1. yüz (Toplam 1 yüz)

Alaşehir Kongresi'nin 100'üncü Yılı

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ağu 17, 2019 16:41
gönderen Oğuz Kağan
Alaşehir Kongresi'nin 100'üncü Yılı

Alaşehir Kongresi, aynı zamanda aldığı kararlarla, kurtuluş mücadelesinin daha başlangıcında antiemperyalist yönünü perçinleyen önemli bir tarihsel olaydır.

İçinde bulunduğumuz günler, 16 Ağustos-25 Ağustos 1919 tarihlerinde toplanan Alaşehir Kongresi’nin 100’üncü yıldönümüdür. Milli Mücadele’nin ilk tohumlarının atıldığı Ege Bölgesi’nde, işgale karşı direnişi örgütlemek ve merkezileştirmek için toplanan Alaşehir Kongresi, aynı zamanda aldığı kararlarla, kurtuluş mücadelesinin daha başlangıcında antiemperyalist yönünü perçinleyen önemli bir tarihsel olaydır.

Kongre öncesi gelişmeler

Yunanlılar 15 Mayıs 1919’da İzmir’e çıktıktan sonra, işgallerini genişlettiler. İşgal edilen yerlerde mezalim başlamıştı. Yunanlıların İzmir’i işgali ve sonrasında diğer şehirlere uzanmaları, halkta büyük üzüntü yaratmıştı. Halk tehlikeyi sezmiş ve bir şeyler yapmak gerektiğini anlamıştı. Mayıs ayının son günlerinde Albay Bekir Sami Bey’in Ege’ye gelmesi, hareketlenmenin başlangıcı oldu. Bekir Sami Bey ve arkadaşları, Alaşehir’i merkez seçmiş ve çevrede örgütlenmeye başlamışlardı.

Alaşehirliler, Yunan işgaline karşı durumu görüşmek üzere 21 Mayıs günü hükümet binasında toplandılar. Bu toplantıda oybirliği ile mücadeleye ve çevredeki il ve ilçelerle işbirliğine karar verildi. 22 Mayıs günü, Alaşehir gençlerinden Hüseyin Paşazade, kaymakama başvurarak gönüllülerden oluşacak bir müfreze kurmak istediğini bildirdi.

Yüzbaşı Süleyman Sururi Bey’in girişimi ile 22 Mayıs gecesi Ulu Cami’de bir toplantı daha yapıldı. Kaymakam Bezmi Nusret (Kaygusuz), “Bir Roman Gibi” isimli anı kitabında, büyük bir kalabalığın katıldığı toplantıyı şöyle anlatır: “Önce Süleyman Sururi Bey söz söyledi. Askerlik Şube Reisi Muhtar Bey, daha yumuşak ve inandırıcı bir lisan ile onu takip etti. Her ikisi de, müdafaa ve teşkilatın genişletilmesi lüzumunu tekrarladılar. Herkese güven geldi. Milli bir heyecan, vatani bir kaynaşma ve kalbi bir birlik ile camiden ayrıldık.” Mustafa Bey’in hazırlığını yürüttüğü müfreze, 30 Mayıs’ta kuruldu. Çevre il ve ilçelerde de benzeri kıpırdanmalar başlamıştı.

‘Anadolu İhtilali’nin ilk kurbanları’

Milli Mücadele yolunda Ege’de böylesi çalışmalar yapılırken, İstanbul Hükümeti de hareketi engellemenin yollarını arıyordu. Bu konuda cami hocalarından yararlanıyor ve onları kullanıyorlardı. Yüzbaşı Selahattin Bey’in anılarında, bu olay şöyle anlatılır: “Geceden haber vermişlerdi. Alaşehir’in camilerine dört hoca gelmiş, halka vaaz ederek diyorlarmış ki: ‘Yunan ordusu padişah emriyle geliyor, sakın hizmette kusur etmeyin.’ Bekir Sami, bu hocaların sabahleyin kaymakamlık binası önüne getirilmesini söylemişti. Biz atlara binip, Alaşehir hükümet konağının önüne geldiğimiz zaman, kaymakam, jandarma kumandanı ve dört hoca oradaydılar. Kumandan sordu: ‘Hocalar bunlar mı?’ Birisi ‘Evet’ dedi. Bu karşılık üzerine Bekir Sami, umulmadık bir an içinde tabancasını çekip dört hocayı yere serdi. Onlar yerde debelenirken gür ve sert bir sesle kaymakama: ‘Görevlerini yapmayanların sonu bu olacaktır. Bunu unutmayın ve siz de böyle davranın’ deyip atını sürdü. Bekir Sami, 3 Haziran 1919 sabahı, Anadolu ihtilalinin ilk kurbanlarının kanlarını Alaşehir’de dökmüştü.”

Batı Anadolu’daki direniş hareketinin örgütlenmesinde önemli hizmetleri geçen Hacim Muhittin Bey, Alaşehir Kongresi’ne katılmak üzere Akhisar ve Salihli üzerinden Alaşehir’e geldi. 16 Ağustos öğleden sonra saat 15’te, Alaşehir’de, eşraftan Halil Hüseyin Paşazade Mustafa Bey’in salonunda kongre açıldı.

Alaşehir Kongresi’ne katılan delegelerden başlıca isimleri şöyle sıralayabiliriz: Hacim Muhittin Bey (Balıkesir), İbrahim Bey (Uşak), Ömer Bey (Alaşehir), Galip Bey (Alaşehir), Müftü İsmail Hakkı Efendi (Soma), Eski Müftü Osman Efendi (Soma), Belediye Başkanı Bahri Bey (Manisa), Ahmet Faik Bey (Kırkağaç), Kamil Efendi (Akhisar), Mustafa Bey (Sındırgı), İlhami Bey (Nazilli), Zahid Molla (Salihli), Abdülgaffar Efendi (Balıkesir), Ömer Lütfü Efendi (Salihli), Ethem Bey (Sındırgı), İsmail Hakkı Efendi (Gördes).

Gündem ve kararlar

Kongre’nin gündeminde, Yunanların memleketten çıkarılması için her türlü girişimde bulunulması ve bunun ilanı maddesi başı çekiyordu. İşgal sahası meselesinin tetkiki ile demiryollarının İzmir’e zahire nakletmemesi ve demiryolu memurlarının İslamlardan olması gibi teknik ve güncel konular da gündemde yer alıyordu.

Kongre, dokuz gün süren tartışmalar boyunca, ikili bir görevi yerine getirmeye çalıştı. Mücadelenin askeri yönünün düzenlenmesi ile cephe gerisi sorunlarının çözümlenmesi birlikte değerlendirildi. Kongre Başkanı Hacim Muhittin Bey’in bir numaralı önerisiyle, kongre ve kongre sonrası oluşturulacak örgütlenmeye “Hareket-i Milliye Reddi İlhak” ismi verildi. Genel seferberlik kabul edildi. Kuvayi Milliye’nin hiçbir surette dağıtılmaması ve harekâtın geçici olsa dahi durdurulmaması; Yunan mezaliminin araştırılması için, İtilaf Devletleri temsilcilerinden kurulu İzmir’deki Tahkikat Komisyonu’na muhtıra verilmesi, ancak müzakereye girilmemesi, ittifakla kabul edildi.

Antiemperyalist tavır

Alaşehir Kongresi, her yönüyle disiplinli ve düzenli bir kongre olmuştur. O günün ortam ve koşullarında, böylesi bir kongrenin yapılabilmesi gerçekten başarıdır. Kongrede yapılan tüm tartışmalar, konuşmalar tutanaklara geçirilmiştir. Kongre öncelikle milli mücadelenin askeri ve siyasi yönleri üzerinde durmuş, sorunlara pratik çözümler getirmeye çalışmıştır. Kongre’de, o günkü ekonomik durum ve halkın içinde bulunduğu koşullar da gündeme gelmiştir. Daha önce Balıkesir Kongresi’nde alınan, İzmir’e zahire gönderilmesinin men edilmesine ilişkin karar kaldırılmıştır.

Alaşehir Kongresi’nde yapılan bir başka önemli tartışma ise demiryollarını işleten yabancı kumpanyalara karşı tavır alınmasıdır. Bu tavır, Alaşehir Kongresi’nin ulusalcı ve antiemperyalist özünü daha da perçinlemektedir. Görüldüğü gibi Alaşehir Kongresi, Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın önemli bir sayfasıdır. Milli Mücadele, buna benzer yeterince bilinmeyen sayfalarla doludur. 100’üncü yılda, bu bilinmeyen sayfaları araştırmak, öğrenmeye çalışmak, yeni kuşakların tarihsel sorumluluğu ve görevidir.

Mehmet Şakir ÖRS

Cumhuriyet, 17 Ağustos 2019