920meclisi yani son Meclisi Mebusan. Burada her türlü şey tartışılıyor.Kapatılma nedeni de o. Bütün konvansiyonel ihtilal meclislerindeaslında ihtilal önderlerinin borusu öter. Ankara'daki mecliste birikinci grup var. İçinde Sovyetler'e yakın olandan fundamentalistlereharkes var. Bu mecliste bunlar konuşuyorlar, muhalefeti etkiliyapıyorlar. Bir taraftan harp çıkıyor. Harp sırasında konvansiyonelmeclis birlik yapar. Bu ilginç değil mi? Bunu böyle görüyorum.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Herhalde fikri müsamaha ama dış düşmana karşı yek vücut.

İLBERORTAYLI: O arada demek ki o birliği, iştiraki bölmemek istiyorlar.Büyük bir stratejik başarı. Demek ki demokrasi sırf kitapla değil,akıllı liderlerle olacak birşey.

////

İLBER ORTAYLI: Asılönemli mesele bu toplumlarda hürriyet hürriyet diyoruz . Meseleherkesin hür olması değil. 'Habeas Corpus' İngiltere'de. Bu hürriyetdeğil, kanuni devler. Prusya'da Polizeistaat denen kanunun sana verdiğikoruma hakları. Korunacaksın bu budur. Gereksiz yere zulüm, işkenceolamaz çünkü unutma papa 2.Innocent, 13.asırda bir dekre çıkardı. Bunagöre işkence engizisyonda meşru bir yoldur. Öyle anılan delilgeçerlidir.Roma Hukuku'nda var bu. 17.asır kaldırılıyor habeas corpusile bu. Vücuduna sahip ol. Hapsedilemezsin, işkence göremezsin,sebepsiz yere sorgunun süresi var gibi. Bu temin edilmiştir.Tanzimat'ta böyle cezlandırılan valiler var. Bu güzel ama hürriyetlerinkullanılması var. Bu nasıl olur? Örgütlerle olur,ikincil gruplarla,partilerle unutmayın; 19. asırda Fransa'da grev yasaktı. İşçininçalışma, işverenin çalışma hürriyetini yok ediyorsun. Bunlar nasılgerçekleşecek? Çok önemli bir olay. Osmanlı'da siyasi parti ne? Jöntürkgrubu o, Genç Osmanlılar parti değil. Parti ne? İttihat ve Terakki.Ondan evvel bulgarların gizli ihtilal komiteleri falan...

EROLŞADİ ERDİNÇ: İttihat ve Terakki'nin çeşitli dönemleri var. Tabi 1908'ekadar jöntürklük döneminde yine çeşitli aşamaları var. Ancak 1908'densonra açığa çıkmış bir parti var. Cemiyetlik dönemi. Şimdi Meclis-iMebusan'da fırka var ama resmen cemiyete bağlı ve cemiyet kongresindeiki üyeyle temsil ediliyor.

İLBER ORTAYLI: Fırka mühim değilyani hep cemiyet, Osmanlı da, bizimki de diğer unsurlarınki de hepcemiyet. İlk bildiğimiz cemiyet Odessa'da kurulan Firiki Eterya 1821.Bu da bir cemiyet aslında fakat o mesele İttihat ve Terakki'den dahaaçık. Kayıt defterleri bulunuyor

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Malesef o çöküntü döneminde herkes arşivden ne bulursa alıp götürmüş.

İLBERORTAYLI: Şimdi bu cemiyet nasıl örgütleniyor? Bunun üyeleri hemfarmason olabiliyorlar, mason locasına girebiliyorlar. Talat Paşa ....

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Onlar Abdülhamid'in hafiyelerinden korunmak için...

İLBERORTAYLI: Vali Cemal Bardakçı dermiş, serbest konuşabildiğimiz tek yerorası.İkinci hafiye girmeyen yer neresi biliyor musunuz? Padişahınburnunun dibi, mabeyni humayun.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: 1908 - 1913'ekadar ,1329 kongresine kadar hep İttihat ve Terakki bir cemiyet ondansonra fırkalaşıyor ama yine nizamnamenin kapağında İttihat ve TerakkiCemiyeti Nizamnamesi yazıyor.

İLBER ORTAYLI: Öyle fırka olmaz.Girip de üye oluyor musun? Açık cemiyete gider üye olursun. Burada öyledeğil, burada seçilecek, teklif edilecek, şimdi bir parti üyesindenağzı sıkılık falan beklenmez. Çok lazımsa muhtelif yerlere, orayaseçilmezsin ama böyle parti olmaz.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Bir de1908'e kadar herhangi bir kongre olmadığı için üye seçimi arkadaşlararasında liyakat esasına dayanıyor.

İLBER ORTAYLI: İttihatçılık; ömür geçer,herşey değişir, ittihatçı üyeliği düşmez.

EROLŞADİ ERDİNÇ: Zaten Kazım Karabekir Paşa'nın da Milli Mücadele'dekitutumu o. Hem ittihatçı yemini etmiş, hem milli mücadele.

İLBERORTAYLI: Şimdi ikinci bir parti çıkıyor içinden o fırka. Hürriyet veİtilaf. Allah versin o fırkayı. Arada çok ilginç birşey bilinmeyen,Kerim Sadi Cerrahoğlu, sonra Mete Tuncay yaptı, sol akımlar solpartiler . Solun fırka teşebbüsleri var 2.Meşrutiyet'ten beri. Bunlarne kadar fırka? Dar kadrolar.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Çok az ve fonksiyonu olmayan birtakım kuruluşlar.

İLBER ORTAYLI: Mütareke sırasında sol partilerin bazı etkileri var.

EROLŞADİ ERDİNÇ: Musfata Suphi, öbür tarafta Şefik Hüsnü Bey. Rusya'dakalmış ve komunist sistemin uygulamalarını görmüş ve memleket yararıiçin bunların faydaları olacağını düşünmüş.

İLBER ORTAYLI: İkitürlü sosyalist var. Bir Moskova öğrenimliler bir de spartakistler,Almanlar. Sonra Türkiye Komünist Fırkası'nın ilk zamanları. Komünistarşivler dışında polit büro arşivlerini getirdiler. Polit büroyaverilen layihalar dikkate alınmazsa atılır. Terakkiperver Fırka daCumhuriyetçi Serbest Fırka da ilginç deneyler ve özgürce konuşma şeyinibiz bilmiyoruz. Zannediyoruz ki CHP tek parti, tek ses gidiyorMussoli'nin İtalya Meclisi gibi. Genel kurulda tamam ama sabahleyinorda aynı grup çok farklı olur.Malesef o zabıtları büyük ölçüde yokettiler.Halk partililerin de kabahati var. Hiçbiri neşredilmedi. Büyükfarklar ve özgürce tartışmalar var.Bazı, tabi belirli bir ölçü içindekimse gidip de orda hilafeti ve saltanatı savunmadı. Bazı parçalarıyayınlandı. O tek parti meclisini de ne kadar tek parti gibi görmelibilmiyorum.

EROL ŞADİ ERDİNÇ: Orada her milletvekilinin fikrini serbestçe söyleme hakkı var.

İLBERORTAYLI: Hürriyetlerin kuruluşu gelenektir. Kullanışı kite ve toplumtarafından ve bunların kullanılacağı yaşanacağı yerler olan kurumlarikincil gruplar bugün sivil toplum kuruluşları deniyor. Bu geleneğinbizde nasıl yeşerdiği bizde tartışılacak şeyler

Bu tipdemokrasinin yeşerdiği başka kurumlar var . Mahalli idare kurumları, oda zayıf Türkiye'de. Başka türlü o görevler yerine getirilmiş ve onunlada buraya kadar uzanmışız. Hepinize iyi akşamlar diliyoruz.

http://www.torpil.com/kafe/ustalar.asp? ... ti&no=3263