1. yüz (Toplam 1 yüz)

Kadınlarımızın STÖ'lerle İmtihanı / Mustafa YILDIRIM

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 22, 2013 0:51
gönderen Güncel Meydan
Denizli "Kadın Platformu" üyelerine Alman "Böll" örgütüyle işbirliğinin görüşüleceği önceden duyurulmamıştı. Nasıl olsa kimse karşı gelmezdi!

T.C. devleti kuruldu kurulalı hiç bu duruma düşmedi; gelen giden oynuyor:

Yabancı devletlerin siyasal partileri Türkiye’de şubeler açmışlar; harıl harıl çalışıyor; `proje' adı altında paralar vererek çevrecileri, kadınları, gençleri, gazetecileri, işadamlarını, belediye çalışanlarını, parti militanlarını ve özellikle `azınlık milliyetçilerini' örgütleyerek T.C. devletinin hükümranlığını `piç' edecek bir siyasal şebeke kurarak sömürge yönetimi oluşturdular.

ABD ve Alman siyasal partileri Ankara ve İstanbul’da merkezlerini kurmuşlar; Anadolu'da vakıf-dernek şebekesini ya kendileri kurduruyor ya da kurulu olanı ele geçiriyor.

*

Yalnız Amerikalılar, İranlılar değil, Almanlar da çok planlı ve etkili çalışıyor.

Alman Hıristiyan Demokrat ve Sosyal Demokrat Parti şubeleri, yazarlarla, işadamlarıyla, siyasal partilerle, gazetecilerle içli dışlı çalışırken Yeşiller Partisi elini çevrecilere ve kadınlara atıyor. Yeşillerin çekici adına kanıp bu şebekeyi masum sananlar için geçmişten bir örneği analım:

Alman milletvekili Claudia Roth, Ankara’nın göbeğinde megafonu eline almış; halkı devlete karsı eyleme çağırmıştı. Başka herhangi bir devlette olsa yabancı milletvekili hemen sınır dışı edilirdi; ama Roth işi ilerletti ve İstanbul’da büro açtı; demokrasi, kadın hakları derken Kürt milliyetçiliğine başladı.

Ergun Poyraz’ın AKPapa'nın Temel İçgüdüsü kitabında yer alan Roth'un sözleri çok acıktı:

Leyla Zana'nın Türkiye büyükelçisi olarak atanmasını istiyorum. Türkiye' de Kürt kimliği tanınmalı, af cezaevindeki Kürtleri de (PKK demek istiyor) kapsamalı. Kürt güneşi parlamakta. Bu Kürt güneşinin ışıklarından birini cezaevindeki arkadaşım Leyla Zana'ya göndermek istiyorum. (s. 67)


*

Roth'un Yeşiller Partisi'nin Türkiye şubesi de boş durmuyor; aynı kitapta yer alan müfettiş raporuna göre iyi de para harcıyorlar.

Yeşiller Partisi, Tarih Vakfı, Ka-Der, Mor Çatı, Uçan Süpürge, Ege Kadın Dayanışma Vakfı ile ortak çalışıyor. Kıyılardan içerilere doğru yabancı kolonileri oluşan Ege'ye büyük önem veriyorlar ve yıllardır Ege Kadın Buluşması adı altında işbirliği toplantıları düzenliyorlar. Başta İzmir belediyeleri olmak üzere birçok devlet kuruluşu Yeşiller'e yardım ediyor.

Her kentte oluşturulan "Kadın Platformu" yönetimleriyle içli dışlı çalışıyorlar. Aşırı iyi niyetliler, bu parti şebekesinin kadınların iyiliğine çalıştığını ileri sürüyorlar; ama onların ayni zamanda "azınlık hakları" adı altında ayrılıkçılığın önünü açtığını görmezden geliyorlar.

*

Yıllardır Egeli kadınların bu şebekeleşmeye karsı çıkmasını bekledik, kitaplar yazıldı, konferanslar verildi. Sonunda emeklerin boşa gitmediğini gördük:

Yeşiller Partisi'nin şebeke örgütü Heinrich Böll Stiftung, Ege'de yeni bir atağa kalktı ve bir dizi toplantıya başladı; İzmir, Aydın derken Denizli'ye dayandılar.

Denizli Kadın Platformu üyelerine Alman Böll örgütüyle işbirliğinin görüşüleceği önceden duyurulmamıştı. Nasıl olsa işbirliğine alışılmıştı. Nasıl olsa kabul ederler, diye düşündüler. Ne var ki, ulusal bilinci ve aklı yerinde kadınlar (adları şimdilik bende saklı) yabancı partilerin oyununu bozdular. Erkekler çene çalmakla yetinirken platforma üye bu yiğit kadınlar, toplantıda sözlerini esirgemediler:

Denizli Kadın Platformunda yabancı devletlerin vakıflarının ya da STK'lerinin propagandası ve tanıtımı yapılamaz. Yabancı siyasal parti örgütleriyle etkinlikler düzenlenemez ve yabancı vakıf ve örgütlerden para kabul edilemez.

Ulusal egemenlik ve bağımsızlık yanlısı duruş ve onur sahibi Denizli Kadını bu tur oyunlara izin vermeyecektir.


Sonuç olarak: Denizli Kadın Platformu'nda, Yeşiller Partisi şebeke örgütü Böll Vakfı ile işbirliği kararı alınamadı. Hem de "Yabancı devletlerin vakıflarından para almanın ne sakıncası var? Biz zaten bu parayı projelere harcıyoruz" diyenlerin çoğunluğuna karşın.

*

Yurttaşların çoğu "Durumu anladık; ama neyi nasıl yapacağımızı söyle" diyordu. Aslında durumu yeterince anlayanlar, neyi nasıl yapacaklarını da pek güzel buluyorlar ve hiçbir çağrıya gerek duymadan hemen birleşip gereğini yapıyorlar.

Yabancı devletlerin (ne yazık ki T.C. devleti görevlileri de yardımcıdır) önünde durulmaz sanılan gücünden korkmayarak yalnızca ve yalnızca vicdanlarının sesini dinleyen kadınlarımız, Denizli'de olduğu gibi, gereğini yapıyorlar…

Kuşku yok ki yurdun her kentinde yurdun bağımsızlığını korumayı namus görevi sayan kadınlarımız vardır; onları da yakında duyacağız, hem de pek yakında! Bu oyunun içinde bilerek rol alanlar için artık `bilerek ya da bilmeyerek' diye yazmak olanaksız; çünkü onların bilmeleri için para listeleri, adlar da dâhil her turlu yayın yapıldı.

Bundan böyle kimse kalkıp da "Vallahi biz proje parası alıyorduk; iyi şeyler yapıyorduk" diyerek yakasını kurtaramaz!

Mustafa YILDIRIM / 19 Şubat 2013 - GerçekEdebiyat.com
Notlar:
Yeşiller Partisi’nin ünlü yöneticisi T.C. uyruklu Alman vatandaşı Cem Özdemir’in ABD’deki özel ilişkileri için Ortağın Çocukları 3. Basım, UDY, 2011

Türkiye’de kadın örgütlerinin ABD Hazinesinden aldıkları parların ve görevlerinin 1988- 2006 listesi için Sivil Örümceğin Ağında 25. Basım; 2006-2010 listesi için Ortağın Çocukları 3. Basım’dan yararlanılabilir.
Yazının özgün yayın tarihi: 26.12.2007 - Savaşmadan Yenilmek