1. yüz (Toplam 1 yüz)

KAVRAMLAR GÖÇÜ (XI)

İletiGönderilme zamanı: Pzt Ara 30, 2019 21:47
gönderen Habip Hamza Erdem
KAVRAMLAR GÖÇÜ (XI)
Serbest Ticaret
Bugün ‘rekabet’in yerine ekonomi politikte bir başka ‘terim’, ‘kavram’, ‘kuram’, ‘mekanizma’ koyulabilmiş değildir.
Sözgelimi, ‘birlikte yarışım’ denilip, karşıdakini ‘rakip’ ya da ‘hasım’ olarak görmek yerine, biribirlerini tamamlayıcı, destekleyici bir ‘yarışım’ ortamı, sadece ekonomi politik alanında değil ama yaşamın tüm alanlarında kurulamaz mı?
Örneğin özellikle spor ‘yarışma’larında, diyelim öylesine yıkıcı (knock out) sonuçları olan boks maçı sonrası taraflar biribirlerine sarılarak rinkten inmektedirler.
O nedenle yarışma (compétition) ile rekabet (concurrence) arasında önemli bir fark var. Öyle ki, yarışmada yetkin olan (compétant) kazanırken, rekabette kural-tanımaz olanlar kazanmaktadır.
Ekonomik yaşamda, bütünüyle bu ikinciler hep kazanmakta, dahası ‘kuralları’ da kendileri koymaktadırlar (tekelcilik).
Çünkü, sözde ‘bilimsel kuram’larının temeli, Darwinci ‘evrim kuramı’na değil, Spencerci ‘yaşam savaşı’na dayanmaktadır.
Burada, yeniden Darwin’e dönüp, acaba ‘bilimsel kuramı’nı bilinçli olarak mı yirmi yıla yakın bir süre geç yayınlamak durumunda kaldı diye de düşünülebilir.
Gerçekten, İngiltere’de Victoria Dönemi diye adlandırılan dönemde, kıran kırana, Proudhon’cu deyimle, ‘iç savaş’ benzeri bir ‘rekabet’ yaşanmakta olup, bu rekabetin ‘yaratıcı’ (!) sonuçları olduğu görüşü egemendir.
Öte yandan, Darwin’in Malthus kadar Adam Smith’(1723-1790)ten de etkilenmiş olduğu biliniyor.
Değil mi ki, bu sonuncunun ‘gizli el’i, tanrısal değil ama somut yaşamdadır.
Yani ‘kazanmak’, kişilerin ‘fıtrat’larından kaynaklanmamaktadır.
Kazanmak derken, salt ekonomik değil ama ‘yaşam savaşı’nı kazanmayı da birlikte düşünebiliriz.
Buradan Smith’in ‘rekabet’ ile birlikte olması gereken ‘serbest ticaret’ kuramına geçebiliriz (*).
Çünkü bu ikili, her ne kadar ‘bireysel çıkar’a dayanıyorsa da, ‘toplumsal uyum’un (harmonie) da temelini oluşturmaktadır.
Smith’in çalışmasının başlığı gibi ‘Ulusların Zenginliği’nin de kaynağıdırlar.
İşte o gün bugündür, bu arkaik ekonomi politik ‘ilke’leri, dönem dönem değişiklikler gösterse de, günümüzde de ‘egemen ideoloji’ olmayı sürdürmektedirler.
Adam Smith’in ‘serbest değişim’ tezi, özellikle tilmizi David Ricardo (1772-1823) tarafından geliştirilmiş ve ‘karşılılaştırmalı üstünlük’ (kuramı, yasası) adıyla ekonomi yazınına yerleşmiş bulunmaktadır.
Buna göre, örneğin o dönemde dokuma ve tekstil alanında üstünlüğü olan İngiltere, şarapçılıkta (ve ülkesine göre pekmez ve sucukculukta ya da) doğal üstünlüğü olan Portekiz ile ticarete girse, ve karşılıklı olarak bu malları değiştirecek olsalar, her ikisi de kazançlı çıkacaklardır.
Ancak, İngiltere dokuma ve tekstil gibi ‘sanayi ürünleri’nde üstün iken, 1773-1815 arasında ve hatta 1848 yılına değin Corn Laws yasaları diye adlandırılan ‘korunma önlemleri’ ile kendi tarım ürünlerini de ‘ulusal korumaya’ alacaktır.
Demek ki, bu ‘serbest-değişim’ ilkesi, çoğu kez denildiği üzere, kuramda başka eylemde başka olmak üzere, o gün bugündür tartışılagelmektedir.
Bu konuyla ilgili, kısa bir tarihçe vermenin yararlı olacağını söylenebilir.
Şu nedenle ki, bugün başta Avustralya ve Kanada olmak üzere, Norveç, Danimarka, İsviçre, Belçika, Hollanda gibi kimi gelişmiş ülkelerin bir ‘araba sevdası’ bulunmamaktadır.
Ve dünyada her ülkenin ‘akıllı telefon’ üretme diye bir ‘stratejik amaç’ı da bulunmayabilir.
Yani, kuramsal olarak, ülkeler ‘karşılaştırmalı üstünlüğü’ nerede ise o konudaki üstünlüğüne yönelik bir ‘üretim planlaması’ yapmalıdırlar.
Ki, artık adına ‘rekabet’ mi denir yoksa ‘yarışma’ mı, kazançlı çıkabilsinler.
Oysa, devletlerinin yönetimlerini zıpçıktılara kaptıran ülkeler, akıllarının estiği alanlarda yatırımlara yönelerek, sözkonusu ülkelerin geleceklerini karartabilmektedirler.
(Sürecek)

(*) Kuşkusuz ‘serbest ticaret’ (commerce libre) ile ‘serbest-değişim’ (libre-échange) arasında da, yöntembilimsel olarak, bir ayırım yapılmalıdır. Ancak, her ‘terim’ ve ‘kavram’da olduğu gibi, bu iki terim de, bir ve aynıymış gibi kullanılagelmektedir.
Ve bugün kimi düşünürler (o arada araştırmacı/yazar ve akademisyenler) ‘yeni ekonomi’yle birlikte uygulamaya konulan ‘serbest ticaret’ ilkesinin ‘başarısız’lığa uğradığı görüşündedirler. Bu konuda Guillaume Duval’in son yazısına bakılabilir; “Pourquoi le libre-échange a-t-il échoué?, Alternatives Economiques, Hors Série, Janvier 2020