1. yüz (Toplam 1 yüz)

OKYANUSUN DİBİ

İletiGönderilme zamanı: Sal Ağu 06, 2019 0:19
gönderen Habip Hamza Erdem
OKYANUSUN DİBİ
‘Ordu’ dediğimiz zaman nefesimiz kesilir.
Korkudan değil, ama ona olan saygı ve sevgiden dolayı..
‘Komutan’ dediğimiz zaman, en çok ona güvenden kaynaklanan bir heyecan duyarız.
Herkes için olmasa bile, ben böyle düşünür idim.
Ancak ve ne var ki, Hilmi Özkök benim için genelkurmay başkanı değil ama ‘ete soğan doğramak’ konusunda ikircikli olan bir ahçı yamağı gibi durur.
Yaşar Büyükanıt’ı, amutçu paşa olarak bilirim ve hep ayakları havada iki eli yerde yürüyen biri olarak tarihe gömmüş bulunuyorum.
İlker Başbuğ için yazmadığımı koymadım, artık yazmaya değer görmüyorum.
Işık Paşa’yı bir ışık kaynağı olarak değerlendiririm.
Necdet Özel, ‘özel’ bir asker olarak tarihe geçmiş bulunuyor. ‘Kişiye özel’, ama kamuya ait olmayan bir asker eskisi..
Hulusi bey, Necdet Özel’den daha ‘hususi’ bir asker imiş. Ve hâlâ öyledir.
Sıranın şu ‘Son gülen iyi Güler’e güleceğimiz günler de gelecek diyorum.
Zerre itibar etmedim. İtibar edilmeyeceğini herkesin göreceği günleri bekliyorum.
Gelelim, gerçekten saygın olan komutanlarımıza...
Teğmenden generale kadar, saygı duyulacak ‘komutan’larımız da var.
Ne hepsini tanırım ve ne tanımak zorunda hissediyorum kendimi.
Ama başta tanıdıklarım olmak üzere, onlarca ve belki binlercesi var diye umuyorum..
Denizcilerden Nusret Amiralin yeri başka tabi..
Cem Gürdeniz de bunlardan biri.
Bilgisi derin.
Çok da yeteneklidir kuşkusuz.
Denizlerin üstünden okyanusların dibine değin bilmediği yok.
Bilgili insana saygı duymayıp da ne yapacaksın?
Amma ne var ki, o strateji uzmanı, o derin bilgili ve saygın komutanımızı kutsayacak değilim.
Gerektiğinde eleştirebilmeliyim, değil mi ama?
Ve ben, Cem amiralimize, okyanusun dibini biliyor ama toplumsal bilimleri az biliyor eleştirisini yönelteceğim.
‘Devlet’i de az biliyor gibi geldi bana.
Deniz Kuvvetlerimiz şu kadar gemiyle ‘tatbikat’ yapıyormuş da, daha iyilerini de yapabilirmiş...
Başta Cem Amiral’in Cumhurbaşkanı olmak üzere, ‘Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ çok işler başarabilirmiş.
Demek oluyor ki, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kırılmadık tahtasının kalmaması Cem Amiralimiz’in dikkatini ya çekmemiş ya da pek önemli değilmiş.
Ortalıkta ‘Ordu’ denilebilecek bir şey kalmadığı halde, Cem amiralimiz ‘hükûmet’e, kendince, ve büyük olasılıkla öyle düşündüğü için ‘Devlet’e hizmete devam ediyormuş.
Değil mi ki, kimi aklı kıt ‘siyasetçi’leri savundukları gibi, ‘Devlet’ çoğu asker için ‘kutsal’ olarak görülür.
Sanki ‘Galübeladan’ beri öyledir.
Oysa, tam da bu Arapça sözcüğün anlamı gibi, galubela kişinin ilgili şeye inancının başladığı gün demektir.
Devlet’in ve o arada Ordu’nun kutsallığı, Cem Amiralin Deniz Lisesi’ne girdiği gün başlamaktadır.
Haydi ondan birkaç yıl öncesi olsun diyelim.
Oysa bu duygu ‘inanç’tan çok bir ‘bilinç’ işidir.
İşte, iş ‘bilinç’ konusuna geldiğinde, ‘kutsallık’ kalkar, ‘akıl’ öne çıkar.
‘Akıl’ yoksa, okyanusun dibini ‘bilmek’ sıradan bir ‘bilinti’ (informasyon) olmanın ötesine gidemez.
Geminin motorunu, sağını solunu bilmek sıradan bir ‘ustalık’ olur.
Denizler konusunda uluslararası hukuku izlemek de önemlidir kuşkusuz.
Amma velakin, Devlet’in ve giderek Ordu’nun başına gelenleri görmeden okyanusun dibini bilmenin, başkasını bilemem ama benim için zerr-i miskal değeri yoktur.
Anadoluda bir söz var, hep yinelerim; değirmen gitmiş o da tutmuş şakşaksını arıyor denir.
Bana kalırsa, o saygın komutanlarımız, halkı aydınlatmak kadar, değirmeni haksız yere işgal eden değirmenciden hesap sormanın yolları üzerine de biraz kafa yormalıdırlar.
O kendilerince ‘kutsal’ görülen ‘Devlet’e güzellemeler düzmekle bir yere varılamayacağının ‘bilinci’ne varmalıdırlar.
Varsayalım ki kutsal olan bir Devlet’ vardır, ama eğer o Devlet Mafyatik bir örgütün eline geçmişse, artık kutsallığını da yitirmiştir.
İşte bu ayırım yapılamadığı sürece, sözde parti, seçim, demokrasi gibi ‘boş laflara’ inanan biri için ‘inanç’ önde gidiyor ‘bilinç’ arkada kalıyor demektir.
Kısası, ‘bilgi’ başka ‘bilinç’ başka bir şeydir.

Re: OKYANUSUN DİBİ

İletiGönderilme zamanı: Cum Ağu 09, 2019 6:46
gönderen Gönül Pınar Atacı
Tamamen NESNEL, gerçek VATANSEVER, baştan sona MÜKEMMEL tesbitler, teşhisler, tenkitler, teşhirler. Üstün ve özgün yazarı sevgili Habib Hamza Erdem'i en yürekten kutlamak gerek