1. yüz (Toplam 1 yüz)

TİPSİZ ‘İDEAL TİPLER’ ÜZERİNE

İletiGönderilme zamanı: Pzr Mar 10, 2019 20:13
gönderen Habip Hamza Erdem
TİPSİZ ‘İDEAL TİPLER’ ÜZERİNE
Her erken kalkan, Max Weber’in Devlet’i “şiddet tekelini elinde bulunduran”dır tanımlamasına sarılır.
Az daha okumuşları ise onun ‘İdeal tip’ kavramında keramet ararlar diyebilirim.
Max Weber’in 1959 yılında Fransızca’ya çevrilen “Bilge ve Politikacı” (Le Savant et le Politique Plon 10/18, Paris, 1959. Introduction par Raymond ARON) çalışmasında, bilimadamlığı (bilgelik) ile politikacılık arasındaki ayırımı ele almaktadır.
Bir parantez açarak, buradaki politikanın, uygulama anlamında ‘politika’, yani (La Politique) değil felsefî anlamda (Le Politique) olduğunun altını çizmek gerekir.
Yine de, haydi ‘disiplin’ olarak Politika (bilimi?) diyelim, onun kuramcılarına değil ama uygulayıcılarına da politikacı denilmektedir.
Ne var ki, Max Weber, Wilhelm’ci Almanyada İmparatorun atadığı politikacılardan nefret etmekteydi. Onlara ‘profesyonel’ anlamda politikacı diyor, ve tarihten gelen bir ‘politikacı tipi’nin, Almanya’yı felakete sürüklediklerini de gördüğü için, onlardan sakınmanın yollarını arıyordu denilebilir.
Bu ‘tip’lerin, ki aşağılaycı anlamda ‘tipsiz’ demek çok daha yerinde olacaktır, bunların varlık nedenleri de yaşamlarının amacı da (Le politique) değil ama (La politique) olup, onsuz gerçekte ‘hiçbirşey’dirler.
Amaçlarına ulaşıp, (La Politique)’i uygulamaya koyduklarında ise, kendi köyleri, kentleri, ülkeleri ve komşu üllkeleri dahil bütün dünyayı felakete sürüklemekten çekinmeyebilirler.
Hele, ellerindeki oyuncak, ya da ‘şiddet tekelini elinde bulunduran’ Devlet’in ellerinden alınacağını gördükleri zaman, çok daha acımasız olabilirler.
O nedenle, Max Weber, toplumların, özellikle de Batılı toplumların tarihsel bir zorunluluk [Aron buraya (en terme plus precis: porobablement diye ekliyor (p.26)] olarak ortak (collective) mülkiyete ve planlamaya geçeceğini düşünüyordu.
Raymond Aron ise, bunun ancak tüm ülkelerde tek bir partinin varlığıyla mümkün olabileceğini belirtmekte ve Weber’in aslında, tasarladığı evrimin, toplumların gelişmesi üzerine geniş bir yorum yapmak değil, ama toplumların ussallaşma (rasyonalisation) ve kurumlaşma (bureaucratisation) yolunda evrilmesinden sözettiğini ileri sürmektedir.
Her ne ise o. Ya da Weber’i birbaşına ele aldığımız zaman, bunları daha ayrıntılı olarak dile getireceğimizi söyleyelim.
Ancak, şu var ki, (la politique)ci politikacı tiplerin günümüzde bütün dünyayı egemenlikleri altına aldıkları kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ‘somut’tur.
Tarihin evriminde bir ‘parentez’ midir değil midir sorunu ayrı...
Ancak, küfür anlamında değil, ama ‘bilimsel’ olarak bunların ‘alçak ve namussuz’ olduklarını dillendirmek bir zorunluluktur.
‘En iyisi’nden başlamak üzere..
Çünkü bunlar, kendi varlıklarının temeli olan (La politique)’i kendi öz (kişisel) yaşam biçimi olarak benimseyip, hiçbir ama hiçbir koşulda, sözde temsilcisi oldukları grup, sınıf ve ülkeleri düşünmezler, düşünemezler.
Buradaki ‘temsil’ sözcüğü, sadece onlara kitleler önünde ‘meşruiyet’ kazandırmak içindir.
Felsefe ve (Le politique) açısından ise, ‘gayri meşru’durlar.
Hem de Batılı’sı ve Doğulu’su dahil olmak üzere.
‘Orta-Doğulu’sunu ise saymaya gerek yok, çünkü onları ‘insan’ grubuna dahil etmek, abesle iştigal olur.
Habip Hamza Erdem