1. yüz (Toplam 1 yüz)

SARI YELEKLİLER

İletiGönderilme zamanı: Sal Kas 20, 2018 1:33
gönderen Habip Hamza Erdem
SARI YELEKLİLER
Fransa’yı sarsan ‘sarı yelekliler’ hareketi, Türkiye’nin ‘Gezi’si gibi ‘kendiliğinden’ başlayan ‘öndersiz’ ve belli bir ‘politik hedef’ gözetmeyen bir ‘halk hareketi’ olduğu için ‘başarısız’ kalacak gibidir.
Ve yine, Gezi’deki gibi ‘sorun birkaç ağaç’ ya da ‘Sarı Yelekliler’in deyimiyle akaryakıt fıyatı veya aşırı vergiler değil, ama Fransızların deyimiyle ‘politik sınıfın halktan tamamen kopmuş olduğu’nun yüksek sesle dillendirilmesidir.
Her ne kadar ‘Macron’un istifası’ ya da ‘Meclis’in feshi’ gibi talepler dillendirilse de, bugünkü biçimiyle bu hareketten bir ‘devrim’ çıkmayacak.
Oysa 1789 tam da benzeri nedenlerle başlamıştı.
Ancak 1789’un ‘gerçek aydın’ları vardı.
Hakikî politikacıları.
Halk aynı halk, öfke benzer öfke, cesaret aynı cesaret…
Amma velakin, önderlik edecek ne bir ‘Dernek’, ne bir ‘kooperatif’, ne bir ‘parti’ ne de ‘adam’ var ortalıkta..
Bu tür halk hareketleri, Roma dönemindeki ‘Bagaudes hareketi’ne benzetilmektedir (III.yy-V.yy).
Ya da daha sonraki tüm Jakri (Jacquerie) hareketlerine..
Öyle ki, İngiltere ve Almanya dahil tüm Avrupa’daki ‘köylü hareketleri’nde « Adem bel beller, Havva yün eğirirken hiç hazır yiyici var mıydı ? » sözü hep slogan olarak kullanılmıştı.
When Adam delf and Eve span/ Whare was than the pride of man?
Quand Adam bêchait et Eve filait, où était alors le noble? Il était dans l’étable..
Do Adam rent und Eva span/Wo war do der Edelman ?
‘Kara’ Orta-Çağın ardından köylü hareketlerinin ‘niteliği’ de değişecektir.
Daha öncekiler sadece ‘yaşamlarını sürdürebilmek’ amacıyla yapılırken, XVI.yy’dan sonrakiler ‘Merkezî İdare’yi sarsacaklardır.
Osmanlı’daki ‘Celalî İsyanları’ işte bu dönemin özelliklerini taşımaktadır.
Ve Merkezi İdare’ler ayaklananları hep ‘kro hareketi’ (Insurrection des Croquants), ayağı çıplaklar (Nu-pieds) ya da Kızılbaşlar (Bonnet Rouges) olarak küçümseyeceklerdir.
Değil mi ki, Büyük Fransız Devrimi’ni de donsuzlar (sans-culottes) yapacaktır.
Jean-Baptiste Réveillon’un Paris’te bir duvar kağıdı fabrikası vardır.
Üçyüz kadar da işçisi.
Üç yıl önce, 1786’da İngiltere ile Fransa arasında Serbest Ticaret anlaşması imzanlanmıştır ve İngiltere ile rekabet edebilmek için J-B Réveillon işçi çıkarmak zorunda kalacaktır.
Ki, işten çıkarılacak işçilere, o güne değin örneği olmayan, bir ‘işsizlik parası’ da verilecektir.
Ancak, ekonominin genel durumu zaten bozuktur ve insanlar, Türkçesiyle ‘önlerini görememektedirler’.
Birkaçgün sonra toplanacak olan Meclis ‘Etats Généraux’ seçimlerine de katılma hakları yoktur.
Ve kendiliğinden başlayan bu ‘donsuzlar hareketi’ne, diğer halk kesimlerinin katılmasıyla Büyük Fransız Devrimi’ne giden yol açılmış olmaktadır.
Çok değil, üç-dört ay içinde, 4 Ağustos’ta, Fransa’da ‘feodal ayrıcalıklar’ iptal edilecek, 26 Ağustos’ta da ‘İnsan ve Yurttaş Hakları Beyannamesi’ ilan edilecektir.
Günümüz Fransa’sı ve daha gerileri dahil çok ülkenin durumu XVIII ve XIX.yy’dakine benzemektedir.
Yönetim boşluğu ve yöneticilerin halktan kopukluğu neredeyse aynı.
Yöneticilerin yolsuzlukta sınır tanımazlığı ise, daha beter.
Halk hareketleri de belki aynı.
Yine kendiliğinden, yine öfke yüklü.
Yine korkusuzca.
Bakın şu zemheri soğuğunda kadın/erkek, çoluk/çocuk, gece/gündüz yollardalar.
Yolları kesip, petrol dağıtım merkezlerini işgal ediyorlar.
Hükûmet ise halkın sesini duyduk ama ‘kararlılığımızdan ödün yok’ diyor.
Sarı Yelekilier de ‘Meclis’in feshi’ni istiyorlar.
Bakalım feshettirebilecekler mi?
68’li Daniel Cohn-Bendit ikiyüzbin eylemci istedi diye seçim yenilenir mi diyor.
Bu nasıl ’68 Ruhu’ diye sorası geliyor insanın.
Yoksa ne olacaksa 68’de mi olurdu ne acaba ?