1. yüz (Toplam 1 yüz)

SİSTEM TARTIŞMALARI (II)

İletiGönderilme zamanı: Cum Nis 17, 2020 20:03
gönderen Habip Hamza Erdem
SİSTEM TARTIŞMALARI (II)
Sistem nedir, kaç türlüsü vardır demiştik.
Biyolojiden, mekaniğe bir dizi ‘sistem’den sözedilmektedir.
Örneğin, biyolojik olarak insan vücudu bir ‘sistem’ oluşturmakta; ardından ‘solunum sistemi’, ‘sindirim sistemi’, ‘sinir sistemi’ gibi bir dizi ‘alt-sistem’lerden sözedilmektedir.
Otomobil ele alındığında, ‘elektrik sistemi’, ‘soğutma sistemi’, ‘ateşleme sistemi’ gibi ‘alt-sistemler’inden sözedilmektedir.
İşte, günlük yaşamın bu ‘sıradanlık’ları, topluma uygulandığında ‘sisyasal sistem’, ‘ekonomik sistem’, ‘idarî sistem’e, ve ardından örneğin siyasal sistem kendi içinde ‘merkezî sistem’, ‘yerel sistem’e; ekonomik sistem ‘malî sistem’, ‘finansal sistem’ vb’ye; idarî sistem de ‘büyük kent’, ‘kent’, ‘kasaba’ ve köy diye alt-sistemlere ayrılabilmekte.
Böyle bakıldığında çevremizde ‘sistemsiz’ hiçbir şeyin olmadığı bile söylenebilir.
Tam da bu nedenle, Türkiye’ye bakıldığında sanki bir ‘sisyasal sistem’, ‘ekonomik sistem’, ‘hukuksal sistem’ vb varmış gibi görünmektedir.
Oysa, geçen yazıda söylendiği gibi, Türkiye’de bir ‘Reislik Sistemi’ vardır.
Ki, hiçbir yeri ‘sistem’e benzememesine karşın - dikkat edilirse oluşturmadığından değil ama benzemediğinden sözediyoruz-, sadece ve ancak ‘uygulamaları’nın bir ‘sistem’i andırdığından sözedebiliyoruz.
Şöyle de söylenebilir: Türkiye’de bugün ‘sistemli bir uygulamalar zinciri’ sözkonusudur:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni belli bir ‘kin ve hırs’la ortadan kaldırmak.
Ve yerine ‘usdışı’ ve ‘insanlıkdışı’ bir ‘sistem’(!) kurmak.
Son tümceden olarak ‘sistem’ deyiminin (notion-anlayış) çözümlemesine geçebiliriz.
Dikkat edilirse, ‘sistem’ denildiğinde, kendisini oluşturan parçaların uyumlu ve onsuz olmaz niteliki ‘birliği’ ve ‘bütünlüğü’ anlaşılmaktadır.
Buna felsefede ‘bütünsellik’ (totalité) diyoruz.
Burada, yine felsefede ‘bütünsellik’ kavramına karşı olanları anlatacak değiliz.
Ki, bu sonuncuların ‘açık sistem’, ‘kapalı sistem’ gibi kimi savları bulunmaktadır.
Biz, somutun bütünselliğinden hareketle, ve Karel Kosik’le birlikte, bütünselliğin üç düzeyinin (uğrak-instance demek daha doğru olabilir) olduğunu söyleyeceğiz:
- Epistemolojik
- Ontolojik
- Axiolojik
Epistemolojik olarak, kavramsal bütünsellik ve onun diyalektik devinim ve dönüşümü sözkonusu olmaktadır.
Demek ki, epistemolojik olarak ‘sistem’den sözedilecek olursa onun uyum, devinim ve dönüşümü gözönüne getirilecektir.
Ontolojik olarak, özne-nesne, üretim-ürün, eylemci-eylem vb ögelerin diyalektik birliğinin oluşturduğu tarihsel-toplumsal bütünsellik anlaşılmaktadır.
Demek ki, ontolojik olarak ‘sistem’den sözedilecek olursa, ilkel, köleci, feodal ya da kapitalist ‘sistem’den sözedilebilecektir.
Axiolojik (değercilik) olarak ise, hemen hemen tüm ‘modern’ düşünce akımlarının şurasından ya da burasından değindiği bir ‘değer yükleme’ ve bu değerler uğruna girişilen eylemler ‘sistemi’ anlaşılmaktadır.
Demek ki, axiolojik olarak ‘sistem’, bir değerler ve ve eylemler bütünselliğidir.
Zurnanın zırt dediği yere geldik demektir.
Değil mi ki, tarihsel maddeciliğin ‘praxis’ dediği ve ‘praxioloji’ denilen bir disiplinin kurulduğu, yani çağdaş felsefenin temel kategorisinin, bu kez axiolojik ve politik olarak neredeyse ‘dejenere’ edilebileceği bir yere gelmiş bulunmaktayız.
İşte, hep bir ağızdan koronovirüsten sonra ‘sistem değişecek’ denildiği zaman, ‘gelecek olan sistem’in ‘kimin sistemi’ olacağı, nasıl bir ‘sistem’ olacağı konusunda dünya üzerinde sekiz milyar insan varsa sekiz milyar ‘tip sistem’ düşünülebilir.
Daha önemlisi, ‘erken kalkan kim olursa’, yani kim ki ‘atı alıp Üsküdara geçerse’ onun ‘sistem’i kurulmuş olacakatır.
‘Yükselen değer’ olarak da yerini almış olacaktır.
Oysa, ‘praxis’, ya da çoğu kez denildiği üzere ‘eylem eylem’ diye paralanıldığında, kuşkusuz bir başka ‘sistem’den sözedildiği apaçıktır.
Evrensel hukuka dayalı, insan haklarına saygılı falan...
Belki de tam da burada politika (la politique) ile siyaset (le politique) ayırımına gelinmiş olunmaktadır.
Son söz olarak, eğer siyasetçilerin yönlendireceği bir ‘sistem değişikliği’ olacaksa, koronovirüsten ölelim daha iyi diyeceğim.