1. yüz (Toplam 1 yüz)

DEVLET ve SERMAYE (VI)

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ara 20, 2017 12:12
gönderen Habip Hamza Erdem
DEVLET ve SERMAYE (VI)
Para’dan Sermaye’ye
Lidyalılar parayı bulmuşlardı ama, para salt dolanım sürecinde kullanılıyor ve henüz üretim sürecine müdahale edemiyordu.
Kent Devlet’lerinin ortaya çıkması ve yine Güney-Doğu Anadolu ve günümüz Suriye, Lübnan ve Filistin devletlerinin topraklarında yaşayan Arameen, Fenike ve Filistin halklarıyla birlikte para yavaş yavaş üretim sürecine girecekti.
Ne var ki, paranın üretim sürecine girmesi kendisinin de bir ‘getirisi’nin olmasıyla mümkündü: faiz
Eski-Yunan Kent Devletlerinden başlayarak, bu faiz, daha doğrusu tefeciliğin toplumsal yaşamı bozduğu da görülmeye başlandı ve o dönem düşünürlerince faizin kötülükleri sayılmaya başlandı.
Ancak paranın bir faiz getirmesi demek, kendisinin de bir ‘değer’i olması demektir.
Böylece bin yıllık dönem boyunca, üretim sürecine, o arada köle alım-satımı da dahil olmak üzere toplumsal yaşama müdahil olacak bir ‘para-sermaye’nin varlığı ve gelişmesine tanıklık edecektir insanlık.
Ancak Fransa’da Fizyokratlar, François Qeusnay (1694-1774) ve Turgot (1727-1781) ile birlikte, para, üretken para (argent productif) ve Marx’la birlikte üretim aracı olarak para (argent-moyen de production) olarak tanımlanacaktır.
O arada Adam Smith ve David Ricardo’nun öncülüğünde, ‘time is money’ formülüyle özetlenebilecek bir ‘değer kuramı’ da geliştirilmiş olacaktır.
Ki bugün bile, içeriği bilinmese de, ‘zaman kaybı para kaybı anlamına’ gelecek biçimde, ‘time is money’ geçerli bir kural olarak dillendirilmektedir.
Burada, tarihsel olarak ilginçlik, kapitalizmin doğuşuyla Devlet-Ulus’ların ortaya çıkması arasındaki eşzamanlılıktır.
Kapitalizm mi Devlet-Ulusları ortaya çıkardı yoksa Devlet-Ulusların ortaya çıkması mı kapitalizmi doğurdu?
Bu karmaşık sorunu, başka yerlerde deşmek üzere, ki değindiğimiz bolca yazımız vardır, klasik ekonomistlerin ‘ulusların zenginliği’ üzerine kafa yormaları, bir bakıma, nasıl kolay bir yol bulunur da başka ulusların zenginliklerine daha kolay el konulur biçimindedir denilse abartı olmaz.
Böyle olup olmadığını, bir yargı olarak ileri sürmek yerine, araştırmamızın ilerleyen bölümlerinde, kendiliğinden ortaya çıkmasını bekleyelim derim.
Klasik ekonomistlerin görüşlerini de, üstünkörü olarak Türkçe kitaplardan inceleme olanağı vardır.
Bu bölümde, pek ya da hiç bilinmeyen Marx’ın paraya ilişkin görüşlerini ise, kendisi bir ‘klasik’ olan, Suzanne de Brunhoff’un Marx’ta Para (*) adlı çalışmasından izleyelim.
Dolayısıyla, aksi belirtilmedikçe, sayfa numaraları, adı geçen esere ilişkin olacaktır.
Marx’ta para
Marx’a göre üretimin finansmanının iki temel yönü vardır: sanayici kapitalistlerin gereksinme duydukları sermaye ve paranın kullanım özgüllüğü.
Ki bizi, burada, daha çok bu ikinci yönü ilgilendirmektedir.
Çünkü paranın parasal niteliklerinin belirlenmesi ve onun kapitalizmle olan ilişkisi, başka hiç bir ‘klasik ekonomist’te yoktur.
Onlar parayı, üretim ilişkilerini örten bir tül gibi görmekte, ve eğer çok istenirse, onun ayrıca kuramının yapılmasına çabalamaktadırlar.
Oysa Marx, ekonomik çözümleme ile parasal çözümlemeyi bir ve aynı süreç içinde yapmayı başarmıştır.
Böyle olunca, Schumpeter gibi ekonomistler bile, Marx’ın ‘para kuramı’nı biraz zayıf bulurlar. Ki, Marx’ın böyle bir kaygısının olmadığının bile ayırdında değildirler.
(Sürecek)
Habip Hamza Erdem
(*)La Monnaie chez Marx, Ed. Sociales, Paris, 1967. Ayrıca Suzanne de Brunhoff’un, Devlet ve Sermaye (Etat et Capital) başlıklı bir başka çalışması var ki, ben henüz okumadım. Dolayısıyla bu yazı dizimizle ne kadar ‘benzeşip ayrışacağı’nı ben de bilmiyorum. Ancak başlıkların benzeşmesinin salt bir ‘rastlantı’ olduğunun bilinmesini isterim.