BabaHoroz yazdı:Hep barajı geçemez,oyumuz boşa gitmesin diye oy vermek zorunda kaldık.
Barajı geçmek, yada geçmemek; geçmeme ihtimalini düşünerek oy vermemek yada vermek.. İşte bütün mesele bu.
Bence bizi kitleyen ilk nokta buradadır. Bu kilidi çözmek, çıkışı bir şekilde bulmak lazım!
Haydi bulalım, ama tabii ki bilimsel giderek
Bu meselenin teknik adı, "multiperson decision theory / çok kişili karar verme kuramı" diye açılımı olan, "game theory / oyun kuramı"dır. John Nash'ten, "A Beautiful Mind / Akıl Oyunları" Filminden hatırlarsınız.
İki kişi için ele alalım, iki seçenek olsun, ortada dört ihtimal vardır. Her birinde, kişilerin kayıp/kazançları vardır. Her taraf, oyunu oynamadan önce, karşı tarafın, muhtemel iki seçenekten hangisini seçeceğini bilmediğinden, kendi de iki seçenekle karşı karşıyadır. İşin içine "tam bilgi", "natamam bilgi" (perfect/imperfect information) vs. de girer, daha neler neler.
Biz de işte, buradaki "oyuna" sıkışmış bulunmaktayız. Oyunu bozmak lazım. Oyun oynandığında, karşı tarafın (yani diğer seçmenlerin) ne yapacağını, yani (yukardaki basit örnekteki gibi iki seçenek değil de) bir sürü partiden hangisine oy vereceğini bilsek, işbu "oy veririm ama barajı geçmezse oyum boşa gider" ihtimalini ortadan kaldırmış oluruz.
Kaç kişinin Hepar'a, kaç kişinin İşçi Partisi'ne, CHP'ye oy vereceğini önceden bilirsek, barajı geçip geçmeyeceği aşikar olarak, oyumuzu güvenerek veririz yada vermeyerek gidip CHP'ye veririz, hatta salt CHP'de toplanılması için harekete geçmek gerektiğini biz seçmenler de, saygıdeğer Pamukoğlu Paşa dahil liderler de anlamış olurlar. (Bence CHP+MHP yanlış bir denklem, çünkü oy oranlarıyla sahip olacakları mebus sayısı toplamı, oy oranlarının toplamının çıkartacağı mebus sayısından bir hayli az, dolayısıyla belki de AKP'ye karşı tek bir parti olmalı, o da bence CHP olmalı, %47'ye karşı %53'le bile olsa çoğunluk mebusunu çıkartmış olarak tek başına iktidar olmalı.)
Bu önerimin teknik ayrıntılarını tartışmadan önce, bunun aslında "seçim" mantığına aykırı olduğunu teslim etmem gerekiyor zira "özgür irade"yi ortadan kaldırmış oluyoruz, hangi partinin kaç oy alacağını bile bile vermiş oluyoruz. "Normalde", bunu bilmeden, baraj falan düşünmeden, sırf gönlümüzün seçtiği partiye, gönlümüz seçtiği için oy vermeliyiz. Yani evet çözüm önerimin gerçekten böyle temel bir aksi yanı hatta "seçim"i seçim olmaktan çıkaran bir yanı var.
Lakin
1- a) Şu andaki seçim sisteminin kendisi, uygulamadan bağımsız, bizzat yasal olarak zaten hiç demokratik değil ve bu haldeki "seçim"i seçimden saymamız mümkün değil.
b) Uygulamada; ağalığın, aşiretlerin ve cemaatlerin olduğu yerde zaten "özgür irade"den, dolayısıyla "demokırasi"den söz etmek mümkün değil.
c) Uygulamada; makarna, kömür dağıtılarak, Kur'an-ı Kerim'e el basmayla yemin ettirilerek oylar satın alınıyor, vs. vs.
d) Uygulamada; seçim öncesi anketlerle zaten halkın özgür iradesi ortadan kaldırılıp, işlerin AKP'ye yarayacağı şekilde dümen çevriliyor; bilhassa Tarhan Erdem gibi kişilerin ne yaptığını biliyoruz.
2- Kasap et derdinde, koyun can derdinde. Yada, Mustafa Kemal'in deyişiyle, "Söz konusu vatansa, gerisi teferruattır." Burada ülkemizin görüp görebileceği belki de son seçimi yaşayacağız; vatanımız İran'dan beter, Afganistan gibi, parçalanmış Irak gibi olmak üzere, ve bu da düşman askerinin silahlı saldırı değil, organize olamadığımız, kaybettiğimiz seçimle olmuş olacak. Bu durumda, 1. maddedeki fıkraları da gözönünde bulundurduğumda, şahsen, evet özgür iradeyle oy vermenin, bu seçimlik, bu amaç uğruna, bu kadarcık esnetilmesini, caiz görüyorum.
Gelelim, kabaca ayrıntılara: Bu iş artık anketle falan olmaz. Hatta ben bilgisayar başında bir yeri tıklamakla da olmaması gerektiğini düşünüyorum. Bizzat kalkıp, partilerin il-ilçe teşkilatlarına giderek, mesela kimliğimizin fotokopisini de vererek, isim-soyisim-T.C. No ile, o partiye oy vereceğimizi söylemeliyiz. Kurulmuş olan, internete bağlı veritabanına, parti görevlileri tarafından bilgilerimiz girilmeli ve netice itibariyle her gün, her an, o partiye kaç kişinin oy vereceği, ilgili internet sayfasında, bizzat rakam olarak görülebilir. Tabii vazgeçenin gidip oyunu sildirmesi de mümkün kılınmalı. Hatta topluca hareket etmek üzere, hani üniversitedeki ders ekleme/çıkarma dönemi gibi, "oy ekleme/çıkarma" dönemi ilan edilmeli. Oy kullanma esnasında herkese verilecek bir hususi şifre ile, insanlar partilerin sayfalarında, yalnızca kendisi için sorgu yaparak, partilerin yanlış bilgilendirme, veritabanı şişirme gibi oyunbazlıklarının da önüne geçilebilir. Yasal olarak "oy vereceği" bilgisini açıklamak uygun değilse, "oy vermeyi düşündüğü parti" gibi ucuz bir kelime oyunu ile de yasal kısıtlamalardan kurtulunmuş olur.
Aslında ayrıntılara an itibariyle, bu kadar boğulmaya da gerek yok. Karar verildi mi, ayrıntılar tartışılır en doğrusu elbet bulunur.
Ama esas nokta, kim hangi partiye oy vermeyi düşünüyorsa, artık mesele vatan savunmasıdır, bir zahmet kalkıp gidip parti teşkilatını, bunu söylemeli, böylelikle parti, seçime yaklaştıkça, periyodik olarak, kaç oyunun cepte olduğunu bilmelidir.
Meselenin, "oyundan" çıkmış olması sağlanmalıdır; insanlar, o anki, özgür iradelerine bağlı gerçek seçimleri olan partinin barajı geçip geçmediğini nerdeyse kesin olarak görüp, uygun zamanda topluca, tercihlerini değiştirmelidir.
(Aslında bu yazdıklarımı, mesela Tartışma bölümüzdeki yeni bir başlıkta mı dile getirseydim?)