2. yüz (Toplam 6 yüz)

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 21, 2009 15:39
gönderen bezgin
GöktürkMehmet yazdı:Bu arada enteresan seyler oluyor, uye oldugum paylasim sitelerine akp'li bildigim cevremdeki tanidiklarimdan, acilimi ve akp'yi elestiren paylasimlar almaya basladim. AKP'nin Kurtcu olmayan tabaninin kafasi karismaya basladi.


Ülker bile Ulusal Kanal'a reklam vermeye basladi. Her türlü tehdit ve baskiya ragmen AKP'nin tüyü yoluk tavuk durumuna düstügünü görebiliyorum.

Amerika acisindan bakinca AKP'nin miadinin da dolmasi gerekliydi. Cünkü ANAP gibi siyasi cikarlar partisiydi AKP. Siyasi cikarlar cok cabuk tüketildi, müsteri kacirmamak ugruna cok fazla tavizler verildi. Simdi Amerika'ya düsen AKP yerine MHP'nin mi, Saadet'in mi, yoksa Mustafa Sarigül'ün konacagi.

Ortami ekonomik krizle sarsamayacaklarina göre, Apo'yu salip, irkcilari parlatmalari var sirada. Gün gecmiyor ki Ahmet Reyiz Yılmaz ismini duymayalim.

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 21, 2009 17:26
gönderen Sonturk
Ben Turkiye'de olsaydim Hepar'a verirdim.

pkklilar yurdumuza kolunu salayarak gelip serbest kalirsa, bir de ustune AKP gene 1ci parti cikarsa,vay halimize...

Belki bu sefer daglara biz cikariz...

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 21, 2009 18:04
gönderen Yargan Kam
eskibirdost yazdı:Saadet Partisinde FARK var...


Ne gibi mesela?!

Fark açılımı istemiyorum,

farkı açıklasanız ya bir...

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 21, 2009 18:11
gönderen HgRoyal
Osman Pamukoğlu, siyasete ilk girdiği günden bu yana izlediğim kadarıyla gün be gün kendini daha iyi ifade edebilecek şekilde geliştirdi... Bugün -ben de dahil- kendisine inananlara yenilerini ekliyor... Siyasi arenaya baktığımda söylemleri en samimi ve en doğal gördüğüm LİDER o... Chp'ye oy vermek ise bana sorarsanız Akp'ye oy vermekten farksızdır... Bir önceki seçimlerde de aman oylarımız bölünmesin mantığıyla yaptığımız yaklaşımlar bir işe yaramadı... Çünkü parti seçimi yanlıştı... Chp yaptığı kötü muhalefet ile sürekli Akp'nin ekmeğine kaymak sürdü... Recep Tayyip Erdoğan'ın da söylediği gibi "böyle muhalefete can kurban"...

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 21, 2009 18:16
gönderen the holocaust
Neden hepar?
Bakınız arkadaşlar;
şuandaki partilere bakalım. Chp kötünün iyisi ama Atatürk istismarcısı, Mhp yeri geldiği zaman Akp ile işbirlikçi yeri geldiği zaman akp düşmanı.
Daha derine inersek eğer;
Mhp şuandaki hükümete daha önceden türban davasında souna kadar destek verdi. Bunun yaında ABDullah Gül'ü cumhurbaşkanı olması için lehine oy kullandı. Mhpnin izlediği konuşmalara bakın arkadaşlar, genelde RTE'yi eleştiriyor yerden yere vuruyor ama sadece RTE'yi hedef alıyor. O da ülkenin bütünlüğü konusunda eleştiriyor. Seçim öncesi meydanlarda RTE'yi eleştirip akp nin içinde bulunan milletvekillerine destek çıkmadı mı. Akp nin içinde bulunan halihazırda mhpli milletvekili yokmu.
İyi düşünün arkadaşlar.
CHP ye gelelim: Yaptığı iş Atatürk'ün arkasına sığınarak güzelim memleketimizi bu noktaya getiren parti. İleriye dönük hiç bir iş yapmamakla birlikte parti içersinde deniz baykal ne diyorsa o oluyor. Birlik ve beraberlik yok. Yaptığı muhaelefet çocuk oyuncuğundan beter.

Bu noktadan sonra artık Türkiyenin demokrasi gibi şeylerle yönetilmeyeceği bir gerçek.
Kimse kusura bakmasın ama memleket elden gidiyor diye demokrasi uğruna kimseye peşkeş çekilemez. İdamın kesinlikle gelmesi lazım. Osman Pamukoğlunu uzun zamandan bu yana tanıyorum
Kendisini ilk 1995 yılılnda cübbelilerin başbakanlığa gelmesiyle yaşanan kaosla tanıdım.Masaya yumruğunu vurarak bu Atatürkün cumhuriyeti demişti. Kitaplarınıda okudum. Kısacası Türkiye için büyük bir kurtuluş. Atatürk'ün bıraktığı bu son umudu yaşatacak tek kişi. Hiç bir zaman yalan konuşmayan, hiç bir zaman sorulan sorulardan kaçmayan ve ülkesine deli gibi aşık biri. Böyle birini arıyorduk arkadaşlar. Gereğinde savaşır gereğinde bu ülke için canımızı feda ederiz.
Zaman demokrasi zamanı değil, zaman düşündüğünü uygulama zamanıdır.

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 21, 2009 18:47
gönderen Yigit Dadas
Geciniz, hani hic sesi duyulmuyor..? Sesini bugün duyuramiyorsa hicbir zaman duyuramaz.

Teskilatcilik yeteneginden ne haber? Sadece felsefe yetmez!

Su son 1 senedir yasanan rezaletlerin tavan yaptigi bir ortamda kitleleri harekete geciremeyen hic kimse ben siyasetciyim demesin!

Hepsi seyirci!

Tüm adimlar ABD tarafindan atiliyor ve sözde siyasetciler 10 hamle geriden takip etme telasinda!

ABD'den 5 hamle hizli düsünüp HAREKETE GECEMEYEN hicbir siyasetci 1 adim yol alamaz!

Mevcut siyasi partileri U-NU-TUN!!! Vizyonlari, zekalari, teskilat gücleri, yürekleri yetmez!

Bosuna demiyoruz Atatürk gibisi yüz senede gelmez diye.

Bakin son secimlerden önce o zamanlar ümitkar oldugum bazi siyasi parti temsilciliklerine gönderdigim projelerden sadece biri. Cevap dahi yazmaya tenezzül etmediler!:


Gercekci secim (secilebilme) projeleri (UYAN TÜRKIYE - MEKTUP PROJESI !)‏



Sayin Baskan ..............., cok degerli ............. gönüllüleri,


..........................'da egitim görmekte olan bir Türk evladiyim.

Aslen ..........'li olup vatan sevdasiyla; dürüstlük, caliskanlik, mertlik temelleriyle yoguruldum. Atatürk ve aziz arkadaslarinin canlarini ortaya koyup, yüce idealleri ile insaa ettikleri; dünya tarihinin en zengin kültür ve adabina sahip bir ulusun ferdi olmakla kivanc duydum, duyarim ve duyacagim.

Bu milletin yetistirdigi büyük insanlardan, bu topraktan, bu bayraktan aldigim feyz ve cosku ile sayfalar dolusu girizgah yaparak, esas deginmek istedigim konudan uzaklasmak istemem.

Türkiyemiz'in iktisadi, siyasi, kültürel isgalinin bilincinde olan ve bunun derin kahrini her an kalbinde bir yanginla hisseden bir kardesiniz, bir evladiniz olarak, Osmanli Imparatorlugu'nun parcalanmasi sürecinde tezgahlanan oyunlarin, cok daha sert ve garantili bir versiyonunun bugün de siddetini her gecen gün daha da arttirarak sahnelendigi hepimizin malumudur.

Tüm ülkeyi iliklerine kadar sömüren; iktisadi, siyasi, ahlaki yozlasmayi ve emperyalistler eliyle ayaklarimiza ve ellerimize vurulan pranga ve kelepceleri kirmanin yolunu siz degerli, özverili, caliskan, ilkeli insanlarimiz zaten en iyi sekliyle kavramis bulunmaktasiniz.

Ancak, bu atilimi gerceklestirebilmenin mevcut sistem icindeki yegane yolunun da öncelikle Türkiye'nin yönetimini ele gecirmekten gectigi de bir gercektir.

Emperyalist güclerin ve yurticindeki isbirlikcilerinin büyük titizlikle ve hicbir kuvveti, yalani, düzenbazligi, ahlaksizligi, tehditi kullanmaktan cekinmeden sürdürmekte olduklari vatani ve milleti bitirme operasyonunu bicak gibi kesip, ülke yönetimini "Türkiye'yi Türkiye'den yönetecek" kadrolara teslim etmenin ne denli zor oldugu aciktir.


Her ne kadar, cahil, kandirilmis, ac ve sefil birakilmis sessiz cogunluk bu iktidar ve yandaslarinin beyin yikama operasyonlari ile her secim dönemi arsizca kandirilsa ve kullanilsa da, cözüm yine onlardadir.

Vatanseverler olarak bu kandirilmis, aldatilmis, sessiz cogunlugu uyandirmak, ikna etmek ve dogrulara kanalize etmek, ugrunda canimizi feda edecegimiz idealimizi gerceklestirmenin tek yoludur.


Her ne kadar belli cikar cevreleri mevcut sömürü düzeninden nemalanmakta ve bu sistemin devamini arzu etmekte iseler de, suyun basindaki bu baronlarin ve yandaslarinin sayisal orani, magdur, sikayetci, umutsuz, mutsuz insan sayisina oranla cok düsüktür.


Peki nasil olur da %95'i fakir, umutsuz, mutsuz olan bir halk tekrar tekrar kendisinin bu sefalete sürüklenmesinde basrolü oynayanlari, vatani ve milleti bitirmek adina emperyalistlerle isbirligi yapanlari, kendi parasini gözünün icine baka baka calanlari, tüm kaynaklarini yabancilara peskes cekenleri secer, ülke yönetimini, kaderini, umutlarini bunlara teslim eder ?



Bu denklemi sadece kücük cikar iliskileriyle cözmek mümkün degildir. Yani her ne kadar Türk Milleti icinde hirsizlik, rüsvet, haksiz kazanc batagina düsmemis insan hemen hemen kalmasmis olsa da bunlardan elde ettikleri, kaybettiklerinin yaninda birsey ifade etmemektedir.

YANI BÜYÜK COGUNLUK ZARARDADIR.

O halde secimlerde bu sessiz cogunlugun israrla kendisini sömürenleri isbasina getirmesinin izahatini baska yerlerde aramak zaruridir.


Bence Türkiye'nin nasil soyuldugu, bu soygunun nasil durdurulacagi, ülkenin emperyalistlere nasil peskes cekildigi, milli kaynaklarimizin nasil hortumlandigi ve cözümün ne oldugu bu halka cok daha ETKILI ve GERCEKCI sekilde izah edilmek zorundadir. Ayni sekilde milli menfaatlerin nasil cignendigi, halktan gizlenen hangi anlasmalarla kimlere ödünler verildigi, kimlerin boyundurugu altina girildigi aciklanmak zorundadir.


Yani soyuldugu, sömürüldügü, köle yapildigi hususunda hic kimsenin en ufak süphesi kalmamalidir !

Yani, hayat boyu calisip da hala ac olan sessiz cogunluk, bunun bir kader olmadigini, aksine dünyanin en hain, en ahlaksiz, en emperyalist tezgahinin dogal sonucu oldugunu BILMEK (sanmak, hissetmek degil) zorunda.



Bu gercekleri izah etmek insanlari uyandirmanin yegane yoludur.

Türkiye bir UYKUDAKILER CENNETIdir. Isterseniz her ay bir secim yapin. Uykudakilerin kime oy verecegi bellidir.


Bu milleti uyandirmadan yapilacak her secim beyhudedir.


Cok degerli .................., degerli ... gönüllüleri !

Lütfen ve lütfen !

Secim daha dogru ifadesiyle SECILME projelerinizi HALKI UYANDIRMA merkezine oturtunuz.


Bu konuda cok büyük eksiklikler var.

Kendi projelerinizi dilediginiz kadar anlatiniz, insanlar uykudaysa, morfinlenmis, uyusturulmuslarsa kime oy verecekleri bellidir.


Insanlari sarsmak, uyandirmak, ey millet soyuluyorsun, sömürülüyorsun, yarinlarin caliniyor! diye bagirmak atacaginiz ilk adim olmali. Ama esas önemli olan bu gercegi herkesin kendi kendine itirafidir. Yani bunu herkes kendi kulagina, beynine, kalbine haykirmali.



Türkiye uyanmak zorunda!

Diyeceksiniz ki , dev emperyalist gücler ve icerideki isbirlikcileri bu halki 24 saat, 365 gün morfinlerken biz nasil ayiltalim?

Bir nevi elektrosok gerekli.



Mesela her eve, istisnasiz her eve düzenli olarak mektup gönderilmeli.( Bunun finansmani asilamayacak bir sorun degildir.)


Bu mektuplarda en cahilinden, en okumusuna, zeka seviyesi en düsügünden en yüksegine milletimizin her ferdinin cok net olarak anlayabilecegi sekilde maddeler halinde ve kimsenin gercekligine en ufak bir itiraz dahi edemeyecegi bilimsel verilerle nasil sömürüldügümüz, nasil isgal edildigimiz, üzerimizde hangi oyunlarin oynandigi yazilmali.

Bakiniz bu iktidar tamamen saptirilmis, tamamen yalan, sözde ekonomik verilerle secim üstüne secim kazaniyor.

Bunun böyle olmadigini, Türkiye'nin ekonomik olarak iflas ettigini, Türkiye'nin üretmedigini, Türkiye'nin soyuldugunu, kölelestirildigini izah etmek o kadar kolay ki!

Ve bu gercek, az önce bahsettigim elektrosok etkisini verecek ifadelerle, resimlerle, grafiklerle, cok basit aile ekonomisi denklemleriyle ortaya konabilir.



Somutlastirmak icin kücük bir örnek:

Her eve her ay bir mektup.

Zarfi aciyorsunuz ve üzerinde koskocaman "UYAN TÜRKIYE" yazisi.

Öyle sayfalar dolusu bilgiler degil, cünkü Türk milleti okumayi sevmez.

Cok net birkac satir! Iyi kalite kagida basilmis, renkli, albenisi olan bir yazi.

Örnegin Türkiye'nin milli kaynaklarinin nasil diger ülkelerce hortumlandigini cok net rakamlarla ifade eden bir tablo.

Ve en önemlisi, bunun Bakkal Mehmet Efendi, ögretmen Ayse Hanim icin pratikte ne ifade ettigi.

Mesela söyle bir ifade "Ey Mehmet Efendi! Iste verdigin verginin ücte ikisi bu yolla Amerika'daki Sam amcanin aylik maasi oluyor !

Veya, iste Ayse ögretmen! bu bankalar yabancilara satilmasaydi su an kizinin anaokul giderlerini devlet karsiliyor olacakti!


Veya, iste Ciftci Osman, su su yanlislar bile bile yapilmasaydi, su anda senin findiginin kilogramini su kadar liraya alacakti bu fabrika! Bunu degistirmek senin elinde! Bu, artik senin kaderin degil!

Ardindan bunun nasil olacaginin 5 yasindaki bir cocugun dahi anlayabilecegi sekilde izah edilmesi! Yani net, akla yatkin, gercekci, basit anlasilir projeler!

Her ay yeni mektup! yeni bir konu, yeni gercekler, yeni elektrosoklar!


Bu operasyonun, yani bu elektrosokun en önemli yönü PSIKOLOJIK yönü!

Nedir bu psikolojik püf noktasi?

Bir insanin hayatta en zor itiraf edecegi gercek KANDIRILDIGI, KAZIK YEDIGI gercegidir. Insanlar bunu kabul etmemek icin cok direnirler, sürekli bahaneler uydurarak birnevi kandirani, sömüreni koruma ve hakli görmege meylederler.

Nicin? Cünkü kimse kendini birden bir boslukta hissetmek istemez. Hele ki sömüren, kölelestiren kisiler; kendilerine namus, gelecek, genclik ve umutlarin emanet edildigi yöneticilerse !


Gidecegi annesi, babasi olmayan bir kadin, kocasindan dayak yese de onu kolay terkedemez.

Tutunacak bir dala, GÜVENE ihtiyaci vardir insanlarin.

Yani bu elektrosok verildikten sonra sicak ve sefkatli bir elin, beyinlerinden vurulmusa dönen bu insanlari tutmasi, onlara sarilmasi, gercekci telkinlerle onlara yalniz olmadiklarini hissettirmesi, onlari teselli etmesi, bu soku atlatmalarina yardim etmesi, cözüm projelerini anlatmasi ve ardindan da bu insanlari dogru yolda harekete gecirmesi gerekiyor.

Simdi sunu cok net görmeliyiz:

Bu mücadeleyi halihazirda kazandigimiz insanlarla degil, henüz kazanamadigimiz, hatta su an bize karsi tavri ve önyargisi olan kandirilmis insanlarla kazanacagiz. Yapmak zorunda oldugumuz seyler sirasiyla sunlardir:

1 Ulasmak

2 Gercek bilgi tokadiyla uyandirmak

3 Teselli etmek

4 Güven vermek

5 Projeleri izah etmek

6 Harekete gecirmek


Umarim bu maddelerdeki cok önemli bir nokta, parti olarak da dikkatinizden kacmamistir. Malesef ilk 4 madde parti programinizda iyi uygulanmamaktadir!

Mücadeleye 5. ve 6. maddelerden baslamaya calisiyorsunuz!

Basari sansiniz: YOK !


Insanlarin beyinlerini temizlemeden, yalan binalarini yikmadan gercegin binasini insaa edemezsiniz!

Ilk 4 maddeyi ciddi sekilde uygulamak zorundayiz! Insanoglu duygusal bir varliktir! Maddiyati ön planda tutan bir insan dahi, bilinc altinda tüm bu maddi kumari duygusal tatminleri icin oynar!

Demek ki dogru bilgi ve hemen ardindan psikolojik yaklasimi harekete gecirmek zorundayiz.


Ve Türkiye'de kopacak gümbürtüyü hesab edin!

Iktidar köseye kisacak! Niye mi? Cünkü halk yavas yavas kipirdanmaya baslayacak.

En önemlisi bu iktidar simdiye kadar yaptigi gibi kacak dövüsemeyecek. Bakiniz, gerceklerle yüzlesmekten korkularindan televizyonlarda muhatablariyla mertce fikirlerini dövüstüremiyorlar. Simdiye kadar bunu kullandilar. Yani, her rezilligi yapip, kimseye hesap vermemege, kimseyi bilgilendirmemege alistilar.

Iste bu mektuplar bunu degistirecek. Yilani deliginden cikmaya zorlayacagiz. Artik birilerine birseyleri izah etmek zorunda kalacaklar. Artik siyasi muhatablarinin karsisina istemeseler de cikmis olacaklar. Savunma rolüne gecmek zorunda kalacaklar. Bu onlara cok önemli mevziler kaybettirecek ve GERCEKLER mevzi kazanacak.

Ve hatta kendi teskilatlarindaki saf ve iyi niyetli vatan evlatlari dahi bunlara cephe alacak.



Yani bu projenin can damari sudur :

Insanlar bir an fikri ve kalbi bir deprem yasayacaklar, uyanacaklar ve cok net sekilde sunu söyleyecekler:

Demek böyle soyuldum, kölelestirildim yillarca ve bile bile! Demek bunun cözümü varmis ve gercekciymis, imkansiz degilmis, bu benim kaderim degilmis. Demek bu iktidar beni yillar boyu kandirdi, sömürdü. Lanet olsun! Ama artik biliyorum, cözümü de görüyorum!


Insanlar kaziklandiklarini, kandirildiklarini, sömürüldüklerini 1 SANIYE DE olsun KENDILERINE ITIRAF EDEBILIRLERSE bu cok büyük bir baslangic olacak.


Elbette ki hesabina gelmeyenler, bu sistemin icerisinde tuzu kuru olanlar yine menfaatlerinin kölesi olacaklar ve onlar icin bu anlamda birsey degismeyecek.


Ama mesele milleti sömüren bu azinlik degil ilk etapta. Onlarin hesabi ancak yönetim ele gecirildikten sonra görülebilir.


Ilk hedef morfinlenmis sessiz cogunluga bir tokat atmak, onlari bu uykudan uyandirmak olmali.




Bendeniz ne siyasetciyim, ne politika okudum, ne de reklam. Bu islerin teknik taraflarina asina da degilimdir.

Ancak yüregi vatan sevgisiyle atan ve son sürat yaklasmakta oldugumuz ucurumu görüp her gecen gün daha da fazla kahrolan bir kardesiniz olarak uzun süredir NE YAPABILIRIM diye düsünmekte, nacizane fikirler üretmege gayret etmekteyim.

Insanlari uyandirmak zorunda oldugumuzu biliyorum.

Bunu projelendirmek zorundayiz.

Evet, emperyalistlerin kucaginda; büyük parasal gücle, medyasiyla, gazete ve televizyonlariyla, tehdit ve yildirmalariyla cok güclüler.

Ama unutmayalim! Firavun da cok güclüydü ve onu da EVINDE YETISEN Musa Peygamber devirdi!

Neyle?

DOGRULARLA, GERCEKLERLE !



En büyük silahimiz GERCEKLERdir. Bu silah onlarda yok! Isbirlikcileriyle, gazeteleriyle, televizyonlariyla, yalanlariyla herseyi satin alabilirlar, bir firavun sarayi insa edebilirler ama o sarayi yikacak tek güc bizde mevcut! Nedir o güc? GERCEK!


Ve baslama noktamiz insanlarin gercege hayir diyemeyecekleri tek yer olan kalpleri olmalidir!

Ailenin kalbi, yani EVLER!

Evlere ulasmada televizyon ve gazete morfini, önemli bir engel olsa dahi EVINE GELEN MEKTUBU ACMAYACAK INSAN YOKTUR DÜNYADA!

Hersey o mektubun acilmasiyla baslayacak!

O mektuplar sarayda yetisen Musa'lar olacaklar!




Sayet bu yazimi degerlendirirseniz ve bana bir geri bildirimle fikirlerinizi, kendi görüslerinizi iletirseniz cok sevinirim. Yeni fikirlerle iletisimimizi sürdürmegi de cok isterim. Amacim kesinlikle kabalik edip sizi bir cevap yazmaya zorlamak olmasa da, yazimin degerlendirildiginden emin olmak adina, sizden bir cevap gelene dek bu iletiyi size göndermege devam edecegim.


Yazim cok acemice, plansiz ve kuralsiz oldu. Mazur görünüz.

Önemli olan anafikirdi benim icin. Umarim bunu ifade edebilmisimdir.


En derin saygilarimla

Umutlu, mutlu günler; TAM BAGIMSIZ, GÜCLÜ TÜRKIYE dilegiyle


Yigit Dadas
-----------------------------------------------------------------------------------

Iste böyle, belki 20 kere yolladim bu ve benzer projeleri.

Ciddiye alan tek bir parti, cevap vermeye tenezzül eden tek bir insan evladi cikmadi!

Mevcut siyasi partileri U-NU-TUN!!!

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 21, 2009 19:27
gönderen MansurSah
Arkadaşlar, şu an yazdıklarınızı teker teker alıntılayabilecek değilim ama HEPAR, İP konularında bizzat aynı şeyleri hissetmekle beraber, henüz karar veremediğim, içimde eritemediğim noktalar var. Karmakarışık, öyle parmaklarımın ucuna geldiği gibi yazacağım, kusura bakmayın. Zira çok duygusal bir konu..

Özellikle İşçi Partisi. Öncelikle, vatan savunması ve kadro konusunda, izlenimim odur ki en sağlam parti. Bir arkadaş, hayali bir parti çizmiş ya hani, kadroyu da ağırlıkla CHP'den kurmuş.. Yok bence sırf İP'nin kadrosu yeter de artar bile.

Ben şahsen, son seçim evvelinde (o zaman haberim yoktu, sonradan TürkSolu'nda okuyarak öğrendim), memleketimizin travmatik ve kronik, solcu/sosyalist olunca sanki mecburmuşçasına yapılan, "kürtçülük"ten ayrılmış olan, Türkiye Komünist Partisi'ne de bir hayli sıcak bakıyorum ama, milli değerlere yeterince sahip çıkana dek, henüz işim olmaz. Bir kere, şehite şehit diyecekler, teröriste terörist. Nazi'lere karşı vatanlarını ve dolaylı olarak faşizme karşı dünyayı, insanlığı savunan Sovyet asker ve halkının kurtuluş savaşını bizzat benimseyip, orada ölenlere "şehit" deyip de, bizim Kurtuluş Savaşı'mızı nerdeyse görmezden gelerek, PKK'ya karşı verdiğimiz şehitleri, "TSK'nın ölüleri" diye nitelendirmeyi, zinhar kabul etmem mümkün değildir. Memlekete döndüğümde, TKP'li yönetici arkadaşlarla bu konuları bizzat konuşacağım. Gün ola hayrola. Kemal Okuyan'ın, özellikle Bayrak konusundaki millileşme ve Cumhuriyet'i savunma refleksinin, TKP içinde daha da büyümesini, kanatlanmasını diliyorum. Ayrıca bu sene, Ekim Devrimi (8 Kasım) ve Cumhuriyet Bayramımız, ortak etkinlik ve kampanyalarla birlikte idrak edilecek, bu da bence çok hayırlı bir gelişme.

İP'den bahsederken, TKP'ye giriş nedenim, bu ikisi arasındaki münasebet ve eleştirilere henüz hiçbir yerde rastlamamış olmam. TKP'nin yayın organı soL'da, ÖDP ve EMEP dahil birçok gruptan bahsedilirken, İşçi Partisi'nden bahsedildiğini görmedim.

TKP, Ergenekon Tertibi'ne karşı, hepimiz ve İP kadar sert ve düzgün bir duruş sergilemekte, lakin konu geçtiğinde bile, mesela Doğu Perinçek'in savunmasından bile bahsetmekten kaçınmakta.

Her neyse, İP'ye geri döneyim: Benim aslında, CHP'ye karşı tonla temelden eleştirim olmasına rağmen, İP'ye yönelik tek bir elle tutulur eleştirim mevcut değil. Geçmişte Kürtçülüğe bulaşmış hatta nerdeyse federasyonu bile tartışır hale gelmiş olabilirler, ama son on yıldır bunun bir hata olduğunu ve artık kesinlikle böyle düşünmediklerini söylemekteler, buna göre davranmaktalar.

Zaten, TSK'yı ve Cumhuriyetimizi hedef alan Ergenekon Tertibi, en çok kime saldırıyor? İP'ye.. Demek ki birşey var ki.. Değil mi?

Ben bu açıdan bakınca, önce bir CHP'ye olan eleştirilerimi paylaşayım:
* Tayyip'in, hukuksuz yere Siirt seçimlerine katılmasını sağlayan, Baykal ve onun CHP'sidir.
* Profesör Yaşar Nuri'nin kendi ağzından, Baykal: "Allahtan biz şimdi iktidar değildik, baksana bir sürü sorun".. Yani CHP ve Baykal, öyle iktidar olmak ve memleketi kurtarmak derdinde değil. Muhalefette, iyi böyle..
* Son seçim öncesi, ilk başlarda bir hayli sert AB-D ve sermaye-piyasa karşıtı söylemler içindeydi, lakin ABD büyükelçisinin "ABD karşıtı politikaları cezasız bırakmayız" ültimatomu üzerine, Baykal, bir anda AQP kadar AB-D'ci ve sermayeci oldu, Tüsiad'la falan toplantılar düzenledi. (Hayır ben anlamıyorum, tam seçime gidiyorsun işte, tek slogan olarak "kahrolsun ABD" desen bile, tek başına iktidara gelebilecekken, ültimatomu yiyip neden g.t üstü oturuyorsun? Bizim bilmediğimiz ne gibi dolaplar, entrikalar, verilmiş sözler, gizli anlaşmalar var Allahaşkına?)
* Kemal Derwish'i, CHP tuttu içine aldı. Neresi Cumhuriyet, neresi Halk, Allahaşkına?

Gönlüm ister ki, CHP ve İP, seçim öncesi hatta bir hayli öncesinde, hemen şimdi işte, birleşsin. Yalnız 50 yıllık sağ iktidarlarımızın, "hödükleştirmeye çalıştığı" fakirleştirdiği halkımızın büyük kısmı, STV-Zaman propogandalarına bakarak, gözü kapalı, en yüzeysel halde, Perinçek'in Bekaa'daki resmini gördüğü gibi "ahaa bunlar PKK'lı" diye yaftalıyor. Halkımızın bir kısmı da Ergenekon Tertibi masalına inanmış.

Dolayısıyla, CHP'ye normalde oy verebilecek bir sürü vatandaşımız, sırf İP ile yakınlaşmasından dolayı, "aa CHP de PKK'lıymış / CHP de Ergenekoncuymuş" diye vazgeçebilir.

MHP.. ABDullah Gül'ü seçen de o.. Türbanda resmen tufaya gelen ama sanki gelmeye dünden razı olan da o. Türbanda ne olduğunu kısaca hatırlayalım: Üniversitelerde türban dahil kılık kıyafeti yasaklayan, anayasa değil, YÖK yasasının ek 17. maddesidir. Yani Anayasa değil, YÖK Yasası değil, onun Ek'lerinden 17.sidir. AQP, "biz bu Ek17'yi kaldıracağız" diye MHP'ye gitti, MHP de oh ne güzel, bu sorunu çözelim bari dedi. (Nihat Genç bile umutlanmış ve MHP'ye teşekkür etmişti. Arşivlik Programında.) Ve AQP-MHP arasında, Ek-17'yi kaldırmaya yönelik protokol imzalandı, MHP de halkın karşısına çıkıp, "türban sorununu" çözmek üzere, AQP'ye destek verdiğini açıkladı. Peki AQP ne yaptı?

Ne yaptı? YÖK Ek-17'ye dokunmadı!
Anayasadaki mevcut kanunun "1- Herkes eğitim öğrenim hakkına sahiptir, 2- Ancak devlet, gerekli gördüğü hallerde bu hakkı kısıtlayabilir" fıkralarını, birleştirip, kelimesi kelimesine copy/paste yapıp arka arkaya, mevcut fıkralara ek olarak, tek bir ek şeklinde koydu. Yani bu ikisinin arka arkaya iliştirilmiş hali, bunların devamına "eklendi". Ve AQP çıkıp, "biz türbanı serbest bıraktık" diye bayram ilan etti. AQP'li rektörler, dünden razı olarak türbanlı öğrencileri içeri aldı, haktan hukuktan azıcık haberdar olanlar ise, "kardeşim dalga mı geçiyorsunuz siz, ne serbesti ne hali, Ek-17 orada duruyor, mevcut iki maddeyi copy/paste ile birleştirip 3. madde olarak aşağı kopyalamakla, türbanı serbest bırakmış olmuyorsunuz ki" dedi. Ve böyle rezil rüsvay, aşağılık bir anayasa operasyonu, tabii ki Anayasa Mahkemesi'nden geri döndü. Netice itibariyle, "azınlık" CHP ve Anayasa Mahkemesi, sanki meclisin yani "halkın (!) " iradesine karşı elitist-laik-baasçı bir tutum içinde, "dini özgürlükleri" kısıtlamış oldu. Daha neler neler, hepimiz biliyoruz ayrıntıları. Mesala Akdeniz Üniversitesi'nde, bu yapılanın saçmalık olduğunu teslim eden Prof. Akaydın'a yapılan saldırılar ve kendisini karalamak üzere, MHP tabanından, ayak takımından, alnında Zülfikar dövmeli, Nihada'nın deyimiyle "kendi bokundan yemiş deli"ler, gidip kampüsteki kız yurtlarını basıp etrafa ateş ettiler. (Ben hala anlamış değilim: MHP'liler, Öz Türklük iddiasında olmasına rağmen, Öz Türk Alevilere karşıdır ve Çorum'da orda burda katlederler, Madımak'ta canlarımız yanarken, bitişikteki BBP binasına sığınmaya çalışırken binanın camları kapatılır yani canlarımız, ozanlarımız ölüme terkedilir, ama bu MHP'li militanın alnında, Zülfikar dövmesi var. ÇOK ilginç.)

Her neyse, bu resme bakınca, AQP, MHP'yi resmen tufaya getirmiş gibi. Ancak MHP'nin buna karşı en ufak bir direnci, başkaldırısı, gösteriyi falan bırakın, basın açıklaması oldu mu? Bahçeli bey, mecliste basın toplantısı düzenleyip, bu "anayasa-yök ek.17" konusuna bir açıklık getirdi mi? "AKP, bize verdiği sözü tutmadı, tam tersi davrandı" dedi mi?

Demediğine göre, tufaya gelmemiş demektir. Bir danışıklı dövüştür söz konusu olan.
Yani ABDullah Gül'ün o koltuğa oturması için elinden geleni ardına koymayan MHP -ki Profesör Yalçın Küçük'e göre, mesele tam da kitlenmişken, eğer MHP Gündüz Aktan'ı önerse, hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı seçtirirdi-, türban konusunda da AKP'nin, son elli yıldır Menderes'ten Özal'a, hepsinin suistimal etme geleneğini devam ettirmesine omuz vermiştir, CHP'yi ve Anayasa Mahkemesi'ni, hatta bizzat Sabih Kanadoğlu'nu, "darbeci" ilan ettirmiştir. Bu şerefsizler, Kanadoğlu'na zaten "367'nin mimarı" diye saldırıyorlar, bir arkadaşım, Kanadoğlu ismini zikrettiğim anda "bırak onu ya, o da ETÖ'cüymüş, hem baksana, 367'nin mimarı" dediydi.

Burada esas mimar, MHP değil mi?
Ergenekon Tertibi hakkında, tek bir düzgün eleştiri yapmayan, MHP değil mi? On yıllar boyunca, PKK'ya, DTP'ye tek bir tepkisi olmayan, yalnızca solcu ve alevi vatandaşlarımızı katleden, yetmedi, AKP'ye verdiği destek yüzünden binasına siyah çelenk bırakmaya gelen emekli TSK Subaylarımızı döven, MHP değil mi? Vaktiyle, yine on yıllar boyunca, sırf Türkiye'ye sosyalizm gelmesin de Amerikancı kapitalizm devam etsin diye her ilçede komando örgütleri kurup bunları silahlı-silahsız eğitim veren MHP, Okmeydanı'nda Alibeyköy'de her hafta sözde PKK bayrağı ve Apo posteri açan DTP'lilere tek bir girişimde bulundu mu? Hayır, tam tersi, Bahçeli'nin, "sükunet-sokağa çıkma yasağı" geldi ve hepsi de buna uydu! Hatta (yanılmıyorsam Marmaris'te) demir atan Amerikan savaş gemisini protesto eden ilçe teşkilatının tümünü kovan da, Bahçeli ve onun MHP'sidir. "Siz nasıl Amerikan savaş gemisini protesto edersiniz" diyerek, tüm ilçe yönetimini azlettiler.

Velhasılı kiram, eğer AKP yerine CHP-MHP koalisyonu gelecekse, eh tabii ki bunu tercih ederim.

Ama AKP-MHP koalisyonu.. Allah yazdıysa bozsun! Faşizmin kralını göreceğimiz günlerdir! En azından şu an, AKP'ye karşı çıkan büyük bir MHP tabanı var. Lakin AKP'yle birlikte iktidar ortağı olduğunda, o tabanın dahi ses etmek bir yana, bu koalisyonu kayıtsız şartsız destekleyeceği, tarihi verilerle ortadayken.. Tek başına AKP'yi tercih ederim.

Peki ya tek başına CHP iktidarı??
Eğri oturalım, doğru konuşalım: Bu ülkede ne olursa olsun, eğer FEM dersaneleri "kapatılmazsa/milli hükümet tarafından kamulaştırılmazsa", fethullahın ordusu haline gelmiş emniyet teşkilatı, temizlenmek falan değil bizzat lağvedilmezse, fetö'nün tüm malvarlığına el konmazsa, her türlü cemaatçilik ve aşiretçilik, vatana ihanet kanunu kapsamına alınıp, bunların elebaşları asılıp, orta elemanları müebbet yada vatandaşlıktan çıkartılıp sürülmezse, sermaye güçleri dağıtılmazsa, bizim için kurtuluş yoktur! Tarihle yüzleşmeden, Menderes-Özal çizgisinin, ülkemizde Tayip'e zemin hazırlayan en temel hıyanet çizgisi olduğu teslim edilmeden, halkımızın bunu kavraması sağlanmadan, nereye kurtuluyoruz Allahaşkına?

Dolayısıyla, hiç bunlara, hiç öyle suya sabuna dokunmayacak bir CHP iktidarı, kurtuluştan ziyade tam tersi bir sönümlenmeye neden olabilir. Tıpkı, Ermenistan maçı öncesinde Azeri bayrağının serbest bırakılmış gibi yapılması gibi. Bu yukarda saydıklarımı yapmayan bir CHP iktidarı, yalnızca Cumhuriyet'i ve Vatan'ı korumak üzere gaza gelmiş halkımızın, gazını alıp, son bir hamlede hepten çökertilmesinden başka bir işe yaramayacaktır. Ben artık bu raddede, gazı alınmış, Yaban'daki idraksiz, aklı sonradan başına geldiğinde iş işten geçmiş olan köylülerden oluşan bir millet istemiyorum. Gazı alınmasın. Böyle bir CHP, böyle bir CHP-MHP yada Allah muhafaza AKP-MHP koalisyonu yerine, AKP'yle aynen hatta daha haince devam etsin de, inceldiği yerden kopsun! Devrim mi olur, ihtilal mi, iç savaş mı çıkar.. Artık neyse ne. Ama tünelin çıkış noktası, en karanlık andan sonrakidir. Hiç öyle arada ampül! yakarak o karanlık anı saklamanın lüzumu yok.

Öyleyse ne yapılacaktır?

Ben şahsen, Cumhuriyet mitinglerinin, bu aşamada, AKP'ye karşı değil, bizzat CHP'ye yönelik olarak düzenlenmesinden yanayım. CHP'yi titrerip, kendine dönderecek mitinglerden bahsediyorum. CHP'ye karşı değil, CHP'yi terbiye edici!

Evet, ne İşçi Partisi, ne Profesör Yaşar Nuri'nin partisi (adı neydi yahu!) yada Osman Paşa'nın partisi.. Bunlar barajı bile geçemeyecektir. Cem Uzan bile geçemedi, o kadar ballı böreğe rağmen. Şehrazat'ı bile 1 YTL yapacaktı; ne oldu? Onu bile oydular. Kurtuluş, CHP'de olmalı, ama bu haldeki CHP'de değil. Bence herşeyi eğrisiyle doğrusuyla oturup halkımıza anlatacak, İP'den de yana destek çıkabilecek bir CHP lazım.

Bunun için de, 29 Ekim'de yapılacak Cumhuriyet mitinglerinin, esas, CHP'ye ültimatom amaçlı olmasını istiyorum. Evet, düzenleyecek olanlar, madde madde, kurtuluş reçetemizi, kürsüden okuyacak. Oradaki milyonlar, madde madde and içecek!

* Fetö'den tam manasıyla kurtuluş,

* AB-D, İsrail'den kurtuluş,

* MİT baştan yapılanacak, öyle Şenkallar, Eymürler, Köksallar olmayacak!

* Harp Akademileri'nin hocaları, bizzat teker teker seçilecek! Nato'cu subaylarla, kuvvet komutanlarıyla, milli ordu olmaz, olamaz!

* Köy Enstitüleri'nden Halk Evleri'ne, esas Tevhid-i Tedrisat düzleminde eğitim Devrimi! (Öyle reform-açılım kelimeleri değil, bizzat Gazi Mustafa Kemal'in yaptığı gibi, "Devrim" kelimesi ile!)

* Yerli-yabancı sermayeye peşkeş çekilmiş tüm banka, fabrika, şirket, et-balık kurumu, madenlerimiz, ne varsa hepsinin, hem de bedel ödemeden "hasktrin lan, bunca yıl kanımızı emdiniz yetmedi mi, esas sizin bize borcunuz var" diyerek kamulaştırılması ve hepsinin kamuya olan borcunun hesaplanarak söke söke alınması,

*Yerli borcun, büyük olanlarına %90'lar civarında vergi koyarak bir nevi, borcun silinmesi. (Evet devleti devlet yapan, istediği oranda vergi koymasıdır. 60 yıldır devlet, "yerli" sermayeden çok yüksek faizle borç almakta, karşılığında yine o şirketlere, Halk Bankası dahil kurumlar vasıtasıyla, sıfır faizle uzun vadeli borç vermekte. Yetti gayrı!)

* Yabancı borç için de "kardeşim bunca on yıldır, sizin ajanlarınız Çiller, Menderes, Özal, MesutYılmaz tarafından gereksiz yere yüksek faizle borçlandırıldık. Ödeyecek gücümüz yok. 10 yıla yayıyoruz. İster kabul edin ister etmeyin. Ne yani, savaş açıp ülkemizi işgal edip mi alacaksınız???" diyerek borcun silinmesine ve uzun vadede uzlaşmaya gidilmesi..

Bu liste daha uzar gider; düzeltilir ayıklanır, daha verimli hale de getirilebilir elbet.

Lakin esas mesele şudur: Kurtuluş, normal seçimle mi olacak, yoksa Türk Halkının Devrimi ile mi?

Seçimle.. CHP %90 oy alsa da şu anki CHP'yle kurtulunmayacağı ortadadır. CHP ıslah edilmeden, Atatürk CHP'sine, bizzat milletimiz tarafından zorla çevrilmeden, herşey umduğumuzdan daha beter hale gelebilir, bence gelecektir.

Devrim, Halk İhtilali falan.. Burada işin içine TSK girmekte. Konu çetrefilleşmekte. Bu başlık, oy ve seçim üzerine olduğundan, bu meseleye burada girmemeyi uygun görüyorum.

Sürç-i lisan ettiysem affola. Çalakalem; eşimle, kardeşlerim ve anne-babamla konuştuğum kelimeler ve bakış açısıyla, sohbet etmek istedim biraz.

Resim

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 22, 2009 13:53
gönderen FahrettinAltay
MansurSah kardesim... dediklerinize aynen katiliyorum. Diger partileri vaz gecelim. HEPAR uyesi oldugum halde, Osman Pasaya canimi seve seve verebilecegim halde, korkarak soyluyorum. Eger HEPAR baraji asamazsa, oylar bosa gider ve yine AKP ya tek parti olarak, ya MHP ile koalisyon kurabilir. Bu cok tehlikeli durum. Devlet Bahceli hakkinda pek iyi seyler dusunmuyorum. Bence o Amerikan (CIA) ajani. Onu tutuklatip iskence edeceksin, konusturacaksin.
Gerceklere bakacak olursak, demokrasi olmadigini dusunuyorum. ABD kimi isterse onlari iktidara getirecektir.
Dunyadaki olanlara bakarsak, ki sinyaller cok guclu ve bol bol televizyonlarda soyleniyor... ABD onumuzdeki yil Irani vuracak. Bence gercek erken secimin nedeni burada gizleniyor. ABD AKP'nin ipini cekti. Artik ABD TSKya ihtiyac duyuyor. Cunku TSK'yi istedigi gibi kullanacaktir. Bu cok acik. Biliyoruz, bu adamlarin dini imani para. Adamlar hesap yapmis. Kendi askerine ayda $5000 oduyor. Bizim gariban askerimize kac para maas odeniyor? Haftalik 9 lira... ABD arkasina TSK'yi alirsa Irana istedigi gibi saldiracaktir. AKP ile TSK arasindaki anlasmazligi herkez goruyor. Bunun icin TSK ile iyi anlasan iktidar lazim. Yani ya CHP ya MHP iktidar.
Sadece IRAN meselesi degil. Mehmetcik hem Irana, hem Iraka, hemde Afganistana surulecektir... aynen kopek gibi... nedeni ise cok acik! ABDye para kazandirmak icin.

Aynen senin yazdiklarina katiliyorum. CHP'yi adam gibi parti yapacaksin. Ataturkun biraktigi partiye cevireceksin. Baykal gitse cok daha iyi olur ama.... Mesela CHP'ye Erdal Sarizeybek gelebilir.
Artik onumuzdeki bir veya iki sene cok onemlidir. Turkiye var olmak ile yok olmak surecindedir. Bakalim ne surprizler gorecegiz!

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 22, 2009 14:05
gönderen maydonos
Kisisel dusuncem Chp Mhp koalisyonundan ben umitli degilim, Dsp ile oldular; basimiza neler geldi gorduk. Akepe geldi o yetmiyormus gibi Bohcalinin ana vatanina gidip nasil elcileri ile birlikte etek optugunu gorduk, beni basbakan yapin diye. Bohcali derin guclerin acik sag fasist elinden baska birsey degil. Turkes zamaninda bunlar Ataturk karsiti idiler. Simdi aniden nasil olduda Ataturkcu oldular. Solun belli bir kesmine oyle. Eger Chp olsun Mhp olsun biraz Kemalist yada Ataturkcu olsalardi sine-i millete donerlerdi. Bunlarin ibadeti yalnizca para. Ayliklarindan vazgecemediler.Bati devsirmeleri.

o nedenle oyum Hepar' a.

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 22, 2009 14:31
gönderen Yigit Dadas
Baykal hala cikmis "bu bir AKP-DTP-PKK projesidir" diye nara atiyor!

Ayip yahu ayip!

Bu bastan sona bir ABD-AB-Emperyalizm projesidir Sayin Baykal!

Ne kadar daha SADECE KUKLALARDAN, FIGÜRANLARDAN sözetmeye devam edeceksin!

De bir kerecik olsun bu ABD projesidir diye!

Korkma CIA seni hemen havaya ucurmaz!

O kadar da gerekli degilsin bu ülkeye!

Bu ne korkakliktir!

Bu ne capsizliktir!

Bu ne zavalliliktir!

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 22, 2009 17:55
gönderen 10101
MHP ve CHP'nin de şu anki sistemin içinde rollerini oynayan oyuncular olduğunu düşünüyorum. Samimiyetlerine inanmıyorum; Oktay Sinanoğlu'nun dediği gibi: sahte sağ, sahte sol, sahte milliyetçi vs..

Osman Pamukoğlu'nun samimiyetine inanıyorum ve söyledikleri de son derece mantıklı. Avrupa Birliği ve ABD'nin ne mal olduğunu korkmadan, çekinmeden söylüyor olması ile insana şunu düşündürüyor:

"Bize böyle siyasetçiler lazım!"

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 22, 2009 18:04
gönderen İL-BARS
Oyum Osman Pamukoğlu Paşa'mızın partisi HEPAR'a dır.

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 22, 2009 18:17
gönderen İlteriş
FahrettinAltay yazdı:Sadece IRAN meselesi degil. Mehmetcik hem Irana, hem Iraka, hemde Afganistana surulecektir... aynen kopek gibi...


Lutfen bu ifadenizi duzeltiniz. Bu ifade kanima dokundu, hatali bir benzetme yapmissiniz.

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 22, 2009 18:22
gönderen Sonturk
Ben bu oy bolmeme mantigini anamiyorum... Bolunmese ne olacak?

Baykali CHP ne ise yarayacak? Bahcelili MHP?

Varsin oylar bolunup, HEPAR'da giremesin, AKP yine iktidar olur, bekli o zaman su muhalefeteki beceriksiz siyasetciler gider...

Muhalefete bu kadar beceriksizseler Iktidarda ne halt edebilirler?

Belki sancili donemler olur ama bunlarsiz daha iyi olur!

Re: Bir sonraki seçimde hangi partiye oy vereceksiniz?

İletiGönderilme zamanı: Prş Eki 22, 2009 20:28
gönderen yigitler
Ben Turkiye'de yasasaydim oyumu CHP'ye verirdim, ama adam gibi yonetilmesi lazim. Bence Baykal'in yerinde Kemal Kilicdaroglu olmasi gerekirdi, cok duzgun bir adam ve yolsuzluklarin ustune ustune gidiyor. HEPAR cok iyi, ama maalesef kendini nedense pek iyi tanitamiyor. MHP'ye guvenim yok, hele o Bahceli'ye hic yok, zaman zaman AKP'ye koltuk degneyi oluyor, onun yerinde Oktay Vural olsa daha iyi olur. Isci Partisi'nden ve Yeni Parti'den de umutunuzu kesin, zaten baraji da gecmezler, ve genel baskanlari Dogu Perincek ve Tuncay Ozkan hapisten milleti yonetemezler. DSP'nin isi bitik, dernek gibi bir parti oldu. DP, ve ANAP'in da hic sansi yok bence, baraji gecmezler. Saadet Partisi de AKP'nin ikinci bir modeli bence, asla din siyasete alet edilmemeli. Otekilere gelince AKP, DTP, Hak ve Hakikat Partisi, TKP, BTP, hepsini s..tir edin! Bence asil ne olursa olsun AKP defolup gistin ve HEPAR ya da CHP gelsin iktidara. AKP hukumeti, afedersiniz, bir genel evini bile yonetemzler! Ne pahasina olursa olsun, AKP'ye oy vermeyin!