Bu Sitede Sol ve Sosyalizm Yaymacası Neden Çokça?
Gönderilme zamanı: Cmt Tem 24, 2010 2:55
Yakınıyorum...
Sesimi herkes duysun istiyorum!
Bu sitedeki "sol ve sosyalist bakış açısı" yaymacasından yakınıyorum!
Efendim, birileri tutuyor birilerine, okunacaklar listesi sunuyor! Ancak o birileri -neden ise- önderleri, oluşumları ve amaçları ile ilgili kendilerine yöneltilen savları -okur-yazar olmalarına karşın- iki satırda savuşturamıyorlar bir türlü!
Savlar ortada!
Yanıt yok!
Öncelik ile belirtmek isterim ki, bugüne kadar yazılmış yazgıya sözümüz yok...
Bizimki -Allah'ın izni ile- bugüne ve bundan sonrasına...
Şuradan dolanalım yakınma konumuza: Firavundan da eski zamanlardan beri, birileri insanlığı "yol"dan çıkarmaya çalışmaktadır. Bunun için de kullandıkları yöntem, bir olan gerçeği gölgelemek için ikilik çıkarmaktır. Ancak gerçek ve varlık birdir: Dolayısı ile ikilik, geçici bir yanılsamadır. O yüzden bize düşen, dayatılan bu sanal ikilik yanılgısından sıyrılarak, alemi yaratan vicdanımız ve aynalaştırdığımız bilincimiz ile birliğe ulaşmaktır. Konu üzerine düşünmek isteyen sazımıza-sözümüze bakabilir...
Sosyalizm'i konunun uzmanları anlatsın...
Kapitalizm de komünizm de aynı kaynaktan çıkan iki düşüncedir:
Cennet öncesi cehenneme açılan kapının ağzındaki iki dikeçtir.
Kapitalizm kişiyi bencillik ve yararcılığa iter. Ulusları toplumlara; toplumları aşiretlere; aşiretleri ailelere; aileleri de bireylere bölmekten çekinmez. İnsan ölmüştür, yalnızca müşteri-tüketici yaşar. Onlar da tükettikleri kadar yaşar!
Birey yalnızdır ve yolunu bulması gerekmektedir! Sorgulama yoktur...
Afyon paradır... Para dindir... Din afyondur...
Komünizm ise, yaradanın yeryüzündeki gölgesi olan insanı "orak-çekiç sallayıcısı" yapıverir. İşçilik zordur, işçi yoksuldur. Ona, "yönetenlerin işine gelecek işsel bir bilinç" vermek gerekir. İnsanları sınıf sınıf bölebilme yetisine iye olanlar, çarkların başındakine: "Kura çektik, işçi sınıfı sana çıktı!" derler ve kendilerine "sınıfları"nda başarılar dilerler...
Onlar işçidir ve işçi kalmalıdırlar! En azından "bu zamana kadar öyle idi" diyelim. Varoluşa baktığınıza ana öge, emek değil yaşamdır! Kutsal olan odur! İnsanın kol gücü ile verdiği emek, yüklü bir karıncanınkinden ya da bir sarmaşığın yaşama tutunur iken verdiği emekten farklı değildir!
Burada da sorgulama yoktur. Ve bu kez afyon olan, "din afyondur" sözüdür!
Sosyalizm, komünizm, ülkücülük, dincilik... Bunların hepsi, ülkemiz için zamanını doldurmuş ve sırları dökülmüş kavramlardır. "Ben ne devrimci, ne de ülkücüyüm: Benim ülküm devrimdir" desem, bana kim ne diyebilir! Beni kim nereye sığdırabilir!
Bugün bu ülkeyi kurtaracak yalnız ve yalnızca adını Gazi Kemal Atatürk'ten alan Kemalizm'dir!
Cumhuriyetçiliktir! Devletçiliktir! Devrimciliktir! Halkçılıktir! Laikliktir! Ulusalcılıktır!
Bunun dışında bir "izm"den söz edenin niyetinden, haklı olarak kuşku duyarım.
Bu bağlamda, burada yapılan particilik ve ithal ikilikler beni son derece rahatsız etmektedir.
Derdimiz devlet midir, yoksa siyaset mi!
Unutulmamalıdır ki: Devlet siyaset ile değil, kan ile irfan ile; devrim ile kurulur ve gerektiğinde korunur!
Sosyalizm zırvaları sıkan sınıf sınıf insan yığınlarına, şunu demek boynumuzun borcudur:
Bizim ülkümüz ayrıcalıksız, sınıfsız ve kaynaşmış bir yurttaşlar topluluğu ile kimsesizin kimsesi olan gerçek devleti yeniden yaratmaktır!
Bizim bayrağımız ne tek yıldız, ne de üç-hilaldir! Ay yıldızdır!
Ne adımız vardır, ne de sanımız: Bizler yalnızca Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyızdır!
Bizi biz yapan, bizi birbirimize bağlayan budur!
Konu çok uzundur; derindir ve en önemlisi de baldan tatlıdır... Çok dallanmadan tadında kesmek gerekir... Yoksa bazı arkadaşların, başlarını sokacakları ikinci yuvalarını yapmak, işten bile değildir.
Yaradan'ı aracısız bilme çabasına "tasavvuf" denir... Ki kendini bilmek gerekir!
Bir ülke kurup da, yapıtını tüm alçakgönüllüğü ile halkına bırakanı aracısız bilme çabasına ise "ahite vefa" denmelidir...
Güncel Meydan'da artık bir karar verilmelidir:
Sosyalizm... Sol... Sağ... İşçi Partisi... HEPAR...
Perinçek... İnönü... Ecevit... Siyaset... Ve diğerleri mi...
Yoksa -yalnızca ve yalnızca- bizi biz yapan değerler mi!
Aşık, dert çekmeyen dert kıymetin' bilemeyeceğinden, derdini dertsiz insana anlatmaz...
Bizim derdimizi dert eyleyenlere, yine Aşık söylesin sözü:
Veysel sapma sağa-sola:
Sen Allah'tan birlik dile.
İkilikten gelir bela...
Dava insanlık davası!
Sesimi herkes duysun istiyorum!
Bu sitedeki "sol ve sosyalist bakış açısı" yaymacasından yakınıyorum!
Efendim, birileri tutuyor birilerine, okunacaklar listesi sunuyor! Ancak o birileri -neden ise- önderleri, oluşumları ve amaçları ile ilgili kendilerine yöneltilen savları -okur-yazar olmalarına karşın- iki satırda savuşturamıyorlar bir türlü!
Savlar ortada!
Yanıt yok!
Öncelik ile belirtmek isterim ki, bugüne kadar yazılmış yazgıya sözümüz yok...
Bizimki -Allah'ın izni ile- bugüne ve bundan sonrasına...
Şuradan dolanalım yakınma konumuza: Firavundan da eski zamanlardan beri, birileri insanlığı "yol"dan çıkarmaya çalışmaktadır. Bunun için de kullandıkları yöntem, bir olan gerçeği gölgelemek için ikilik çıkarmaktır. Ancak gerçek ve varlık birdir: Dolayısı ile ikilik, geçici bir yanılsamadır. O yüzden bize düşen, dayatılan bu sanal ikilik yanılgısından sıyrılarak, alemi yaratan vicdanımız ve aynalaştırdığımız bilincimiz ile birliğe ulaşmaktır. Konu üzerine düşünmek isteyen sazımıza-sözümüze bakabilir...
Sosyalizm'i konunun uzmanları anlatsın...
Kapitalizm de komünizm de aynı kaynaktan çıkan iki düşüncedir:
Cennet öncesi cehenneme açılan kapının ağzındaki iki dikeçtir.
Kapitalizm kişiyi bencillik ve yararcılığa iter. Ulusları toplumlara; toplumları aşiretlere; aşiretleri ailelere; aileleri de bireylere bölmekten çekinmez. İnsan ölmüştür, yalnızca müşteri-tüketici yaşar. Onlar da tükettikleri kadar yaşar!
Birey yalnızdır ve yolunu bulması gerekmektedir! Sorgulama yoktur...
Afyon paradır... Para dindir... Din afyondur...
Komünizm ise, yaradanın yeryüzündeki gölgesi olan insanı "orak-çekiç sallayıcısı" yapıverir. İşçilik zordur, işçi yoksuldur. Ona, "yönetenlerin işine gelecek işsel bir bilinç" vermek gerekir. İnsanları sınıf sınıf bölebilme yetisine iye olanlar, çarkların başındakine: "Kura çektik, işçi sınıfı sana çıktı!" derler ve kendilerine "sınıfları"nda başarılar dilerler...
Onlar işçidir ve işçi kalmalıdırlar! En azından "bu zamana kadar öyle idi" diyelim. Varoluşa baktığınıza ana öge, emek değil yaşamdır! Kutsal olan odur! İnsanın kol gücü ile verdiği emek, yüklü bir karıncanınkinden ya da bir sarmaşığın yaşama tutunur iken verdiği emekten farklı değildir!
Burada da sorgulama yoktur. Ve bu kez afyon olan, "din afyondur" sözüdür!
Sosyalizm, komünizm, ülkücülük, dincilik... Bunların hepsi, ülkemiz için zamanını doldurmuş ve sırları dökülmüş kavramlardır. "Ben ne devrimci, ne de ülkücüyüm: Benim ülküm devrimdir" desem, bana kim ne diyebilir! Beni kim nereye sığdırabilir!
Bugün bu ülkeyi kurtaracak yalnız ve yalnızca adını Gazi Kemal Atatürk'ten alan Kemalizm'dir!
Cumhuriyetçiliktir! Devletçiliktir! Devrimciliktir! Halkçılıktir! Laikliktir! Ulusalcılıktır!
Bunun dışında bir "izm"den söz edenin niyetinden, haklı olarak kuşku duyarım.
Bu bağlamda, burada yapılan particilik ve ithal ikilikler beni son derece rahatsız etmektedir.
Derdimiz devlet midir, yoksa siyaset mi!
Unutulmamalıdır ki: Devlet siyaset ile değil, kan ile irfan ile; devrim ile kurulur ve gerektiğinde korunur!
Sosyalizm zırvaları sıkan sınıf sınıf insan yığınlarına, şunu demek boynumuzun borcudur:
Bizim ülkümüz ayrıcalıksız, sınıfsız ve kaynaşmış bir yurttaşlar topluluğu ile kimsesizin kimsesi olan gerçek devleti yeniden yaratmaktır!
Bizim bayrağımız ne tek yıldız, ne de üç-hilaldir! Ay yıldızdır!
Ne adımız vardır, ne de sanımız: Bizler yalnızca Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyızdır!
Bizi biz yapan, bizi birbirimize bağlayan budur!
Konu çok uzundur; derindir ve en önemlisi de baldan tatlıdır... Çok dallanmadan tadında kesmek gerekir... Yoksa bazı arkadaşların, başlarını sokacakları ikinci yuvalarını yapmak, işten bile değildir.
Yaradan'ı aracısız bilme çabasına "tasavvuf" denir... Ki kendini bilmek gerekir!
Bir ülke kurup da, yapıtını tüm alçakgönüllüğü ile halkına bırakanı aracısız bilme çabasına ise "ahite vefa" denmelidir...
Güncel Meydan'da artık bir karar verilmelidir:
Sosyalizm... Sol... Sağ... İşçi Partisi... HEPAR...
Perinçek... İnönü... Ecevit... Siyaset... Ve diğerleri mi...
Yoksa -yalnızca ve yalnızca- bizi biz yapan değerler mi!
Aşık, dert çekmeyen dert kıymetin' bilemeyeceğinden, derdini dertsiz insana anlatmaz...
Bizim derdimizi dert eyleyenlere, yine Aşık söylesin sözü:
Veysel sapma sağa-sola:
Sen Allah'tan birlik dile.
İkilikten gelir bela...
Dava insanlık davası!