1. yüz (Toplam 1 yüz)

Hocalı katliamını unutma!

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 26, 2008 22:40
gönderen Türk-Kan
Hocalı soykırımını unutma!

Tarih: 26 Şubat 1992. Çok değil, 16 yıl önceydi Türke yaşatılan mezalim...

Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ’ına saldırdı Ermeniler. Hocalı yanıyordu...

Tıpkı 1. Dünya Savaşı’nda olduğu gibi vakit geçirmeden soykırıma giriştiler...

Kundaktan henüz çıkmış bebekleri anne kucağında acımadan kestiler...


DÜNYANIN SEYİRCİ KALDIĞI ERMENİ VAHŞETİ LANETLENİYOR

16 yıldır dinmeyen acı Azerbaycan’ın Hocalı kentinde 1992 yılında yaşanan Ermeni mezaliminin acısı hâlâ içimizi burkuyor. Kadın ve çocukların aralarında bulunduğu 613 Türk şehit, rahmetle anılıyor


Bebekler bile katledildi!

Azerbaycan’ın Hocalı kentine giren Ermeniler, 26 Şubat 1992’de insanlık tarihine kara bir leke olarak geçecek olan katliama imza atmıştı. Bölgedeki Rus 366. Alayını’n da desteğini alan Ermeniler, giriş-çıkışın kapandığı Hocalı’da sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayırımı yapmadan resmi rakamlara göre 613 kişiyi katletmişti. Ölenlerin 83’ü çocuk, 106’sı kadın ve 7’ten fazlası ise yaşlıydı. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde kurbanların bir çoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, kulakları, burunları ve kafalarının kesildiği görülmüştü.

BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, “Hocalı’da katledilen soydaşlarımızın hakkını takipte sadece dünya sessiz kalmamıştır, maalesef bizim milletimizin duyarsızlığı ve takipsizliği de kahredicidir” dedi.

Türk dünyası, 26 Şubat 1992’de son yılların en acı olaylarından birini yaşadı. Azerbaycan’ın dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kentine giren Ermeniler, aralarında çocukların da bulunduğu 613 Türk’ü acımasızca katletti. Dünyanın seyirci kaldığı katliamda şehit edilen soydaşlarımız, bu yıl da dünyanın çeşitli bölgelerinde düzenlenen törenlerle yad edilirken, Ermeni vahşeti bir kez daha lanetlendi. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, katliamın 16. yılı dolayısıyla yayımladığı mesajda, 26 Şubat 1992’nin Türk dünyası ve Azerbaycan için en acılı günlerden biri olduğunu belirtti. Yazıcıoğlu, şunları kaydetti: “Hocalı’da katledilen soydaşlarımızın hakkını takipte sadece dünya sessiz kalmamıştır, maalesef bizim milletimizin duyarsızlığı ve takipsizliği de kahredicidir. Birileri yüz yıl öncenin hâlâ hesabını sormaya çalışırken, biz Türkler daha 16 yıl öncekini neredeyse unutma noktasına getirildik.”

Lahey’de katliam anıtı

Katliamda hayatını kaybedenler Azerbaycan’da da anılıyor. Resmi anma töreninin ise Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in de katılımıyla bugün Hocalı soykırımı kurbanları anısına dikilen anıt önünde yapılması bekleniyor. Hocalı katliamında yaşamını yitirenlerin anısına Hollanda’nın Lahey kentinde yaptırılan anıt, düzenlenen törenle açıldı. Hollanda Azerbaycan Türk Kültür Derneğinin girişimiyle, Lahey kent mezarlığı içinde yaklaşık 80 metrekarelik alanda 1,80 metre yüksekliğinde beton zemin üzerine granitten yapılan ve üzerinde çocuğunu kaldırmış bir annenin çizgiyle anlatıldığı anıtın açılış törenine, Azerbaycan ve Hollanda’dan çok sayıda Türk katıldı. Öte yandan katliam şehitleri, Azerbaycanlılar Dayanışma Derneğince Taksim’de düzenlenen etkinlikle de anıldı. Taksim Gezi Parkı’nda toplanan, Azerbaycanlılar Dayanışma Derneği ve İstanbul Ülkü Ocakları üyelerinden oluşan grup, mezalimi lanetledi. Asılsız Soykırım İddialarıyla Mücadele Derneği (ASİMED) tarafından Birleşmiş Milletlere (BM) üye ülkelerin dışişleri bakanlıklarına bilgilendirme CD’leri ve mektuplar gönderiliyor.


Katliamın mimarı: Sarkisyan

Ermenistan’da geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerinin galibi Başbakan Serj Sarkisyan tıpkı Koçaryan gibi ülkede yönetime hakim olan olan Dağlık Karabağlı ekibindendi. Sarkisyan, Dağlık Karabağ savaşında militer kuvvetleri organize eden ve Hocalı’da Katliam emrini veren kişi olarak biliniyor. Koçaryan’ın bir başka versiyonu olan, silahlı gücü elinde bulunduran ve çok da iyi bir tüccar olan Serj Sarkisyan aynı zamanda diaspora ile de sıkı ilişkilere sahip.


Resim

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 26, 2008 23:02
gönderen Ram

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 27, 2008 0:06
gönderen kaye


Bir kurşun öksürür namludan
Sübyan bebeler öksüz kalırsa,
Bulur arayan kendi mevlâsını kardeşim.
Gayrı bizde sabır kalmıyor
Ahvâlimiz malûmun olsun;
Sınırsız sonsuz değildir sabrımız kardeşim,
Uzundur öfkemiz, sevdamız gibi..
Ya sabır ya sabır ya sabır dedik,
Bekledik bekledik yıllarca bekledik...

Bu manidar eserin meydana geliş safhası için lütfen bakınız: http://www.nur-erguderyoldas.com
Diğer resimler ve Ermenilerin Türkler'e yapmış olduğu mezalim hakkında daha geniş bilgi sahibi olmak için lütfen bakınız: http://www.ermenisorunu.gen.tr

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 27, 2008 0:57
gönderen Panzehir
Unutturmaya çalışanlar oluyor muhakkak ama ben Allah'ın adaletine inanıp, ona sığınıyorum. Gün gelik hak da yerini bulur hukuk da.

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 26, 2009 13:51
gönderen lamenomad
Bir danılmaz hakikat var ki, er ya da geç HAKK yerini tutacak, tüm haksızlar da hak ettikleri yere gelecektir.

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 25, 2009 22:48
gönderen Urumchi
Özür diliyen sözde aydinlar ermenilerden özür dileyeceklerine , hamile kadinin karnini deşecek kadar
gözü dönmüş bu ermeni milletini bir zahmet eleştirsinler ...
Türkiye de bir gecede 10.000 daha fazla degil haini sinir dişi etsek bütün sorunlar cözülür ...

Benim favorilerim (defolacaklar anlaminda :) )
1 ) Ahmet Altan

2) Mehmet Altam

3 ) Cengiz Candar

Bu abilerimiz hocali katliamindan malesef bir türlü bahsetmez ...

Ama israilde ki katil askerleri vatan sever : karin deşen ermeniler bizim kultumuzun en önemli parcasi biciminde
modellemelerine ifrit oluyorum ...

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 27, 2009 0:42
gönderen Türk-Kan
Hocalı Katliamı'nın 17. yılında ermeni vahşetine kurban düşen kardeşlerimizi saygıyla, rahmetle anıyoruz...


İletiGönderilme zamanı: Pzt Nis 13, 2009 0:34
gönderen Oğuz Kağan
İzleyenleri dehşete düşüren Ermeni katliamı | http://www.human.az/



Re: Hocalı katliamını unutma!

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 26, 2011 1:22
gönderen Oğuz Kağan
Hocalı soykırımını unutma, unutturma!

Resim

Re: Hocalı katliamını unutma!

İletiGönderilme zamanı: Sal Nis 24, 2012 23:08
gönderen Oğuz Kağan
Kolombiya: "Hocalı" soykırımdır

Meksika’nın ardından, Kolombiya Senatosu da, 1992’de Hocalı’da yaşanan katliamı “soykırım” olarak tanıdı. Dünyayı soykırım yalanıyla aldatan Ermeniler, işgal ettikleri Azerbaycan toprağında yüzlerce sivili vahşice katletmişti.

Kolombiya, Hocalı katliamını “soykırım” olarak kabul etti

Meksika’nın ardından, Kolombiya Senatosu da, 1992’de Hocalı’da yaşananları “soykırım” olarak kabul etti. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Elman Abdullayev, Kolombiya Senatosu’nun 1992’de Hocalı’da yaşananları “soykırım” olarak kabul ettiğini açıkladı. Karardan memnuniyet duyduklarını belirten Abdullayev, şunları söyledi: “Alınan kararda Yukarı Karabağ ve etrafındaki yedi bölgenin, Ermenistan güçleri tarafından işgal edildiği ve bu işgalin halen sürdüğü belirtilmektedir. Bir milyondan fazla insanın mülteci konumuna düştüğü vurgulanmıştır. Bu kararla Kolombiya, Meksika’nın ardından Hocalı’da yaşananları soykırım olarak tanıyan ikinci ülke olmuştur. Bu karar, Azerbaycan diplomasisinin başarısıdır.”

1992’de ne oldu?

1988’de Azerbaycan ile Ermenistan arasında patlak veren savaş, 1992-1993 yıllarında doruk noktasına ulaştı. Uluslararası hukuku çiğneyerek, Azerbaycan topraklarını işgal eden Ermenistan güçleri, Hocalı’da sivilleri katletti. 25-26 Şubat’ta şehre giren Ermeniler ve Ruslara ait 366. motorize piyade alayı, hiçbir ayırım yapmadan, 106’sı kadın, 63’ü çocuk 70’ten fazla yaşlı olmak üzere 613 Azerbaycan Türk’ünü öldürdü. Saldırılar nedeniyle binlerce kişi, yaşadıkları bölgeyi terk etmek zorunda kaldı.

YENİÇAĞ, 24 Nisan 2012

Re: Hocalı katliamını unutma!

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 20, 2013 12:05
gönderen Oğuz Kağan
Prag, Hocalı'yı Soykırım Olarak Tanıyacak

Çek Cumhuriyeti Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi, Hocalı katliamının soykırım olarak tanınması için hazırlanan yasa tasarısını kabul etti. Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında, Çek Cumhuriyeti’nin başkent Prag’daki Parlamentosunun Dış İlişkiler Komitesi tarafından, Hocalı katliamının soykırım olarak tanınmasına yönelik karar tasarısının kabul edildiği bildirildi. Tasarıda, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne destek verildiği, Ermenilerden işgal ettikleri toprakları terk etmelerinin istendiği, uluslararası kurumlar tarafından konuya ilişkin kabul edilen kararnamelerin bir an önce uygulamaya konulması gerektiği belirtildi. Hocalı’daki soykırımın insanlık suçu olduğuna vurgu yapılan tasarıda, soykırımın 21. yıl dönümünde Çek Cumhuriyeti’nin Azerbaycan halkının acılarına ortak olduğu kaydedildi.

Kanlı saldırı

Geçenlerde, ABD Başkanı Barack Obama’nın Hocalı katliamını soykırım olarak tanıması için, ABD’de yaşayan Azerbaycanlılar ile Türklerin Beyaz Saray’ın internet sitesinde açtıkları dilekçeyi çok kısa bir sürede 114 bin kişi imzalamıştı. Ermenistan-Azerbaycan arasındaki Yukarı Karabağ Savaşı’nda, 26 Şubat 1992 tarihinde, Karabağ’ın Hocalı kasabasında yaşayan siviller kasabaya saldıran Rus ordusu desteğindeki Ermeni askerleri tarafından katledildi. Azerbaycan makamlarının resmi verilerine göre 106’sı kadın, 83’ü çocuk olmak üzere toplam 613 Azerbaycan vatandaşı öldü.

YENİÇAĞ, 19 Şubat 2013

Re: Hocalı katliamını unutma!

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 26, 2013 12:11
gönderen Oğuz Kağan
Yüzyılın Soykırımı HOCALI

Ermeni işgalciler tarafından kafa derileri yüzülerek, diri diri yakılarak, tecavüze uğrayarak, karınları deşilerek, gözleri oyularak, çeşitli uzuvları kesilerek, vücutları parçalanarak, hunharlık tarihine geçecek metotlarla katledilen şehit Azerbaycan Türkleri soykırımın 21. yılında anılıyor

Ermeni vahşetine tanıklık eden gazetecilerin “insanlığın faciası” olarak tanımladığı Hocalı Türk soykırımının üzerinden 21 yıl geçti. 1992 yılında, 25 Şubat’ın 26’ya bağlandığı saatlerde, Azerbaycan’ın Hocalı kasabasına giren Ermeni işgalciler, resmi rakamlara göre 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı 613 Azerbaycan Türkünü katletti. Tarihte örneği olmayan bir hunharlığa sahne olan gecede 1275 Azerbaycan Türkü rehin alındı, 487’si sakat kaldı, 68’i kadın, 28’i çocuk olmak üzere 150 Türk ise hâlâ kayıp.

Amaç dünyaya tanıtmak

Soykırımı tanıtmak ve soykırımcı Ermenilerin cezalandırılmasını sağlamak üzere dünyanın dört bir yanında çeşitli etkinlikler düzenleyen Azerbaycan Türkleri, geçtiğimiz ay ABD Başkanlığı’nın resmi internet sitesine “Soykırımı anın ve hatırlayın” başlıklı bir dilekçe yerleştirdi. ABD’de yaşan Türkler, Azerbaycan topraklarının yüzde yirmisinin Ermeni işgali altında olduğuna dikkat çekilmesi ve Obama’nın bu konuda bir bildiri yayımlaması amacıyla, 22 Ocak günü başlattıkları kampanyada 115 binin üzerinde imza topladı. Ermenistan’ın ABD Büyükelçiliği önünde de protesto düzenlendi.

Hâlâ Meksika ve Pakistan dışında Hocalı’daki vahşeti “soykırım” olarak tanıyan ülke bulunmuyor. Geçtiğimiz hafta Dış İlişkiler Komitesi’nde kabul edilen yasa tasarısı Parlamento da da onaylanırsa Hocalı Soykırımını tanıyan 3. ülke Çek Cumhuriyeti olacak.

“Geliyorum” demişti

Hocalı katliamı, “Sadece Ermenilerin yaşadığı Büyük Ermenistan” projesinin ayaklarından biriydi. Ermeniler 1905’te başlattıkları “Türklerden arındırma” operasyonları kapsamında 1988 yılından itibaren Azerbaycan topraklarının yüzde 20’sini işgal etti. 1 milyon kişiyi göç ettirdi. 20 binden fazla Türkü öldürdü. 50 bin kişiyi sakat bıraktı. 5 bin kişiyi rehin aldı. Azerbaycan’da bugün sadece Ermeni terörü mağduru olan 8 bine yakın “şehit ailesi” var.

Bağlantı yolları ve bölgenin tek havalimanına sahip olmasıyla “üs” niteliği taşıyan Hocalı’da soykırımının ilk adımı şehrin karayolu ulaşımına kapandığı 30 Ekim 1991’de atıldı. O günden sonra Hocalılar için helikopterden başka ulaşım aracı kalmamıştı. 20 Kasım 1991’de Azerbaycan yetkilileri ile Rus ve Kazak gözlemcileri taşıyan helikopterin düşürülmesinden sonra bu imkan da ortadan kalktı. Hocalı halkı Ermenilerin işgal ettiği köy ve şehirlerin ortasında sıkışmış halde, çaresiz ve yapayalnız kaldı.

Ermeni işgalciler, 25 Temmuz 1990’da yayınlanan bir kanunla av tüfekleri dahil bütün ateşli silahların toplanmasıyla tamamen savunmasız kalan Dağlık Karabağ’a, Rus 366. Motorize Alayına ait 9 tank, 4 zırhlı taşıyıcı, 70 piyade zırhlı savaş aracı, 4 Strela -10 roket sistemi, 8 top, 57 havan topuyla geldi ve hiçbir askeri gücü bulunmayan Hocalı’yı yerle bir etti.

Hocalı’da işlenen insanlık suçunun failleri isim isim belli. “Katiller” listesindeki isimlerden biri de tartışmalı bir seçim sonrası yeniden Ermenistan’ın başına geçen Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan. 2009’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün misafiri olarak Türkiye’de ağırlanan Sarkisyan 1991-1994 yılları arasında, işgalin başından ateşkese kadar Dağlık Karabağ Savunma Ordusu’nun komutanıydı. AKP, açılım ortağı olan katilin rahatsız olmaması için Azerbaycan bayraklarının Bursa Atatürk Stadı’na sokulması yasaklarken, Sarkisyan ise bulduğu her fırsatta Türkleri öldürmekten gurur duyduğunu tekrarladı:

“Hocalı’dan önce, Azerbaycanlılar bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu kırmayı başardık...”

Sarkisyan’ın ülkesindeki gençlere gösterdiği hedef aynen şöyleydi: “Karabağ’ı biz aldık, Ağrı’yı da size bıraktık!”

Ermenistan katil Sarkisyan’ı Cumhurbaşkanı yaparken, Hocalı’nın bir öç alma eylemi olduğunu söyleyen ASALA militanı Monte Melkonyan’ı da “milli kahraman” ilan etti ve ülkenin dört bir yanına heykellerini dikti.

Köpeklerin önüne attılar

Hocalı katliamcılarından Zori Balayan gözü dönmüşlüklerini yazdığı kitapta şöyle anlattı:
“Arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu... Başından, sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü... Ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanıyordu. Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türkle aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık...”

Ölüler arasında bir çığlık

Soykırımın ertesinde bölgeye giden gazeteciler dehşeti böyle belgeledi:
“Ermeni askerleri binlerce aileyi yok etmiştir.” (Sunday Times, 1 Mart 1992)
“Bir erkek çocuğunun kafası yoktu. Her tarafta işkenceyle öldürülmüş bayan, çocuk ve yaşlılar vardı.” (İzvestiya, 13 Mart 1992)
“Cesetlerin çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü...”
(Newsweek, 16 Mart 1992)

“...Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hâlâ yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi.” (Daud Kheyriyan, ‘For the Sake of Cross’/ Haçın Hatırı İçin).

Karabağ hâlâ işgal altında

İnsan Hakları İzleme Örgütü Hocalı’da yaşananların “Dağlık Karabağ’ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı” olduğunu ve ölümlerde “Ermeni güçlerinin doğrudan sorumlu olduğunu” rapor etti.

ABD Kongresi Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Don Barton, Kongreyi ’Hocalı soykırımı’nı tanımaya çağırdı. Barton Temsilciler Kurulu’ndaki konuşmasında, “ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla uluslararası toplumun uzun yıllardan beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacaktır” dedi.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin Hocalıda yaşananların “soykırım” olarak tanınması çağrısı Türkiye, Azerbaycan, Birleşik Krallık, Arnavutluk, Bulgaristan, Lüksemburg, Yugoslavya Federal Cumhuriyeti, Makedonya Cumhuriyeti, Norveç, Polonyalı parlamenterler tarafından imzalandı. Yine AKPM Ermenistan’ın Azerbaycan’da “işgalci” olarak tanımlayan bir karar aldı.Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 822, 853, 874, 884 sayılı kararlarıyla “Azerbaycan topraklarının Ermeniler tarafından işgal edildiğini” kabul etti.

BM İnsan Hakları Örgütü Başkanı Holly Cartner “Hocalı’da sivillerin ölümünden Ermenileri sorumlu tuttuklarını” açıkladı.

1992’de Ermeni işgalciler, resmi rakamlara göre 63’ü çocuk, 106’sı kadın ve 70’i yaşlı 613 Azerbaycan Türkünü katletti. O gün 1275 Azerbaycan Türkü rehin alındı, 487’si sakat kaldı, 68’i kadın, 28’i çocuk olmak üzere 150 Türk ise hâlâ kayıp.

Türkiye’de bir çok kentte Ermeni katliamı bir kez daha lanetlendi. Çeşitli mitingler, yürüyüşler ve panellerle o günün yaşanan acı bir kez daha gözler önüne serildi. MHP İstanbul İl Başkanlığı da TBMM’nin Hocalı Soykırımını tanıması talebiyle Galatasaray Lisesi önünde kurduğu stantta imza topladı.



YENİÇAĞ, 26 Şubat 2013



Hocalı Soykırımı'nı Unutma, Unutturma

Kafkasları ele geçiren Rus emperyalistler tarafından ‘misafir’ olarak yerleştirildikleri toprakları ‘babalarının mülkü’ zannederek, buldukları her fırsatta yerli topluluklara karşı ‘etnik temizlik’ uygulayan Ermeniler, 1988 yılında yeniden harekete geçtiler.

İlk hedefleri, Karabağ özerk bölgesindeki ‘ata topraklarını’ terk etmek istemeyen Azerbaycan Türkleri oldu.

Moskova’nın Ermenilerden yana tavır alması üzerine Azerbaycan halkı ayaklandı.

20 Ocak 1990 tarihinde başkent Bakü’ye giren kızıl Sovyet ordusu, Halk Cephesi öncülüğündeki Azerbaycanlı ‘vatanseverleri’ tankların altında ezdi.

Dayatılan ateşkesi fırsat bilip silahlanan Ermeniler, Rusya, Amerika ve Fransa’yı da arkalarına alarak, 1992 yılında yeni bir saldırı başlattılar.

1993 yılının ortalarına doğru, Karabağ’ı tamamen ele geçiren Ermeniler, ayrıca Azerbaycan sınırları içerisindeki toprakların ‘yüzde 25’ini de işgal ettiler.

Yaklaşık altı yıl içerisinde ‘40 binden fazla’ Azerbaycan Türkü hayatını kaybetti.

Zorunlu göçe tabi tutulan ‘bir milyondan fazla’ insan ise, kurulan derme çatma çadırlarda, oldukça zor şartlar altında, bir gün yeniden evlerine dönebilme umuduyla halen ‘kaçkın hayatı’ yaşıyor.

***
Hocalı kenti, nüfus yapısı yüzünden, ‘Büyük Ermenistan’ hayali ile yanıp tutuşan katillerin, Karabağ’daki en önemli hedeflerinden biriydi.

Ermeniler, uzun süren hazırlıkların ardından 1992 yılında, 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece, ‘ağır silahlarla’ donatılmış halde, ansızın girdiler Hocalı’ya.
Önlerinde ‘tanklar’ ve ‘toplar’, ellerinde ‘roketatarlar’, ‘makineli tüfekler’, ‘kalaşnikoflar’ vardı.

Kentteki bütün binaları önce dört bir yandan bombardımana tutarak yakıp yıkan Ermeniler, daha sonra gözü dönmüş bir şekilde, ‘harabe’ haline gelmiş olan evlerin enkazları arasına dalıp, ‘insan avına’ çıktılar.

Neye uğradıklarını şaşırmış bir halde, can havli ile sağa sola koşuşturan masum insanların, ‘kadın’, ‘çocuk’, ‘ihtiyar’ demeden ‘gözlerini’oydular, ‘kafataslarını’ parçaladılar, ‘uzuvlarını’ kestiler, ‘derilerini’ yüzdüler, ‘karınlarını’ deştiler, ‘diri diri’ gömdüler, yaktılar.

Tarihin ender tanıklık ettiği canavarlıklardan sağ kurtulanları ise ‘kurşuna’dizerek katlettiler.

Takvim yaprakları 26 Şubat 1992 tarihini gösterdiğinde, Hocalı yeryüzünden silinmişti.

***
Bir zamanlar kendilerini ‘teba-i sadıka’ olarak gören Osmanlı İmparatorluğu’nu sırtından hançerleyen Ermeniler, 1915 yılında Doğu Anadolu’da baskın düzenledikleri kasaba ve köylerde, ‘hamile kadınların’ karınlarını yararak bebekleri dışarı çıkarmışlar, ele geçirdikleri ‘küçük yaştaki’ çocukları, ‘diri diri’ tandırlarda pişirerek zorla annelerine yedirmeye çalışmışlardı.

Ermenistan hükümetinin ‘milli kahraman’ unvanı verdiği katillerden Zori Balayan, 1996 yılında yazdığı “Ruhumuzun canlanması” isimli kitapta, Hocalı’da yaşanan ‘insanlık dışı’ mezalimi bakın nasıl anlatıyor:

- “Çete üyesi olan Haçatur’la zapt edilmiş evlerden birisine girdiğimizde, askerlerimizin 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilediklerini gördük. Haçatur, çocuğun bağırmaması için anasının kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Ben de önce çocuğun karnının, başının ve göğsünün derisini soydum. Sonra Haçatur, cesedini doğradı ve onunla aynı kökten, Türk kökünden gelen köpeklere dağıttı. Aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Halkımın intikamının yüzde birini bile aldı isem ne mutlu bana.”

***
Binlerce yıldır ‘Türk kenti’ olarak bilinen Hocalı’nın adı, ‘İvnovka’ olarak değiştirildi.

Karabağ’daki ‘etnik temizliğe’ öncülük eden Robert Koçaryan ve Serj Sarkisyan ise daha sonra sırasıyla ‘Ermenistan Cumhurbaşkanı’ oldular.

İsrafil K. KUMBASAR, 26 Şubat 2013



Lal Vicdanlı...

Yönettiği ülkenin insanları İstanbul’da, İzmir’de, Ankara’da, Sivas’ta, Tokat’ta, Kars’ta; Türkiye’nin dört bir yanında “Hocalı Türk Soykırımı”nı unutturmamak için seferber olmuşken Birleşik Arap Emirlikleri’ne gitti ve “Filistin’de, Gazze’de çocuklar, kadınlar gözlerimizin önünde cansız yere düşerken biz susanlardan olmayız ve olmayacağız. Suriye’de her gün masum yavrular, masum kadınlar, masum yaşlı insanlar toplu halde katledilirken biz susanlardan olmayacağız...” dedi.

“Ekranlarda Suriyeli çocuğu izlerken kanı, kurşunu, cansız bedeni görüyor ama acıyı, zulmü, adaletsizliği görmüyorsak, feryadı duymuyorsak, havadaki ağırlığı hissetmiyorsak, bu demektir ki biz aslında o ekranda hiçbir şeyi görmüyoruz” dedi.

“Kendi öz halkına karşı acımasızca katliamlar yapan ama kendi topraklarını işgal edenlere karşı on yıllardır dilsiz kalan, sessiz kalan, tepkisiz kalan Suriye’nin zalim diktatörü yani dilsiz şeytanı karşısında biz susmayacağız” dedi.

Benim yüzüm kızardı; baktım onda en ufak bir utanma, sıkılma emaresi yok!

‘Yarın bir gün yolum Bakü’ye düşerse, nasıl bakarım “tek millet” olduğum insanların yüzüne’kaygısı yok.

‘Hocalı’daki Türk Soykırımının yıldönümüne bir gün kala Sharjah’ta ‘İslam Medeniyetleri Müzesi gezmesi iyi güzel de ‘Şehitler Hıyabanı’nı ziyaret etmek “zorunda kaldığında”, ya daha kundaktayken kanına girilenlerin vebali çarparsa’ korkusu yok.

***
“Zalime esme-gürleme servisi” için madem “haksızlık” yazıyor tarifende;

Telinan Enveroğlu Orucov hak mı etmişti yani kafa derisinin yüzülmesini?
Fitat Ehedkızı Hasanov hak mı etmişti tecavüze uğradıktan sonra gözlerini oyan canilerin elinde çırpınarak vermeyi son nefesini?
Dilara Oruçgızı Nuraliyeva hak mı etmişti sapık katillerce gözleri çıkarılarak, göğüsleri kesilerek işkenceyle öldürülmeyi?
Hafiz Yusufoğlu Nuriyev hak mı etmişti elleri telle bağlandıktan sonra kafasının koparılmasını?
İkbal Kuluoğlu Aslanov hak mı etmişti cinsel organları kesildikten sonra diri diri yakılmayı?
Üç yaşındaydı Agyar Salmanoğlu İmam, hak mı etmişti diri diri yakılmayı, canı bedenden gidene kadar acılar içinde kıvranmayı?

Gözlerinin önünde cansız bedenlerden sıra dağlar var ve sen susanların safındasın;
Türk’e Ermeni mezalimi “hak” mı senin kitabında?

***
Madem bir çocuğun bedenine saplanmış kurşun yetiyor “zulmü”, “adaletsizliği” görmene;

Karnı kurşunla delinmiş o minicik Azerbaycanlı kız çocuğu nasıl yetmiyor “görme bozukluğu”nu gidermeye?

Ayakları çorapla bağlandıktan sonra karnı deşilen hamile kadının,
Kafatası ikiye ayrılmış genç babanın ve bedeniyle kalkan olduğu ama kurtaramadığını evladının,
Vücutlarında kocaman oyuklar açılmış 3-4 yaşlarında çocukların,
Üst üste atılmış, yığınlar halindeki kömüre dönmüş insanların,
Dizlerini içine çekmiş, iki elini sımsıkı yumruk yapmış, yüzü paramparça haldeki o kundak bebeğinin uğradığı “zulmü” niye görmezden geliyorsun?
Azerbaycan Türkleri için Ermeni katlini vacip mi sayıyorsun; bunun “adil” bir son olduğunu mu düşünüyorsun?

***
“Kendi öz halkına katliamlar yapan” ülkelerin devlet başkanlarını devirmeye, rejimlerini değiştirmeye kalkıyorsun.

Madem kafatasçı değilsin, ırkçı değilsin, bir Türk devletini yönetiyor olmandan yola çıkarak soruyorum;
Dilini mi yuttun?
“Senin kendi öz halkını katledenlere” karşı, “senin kendi öz halkının topraklarını işgal edenlere” karşı neden susuyorsun?

***
BM Soykırım Suçunun Önlenmesine ve Cezalandırılmasına İlişkin Sözleşmesi “soykırım”ı “milli, etnik, ırki veya dini bir grubu kısmen veya tamamen imha etme” olarak tanımlıyor.

Hocalı’ya “Bir tek Türk bile kalmayacak” naralarıyla giren Ermeni işgalcilerin yaptığının “soykırım” olduğunu neden kabul etmiyorsun?

10 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni idare ediyorsun; otur otur, kalk kalk; TBMM’den çıkacak kararlar, kanunlar iki dudağının arasında;
Neden “Hocalı Türk Soykırımı” tanımıyor, fellik fellik gezdiğiniz ülkelerin parlamentolarına tanıtmıyorsun?
Karabağ işgal altındayken başını yastığa rahatça koyup, diri diri yakılan bebelerin feryatları kâbusun olmadan uyuyabiliyor musun?
Peki ama nasıl?
Yoksa yatmadan önce Ebussuud fetvalarını mı okuyorsun?
Yetiyor mu bari, “vicdan” dediğimiz “ecdad dinlemez” mekanizmayı susturmaya?


Bir Amerikan geleneği
Oscar’ı CIA kazandı


Dün sabah saat 06.30 sularıydı herhalde; televizyonu açtığımda ABD “First Lady”si Michell Obama, Beyaz Saray’dan yapılan canlı yayında, elindeki zarfı açmış kazananı açıklıyordu:
ARGO!
Bu yılın “En İyi Film” Oscar’ını İran’la ilgili “operasyonel” yapım kazandı.
Anlamadığım “teşekkür” konuşmasını neden Ben Affleck yaptı;
CIA Başkanı’na vekaleten mi?

İki ayda bir yapılan RTÜK toplantılarının 27 Şubat 2013 gündemi ‘Spor ve Şiddet’ olarak belirlenmiş. Baktım bir dolu spor yazarı, televizyoncu, yönetici vs. davet edilmiş konuyu anlatsınlar diye. İşgücü israfı! Bir tek Emre Belözoğlu kafiydi; iki harekette öğretirdi “şiddet”i herkese!

GÜNÜN SORUSU

Sorum, dünkü, “Haftalık ‘Bakın görün ben bu gazeteyi nasıl yönetiyorum’ yazısı”nda Milliyet’in doğru haber/özgür yorum anlayışını sürdürdüğünü savunan Derya Sazak’a:
Nagehan Alçı’yı “özgürlük nişanı” olarak mı taktılar Milliyet’e?

Selcan TAŞÇI, 26 Şubat 2013

Re: Hocalı katliamını unutma!

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 25, 2017 13:57
gönderen Oğuz Kağan
Faciamızın çeyrek asırlık tarihinin düşündürdükleri

Azerbaycan’ın istanbul Başkonsolosu Elçi Mesim Hacıyev, 1992’de yaşanan Ermeni katliamını kaleme aldı.

Dış mihrakların açık desteğini alarak Ermenistan askeri birliklerinin 26 Şubat 1992'de Karabağ bölgemizin Hocalı kasabasında biz Türklere yaptıkları soykırımı çok iyi irdelememiz lazım. Zira o soykırım bu Türk'e veya o Türk'e değil, Türk'ün yaşadığı coğrafyanın bir köşesinden sonra öteki köşesindeki Türk'e ve hem de bir asırlık zaman diliminde periyodik olarak yapılan soykırımlar ve katliamlar zincirinin aleni şekilde yapıldığı için kameralar tarafından da kayda alınmış en acı ve kanlı örneğini oluşturdu. 

25 Şubat'ı 26 Şubat'a bağlayan gece; önceden kuşatılarak yalnız kalmış, dünün komşuları olan Ermeniler'in top-tüfeklerle saldıracağını akıllarının ucundan bile geçirmeyen savunmasız insanlarımıza yapılmış alçakça ve acımasız saldırı olarak tarihe geçti. O hain saldırı ormanlık alana sıkıştırılarak içinde çocuklar, kadınlar ve yaşlılar da olmakla 613 yurttaşımızın kurşuna dizilmesiyle sonuçlandı. Kaybolan 150 vatandaşımızdan hâlâ haber alınamamaktadır. Ermenistan askeri birliklerinin yaptıkları o saldırının ismi düpedüz soykırım olup 1890'ların başında sahneye çıkarılan  Ermeni teröristlerin Birinci Cihan Harbi sırasında Anadolu topraklarında ve 31 Mart-4 Nisan 1918 tarihleri arasında Azerbaycan topraklarında yaptıkları soykırımlar dizisinin şimdilik son aşamasını oluşturdu.

Karabağ'la sınırlı kalmadılar

Genel bir değerlendirme yaparken hiçbir zaman Ermeniler'in biz Türklere yaptığı soykırımların birini ötekinden ayırmamak lazım. O açıdan baktığımızda Ermeni terörizminin tarihteki ilk örneklerine 20. yüzyılın başlarında Azerbaycan'ın Karabağ topraklarında rastlamaktayız. Dış güçlerin tahrikiyle Taşnak güçler biz Türkleri Karabağ'dan sıkıştırıp çıkarmak amacıyla yaptıkları zincirvari terör eylemlerini Karabağ'la sınırlı bırakmayarak 1905 yılında Bakü, Gence v.d. bölgelerimizde de yaygınlaştırınca millet olarak kendi savunma mekanizmalarımızı oluşturma dışında çaremiz kalmamıştı. Kafkasya'da gereken tepkiyi bizden gören Ermeni milliyetçileri 1910'lara gelindiğinde bu kez Doğu Anadolu'yu hedef alarak oradaki Türk nüfusa karşı katliam eylemleri gerçekleştirdiler. Osmanlı İmparatorluğu'nun Birinci Cihan Harbi'nde üç cephede savaşmasını fırsat bilen Ermeniler ülkeyi arkadan hançerleme eylemlerini had sayfaya çıkarınca devlet tedbir almak zorunda kaldı. Ardından Kafkasya'ya geçen Ermenistan askeri birlikleri bu kez Bakü'deki nüfusu hedef alarak 31 Mart-4 Nisan 1918 tarihleri arasında 26 Bakü komünü Ermeni kökenli lideri  Şaumyan'ın kendi itirafıyla, dört bin Müslümanı soykırıma maruz bıraktılar. Ümummillî liderimiz Haydar Aliyev bağımsız komisyonlara araştırttıktan sonra 1998 yılında 31 Mart 1918'de Ermeniler'in Bakü'deki Türk Müslüman nüfusa karşı uyguladıkları katliamın soykırım olmasına ilişkin karar aldı. O nedenle Azerbaycan Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak bizler her sene 31 Mart tarihini soykırım olarak anmaktayız. 

Ulu önderimiz Haydar Aliyev'in talimatıyla oluşturulmuş komisyon 2002 yılında ise raporunu açıklayarak Hocalı faciamızı soykırım ilan etmiştir.

Gizlice silahlandılar

Çarlık döneminde Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki ve Kafkasya'daki Ermeni teröristleri  biz Türklere karşı kışkırtan dış güçler, SSCB'nin kurulmasından sonra 7 Temmuz 1923'te haksız ve adaletsiz, uyduruk bir referandum yaparak biz Türklerin Karabağ'daki topraklarında Ermenilere özerk bölge kurdular. Bu, Türk'ün Kafkasya'daki topraklarının içerisine yerleştirilmiş saatli bombaydı. İlerleyen dönemde Ermeni terörizmini maksatlı biçimde "uyumaya bırakan" emperyalist güçler 1970'lerin başlarından itibaren Ermeni terörizminin iki ögesini devreye soktular. Paralel biçimde yürütülen o süreçte ASALA teröristleri Türkiye'nin yurt dışındaki diplomatlarını katlederken Karabağ'ın Ermeni özerk bölgesindeki teröristler gizli biçimde silahlandılar. Türkiye kararlı mücadelesiyle 1980'lerin ortalarında ASALA Ermeni terörünün varlığını bitirirken bu kez Karabağ'daki Ermeniler tedavüle dahil edilerek Azerbaycan'dan ayrılma kararı aldılar. Ermeniler'in o kararı Azerbaycan'ın yeniden bağımsızlığını kazanma yolunda girdiği mücadelesini engelleme amacı taşıyordu. Biz bağımsızlık mücadelemizi Ermenistan askeri birliklerinin bizi arkadan haincesine hançerleme girişimlerinin paralelinde yürütürken bağımsızlığımızı ilan etmemizden 4 ay sonra Ermeni teröristler bize yeni ve daha acı bir soykırım deneyimi yaşattılar. 26 Şubat 1992'de Ermenistan askeri birliklerinin yaptıkları Hocalı soykırımı Anadolu ve Kafkasya coğrafyasında biz Türklere karşı 100 seneden bu yana uyguladıkları terör eylemleri zincirinin son halkasını oluşturdu. 

Ermenistan askeri birliklerinin Karabağ'daki Azerbaycan Türklerine karşı yaptıkları Hocalı soykırımının dünyaya ivedilikle iletilmesinde Türk basınının ve Türk diplomasisinin rolü çok büyük oldu. Gerek Türk basınının Azerbaycan'daki temsilcileri, gerek Türkiye'yi o günden beri yöneten siyasetçiler ve özellikle Türk diplomasisi ayrılıkçı politika sergileyen Ermeniler'in Hocalı'da yaptıkları soykırımı dünyanın gündeminde tutmak için şimdiye kadar üzerlerine düşen her türlü görevi layıkıyla yerine getirmişler. Biz bunu kardeşliğimizin gereği olarak görüyoruz. Türkiye ve Azerbaycan'ın gerçekleri dünyaya tanıtmak için yaptığı başarılı çalışmalar elbette ki, önünde sonunda karşılığını bulacak ve Ermenistan, Hocalı soykırımını itiraf edeceği gibi, Hocalı soykırımını yapanların yargılanacakları günlerin de uzakta olmadığına emin olabilirsiniz. Şunu unutmamalıyız ki, Ermenistan yönetimi yaptıkları Hocalı soykırımını gündemden düşürmek için sürekli Türkiye'ye karşı asılsız "soykırım" ithamları ileri sürüyorlar.

İşgale zemin hazırlama

Hocalı soykırımı Soğuk Savaş sonrası yaşanmış ilk toplu ve bilinçli insan katliamıydı ve biz Türklerden intikam alma amacının yanında Azerbaycan topraklarının Ermeniler tarafından işgaline zemin hazırlama amacı taşıyordu. O nedenle Azerbaycan topraklarının işgalci Ermeniler'den kurtarılması için mücadelede biz Hocalı soykırımı konusunu Ermeniler'in topraklarımızı işgali konusundan ayırmadığımız gibi haklı mücadelemizde daima yanımızda olan Türkiye'yi örnek alması  gereken diğer ülkelerin de Ermeni işgali ve Hocalı soykırımı konularının birini ötekinden ayırmayacağını umuyoruz. 

Ermenistan askeri birliklerinin Hocalı'da yaptıkları soykırımın çeyrek asrında Ermeniler'in 100 yıl boyunca katle yetirdikleri Azerbaycan ve Türkiye'deki tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.

YENİÇAĞ, 25 Şubat 2017