1. yüz (Toplam 1 yüz)

Düşünmüyoruz/Barış Ozan ÖZDEMİR

İletiGönderilme zamanı: Pzr Ara 07, 2014 20:56
gönderen Barış Ozan Özdemir
Oturduğunuz yerden kalkın, pencereye doğru yaklaşın ve başınızı gökyüzüne çevirin. Uzunca bakın. Zihninizde tanrı ve yıldızlar arasında gidip gelen bir bilinmeyen oluşacaktır. Şimdi pencereden uzaklaşın. Usulca sandalyenize oturun. 1071 sayısını zihninize sorun ve aldığınız ilk dönütü mırıldanın. Yavaşça eğilin. Başınızı kaldırın. Zıplayın. Tebrikler. Malazgirt Savaş'ının tarihini şüphesiz bildiniz.
-Çünkü 1071 her zaman Malazgirt Savaşıdır keza 1453'de her zaman İstanbul'un fethidir. Mustafa Kemal her zaman Atatürktür. Muhammed her zaman Müslümandır. Gökyüzü her zaman yıldızlarındır. Tanrı her zaman gökyüzü-nündür. Sol yumruğunu kaldıran her zaman dinsizdir. Hitler her zaman seçimle başa gelmiştir.-
Tekrar sandalyeye oturun. Kalkın.
Size en yakın bulunan kitabı açın ve ön sözünü okuyun.
Resim

-Çünkü kitapların her zaman ön sözü vardır.-
Buraya kadar bir çoğunuz eleştirmeden ve sorgulamadan ezberlediğiniz yanıtları verdiniz. Bu basit test Türk Milli Eğitiminin öğrenci yetiştirme programlarından aldığı dönütü net bir şekilde önümüze seriyor aslında.
Fulbright anlaşmasının imzalanmasıyla beraber başta Amerika olmak üzere yabancı ülkelerin "Milli" eğitimimize karışmaya başlaması ve kendi burslarıyla öğrenciler yetiştirip bu öğrencilerin ülkemizde eğitim ve kültürle ilgili önemli yerlere getirilmesiyle beraber eğitimimizdeki eleştirel bakış açısı en alt seviyeye doğru bir yolculuğa çıkmaya başladı.
Eğitimimizde felsefe, demokrasi, düşünme eğitimi, mantık gibi dersler zorunlu ders olmaktan çıkarıldı. Yerlerine Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi adı altında Müslümanlık propagandası yapan ve sorgulayıcı yaklaşıma kesinlikle kapalı olan dogmatik bir ders getirildi. Gönül isterdi ki bizler bu dersin içerisinde tüm dinleri tanıma fırsatı bulsak, dinlerin yanlışlarını yada yorumlanma hatalarını tartışabilsek.
Maalesef her zaman gönlümüzle hükümetlerimiz uyuşmuyor, uyuşamıyor.
Ayrıca son zamanlarda hiç bir pedagojik eğİtim almayan cami hocaları din derslerine girmeye başladı. Artık derslerde soracağınız eleştirel sorularınıza falakayla cevap alınabilir yada okkalı bir "Osmanlı" tokadıyla Darwin'i Müslüman ilan edebilirsiniz.
Böylece Orta Doğu yobazlığını ve ilkelliğini de daha 7 yaşlarından itibaren çocuk ve gençlerimize aşılanmış olmakta. Ne üzücüdür ki Cumhuriyet ilan edildiği günden ilan edildiği saate kadar ezbere bilen ancak Cumhuriyet devriminin ne anlama geldiğini sorgulamayan, araştırmayan bir nesil yetiştirilmekte.
Milli değerlerimizin yerlerini ümmi değerler almakta ve öğrenciler ümmet anlayışıyla ilk olarak başında Milli ibaresi taşıyan bakanlığımızın açtığı okullarda karşılaşmakta. Basit duygu sömürüleri adı altında Osmanlıca tekrar gün ışığına çıkarılmaya çalışılmakta. Amaç karşı devrim olduğu, amacın dil devrimiyle halka kazandırılan bilim ve edebiyatın halktan tekrar kaçırılmaya çalışılması olduğu, amacın sorgusuz sualsiz neslin kafasını iyice bulandırmak olduğu apaçık ortada.
Ezberci eğitimin oluşturulma aşamalarında buraya kadar din üzerinden gitsek de değinmemiz geren önemli noktalardan biri de mevcut sınav sistemi ve bu sisteme bağlı eğitim yeterliliğidir.
Uygulamasız, deneysiz, görüğünü geçiren ve bunu beş şık içerisinde değerlendiren Türk öğrencisi, hayatı mı sorgulamalı yoksa hayatımı mı kazanmalı sorun-salıyla beraber ortalama 15 yıl eğitimden geçmektedir. Hayatı sorgulayanlar işsizler ordusu için hazırlanmakta, 40 matematik 40 Türkçe 40 fen sorusuyla hayatı kazananlar mühendis olmakta, 25 matematik yapanlar askere gitmek için hazırlanmakta, sınava girmeyenlerse sanayinin yolunu tutmaktadır. Bu tabloya baktığımızda başarılı öğrenci profili hangisi olmalıdır? Cevap belli. Peki,hayatı sorgulayan yada sanayiye giden öğrenciler ayrı okullarda okusalardı, ayrı sınavlara girselerdi başarılı öğrenci profili nasıl olurdu? Sorgulamayan bir mühendise göre merak eden diplomalı bir filozofu daha başarılı sayamaz mıydık?
Avrupa her an yeni bir teknolojik ve biyo-kimyasal gelişme olurken bizim koskoca profesörlerimizden neden ses çıkmıyor? Neden dünyada en az bilimsel makale yayınlayan ülkeler arasındayız? Çünkü düşünmüyoruz ezberliyoruz. Ve bizler ezberle-dikçe, sorgulamadıkça, bir şeylere isyan etmedikçe, biat etmeye devam ettikçe emperyalizmin gölgesini öğlen 12'de bile görmeye devam edeceğiz!
Barış Ozan Özdemir