1. yüz (Toplam 1 yüz)

SAYISALLIK ÜZERİNE NOTLAR (I)

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 29, 2018 15:10
gönderen Habip Hamza Erdem
SAYISALLIK ÜZERİNE NOTLAR (I)
Günümüzde kullanılan dille, bugün dünya genelinin çoğunluğunun, kullanılan sözcük ve kavramların tam anlamı ve onun toplumsal sonuçlarının ayırdına varmadan kullanılmakta olduğu ileri sürülebilir.
Bu durum, Türkiye ve Türkçe için sanıldığının da ötesindedir.
Sayısallık (numerique) belirleyici ölçüt olunca, sıfırla birin ikili katları ve yüzdeleri sanki göstergeleri olduğu ileri sürülen görüntü ve seslerin ‘gerçek anlamı’nı veriyormuş gibidir.
Bu çokça kullanıldığı üzere ‘algı’dan başkası değildir.
Hatta çoğu kişi ‘ben böyle anlıyorum’ yerine ‘ben böyle algılıyorum’ demekle, özde, onu anlamadığını, ayırdına varmadan dillendirmiş olmaktadır.
Ne ki, bu da öyle üzerinde durulmayacak önemsiz bir konu değildir.
Çünkü, sayısallık ya da bir başka deyişle ‘nicelik’lik görüntünün ardındaki gizli gerçekliği öylesine derin dönüştürmektedir ki, onun dünya ölçeğinde sistematik olarak kullanılması teknik dahil, ekonomik ve toplumsal başkalaşımlara (mutation) dahi yol açabilmektedir.
Şimdilerde, Türkiye’de çokça konuşulan nakit para (numéraire)nın göstergesi olduğu gerçekliğin nasıl ve niye ‘değişmiş’ olduğunu bilen bir tek Allahın kulu var mıdır ?
Oysa ortalıkta bir dizi ‘çok bilmiş’ insanın ses, görüntü ve yazıları dolanmaktadır.
Ve yine bu olayın gerisinde olduğu düşünülen dürzü ve düzenbazların bile bilerek ve isteyerek yani ‘iradî’ olarak buna yol açmadıkları bile söylenebilir.
Özde, onlar da ‘sistem’in kurbanlarıdırlar.
En azından ‘insalık’tan çıkmışlardır.
O halde, onlara ‘sistemin tutsakları’ denilmelidir.
Çünkü onlar artık, ‘sistemin dışına çıkmayı’ akıllarına bile getiremeyeceklerdir.
Bir başka dünya ‘tasarlayamacak’lardır.
Çünkü, ancak bir bilim insanı ya da en azında düşünmeyi becerebilen insanlar ‘tasarım’ yapabilirler.
Pek yerinde olmasa da, ‘zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyleri’ olmayanlar diyelim.
Buradaki zincir ‘nümerik’ten başkası değildir.
Her şeyi, rakam, oran, yüzde olarak görmekten başkası değil yani.
Oldum olası, ekonomi politikte, ‘matematik’ten nefret etmişimdir.
Kuşkusuz ‘ölçmek’ için kullanmaktan başka çare yok.
Ancak ‘rakamların tutsağı olmamak’ gerekir diye düşünmüşümdür.
Ve eğer ‘bu tutsaklık’tan kurtulmayı beceremiyor iseniz, artık düşünme kapasitenize siz kendiniz bir ‘kota’ koymuş olacaksınız demektir.
Sayısallık, herşeyden önce, bilgi üretim ve dağıtım tarzıdır (mode). (F. Bardèche)
Burada ‘üretim ekonomisi’ diyen zavallılara bir gönderme yapılabilir.
Sanki ‘ekonomi politiğe’ bir ‘katkı’ yapamkatadırlar.
Özde ise, bilgi kirliliğine katkıda bulunmakta, suyu daha fazla bulandırmaktadırlar.
Çünkü, günümüzde dünya genelinde öylesine derin ve karmaşık ‘bilgi’, daha doğrusu ‘bilinti’(information) üretim sistemi yerleşmiştir ki, rakamlar biribirleriye ‘örtüşmek’ şöyle dursun, biribirlerini ‘çoğaltmak’ta, bilinti okyanusu her gün biraz daha genişlemektedir.
Türkiyedeki ‘üretim ekonomistleri’ de ‘Recebin Kayığı’yla yol alınabileceğini ileri sürmektedirler.
Zavalıdırlar.
Ve bunlardan ‘memleket’e zerre kadar yarar gelmez.
Gelmeyeceği de, bugüne kadar gelmemiş olmasından bellidir.
Ancak biz burada, bu cüce ‘bilim adamı’, ‘politikacı’, televizyoncu ve gazetecilerle uğraşmak yerine, ‘nümerik’ konusunu biraz daha açalım istiyoruz.
(Sürecek)
Habip Hamza Erdem