1. yüz (Toplam 1 yüz)

İran’dan Emir: Türk Halkı İnkılâpçı Liderini Desteklemeli! / Mustafa YILDIRIM

İletiGönderilme zamanı: Çrş Tem 03, 2013 22:24
gönderen Güncel Meydan
İRAN’DAN EMİR: TÜRK HALKI İNKILÂPÇI LİDERİNİ DESTEKLEMELİ!

Bir kez ilkesizliğe kapıldın mı, savrulmaktan kurtulamaz; kendi gücüne ve ilkelerine güvenmez; basit mantık kurgularıyla hurafelere takılıp kalırsın:

Şu devlet benim düşmanımdır. Bu devlet o düşmana karşıdır. Öyleyse düşmanımın düşmanı bu devlet dostumdur!

Buralardaki diktatöre karşıyım. Bizim diktatörümüz o devletin yandaşıdır. Düşmanımın düşmanı devletin diktatörü, bizim diktatörden daha iyidir, öyleyse o yabancı diktatör de dostumuzdur!

Kendi kendilerini toplumun öncüsü ilan edenlerin bu tür hurafeleri, her zaman olduğu gibi yolu şaşırtıyor. Yola dönmek ve karanlıktan sıyrılmak için yakın geçmişin bazı örnek olaylarını yeniden düşünmek gerekiyor:

Mısır’da halk alanlara çıkınca ABD yönetimi, isyanı sonuna dek destekledi. ABD’nin “düşmanı” denilen İran yönetimi de destekledi ve hatta Rehber İmam Ali Hameney, Mısır ordusunu isyancıları desteklemeye çağırdı. Yani ABD-İran aynı saftaydılar.

Mısır’da Müslüman Kardeşler Örgütü’nü destekleyen İran yönetimi, Suriye’de onlara karşı çıkıyor. Aynı İran yönetimi, AKP’yi Suriye’de “Büyük Şeytan” ABD ile işbirliği yapmakla suçluyor; ama Türkiye’deki direnişe karşı çıkıyor ve Müslümanları (İran’a göre Hizbullahileri), İnkılâpçı AKP liderlerini desteklemeye çağırıyor.

Mısır’da Müslüman Kardeşlerin diktatörüne karşı özgürlük isteyenler isyan ediyor. Türkiye’de özgürlük direnişçilerini destekleyenler, Mısırlı isyancıları da destekliyor.

Oysa sepah (Humeyni özel kuvvetleri) eski komutanlarından ve şimdilerde İran Genelkurmay Başkanı Tüm. Hasan Firuzabadi, “inkılâpçı” dediği yöneticilerin desteklenmesini istiyor:

Müslüman ve kardeş Türk halkı, devrimci liderlerinin arkasında durmalı. Aynı şekilde kardeş ve devrimci Mısır halkı da seçilmiş, devrimci cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin arkasında durmalılar… tüm Müslümanlar, Suriye halkının yaptığı gibi devrimci liderlerine destek vermeliler.



DURAN ADAMLARA KARŞI ÖRGÜTLÜ DURAN ADAMLAR

İran yönetimi şimdilerde “ılımlılık” görüntüsüne bürünüyor. Rehber İmam Hameney, güya “reformcuHasan Ruhani’nin devlet başkanlığını anında onayladı.

Ayetullah Ruhani, İnkılâp Güvenlik Konseyi sözcüsüydü. 1999’da İran’da reform isteyen öğrenciler eli sopalı-silahlı inkılâp milislerince (Basij) ezilirken Türkiye’den özgürlüğü destekleyen açıklamalar duyulmuştu. Hasan Ruhani, Türkiye’ye gereken yanıtın çok yakında verileceğini ilan etmişti.

Aynı günlerde Ankara’daki al Kudüs Kuvvetleri ameliyatçıları İran’dan Türkiye’ye dönmüşler ve Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’yı öldürmeye hazırlanıyorlardı.

Şimdi İran Devlet Başkanı Hasan Ruhani, düşman bellediğiniz ABD’yi eleştiren iki söz edince ona “dostumuz” deyip manşete mi çıkaracaksınız?


DİKKAT KERE DİKKAT!

Taksim’de duran adamların karşısına dikilen ve göğüslerinde “Duran Adamlara Karşı Duran Adamlar” yazan kişileri merak etmezseniz kimin kimi desteklediğini anlamak güçleşir. Gelişmeleri seçebilmek için Kürt Hizbullahilerin (Şimdi HUDA-PAR) tutumunu izlemek gerekiyor. Yoksa ellerinde çivili sopalarla, bıçaklarla saldıran yerli “Basij” elemanlarını, sıradan serseri sanıp yanarsınız.

İşin özü İslam dünyasını Rehber İmam Humeyni Hattı’nda birleştirmeye çalışan İran yönetimi, kendi yayılmacılık yolunda ilkeli davranıyor! Yeni koloniciliğin önderi ABD de kendi haksızlık-zalimlik yolunda ilkeli! Türkiye’deki hükümet ve hatta PKK da kendi davlarına sadık!

Ne ki bir gün bakarsınız birbirlerine düşman sandıklarınız size karşı birleşivermişler!

Öyleyse asıl sorun, Türkiye’de yakın tarihi unutuveren slogancı-kestirmecilerdedir.

Ancak her ne olursa olsun, el alemin yönetimlerine, uydurma barışçılıklara, sözde “anti-emperyalist” sıfat edinen yayılmacılara değil, kendi tarihsel ilkelerine ve insancıl erdemlerine bağlı kalan gerçek özgürlükçüler, hem kendilerinin hem de insanlığın önünü açacaklardır! Tıpkı 90 yıl önce olduğu gibi!

Not: “Ne Amerika, ne İran, ne de İsrail” deyişimizi “gericilik” sayanlar, belki de olayları izledikçe kendilerine gelirler de “Atatürkçüyüm” demeye hak kazanırlar.

Mustafa YILDIRIM / 1 Temmuz 2013