1. yüz (Toplam 1 yüz)

Kafkasya'nın güvenliği tehlikede

İletiGönderilme zamanı: Cum Eyl 19, 2008 1:59
gönderen Türk-Kan
Kafkasya'nın güvenliği tehlikede

Güney Kafkasya’da uzun zamandır beklenen savaş, 7-8 Ağustos’ta Gürcistan’ın ayrılıkçı bölgesi Güney Osetya’da kontrolü sağlamak üzere giriştiği operasyonla başlamış oldu. Kısa bir sürede Güney Osetya’da kontrolü ele geçiren Gürcistan, Rusya’nın saldırısıyla 10 Ağustos’ta kendi toprağı olan Güney Osetya’dan çıkmak zorunda kaldı. Bir takım tezler ileri süren Rusya, 8 Ağustos’ta Gürcistan’a topraklarına 150 tank ve 6 bin askerle girdi. Daha sonra asker sayısını 10 bine çıkarttı. Bunun da ötesinde kontrolsüz güç kullanarak Gürcistan’ın genelini hedef alacak şekilde ülkenin demiryolu, deniz limanı ve askeri üsleri gibi stratejik bölgelerini bombaladı. Bu operasyonu barış için yaptığını iddia eden Rusya’nın müdahalesi sonrası hayatını kaybedenlerin sayısı çoğu sivil olmak üzere 2000’ni geçti ve Gürcistan’da adeta bir insanlık dramı yaşandı. Gürcistan’ın ayrılıkçılara karşı başlattığı operasyon Gürcistan-Rusya arasında hiç de dengesi olmayan adaletsiz bir savaş dönüştü. Bölgesel ve küresel dengeleri yakından ilgilendiren bu savaşta Gürcistan Batılı müttefikleri tarafından kaderine terk edilince geri adım atmak zorunda kaldı.

Saakaşvili’nin tutmayan hesapları

Hem 2004 hem de 2008 Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Gürcistan’ın toprak bütünlüğünün sağlanması Saakaşvili seçim propagandasının önceliği olmuştur. Bu çerçevede 2004 Mayıs ayında ayrılıkçı Acaristan sorununu kendi toprak bütünlüğü çerçevesinde çözmeyi başarmıştı. Abhazya ve Güney Osetya’da da zaman zaman çatışmalar yaşanmıştı. 2008 yılında Gürcistan’la ayrılıkçı bölgeler arasında gerginliği tırmandıran iki önemli gelişme yaşandı: Şubat 2008’de Kosova’nın bağımsızlığını ilan etmesi ve 2-4 Nisan’da Bükreş’te yapılan NATO Zirvesi’nde Gürcistan ve Ukrayna için nihai üyelik kararının alınması. Bu gelişmeler sonrası Saakaşvili iktidarı ayrılıkçı bölgeler sorununu ülkenin toprak bütünlüğü çerçevesinde çözerek Gürcistan’ın NATO üyeliği önündeki engelleri kaldırmak için çeşitli teklifler sunarken Gürcistan’ın NATO üyeliğine şiddetle karşı çıkan Rusya da uzun zamandır hiç yapmadığı şekilde ayrılıkçı Abhazya ve Güney Osetya bölgesine desteğini somutlaştırdı. Tiflis uzun zamandır bu bölgelerde kontrolü sağlamak için askeri seçeneği masa üzerinde tutuyordu. Barış görüşmeleri çerçevesinde Rusya’nın Tiflis’e, kuvvete başvurmayacağına dair bir anlaşma imzalaması teklifini Saakaşvili’nin kabul etmeme nedeni de bu olsa gerek.

NATO’nun Bükreş zirvesinde Gürcistan’ın NATO üyeliğine yönelik en büyük engelin ayrılıkçı bölgeler olduğu ortaya çıkmıştı. Ayrılıkçı bölgeler nedeniyle NATO üyeleri arasında Gürcistan’ın örgüte üyeliğine yönelik görüş farklılığı Rusya’yı cesaretlendirmişti. Saakaşvili iktidarı Gürcistan’ın NATO üyeliğini değerlendirmek üzere Aralık 2008’de NATO Dış İşleri Bakanları toplantısına kuvvetli gidebilmek için ayrılıkçı bölgelere federasyon önerisinde dahi bulunuldu ancak ayrılıkçı yönetimler bunu kabul etmedi. Diğer taraftan savaş seçeneği de konuşuluyordu. Aslında gelişmeler savaşın Abhazya’da patlak vereceğini işaret ediyordu. Bu savaş uzun zamandır beklenen fakat ateşkesin sağlandığı bir dönemde 7 Ağustos’ta yapılması beklenmeyen bir gelişmeydi. 8 Ağustos sabahına doğru yapılmasının nedeni ise Pekin Olimpiyatları olsa gerek.

Fakat Saakaşvili iktidarının bir oldubitti yoluyla Güney Osetya’da kontrolü sağlama girişimi Gürcistan-Rusya savaşına dönüştü. Bir gecede Güney Osetya başkenti Tsinvali’nin kontrolünü ele geçiren Gürcistan, Rusya’nın orantısız saldırısıyla geri çıkmak zorunda kaldı. Açıkçası kimse Rusya’dan böyle sert bir yanıt beklemiyordu. Diğer taraftan Batı da Gürcistan’a beklediği desteği vermedi ve Saakaşvili’nin hesapları tutmadı.

Rusya durdurulmalı

Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev, Rusya’nın Gürcistan’a askeri müdahalesinin nedenlerini şu şekilde açıkladı:

1. Rusya kendi vatandaşlarını koruyor,
2. Rusya Güney Kafkasya’da güvenlikten sorumludur,
3. Gürcistan uluslararası anlaşmalara uymuyor,
4. Rusya barışı sağlamak için Gürcistan’a müdahale etti.

Bu iddiaları birer birer değerlendirmeden kısaca Rusya’nın bu tezlerinin Rusya’nın Güney Kafkasya politikasına giydirilmiş kılıf ötesinde bir anlam taşımadığını Güney Kafkasya devletleri ve halkları son 200 yılda açıkça görmüştür. Diğer taraftan Rusya’nın bu tezlerinden hiç biri bağımsız bir devlete karşı işgal girişimine izin vermiyor. Bir devletin başka bir devlete karşı kuvvet kullanımını yasaklayan BM Antlaşması 4/2’ün tek istisnası devletlere meşru müdafaa hakkı veren BM Antlaşması 51. maddesidir. Bu olayda yaşanan hiçbir gelişme Rusya’ya meşruu müdafaa hakkı vermiyor. Emperyalist bir güç olması ve bu bölgeyi 200 yıl işgal altında tutması da Rusya’ya bu hakkı vermiyor. Rusya ancak uluslararası ilişkilerde güç faktörü temel prensip olarak alındığı takdirde haklı olabilecektir.

Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev bu adımların Gürcistan’ı ateşkese zorlamak için yaptıklarını söylemesi ise Rusya’nın Kafkasya siyasetine giydirilmiş bir kılıftır. Hatırlamakta yarar var: Rusya 1999’da Çeçenistan’da insani katliam yaparken kimse Rusya saldırıları durdursun diye Rusya’yı bombalamadı. Rusya Devlet Başkanı Medvedev’in konuyla ilgili, “Rusya Kafkasya’da güvenliğin garantörü olmuştur” yönündeki açıklaması gerçekten uzak ve devletlerin egemenliklerini hiçe sayan bir açıklamadır. Rusya’nın Güney Kafkasya’da barış ve güvenliğin garantörü olduğuna dair hiçbir bölge devletiyle bir anlaşması bulunmuyor. Rusya’nın bu davranışı çıkarlarına uygun keyfi bir davranıştır. Bu açıklama Rusya’nın güvenlik nedeniyle her an bölgeyi işgal edebileceğini göstermektedir. Yüzyıllarca bölge halkına yönelik böl, bir birine düşür ve yönet politikasını izleyen Rusya, bölgede güvenliğin değil güvensizlik ve istikrarsızlığın kaynağıdır. Diğer taraftan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’un, Gürcistan bölgede etnik temizlik uyguluyor, açıklaması da Gürcistan’a karşı yürütülen psikolojik savaşın bir parçasıdır. Bu savaşta ölü sayısı Rusya’nın Güney Osetya ve Gürcistan’ı bombalaması sonrası hızla artmaya başladı. Eğer Rusya’nın etnik temizliğe karşı bir siyaseti varsa neden Ermenistan’ın Azerbaycan’da yaptığı katliamları ve 1 milyon insanın yerlerinden çıkarılmasını etnik temizlik olarak tanımlamadı.

Medvedev’in Gürcistan’a saldırıyı durdurmak için “Gürcistan Güney Osetya’dan çıkmalı” şartını öne sürmesi bir hayli ilginçti. Güney Osetya Gürcistan toprağıdır ve bunu Rusya da böyle tanıyor. Dolayısıyla Gürcistan toprak bütünlüğü açısından Tiflis ile Tsinvali arasında bir fark bulunmamaktadır. Yani Rusya’nın bu açıklaması “Gürcistan’ın Tiflis’ten çıkması halinde saldırıyı durdururum” söyleminden bir farkı bulunmamaktadır.

Güney Osetya’da yaşayanların % 90’na Rusya pasaportu vererek Rusya vatandaşı yapan Moskova aslında Gürcistan’a karşı askeri müdahale için bir zemin hazırladı ve nitekim Gürcistan topraklarına askeri saldırı düzenlerken bunun kendi vatandaşlarını korumaya yönelik bir adım olduğunu açıkladı.

Savaşın bölgesel yansımaları

Olayın uluslararası mücadele boyutu dışında bölgesel kutuplaşmalar açısından da önemi var. ABD-Rusya arasında devam eden küresel mücadelenin Gürcistan üzerine yansıması çok yazılıp çizildiği için bu konuya değinmeden bölgesel kutuplaşmanın Gürcistan’a yansımasına değinmekte yarar vardır. SSCB dağıldıktan sonra bölgede iki kutup ortaya çıkmıştır: Rusya-Ermenistan-İran ve Türkiye-Gürcistan-Azerbaycan kutupları. Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü sağlamak için Güney Osetya’ya müdahalesi Rusya-Ermenistan ortak karşı operasyonuna neden olmuştur. Ahalkelek ve Abhazya bölgesinde bulunan Ermeni topluluğu ayrılıkçı Güney Osetya yönetimine destek vermek için bölgeye gitmiştir. Bunun ötesinde Gürcistan’ı bombalayan Rus uçaklarının bir kısmı Ermenistan’daki hava üslerinden kalkmıştır. Son gelişmeleri ısrarlı bir şekilde Gürcü-Oset savaşı olarak değerlendiren Ermeni basını Rusya Federasyonu ordusunun Güney Osetya Özerk bölgesi başkenti Tsinvali’yi işgal etmesini, Tsinvali’nin kurtarılması, olarak tanımladı. Diğer taraftan Ermenistan Gürcistan’daki ayrılıkçı bölgelerin Gürcistan toprak bütünlüğü çerçevesinde o veya bu şekilde çözümlenmesini istememektedir. Sorunların Gürcistan toprak bütünlüğünü çerçevesinde çözümlenmesi ayrılıkçı Dağlık Karabağ Ermenileri için istenmeyen sonuçlara yol açabilir. Öte yandan böylesi bir çözüm, Ermenistan’ın Güney Kafkasya’daki etkin müttefiki Rusya’nın etkinliğinin azalmasına neden olabilir. Bu da Ermenistan’ın istemediği bir sonuçtur.

Gürcistan’ın müttefiki olan Türkiye, Gürcistan’a sağlık, enerji ve diplomasi alanında destek verdi. Diğer müttefik ülke Azerbaycan’ın Dış İşleri Bakanlığından yapılan uluslararası hukuk açısından Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü sağlamaya hakkı var ve BM Antlaşması bunun ispatıdır, açıklaması da Gürcistan’ın Güney Osetya’ya yönelik operasyonlarını destekleyen açıklamadır. Ayrıca Rus komutanlara göre Gürcistan düşürdüğü Rus uçaklarını Ukrayna’dan elde ettiği S-200 füzeleriyle vurdu. Bölgenin tek işgalci devleti olan Ermenistan’a durmadan silah yardımı yapan Rusya Türkiye’yi savaşın kışkırtıcısı olarak göstererek Gürcistan’ın müttefiklerine karşı psikolojik savaş yürüttü.

Son gelişmeler Rusya tehdidinin devam ettiğini ve bölgede konjonktürel durumun Rusya’nın lehine değiştiği zaman Rusya’nın bölge devletlerine daha fazla baskı yapacağını göstermektedir. Bunu tarihi deneyim de kanıtlamaktadır. Son olaylar Rusya’nın bölgeyi askeri bir işgale giriştiği zaman Batılı devletlerin fiili yardımdan çok sözlü açıklamalarla yetineceğini göstermektedir. Tarihi deneyimler bu tezi de desteklemektedir. Bu olaylar Batının bölgede prestij kaybına neden olmaktadır. Bu durumda İran’ın da Rusya’nın bu tutumunu destekleyeceğini düşünürsek Gürcistan ve Azerbaycan’ın bağımsızlığını destekleyen Türkiye’ye çok iş düşmektedir. Ayrıca Gürcistan’ın bağımsızlığını kaybetmesi durumunda Azerbaycan’ın da aynı kaderi paylaşması işten bile değildir.

Saakaşvili iktidarı değişebilir mi?


Son gelişmeler sonrası Gürcistan’da Saakaşvili iktidarının değişebileceği gündeme gelmeye başladı. Bu konuda üç yorum ön plana çıkıyor:
1. Savaşta başarısız olan Saakaşvili’nin demokratik süreçle iktidarı bırakması,
2. Rus baskısı sonucu Saakaşvili’nin Rus yanlısı bir yönetimle değişmesi,
3. ABD’nin Rusya baskısıyla Saakaşvili’nin değişeceğini bildiği için önce davranarak yeni bir cumhurbaşkanını iktidara getirmesi.

Gürcistan muhalif grupları Saakşvili’nin Güney Osetya’ya karşı askeri operasyonunu desteklese de savaşın Gürcistan’ın aleyhine sonuçlanmasıyla muhaliflerin eline bir fırsat geçebilir. Bundan yararlanan muhalif gruplar 2008 cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin rövanşını almak için harekete geçebilirler.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD Dışişleri Bakanı Condolizze Rice’le görüştüğü zaman Saakaşvili iktidarının değişmesi gerektiğini söylemişti. Bu gelişmeler Rusya’nın da müdahalesiyle Gürcistan’da Rusya yanlısı bir iktidarın oluşmasıyla sonuçlanabilir. Gürcistan’da Rus yanlısı iktidarın kurulması Türkiye’nin Güney Kafkasya siyasetini derinden sarsar ve enerji projeleri işlemez hale gelir. Gürcistan’da Rusya yanlısı bir iktidarın kurulmasından en fazla yararlanan bölge ülkesi ise Ermenistan olacaktır. Bu durumda Ermenistan’ın Rusya ile karasal bağlantısı kolaylaşacak ve Rusya Ermenistan’ı daha fazla silahlandıracaktır. Aslında buna bile gerek kalmayacaktır. Gürcistan’ın düşmesi Azerbaycan orta veya uzun vadede Rusya tarafından işgaline yol açabilir. Bu da Güney Kafkasya’nın tamamen Moskova’nın kontrolüne geçmesi anlamına gelmektedir.

Gürcistan’da Rusya yanlısı bir iktidarın kurulması Rusya’yı bypass eden Hazar kaynaklı projeleri de olumsuz etkileyecektir. Belki de KATB projesi yarım kalacaktır. Bunda da en çok sevinen taraf Ermenistan olacaktır. Nabucco Projesi de suya düşecek ve Orta Asya enerji kaynaklarının Türkiye’ye ulaşması gerçekleşemeyecektir. Dolayısıyla Rusya’nın bu davranışı enerji savaşları çerçevesinde de değerlendirilmelidir.

Gürcistan’da Rusya yanlısı bir iktidarın oluşması Türkiye’nin Kafkasya politikasını olumsuz etkileyebileceği gibi Türkiye-Azerbaycan arasındaki en güvenli karasal bağlantının kesilmesine neden olacaktır. Bu durum Azerbaycan’ın bağımsızlığı için en büyük tehdittir. Gürcistan’da en makul iktidar değişikliği daha dengeli bir dış politika izleyen liderin cumhurbaşkanı seçilmesinden geçer. Ne ABD ne de Rusya yanlısı olmayan dengeli bir dış politika izleyen bir Gürcistan lideri hem bölge hem de Gürcistan için yararlı olacaktır.

Rusya’nın Gürcistan’a karşı bu operasyonu, işgal edilmiş topraklarını kurtarmak için askeri yollara başvurmak zorunda kalabileceğini açıklayan Azerbaycan’a da bir mesajdır. Önümüzdeki süreçte Azerbaycan ayrılıkçı Ermenilere karşı meşru müdafaa hakkını kullanır ve askeri yolla toprak bütünlüğünü sağlamaya çalışırsa Rusya’nın tutumunun ne olacağı merak konusudur.

Rusya’nın bu adımı bölgedeki diğer ayrılıkçı bölgeleri cesaretlendirecek ve bu bölgelerin bağımsızlık kazanmasına kadar gidebilecek. Bunun dışında çok etnikli bir ülke olan Gürcistan’da başka etnik bölgelerde de sorunlar ortaya çıkabilecektir. Gürcistan’ın Cavahetya bölgesinde yaşayan Ermeni azınlığın özerklik talepleri daha da artabilecektir.

Sonuçta Saakaşvili’nin hesaplarının tutmaması ve savaşta geri adım atması önümüzdeki süreçte Gürcistan’ın işinin zor olacağına işaret etmektedir. Rusya her ne kadar haksız olsa da Gürcistan’a yönelik baskısını arttıracak ve ayrılıkçı sorunların çözümü daha da zorlaşacaktır. Gürcistan’ın yapması gereken ise Rusya’nın etkinliğini kırma stratejisini uzun sürece yaymak ve ani girişimlerde bulunmamaktır.



Cavid VELİEV - YAKINDOĞU VE KAFKASYA ARAŞTIRMALARI MASASI / 18.08.2008
Resim