İRAN'da Yaşananlara Dair
Gönderilme zamanı: Prş Haz 25, 2009 5:53
İran ve Kafası Karışık Solcularımız!
İranda yaşanan olaylar hem çok üzücü, hem de ülkemiz açısından birçok yönüyle düşündürücü. Bu köklü tarihe sahip komşu ülkenin halkı, büyük bir onur ve cesaretle, korkusuzca dinci diktatörlüğe karşı direniyor. Daha seçimlerden önce reformcuların kazanma olasılığına karşı direnişi ezeriz fetvası veren İran Humeynicilerinin Devrim Muhafızları, seçim sonrası yapılan gösterilerde onlarca kişiyi, ateş açarak öldürdü.
Siyasette dini referans alan yobazların, demokrasiye inanmadıkları ve hak yolunda her seçim hilesini mübah gördüklerini biliyoruz. Burada ister programla oynama, ister sandık kaybetme, ister uçucu mürekkep kullanma, ister tehdit ve hileli oy toplama olsun, bunun birçok yöntemi var. Özellikle de seçimde tarafsız gözlemci yoksa ve bütün kontrol mekanizmaları diktatörlerin elindeyse Dolayısıyla, şayet iddia edildiği gibi, Musavi, iddiaların aksine 14 Milyon oy farkla seçimi kazandıysa, hiç şaşırmam. Gerek göstericilere karşı kullanılan şiddet, gerek her türlü haberleşmeyi engelleyerek onları dünyadan ve birbirlerinden soyutlamak, gerek Musavi yanlılarına dini lider Hamaneyin yaptığı açık tehditler, bu karanlık baskı rejimini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Tüm bu vahim gelişmeler karşısında Türk solcularının kafası oldukça karışık. Özellikle kendini koyu Kemalist olarak tanımlayan bazı gençler, sırf ABDye karşı açıkça tavır alıyor diye, dinci diktatör Ahmedinejatı destekliyorlar. Tabii bu aklı çelinmiş grubun arasına Chavezin karışmış olması, daha mazur görülebilir. Ne de olsa Chavez Müslüman değil ve bu coğrafyada yaşananları anlıyoruz ki, teorik olarak bile algılayamamış; Ne şeriatçılığın hoşgörüsüzlüğünü bilir, ne de kurnaz yayılmacı politikalarını. Ama bizimkilerin hiçbir mazereti yok. Çünkü dinci faşizmin oportünist taktiklerini de, saldırganlığını da, takiyyeciliğini de ezbere biliyor olmaları lazım. Belki istisnai bir genel barış çağrısı dışında, hiçbir gerekçeyle yobazlarla siyasal işbirliği yapılamaz. Şah rejimine karşı Mollalarla birlikte mücadele eden İranlı TUDEH Partisinden solcular, 1979da yobaz devrim(!) sonrasında, son kullanım tarihleri geçtikten sonra topluca vinçlerle idam edildiler. Herhalde idam sehpasında, birbirlerine biz nasıl bu tarihi salaklığı yaptık? diye soruyorlardı Bu koca gaf nedeniyle İran halkı, faşist bir şah rejiminden, ondan bile çok daha kötü bir dinci-diktaya geçti. Bugün bu sorumsuz çıkışları yapan gençler, o gün henüz doğmamışlardı.
Bu yorumlarla uzaktan ahkâm kesenlerin, biraz kendilerini o karanlık rejim altında ezilen halkın yerine koyabilmeleri lazım. Kırbaçlanan, dövülen, işkence gören veya yok edilenler, mağdur İran halkı; buradan Ahmedinejata destek olduklarını söyleyen gamsızlar değil! En önemli nokta da şu: sorgusuz sualsiz topluca herkesin idam edilebildiği bir ülkede halk, canı pahasına bu onurlu direnci, göğsünü siper ederek gösterebiliyorsa, Türkiyede kendi mütevazı muhalefetini, akşam çay eşliğinde dizi seyrederek yapma lüksüne sahip olanların, hiç bir ciddi konuşma hakkı yoktur. İranda olup bitenleri, orada ölüme koşan ve o ortamda yaşayan halk anlamaz, bir tek biz anlarız. Onların hepsi ABDnin oyuncağı olmuş, Sorosculuk orada da belki adımlar atmış anlamına gelen sorumsuz cümleleri sarf ederken biraz insaf, mantık ve saygı lazım! İranlı Müslümanların da Atatürkün tarif ettiği rotada yaşamak istemeleri, nasıl Amerikancılık olabilir?!
Şunu unutmayalım ki, İran halkı, Mollalar tarafından kandırıldıktan sonra kaybettikleri özgürlüklerini, tüm baskılara karşın geri kazanmaya çalışıyorlar. Demokrat insan, kendi görüşlerini ve adımlarını evrensel doğrulara göre şekillendirir, ABDnin pozisyonuna bakarak değil. Ayrıca hala bilmeyenler varsa, gidip Umut davasını tekrar karıştırıp, İran Mollalarının canımız Atatürkçü aydınlarımızı nasıl yok ettiklerini hatırlasınlar!
İranlı üniversite arkadaşım Farid Hashmati, 1979 yılında Pariste bana, bu aynen sizin başınıza da gelecek, engelleyemezsiniz çünkü siz de Müslümansınız demişti. Ben de onun cehaletine acıyarak bakıp, malum yanıtlarla Cumhuriyetimizin farkını anlatmıştım. Bugünlerde Faridle karşılaşsam, acaba mahcup olur muyum dersiniz?
Bedri Baykam
Cumhuriyet
İranda yaşanan olaylar hem çok üzücü, hem de ülkemiz açısından birçok yönüyle düşündürücü. Bu köklü tarihe sahip komşu ülkenin halkı, büyük bir onur ve cesaretle, korkusuzca dinci diktatörlüğe karşı direniyor. Daha seçimlerden önce reformcuların kazanma olasılığına karşı direnişi ezeriz fetvası veren İran Humeynicilerinin Devrim Muhafızları, seçim sonrası yapılan gösterilerde onlarca kişiyi, ateş açarak öldürdü.
Siyasette dini referans alan yobazların, demokrasiye inanmadıkları ve hak yolunda her seçim hilesini mübah gördüklerini biliyoruz. Burada ister programla oynama, ister sandık kaybetme, ister uçucu mürekkep kullanma, ister tehdit ve hileli oy toplama olsun, bunun birçok yöntemi var. Özellikle de seçimde tarafsız gözlemci yoksa ve bütün kontrol mekanizmaları diktatörlerin elindeyse Dolayısıyla, şayet iddia edildiği gibi, Musavi, iddiaların aksine 14 Milyon oy farkla seçimi kazandıysa, hiç şaşırmam. Gerek göstericilere karşı kullanılan şiddet, gerek her türlü haberleşmeyi engelleyerek onları dünyadan ve birbirlerinden soyutlamak, gerek Musavi yanlılarına dini lider Hamaneyin yaptığı açık tehditler, bu karanlık baskı rejimini net bir şekilde ortaya koyuyor.
Tüm bu vahim gelişmeler karşısında Türk solcularının kafası oldukça karışık. Özellikle kendini koyu Kemalist olarak tanımlayan bazı gençler, sırf ABDye karşı açıkça tavır alıyor diye, dinci diktatör Ahmedinejatı destekliyorlar. Tabii bu aklı çelinmiş grubun arasına Chavezin karışmış olması, daha mazur görülebilir. Ne de olsa Chavez Müslüman değil ve bu coğrafyada yaşananları anlıyoruz ki, teorik olarak bile algılayamamış; Ne şeriatçılığın hoşgörüsüzlüğünü bilir, ne de kurnaz yayılmacı politikalarını. Ama bizimkilerin hiçbir mazereti yok. Çünkü dinci faşizmin oportünist taktiklerini de, saldırganlığını da, takiyyeciliğini de ezbere biliyor olmaları lazım. Belki istisnai bir genel barış çağrısı dışında, hiçbir gerekçeyle yobazlarla siyasal işbirliği yapılamaz. Şah rejimine karşı Mollalarla birlikte mücadele eden İranlı TUDEH Partisinden solcular, 1979da yobaz devrim(!) sonrasında, son kullanım tarihleri geçtikten sonra topluca vinçlerle idam edildiler. Herhalde idam sehpasında, birbirlerine biz nasıl bu tarihi salaklığı yaptık? diye soruyorlardı Bu koca gaf nedeniyle İran halkı, faşist bir şah rejiminden, ondan bile çok daha kötü bir dinci-diktaya geçti. Bugün bu sorumsuz çıkışları yapan gençler, o gün henüz doğmamışlardı.
Bu yorumlarla uzaktan ahkâm kesenlerin, biraz kendilerini o karanlık rejim altında ezilen halkın yerine koyabilmeleri lazım. Kırbaçlanan, dövülen, işkence gören veya yok edilenler, mağdur İran halkı; buradan Ahmedinejata destek olduklarını söyleyen gamsızlar değil! En önemli nokta da şu: sorgusuz sualsiz topluca herkesin idam edilebildiği bir ülkede halk, canı pahasına bu onurlu direnci, göğsünü siper ederek gösterebiliyorsa, Türkiyede kendi mütevazı muhalefetini, akşam çay eşliğinde dizi seyrederek yapma lüksüne sahip olanların, hiç bir ciddi konuşma hakkı yoktur. İranda olup bitenleri, orada ölüme koşan ve o ortamda yaşayan halk anlamaz, bir tek biz anlarız. Onların hepsi ABDnin oyuncağı olmuş, Sorosculuk orada da belki adımlar atmış anlamına gelen sorumsuz cümleleri sarf ederken biraz insaf, mantık ve saygı lazım! İranlı Müslümanların da Atatürkün tarif ettiği rotada yaşamak istemeleri, nasıl Amerikancılık olabilir?!
Şunu unutmayalım ki, İran halkı, Mollalar tarafından kandırıldıktan sonra kaybettikleri özgürlüklerini, tüm baskılara karşın geri kazanmaya çalışıyorlar. Demokrat insan, kendi görüşlerini ve adımlarını evrensel doğrulara göre şekillendirir, ABDnin pozisyonuna bakarak değil. Ayrıca hala bilmeyenler varsa, gidip Umut davasını tekrar karıştırıp, İran Mollalarının canımız Atatürkçü aydınlarımızı nasıl yok ettiklerini hatırlasınlar!
İranlı üniversite arkadaşım Farid Hashmati, 1979 yılında Pariste bana, bu aynen sizin başınıza da gelecek, engelleyemezsiniz çünkü siz de Müslümansınız demişti. Ben de onun cehaletine acıyarak bakıp, malum yanıtlarla Cumhuriyetimizin farkını anlatmıştım. Bugünlerde Faridle karşılaşsam, acaba mahcup olur muyum dersiniz?
Bedri Baykam
Cumhuriyet