1. yüz (Toplam 1 yüz)

PIKETTY NE DİYOR ?

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 04, 2019 0:56
gönderen Habip Hamza Erdem
PIKETTY NE DİYOR ?

‘Kapitalizmin Yedi Günahı’ başlıklı yazı dizimizde, kapitalizmin üçüncü günahı olarak, onun eşitsizlik yarattığını söylemiştik.
Burada çok derin bir sorunsalla karşı karşıyayız.
Acaba bu ‘eşitsizlik’, kapitalist sistem i̇çinde kalınarak azaltılabilir mi?
Bir başka deyişle, kapitalist sistem içinde, yoksa bir başka ‘ideolojik tutum’ mu bu ‘eşitsizliği’ körüklemektedir?
Thomas Piketty’nin, sözkonusu yazımızda, kapitalist büyümede eşitsizliğin sermayenin verimliliğinden kaynaklandığını i̇leri sürdüğünü yazmıştık.
Doğrudur.
Ancak ne var ki, yine Thomas Piketty, bir anlamda Alternatives Economique yazarlarını tamamlamak amacıyla, bir sonraki sayıda, Ekim 2019, bir söyleşi yapmış bulunmaktadır.
Thomas Piketty bu ‘özel mülkiyetçi ideoloji’ (idéologie propriatariste) devam ettiği sürece derin eşitsizlik de daha uzun süre devam edecek demektir.
Yani, özel mülkiyetçi ideoloji, özel mülkiyeti gönenç ve toplumsal uyumun merkezine, temel düzenleyici (régulation) olarak koyan ideolojidir.
Özde bu ideoloji Fransa’da Devrim öncesi dönemde, üçlü sistemde (ternaires) olduğu gibi, üretilen zenginliğin din adamları sınıfı, soylular ve halk tabakaları arasında bölüşülmesine karşı çıkan bir ideolojidir.
Bu anlamda, o günün koşullarında ‘devrimci’ bir ideolojidir.
Gerçekten de, o günlerin ‘özgürlük’ sloganı, bireysel özgürlük adı altında devrimin kaynağı olmuştur.
Böylece halk tabakaları da ‘mülkiyet’ sahibi olabileceklerini düşünmüş olmalıdırlar.
Ve Fransız Devrimi günlerinde ‘özel mülkiyet’ uzun tartışmaların konusu olmuştur.
Ancak, yine Piketty’nin i̇şaret ettiği üzere, özel mülkiyetçi ideoloji taraftarları baskın gelmişlerdir.
Biz de, başka yazılarımızda, burjuvazinin ‘Devrim’i çaldığından söz etmiştik.
Sonuçta Piketty,19. yüzyıl boyunca Fransa’da özel mülkiyet neredeyse dinsel bir biçimde kutsanmıştır diyecektir.
Nitekim, 1840’arda Proudhon ‘Mülkiyet Hırsızlıktır’ diye karşı çıkacaktır.
Burada niye, Ahmet, Mehmet ya da Dr Recep’in söyledikleri değil de, Piketty’nin söylediklerinin altını çiziyoruz?
21nci Yüzyılda Sermaye başlıklı çalışması onlarca dile çevrilmiş ve ikibuçuk milyon baskı yaptıktan sonra, bu yıl Sermaye ve Ideoloji (Capital et Idéologie, Seuil, 2019) başlıklı çalışmasını yayınlamıştır.
Piketty diyor ki, “ekonomik sorunlar ekonomistlere bırakılamayacak kadar büyüktür”.
Güzel!
Sermaye ve Ideolojide, Piketty, “eşitsizlik anlayışımızı sadece ekonomik araçlar temelinde geliştiremeyiz” diyor.
Yani çok disiplinli (approches plurielles) bir yaklaşım gerekiyor.
Tarih, sosyoloji, ekonomi (ve) politik gibi disiplinler arasındaki katı yöntem ayrılıklarına bir son verilmelidir.
Demek ki, ‘toplumsal bilimlerde yöntem’ birdir.
Piketty bu arada, ‘kültür’den de söz ediyor.
Bence ‘felsefe’ dese daha iyi olacaktı.
Daha derli toplu olarak, ‘Bilim Felsefesi’ diyelim.
Bu yazıyı toparlayacak olursak, Piketty’nin ‘eşitsizliğin tarihsel gelişimini’ sayısal ve grafiksel olarak sunumuna ‘ekonomistler’ bakadursunlar.
Biz de yukarıda alıntıladığımız kimi görüşleri üzerinde düşünmeye devam edelim.
Yine de, ‘sosyal demokrasi’nin, tarihsel olarak görevini yerine getirmediğine ilişkin saptamasını anmadam geçmeyelim.
Bizim ‘sosyal demokratlarımıza’ Piketty’nin selamı olsun.
Kulaklarına küpe de denilebilir.
Onların kimseyi duyacak halleri var mı bilemem.
Dr Recep’le boğuşmayı ‘sosyal demokrasi’ zannediyorlarmış gibi geliyor bana.
Onu da, gereği gibi yapıyorlar mı, söylemeye gerek yok.