1. yüz (Toplam 1 yüz)

FRANSA’DA 6ncı CUMHURİYET

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 08, 2018 23:20
gönderen Habip Hamza Erdem
FRANSA’DA 6ncı CUMHURİYET
Bugün 4ncü Cumartesi eylemini başarıyla ortaya koyan Sarı Yelekliler hareketi, Fransa’da 6ncı Cumhuriyet’e giden yolu da açmış bulunmaktadırlar.
Hemen belirtelim ki, bu hareket, Türkiye’deki 2nci Cumhuriyet’çileri anıştırmamalıdır.
Çünkü Türkiye’deki 2nci Cumhuriyetçiler, küreselleşmeci, azılı liberal, Soroscu, Fetöcü, PKK’cı, VayPici’ci, IŞİD’ci, ÖSO’cu, III. Abdülhamitçi vb her türlü melanetin temsicileridirler.
Oysa Fransa’da kurulmasına yönelinen 6ncı Cumhuriyet, cağdaş, laik, eşitlikçi, özgürlükçü, paylaşımcı, katılımcı bir Cumhuriyet olacaktır.
Ulusalcı ve uluslararasıcı..
Ve solcu.
Yani emekten yana..
Fransa’daki hareket aşağıdan yukarıyadır, Türkiye’deki 2nci cumhuriyet hareketi yukarıdan aşağıya.
Fransa’daki hareket ‘Yarı-Başkanlık’tan parlamentarizme geçişi öngörmektedir, Türkiyedeki 2nci Cumhuriyetçiler ise parlamentarizmden ‘Reislik’e geçişe yardımcı olmuşlardır.
‘Sarı Yelekliler’ hareketi bir halk hareketi’dir, Türkiye’deki 2nci Cumhuriyetçilerin köküdışarıdadır, mandacıdır ve elitist...
Fransa’daki hareket henüz birinci ayındadır ve Fransa’ya neler getireceği belli bir plan/programa bağlanmamıştır.
Ve Avrupa’ya ve giderek tüm insanlığa neler kazandıracağını bugünden kestirmek zordur.
Yine de, 21nci yüzyıla uygun bir değişim/dönüşüm getireceği öngörülebilir.
‘Sarı Yelekliler’, ikiyüzyıldan fazla bir süredir dillendirilen ‘Yurttaşlık Bilinci’ni yaşama geçirmişlerdir.
Soyuttan somuta da denilebilir.
Peki bu ‘somut’ nasıl ‘çözümlenebilir’?
Bu durumu şöyle bir ‘örnek’le zihinde canlandırabiliriz:
Kasaptan alınan bir koyun/kuzu ya da tavuk budundan bir yemek yapılacak olursa; yemeğin içereceği gıda diyelim, protein, vitamin her ne ise o’na insanı insan yapan ‘emek’ diyeceğiz.
Proleter öz de denilebilir.
Geriye etin posası, suyu ya da sosu kalacaktır.
İşte ‘Sarı Yelekliler Hareketi’, bugünkü biçimiyle bir ‘çorba’ya benzetilebilir.
İçinde her türden baharat, çeştli sebzeler, tuz, su ve belli bir oranda yağ bulunabilir.
Gerçekten de, Sarı Yelekliler, güncel tanımlama ile bir ‘kitle hareketi’dir.
Ancak ve ne var ki, içinde kitleleri harekete geçiren bir ‘emekçilik’, bir ‘proleter öz’ bulunmaktadır.
Ve bu hareket, bu ‘emekçi öz’ün gelişmelere damgasını vurduğu oranda başarılı olacaktır.
Tam da bu nedenle, Fransa’ya, Avrupa’ya ve giderek tüm insanlığa neler kazandıracağını bugünden kestirmek zordur diyoruz.
Yine de, Fransa’da 6ncı Cumhuriyet’e giden yolu açacakmış gibi görünmektedir.
Olaylar biraz da, III.Abdülhamit’in dostu Macron’un tutumuna bağlıdır.
Macron, dostu gibi sabah namazından yatsı namazına değin, kadınların başından, kaşından, aybaşından yılbaşına kadar her konuda konuşmayı becerememektedir.
Sarı Yelekliler’in isteklerine ilişkin olarak çıkıp iki kelime etsin diye beklenmektedir.
Çıkıp, “Evet, halkı ezmekte olan vergi ve zamları bundan böyle servet üzerine koyacağımız vergilerle karşılayacağız” dese, Sarı Yelekliler hemen evlerine döneceklerdir.
Ancak dili dönmüyor.
Nutku tutulmuş da denilebilir.
Oysa ne var bunda? Ulusal Zenginliğin yarısından fazlasını ellerinde bulunduran yüzde onluk kesim üzerine konulacak vergilerle, halkın yüzde doksanını rahatlatmak neden bu kadar zor geliyor?
İşte düğümün körü tam da burası.
Olayları kördüğüme götüren kafa da bu.
O arada, Türkiye’deki bir zırzop çıkıp buna ‘servet düşmanlığı’ diyebilecektir.
Ölü yıkayıcı profesör, yazar, çizer, gazeteci mi ne?
Zaten tümü birden ‘İmam Hatip’li mi ‘İmam Hatipçi’ midir nedir?
Değil mi ki, III. Abdülhamit de, Fransa’daki hareketten ‘endişe’ mi ne duyuyormuş.
Yani yine, üzerine lazım olmadığı halde, konuşmuş.
Bir gün gelecek, onun da nutkunu tutacak, nefesini kesecek bir ‘hareket’ başlayacaktır oysa..
O gün, o da konuşmak için günlerce bekleyecektir dostu Macron gibi.
Ve yarın, Macron, ‘işte gidiyorum’ diyebilir; IMF’ye, Dünya Bankası’na, OECD’ye, Birleşmiş Milletler’den herhangi birinde yönetici olmaya..
Ya dostu III.Abdülhamit nereye gidebilecektir?
Rize’de herhangi bir camide ‘ölü yıkamaya’ mı yoksa?