1. yüz (Toplam 1 yüz)

Kriz Rusya'yı zorluyor

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 13, 2008 5:13
gönderen Türk-Kan
Cumhuriyet / Strateji


Türkiye’nin sorunlarının benzerini yaşıyor…

Kriz Rusya’yı zorluyor

Petrol fiyatlarının arttığı dönemde devlet kontrolündeki ekonomisi güçlenen Rusya, özel sektörünü krizden korumaya çalışıyor. Özel banka ve firmaların borçları sıkıntıyı artırıyor. Yeni finans bulamama riski artırırken, Moskova yönetimi de 230 milyar dolarlık paket hazırlıyor.

Ali KÜLEBİ

TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili

akulebi@tusam.net


Dünya televizyonları 5 Kasım 2008 günü ABD Başkanı Barack Obama’nın zafer konuşmasını verirken aynı saatlerde Rus televizyonlarında Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Medvedev’in 90 dakikalık ulusa seslenişini yayınlanıyordu, Obama’nın konuşmasına yalnız beş dakika ayrıldı.

Yeni ABD Başkanına televizyonlarda fazla süre verilmediyse de Medvedev’in konuşmasının hemen tamamı ABD ile ilgiliydi. Rusya Devlet Başkanı konuşmasını ABD’yi suçlayacak şekilde çerçevelendirerek Gürcistan savaşı ile dünya ekonomik krizinin sorumlusunun Amerikanın küstah politikaları olduğunu söylüyordu. Çünkü Medvedev’e göre ABD, Rusya ve öteki ülkelerin önerilerine sırt çevirmiş ve herkesin ekonomik düzenini tehlikeye sokmuştu.

Konuşmasında Obama’nın zaferine hiç değinmeyen Medvedev, ABD’yi tehdit ederek, son ABD politikalarına karşı bir dizi yeni siyasal ve askeri önlemlerin ülkesi tarafından gerektiği şekilde ele alınacağını dile getiriyordu. Bunlar arasında hemen AB sınırları yakınlarına, Kaliningrad’a kısa menzilli füzelerin yerleştirilmesi ve Amerikan füze sistemlerine karşı elektronik karıştırma yapabilecek cihazların da yine Avrupa sınırına yerleştirilmesi tehdidi dikkat çekiciydi. Medvedev’in bu çıkışının Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana ilk kez ve bu ölçüde sert bir şekilde ortaya konması, özellikle zamanlaması bakımından dikkat çeken öteki hususlardandı.

BOZULAN EKONOMİ

Medvedev’in genelde Anti-Amerikan çizgideki konuşmasının önemli diğer noktaları da Rusya’daki bürokrasi, medya ve ekonomi ile ilgili olanlarıydı. Ne var ki Devlet Başkanı ulusa seslenişinde Rus halkının kendinden duymayı istediği ekonomik krizle ilgili çok şey söylemedi veya söyledikleri de yine bürokrasinin bu krizden istifade ederek devlet malını talan etmesi ihtimalinden ibareti. Hâlbuki Rusya halkının esas duymak istediği, Aralık 2007’den bu yana yaklaşık yüzde 70 oranında değer kaybeden Rusya Borsası’nın geleceği, bankaların kontrolü ve düşen petrol fiyatlarının Rusya ekonomisinin geleceğini etkileyip etkileyemeyeceği ve alınması gereken önlemlerdi.

Yine aynı günlerde Rusya’nın öteki (ve daha güçlü) adamı Başbakan Putin de benzer Amerikan karşıtı sözlerle sahneye çıkıp, ortaya çıkan ekonomik krizin, Batı tipi serbest pazar ekonomisinin iflası anlamına geldiğini ve ülke için bir fırsat olduğunu söylüyordu. Putin’in Batı Kapitalizminin sonundan, Wall-Street’e olan güvenin tükenişinden bahsedip, ülkesi Rusya Federasyonu, Çin Halk Cumhuriyeti ve Hindistan gibi sosyalist temele dayanan ekonomilerin gelecekte dünya ekonomisinin lokomotifi olacağını dile getiriyor olması ise Rusya’nın içinde bulunduğu ekonomik koşullara rağmen fazla iyimser ve iddialı bir görüntü veriyordu.

RUSYA’NIN GERÇEKLERİ

Ne var ki petrol fiyatlarının artmasıyla özellikle son 5 yıldır altın çağını yaşayan Rusya ekonomisinin, petrolün varilinin 60 doların altına indiği bugünlerde hala Putin’in iddia ettiği gibi parlak bir gelecek vaat edip etmediğinin irdelenmesi gerekir. Çünkü her ne kadar Putin Rusya’nın petrol gelirleri nedeniyle fazla veren bütçesinden 150 milyar dolarlık kısmını kötü günler için fon olarak ayırmış ve Rusya Merkez Bankası’nın döviz rezervleri 490 milyar dolar civarında, Rusya’nın dış ticaret fazlası 195 milyar ve cari fazlası da 117 milyar dolar ise de bütün bu rakamların temelini petrol ve doğalgaz gelirleri oluşturuyor.


Bu parlak rakamların ve pembe tablonun kara tarafı ise, Rus firmalarının borçlarının 857 milyar ve yine Rus bankalarının borçlarının da 637 milyar dolara ulaşmış olmasıdır. Hiç şüphesiz buradaki en önemli husus bu borçların dolar ve Euro cinsinden olmasıdır. Dünya ekonomik krizinin ortaya çıkış belirtileriyle Rusya Borsası’ndan dışarı çıkan miktar Türkiye’ninkinden de çok daha fazla, yaklaşık 70 milyar dolardır. Yine Mayıs 2008’den bu yana Ruble’nin ABD Doları’na karşı yaklaşık yüzde 20 değer kaybetmiş olması da ekonomiyi zorlayıcı bir unsur olarak gözükmektedir.

Rus hükümetinin bu ani gelişen sıkıntıları aşmak, firmaları ve bankaları kurtarıp, Ruble’nin değerini de korumak için önümüzdeki aylarda sürekli bir şekilde sisteme milyarlarca dolar aktarması gereği kaçınılmazdır. Burada ayrıca üzerinde durulması gereken husus krizin daha ne kadar süreceği ve petrol fiyatlarının daha ne kadar düşeceğidir.

Her ne kadar bundan böyle dünya petrol fiyatlarının çok daha fazla düşmeyeceği öngörülmekteyse de, ekonomik kriz, Rus finans sisteminin ciddi bir zafiyetini de ortaya koymuştur. O da, Rus tüzel kişilerinin Batı bankalarına borçlarının 187 milyar dolar olması ve bunun üzerinde de ayrıca 120 milyar dolar kadar Eurobond borçlanmasının varlığıdır. Rus devleti ciddi döviz rezervlerine ve kuvvetli aktiflere sahip iken Rus firmalarının bu düzeyde bir borçlanmaya yabancı bankalar nezdinde mecbur kalmış olmaları da ayrı bir meseledir. Bu husus Rus ekonomisinin temelsizliğinin de yanıtı olacaktır. Rus bankacılık sisteminin karmaşık ve pahalı yapısı sorunun ana nedeni gibi görünmektedir. Devlet bankaları kredi vermek konusunda nazlıdır, özel bankalar da firmalar tarafından güvenilir bulunmamaktadır, sonuç olarak da Rus firmaları dışarıdan, yabancı bankalardan kredi almaya yönelmişlerdir.


Yani açıkçası görünen odur ki Rusya’nın devlet eliyle geliştirilen kapitalist sistemi yabancı bankaların kredileriyle oluşmuştur. Türkiye’nin de özel sektörü nedeniyle karşılaştığı bir sorun Rus özel sektörü için de geçerlidir ve hatta daha da sert bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Rusya’nın kredi derecelendirmesinin “negatif”e dönüştürülmesi, Rus firmalarının borçlarını döndürmek için yeni kredi bulmasını zorlaştırmakta veya çok pahalılaştırmaktadır. Çünkü başta HSBC veya Deutsche Bank gibi yabancı finans kuruluşları bu ekonomik değerlendirmeler ışığında borç vermek konusunda isteksiz davranmaktadırlar.

Yine Türkiye’dekine benzer şekilde emlak, otomobil, perakende sektörünün de tüketim eğiliminin azalmasından dolayı duraklamaya girmiş olması ve işçi çıkarmaların başlaması ve hatta iflaslarını ilan etmeleri önemlidir. Her ne kadar Rus hükümeti bu sıkıntıları aşmak için yaklaşık 230 milyar dolarlık bir destekleme paketi hazırlamış ise de sıkıntıya düşen ve düşecek firma ve bankaları kurtarmak konusunda bu paketin yetmeyeceği anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda ortaya çıkan önemli bir husus da Kremlin ile olan iyi veya kötü ilişkilerinin kurtarılacak kurumların belirlenmesinde ve bunların geleceğinin şekillenmesinde etkili olacağıdır. Hiç şüphesiz Kremlin tasfiye etmek istediği ilave Oligarkları bu fırsatta elemine edebilecek ve devlet kontrollü ekonomi sistemini güçlendirmek isteyecektir. Yine bu çizginin Rusya’nın geleceği açısından artıları ve eksileri de bu süreçte ortaya çıkacaktır. Belli kişilere himayeci yaklaşımın, devlet kontrollü bürokrasinin ve dolayısıyla rüşvetin artacak olmasının halkta uyandıracağı tepki de yakın zamanda gözlemlenecektir. Velhasıl kuzey komşumuz Rusya Federasyonu’nun işi zordur. Bunun bize olabilecek etkileri ise başlı başına bir inceleme konusudur.



Ali KÜLEBİ, TUSAM Ulusal Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi Başkanvekili, 8 Aralık 2008 -

Cumhuriyet / Strateji








İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 13, 2008 13:40
gönderen sessiz sedasız
bizim ve petrol alıcısı diğer devletlerin işine gelmese bile rusyanın ırakı karıştırıp bir kaç petrol rafinerisine ıraktaki direnişçiler tarafından saldırı düzenletmesi ve petrol ticaretindeki güvensizliğin artmasına sebeb olması petrol fiyatını arttırmaz mı?bu sayede bu kriz ortamında zaman kazanabilirler.sonuçta ırak petrolünün satışında ki aksama diğer petrol üreticisi ve pazarlamacısı ülkelere yarar diye düşünüyorum. yalnış anlaşılmasın Türkiye açısından düşünmüyorum.sadece rusyanın yerinde olsam ne yapabilirdim diye düşünüyorum...

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 13, 2008 15:11
gönderen karamustafa
Benim düsüncem,yapilan bu hirsizlik belkide gelecek vede gecmis 1000 yilin hirsizligidir.Amerika'nin bu yaptigi ne ilk nede son olacaktir.Bu yapilan suni kriz ilk basta Rusya vede Iran icindir.Nedenine gelince petrol fiyatlarinin düsüsünü izleyince bu olayin nedenlerinden biri Rusya Karadeniz bölgesi vede Iran orta dogu enerji politikasidir.gelelim Avrupa'ya Avrupa her zaman amerikasiz olamazlar.Tirilyon dolarlari kaybettiler ve kimseden cit yok,anlamak mümkün degil.Ortada bir kiriz var (hirsizlik)hic kimse tutuklanmiyor.Kimsenin malina el koymuyor Amerikan devleti peki nerede bu paralar.Bence burada iyi niyetli olmak aptallik olur burada yapilan gizli bir ekonomi savasi var diye düsünüyorum.Türkiye'ye gelince tabiki kiriz etkilemeyecek nedenine gelince kardesim sen dünyanin en borclu bir ülkesisin senin neyini calacaklar.Dolaysiyla bu hirsizlik,mali vede parasi cok olan ülkeler icindir.

Re: Kriz Rusya’yı zorluyor

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eki 25, 2009 3:06
gönderen Kemalist35
Benim görüşümce Rusya Avrasya'nın hakimi olabilmek için aklınca ABD'ye kafa tutmakta ve kendine yeni para kaynakları aramakta ama ABD'nin kirli emperyalist politikaları karşısında Rusya'nın da bir engel oluşturamayacağı aşikar.

Re: Kriz Rusya'yı zorluyor

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eki 25, 2009 21:11
gönderen Turanadoğru
Ha Rusya Ha Amerika ikisi de palazlandığı zaman emperyalist ülke oluveriyorlar,bu nedenle dünyadaki denge ortamını da düşünürsek her ikisinin de birbiriyle yiyişip birbirlerine çok da fazla fark atmamaları gerekir.Biri diğerine fark atsa bu sefer tek kutuplu bir dünya Türkiye gibi orta boyuttaki ülkeler için hiç kârlı olmaz.Türkiye adam gibi bir şekilde denge politikası yürütmelidir.Herhangi bir yöne fazla yüklenip diğerini es geçmemelidir.