1. yüz (Toplam 1 yüz)

Yabancı antrenör

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 27, 2009 11:27
gönderen mukanorkan
“Boğaz güzel, rakı güzel” diyen yabancılar Türkiyemizde hep baş tacı edildiler. Berlin’de Almanya’yı 2-1 yendiğimizde Milli Takımımız’ın çalıştırıcısı Rebil Erkal’dan hiç söz edilmeyip başarının mimarının Turgay olduğu öne sürüldü.
En güçlü dönemlerinde Macaristan’ı 3-1 yendiğimizde tek seçici Eşfak Aykaç işbaşındaydı.
Dünya üçüncülüğünü kazandığımızda Şenol Güneş görevdeydi. Şimdi nerde bu değerli yönetici? Ta, Uzakdoğu’da. Türkiyemizde yabancı çalıştırıcılara kulüpler kapılarını sonuna kadar açarken, Şenol’a kapadılar.
Yabancı hayranlığı dendiğinde aklıma bir zamanlar Karabük’ü çalıştıran Küçük Halil geliyor.
Bu hoca konuşurken F.Bahçe antrenörü Molnar’ı taklit eder, “Topu bana at” yerine “Var sen atmak topu bana” derdi.
Atasporumuz güreşin başına bile defalarca yabancı antrenör getirildi. Macar Paul Peter’le Finli Pellinen görevde iken Çoban Mehmet’i Paris’te (1924), Tekirdağlı Hüseyin’i de (1928) Amsterdam Olimpiyatları’nda serbest tür güreştirselerdi bu iki kahraman da altın madalya alırdı.
Bir tarihte Ermeni soylu Şahmuradov, Milli Takımımızın başında iken bana geyip Mahmut Demir’i şikayet ederek “Ali ağabey be... Böyle pehlivan mı olur! Atalım şunu be!” demişti.
Mahmut henüz işin başındaydı. Şah bunları söylerken yanımda Milliyet gazetesi yazarı Ercan Güven vardı. Kendimi kaybedip Şah’a bağırdım. “Sen ASALA mısın? Mahmut ilerde dünyanın en büyük güreşçisi olacak!” Bu Amasya doğumlu dekilenlı dediğim gibi 3 kez Avrupa, 1 kez dünya, 1 kez de olimpiyat şampiyonlukları kazandı. İran’ın başkenti Tahran’da “Dünyanın en iyi güreşçisi” ilan edildi.
Bu ülke insanını tanıyan çalıştırıcılar ancak içimizden çıkar. Kendi insanımıza güvenelim.


kaynak