1. yüz (Toplam 1 yüz)

İnkılâp Yolunda “Ölmüş Geçmiştir” / Mustafa YILDIRIM

İletiGönderilme zamanı: Pzr May 25, 2014 14:43
gönderen Balasagun
İNKILÂP YOLUNDA “ÖLMÜŞ GEÇMİŞTİR”

Resim
Baskılara karşı ayaklananlar işkenceye çekildiğinde aynen şöyle diyordu:

“İslama göre, onlar işkence altında ölseler (öldürülseler) bile bundan kimse sorumlu olamaz.”

Karşıtların sokak gösteriler yoğunlaşınca da daha da sertleşti ve dedi ki:

“Sokak gösterilerinde tutuklananlar bir duvarın önünde kurşuna dizilebilirler!”

Yaralanan göstericilerin hastanelere götürülmelerini de engellediler ve bu zalimliği kutsal gerekçeye dayandırdılar:

“Yaralılar da oldukları yerde öldürülebilirler. Dine göre bu gibi insanları mahkemeye çıkarmak gerekmez; çünkü onlar Allah’a karşı gelmişlerdir. ”

“Ölmüş geçmiştir” diyenlerin öfkeye kapılarak ağızlarını açtıklarını sananlara “aymaz” demek az gelir. İki de bir, bu yapılanların Müslümanlığa uymadığını söyleyenler de kendilerini aldatıyorlar.

Daha birkaç yıl önce yayınlanmamış kitabı yazdılar diye gazeteciler, içeri atılınca Abdullah ‘Cumhur’ Gül, bir kitabın bombadan beter olduğunu söylediğini ne çabuk unuttuk!

Unutkanlar, karanlığın kendi kendine dağılacağını sananlar, “demokrasi tuzağı”nda kıvranmakta özgürdürler; ancak unutmamalı ki İslam İnkılâpçıları iman ettikleri yoldan dönmezler.

Onlara “zalimler” diyenler, basın özgürlüğü öğretmeye kalkanlar da cehenneme giden yolda oyalanıyorlar; çünkü o diyor ki:

“Her ihtilalden sonra bu bozukların birkaç bini açık alanlarda idam edilirler yakılırlar ve hikâye de böylece kapanır. Bu gibilerin gazete yayınlamaları yasaktır…

Doğru yolda olan bir-iki parti dışında bütün partileri kapatacağız… Bundan böyle onlara izin vermeyeceğiz.”


Onları yalancılıkla, öldürtmekle suçlayanlar, en büyük İslam İnkılâpçısının şu sözlerini asla, ama asla akıllarından çıkarmamalılar:

“Diyorlar ki ‘Yalan söyleme!’ Allah’ın isteğini yerine getirirken ilke değişir.

Güçlüklerle karşılaştığımızda ve düşmanı yanıltmak gerektiğinde kendimizi koruyalım diye Allah insanoğluna yalan söylemeyi öğretti.

Yenilmek ve inancımızı tehlikeye atma bahasına doğruluğa bağlı mı kalmalıyız?

Biz, ‘Hayır’ diyoruz.

Diyorlar ki ‘Öldürme!’

Fakat Yaradan’ın kendisi bize öldürmeyi öğretti. Böyle bir yeteneğimiz olmasaydı insanlar çok önceleri hayvanlarca yok edilirlerdi. Öyleyse, inancımızın (inkılâbımızın) utkusu için gerektiğinde öldürmeyecek miyiz?

Aldatma, dolandırma, düzen kurma, hile, hırsızlık ve öldürmek birer araçtır. Bunlar kendi başlarına ne iyidir ne de kötü.”


Bunları söyleyen İslam İnkılâpçısının kimliğinin de hiçbir hükmü yok!

Yok, çünkü onlara göre inkılâbın yolu oradan oraya değişmez!

Onları yetiştiren Hocaları da zaten İslam İnkılâbını Allah’ın bir lütfu saymıştı.

Yoksa siz hala Cumhuriyetinizin hukukunun geçerli olduğunu; yalnızca bir dinse kisveli örgütün “kumpas” kurduğunu mu sanıyorsunuz?

Öyleyse, ölenler öldükleriyle kalırken siz de cumhurbaşkanı adayları tiyatrosunda oyuna katılabilirsiniz!

Not: Önceki yazılar için birkaç adres

http://www.akdenizgercek.com.tr, http://www.orduhayat.com, http://www.boluolay.com, http://www.sozgazetesi.org, http://www.ilk-kursun.com, http://www.yarimada.net, http://www.guncelmersin.com

Mustafa YILDIRIM, 25 Mayıs 2014