Serdar Ateş: HAFIZAMIZ OLMASA, KENDİNİZİ VATANSEVER SAYDIRACAKSINIZ ! (‘’TİMSAH GÖZYAŞLILARA, İHANETLERİNİ HATIRLATMA ‘’)
Gönderilme zamanı: Cum Ara 23, 2016 22:21TÜRK ASKERİ İÇİN; SÖZDE İÇİ YANAN ROLDEKİ AKEPE'LİLER 14 YILDA 3000'İN ÜZERİNDE TÜRK ŞEHİT VERİLİRKEN NE YAPIYORDU ?
-2004’te AB-ABD dayatması ile 30.06.2004 tarihinde 5190 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda Değişiklik yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kaldırılması ile terörle mücadeleye ve vatana ihanet dahil olmak üzere tüm bölücü ve hukuk dışı fiiller HSYK denetiminde ağır ceza mahkemeleri görev alanına dahil edilerek,bu suçlar münferit suç haline getirilmiştir.
04.12.2004 tarihinde T.C.K. ve Terörle Mücadele kanunu’nda yapılan değişikliklerle terör suçları da Ağır Ceza Mahkemelerinin kapsamına alınarak;Terörle mücadele kanunun 8. maddesi değiştirilerek bölücülüğü teşvik ve propaganda suçu kapsam dışına çıkarılmıştır.
(1991 tarihli 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu:
http://www.hukuki.net/kanun/3713.15.text.asp
2004 değişiklikleri:
( http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2 ... 0718-1.htm )
-2005'te F tipi savcı Ferhat Sarıkaya ile Şemdinli Kumpası kurdular..
-Aynı dönemde (2005) TSK’nın asimetrik ve Karma Savaş stratejilerine karşı kurulmuş; Genelkurmay Psikolojik Savaş dairesine kilit vurdular.
-2006'da Şemdinli Kumpası kullanılarak; F tipini çok bilmiş ama hiç savaşmamış (!) Sabri Uzun'un da onayı ile TEM kanununda değişiklikle bölücü örgütün propaganda yapması dahil olmak üzere;terörist ateş açmadan güvenlik görevlisinin ateş açmamasını da içeren bir çok değişikliği içeren tasarıyı 29 Haziran 2006 tarihinde Meclis tartışarak; 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik yapan kanunu kabul etti.Terör örgütü bu süreçten sonra, şehirlerde rahatladı ve propaganda imkanı buldu.
- Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB), içeriği itibariyle devletin iç ve dış tehdit algılamalarını madde madde ortaya koyan bir belge niteliğindedir.Atanmışlarca özellikle keyfi değiştirme ve siyasi anlamda menfi kullanımının önlenmesi için ;2010’a dek MGK işlerliğinde sivil-asker –istihbarat dengesinde çizilen hatlar;2007 Dolmabahçe görüşmesi ; AB uyum yasalarına uygun olarak yeniden düzenlenen MGK dahilinde artık güç dengesinin Hükümet eliyle düzenlendiği bir belge niteliğine kavuşmuştur.
(MGSB 1997’e dek 5kez değiştirilmişti: http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=9021)
- Yine 2007'de Zirve Yayınevi Cinayetleri Kumpası ; Türk Milliyetçiliği başta olmak üzere, TSK eski ve güncel Komuta kademesine saldırılması için f tipi gizli tanıklarla birlikte kullanıldı.Ciinayeti azmettirenle ABD Adana konsolosluğunun HTS kayıtları istenmesine rağmen, kullanılmadı.(ABD Adana Konsolosluğunun birebir operasyonudur)
-Ardı sıra pkk'lı olmayı ödüllendiren ''Etkin Pişmanlık'' yasası ile her bir Habur pkklısı ve sonradan teslim olanları; BDP-AKEPE belediyelerinde sınavsız-şartsız iş sahibi oldu...
Sempatizan ve propaganda serbestine sahip olanları ise, üniversiteleri doldurup; öğrencilikte militanlaşarak; öğretmen -doktor- sağlık görevlisi olarak devlette iş sahibi yapıldı.
-2008'de ''Devlet için devlet olan yasadışı örgütle mücadele ediyoruz'' yalanıyla Ergenekon;
2010'da TSK,Fatih Camiini bombalayacaktı yalanıyla Balyoz;
2011'de ise, sözde Askeri casusluk ve şantaj kumpaslarını uydurdular.
2007’de Dolmabahçe Mutabakatı ile başlayan Turuncu Devrim; Balyoz ve Ergenekon iddianameleri ile gerçeklik kazanmış;2010’da MGSB’de ve diğer Atatürk karşıtı yönetmelikle Cumhuriyet ve onun savunucusu olan Kurum ve Kuruluşlara karşı savaş bayrağı açmıştır!
25 Temmuz 2008’de başlatılan sözde Ergenekon Davası ile 85 TSK ve Kamu Görevlisi,ardı sıra Balyoz Davası ile 400’e yakın personel Casus ve Terör örgütü üyeliği ile itham edildi…Oysa gerçek Casus Kurt’un ininde belliydi..
-Kısaca; Kumpaslar ile TSK'ya saldırdılar.TSK komuta kademesinin silsilesini yok ettiler !
-27 Haziran 2009’da T.C.K. ve bazı kanunlarda yapılan değişikliklerle T.S.K. mensupları sivil mahkemelerde yargılanabilmesinin önü açıldı.
http://www.ntvmsnbc.com/id/24979177/#storyContinued
Özellikle 2010’a kadar ismen açık olarak gösterilen iç ve dış tehditler kapsam alanının daha da genişletilmesi için özellikle belirsiz bırakılarak tüm Ulusalcı-Milliyetçi Düşüncede olan kurum ve kuruluşlar karşı darbenin bir çekincesi olarak, iç tehdit kapsamına alınmıştır.
-4 Şubat 2010’da kaldırılan EMASYA protokolü sebebiyle Genelkurmay ile Emniyet arasındaki terörle mücadelede eşgüdüm ve uyumluluk yok edilmiştir.
Parantez: B.O.P.’nin ön hazırlık aşaması 1. Körfez savaşı ardından bölünmüş Irak perspektifinin yaratılması için konuşlandırılan Çekiç Güç ve dönemin Anadolu Federal Devletleri projesi bulunan Turgut Özal önderliğinde :12 Nisan 1991’de 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu bahane edilerek kaldırılan 2 sayılı Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile vatana ihanet suçu terör dışında kapsamsız bırakılarak; özellikle hukuki boşluk yaratılmıştır.
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Vatana_ihanet)
-2012'de iş, F tipi savcı eliyle; pkk'lıyı öldüren asker ve subayı tutuklamaya kadar gitti.
(terorist-olduren-17-asker-tutuklandi-t31661.html)
-2012’de Genelkurmay’ın gözü kulağı GES, MİT’e devredildi; 2016 Eylül’ünde kurumun başındaki istihbaratçı F tipi olduğu anlaşılarak(!) tutuklandı.MİT, GES imkanları ile ilgili önleyici bilgileri bile Genelkurmay ve Hava Savunma birimleri ile paylaşmaması sonucu; 22 Haziran 2012’de keşif görevindeki Türk savaş uçağı Suriye’liler tarafından düşürüldü. İsthbarat başındaki Fidan, Suriye ile savaş amacı için, eylemlerine daha rahat devam etti.
-2013'te S'açılım ile TSK pkk'ya karşı silah-tutuk durumuna getirdiler.Akiller gurubu ile halkı pkk ve bölünmeye alıştırmaya çalıştılar.Bir dönem akillere karşı gelenler için hapishanelerin dolu olması ve süregelen Silivri yargılamaları sebebiyle, KKTC'ye mahkum yollama planı bile yaptılar.(Esasen amaç Silivri Esaretini gözden uzaklaştırmak idi, lakin ''uzakta güvenlik sorunu olur'' diye vazgeçtiler.
-2013 yılında torba kanunla; Şehitlik ve Gazilik kavramını sadece RTE ve AKEPE'ye özgü hale getirdiler.Savaşan personelin yanına; görev başında iş kazası veya normal olarak ölenleri de içine alan bir düzenleme ile görev-meslek sebebi ile ölüm kademesine indirildi.
-2014’te Siyon Aşireti Peşmergeleri, PYD’ye destek olarak ; AKEPE eliyle Suriye’ye özgürlük savaşçıları yanıltsatması için geçirildi.Geçiş esnasında yemek ücretleri bile, Türk Hükümeti tarafından ödendi.
-2014’te Ilımlı Suriye’li muhalifleri eğitmek ve donatarak sözde Işid ile savaştırmak adına ABD desteğiyle 500 milyon dolarlık kaynak yaratılarak;hedef 5000 militanın yetiştirilmesi planlandı;60 kişi yetiştirildi; geri kalan para buhar oldu.Buhar, PYD’ye aktarılan silahlar ve pkk’nın Türkiye kalkışmasındaki tüneller ile PYD ve Kuzey Irak üzerinden silah ve lojistik destek aldığının anlaşılması ile, aşikar oldu.
(http://www.radikal.com.tr/dunya/bir-cok ... t-1445264/ )
-2015'te molotof atan pkk'lıya ateş açılmasının yasak olduğunu; Yargıtay'ın ateş serbest kararı ile öğrendik !
-2016'nın 15 Temmuz'da ayarlı şekilde sokağa çıkıp yaralanan veya ölenlerin aileleri 3000 TL maaşa bağlanırken ; TSK'daki gazilerin Fizik-Tedavi ve Rekreasyon merkezleri bile kapatılıp, GATA tarihe karıştırılırken; şehit -gazi maaşları AKEPE'nin doldurulmuş Alaylı ölü ve sakat kalanları arasında 3 ile 7 katı arasında farklılık oluştu.
-Şura kararlarını kendileri için kullanarak; 30 Ağustos 2016'da f tipi yaftalamasıyla 1500 Albay'ı emekli ettiler.Buna karşı F tipi Askeri yargı ve savcıları önce tutuklayıp, sonra iade-i itibar ettiler.En önemlisi Asker ve Polis dahilinde bölünmüşlükle birlikte, güvensizliği de ekerek; AKEPE dışında kimseye güvenmemeyi salık veren sabık aklı ülkeye yerleştirdiler...
-pkk -pyd ve türevi bölücü örgütleri savunmalarına rağmen; ne hdp'yi, ne de irticai faaliyetleri bilinen vakıf -dershane ve yurttları kapatmadılar ama; eski yoldaşları FETÖ'yü bakane ederek Harp Okulları'nı kapatıp; sözde sivilleştirerek başına sivil yandaş bir rektör atayarak partizan asker okulları haline getirdiler.
-14 yılda şehit edilen 3000 asker; ve binlerce gazinin adı anılmaz, hatırlanmazken; ekranlarda her gün 15 Temmuz AKEPE ölü ve sakat kalanlarının hayat öyküleriyle; Başkanlık propagandası yapılırken...
ARTIK, VATAN VE MİLLET İÇİN ÖLENİN; BUNCA SUÇ SECERESİYLE SABIK AKEPE BAKIMINDAN, BİR DEĞERİ OLABİLİR Mİ?
Serdar Ateş
23.12.2016
-2004’te AB-ABD dayatması ile 30.06.2004 tarihinde 5190 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nda Değişiklik yapılması ve Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kaldırılması ile terörle mücadeleye ve vatana ihanet dahil olmak üzere tüm bölücü ve hukuk dışı fiiller HSYK denetiminde ağır ceza mahkemeleri görev alanına dahil edilerek,bu suçlar münferit suç haline getirilmiştir.
04.12.2004 tarihinde T.C.K. ve Terörle Mücadele kanunu’nda yapılan değişikliklerle terör suçları da Ağır Ceza Mahkemelerinin kapsamına alınarak;Terörle mücadele kanunun 8. maddesi değiştirilerek bölücülüğü teşvik ve propaganda suçu kapsam dışına çıkarılmıştır.
(1991 tarihli 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu:
http://www.hukuki.net/kanun/3713.15.text.asp
2004 değişiklikleri:
( http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2 ... 0718-1.htm )
-2005'te F tipi savcı Ferhat Sarıkaya ile Şemdinli Kumpası kurdular..
-Aynı dönemde (2005) TSK’nın asimetrik ve Karma Savaş stratejilerine karşı kurulmuş; Genelkurmay Psikolojik Savaş dairesine kilit vurdular.
-2006'da Şemdinli Kumpası kullanılarak; F tipini çok bilmiş ama hiç savaşmamış (!) Sabri Uzun'un da onayı ile TEM kanununda değişiklikle bölücü örgütün propaganda yapması dahil olmak üzere;terörist ateş açmadan güvenlik görevlisinin ateş açmamasını da içeren bir çok değişikliği içeren tasarıyı 29 Haziran 2006 tarihinde Meclis tartışarak; 5532 sayılı Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik yapan kanunu kabul etti.Terör örgütü bu süreçten sonra, şehirlerde rahatladı ve propaganda imkanı buldu.
- Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB), içeriği itibariyle devletin iç ve dış tehdit algılamalarını madde madde ortaya koyan bir belge niteliğindedir.Atanmışlarca özellikle keyfi değiştirme ve siyasi anlamda menfi kullanımının önlenmesi için ;2010’a dek MGK işlerliğinde sivil-asker –istihbarat dengesinde çizilen hatlar;2007 Dolmabahçe görüşmesi ; AB uyum yasalarına uygun olarak yeniden düzenlenen MGK dahilinde artık güç dengesinin Hükümet eliyle düzenlendiği bir belge niteliğine kavuşmuştur.
(MGSB 1997’e dek 5kez değiştirilmişti: http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=9021)
- Yine 2007'de Zirve Yayınevi Cinayetleri Kumpası ; Türk Milliyetçiliği başta olmak üzere, TSK eski ve güncel Komuta kademesine saldırılması için f tipi gizli tanıklarla birlikte kullanıldı.Ciinayeti azmettirenle ABD Adana konsolosluğunun HTS kayıtları istenmesine rağmen, kullanılmadı.(ABD Adana Konsolosluğunun birebir operasyonudur)
-Ardı sıra pkk'lı olmayı ödüllendiren ''Etkin Pişmanlık'' yasası ile her bir Habur pkklısı ve sonradan teslim olanları; BDP-AKEPE belediyelerinde sınavsız-şartsız iş sahibi oldu...
Sempatizan ve propaganda serbestine sahip olanları ise, üniversiteleri doldurup; öğrencilikte militanlaşarak; öğretmen -doktor- sağlık görevlisi olarak devlette iş sahibi yapıldı.
-2008'de ''Devlet için devlet olan yasadışı örgütle mücadele ediyoruz'' yalanıyla Ergenekon;
2010'da TSK,Fatih Camiini bombalayacaktı yalanıyla Balyoz;
2011'de ise, sözde Askeri casusluk ve şantaj kumpaslarını uydurdular.
2007’de Dolmabahçe Mutabakatı ile başlayan Turuncu Devrim; Balyoz ve Ergenekon iddianameleri ile gerçeklik kazanmış;2010’da MGSB’de ve diğer Atatürk karşıtı yönetmelikle Cumhuriyet ve onun savunucusu olan Kurum ve Kuruluşlara karşı savaş bayrağı açmıştır!
25 Temmuz 2008’de başlatılan sözde Ergenekon Davası ile 85 TSK ve Kamu Görevlisi,ardı sıra Balyoz Davası ile 400’e yakın personel Casus ve Terör örgütü üyeliği ile itham edildi…Oysa gerçek Casus Kurt’un ininde belliydi..
-Kısaca; Kumpaslar ile TSK'ya saldırdılar.TSK komuta kademesinin silsilesini yok ettiler !
-27 Haziran 2009’da T.C.K. ve bazı kanunlarda yapılan değişikliklerle T.S.K. mensupları sivil mahkemelerde yargılanabilmesinin önü açıldı.
http://www.ntvmsnbc.com/id/24979177/#storyContinued
Özellikle 2010’a kadar ismen açık olarak gösterilen iç ve dış tehditler kapsam alanının daha da genişletilmesi için özellikle belirsiz bırakılarak tüm Ulusalcı-Milliyetçi Düşüncede olan kurum ve kuruluşlar karşı darbenin bir çekincesi olarak, iç tehdit kapsamına alınmıştır.
-4 Şubat 2010’da kaldırılan EMASYA protokolü sebebiyle Genelkurmay ile Emniyet arasındaki terörle mücadelede eşgüdüm ve uyumluluk yok edilmiştir.
Parantez: B.O.P.’nin ön hazırlık aşaması 1. Körfez savaşı ardından bölünmüş Irak perspektifinin yaratılması için konuşlandırılan Çekiç Güç ve dönemin Anadolu Federal Devletleri projesi bulunan Turgut Özal önderliğinde :12 Nisan 1991’de 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu bahane edilerek kaldırılan 2 sayılı Hıyanet-i Vataniye Kanunu ile vatana ihanet suçu terör dışında kapsamsız bırakılarak; özellikle hukuki boşluk yaratılmıştır.
(http://tr.wikipedia.org/wiki/Vatana_ihanet)
-2012'de iş, F tipi savcı eliyle; pkk'lıyı öldüren asker ve subayı tutuklamaya kadar gitti.
(terorist-olduren-17-asker-tutuklandi-t31661.html)
-2012’de Genelkurmay’ın gözü kulağı GES, MİT’e devredildi; 2016 Eylül’ünde kurumun başındaki istihbaratçı F tipi olduğu anlaşılarak(!) tutuklandı.MİT, GES imkanları ile ilgili önleyici bilgileri bile Genelkurmay ve Hava Savunma birimleri ile paylaşmaması sonucu; 22 Haziran 2012’de keşif görevindeki Türk savaş uçağı Suriye’liler tarafından düşürüldü. İsthbarat başındaki Fidan, Suriye ile savaş amacı için, eylemlerine daha rahat devam etti.
-2013'te S'açılım ile TSK pkk'ya karşı silah-tutuk durumuna getirdiler.Akiller gurubu ile halkı pkk ve bölünmeye alıştırmaya çalıştılar.Bir dönem akillere karşı gelenler için hapishanelerin dolu olması ve süregelen Silivri yargılamaları sebebiyle, KKTC'ye mahkum yollama planı bile yaptılar.(Esasen amaç Silivri Esaretini gözden uzaklaştırmak idi, lakin ''uzakta güvenlik sorunu olur'' diye vazgeçtiler.
-2013 yılında torba kanunla; Şehitlik ve Gazilik kavramını sadece RTE ve AKEPE'ye özgü hale getirdiler.Savaşan personelin yanına; görev başında iş kazası veya normal olarak ölenleri de içine alan bir düzenleme ile görev-meslek sebebi ile ölüm kademesine indirildi.
-2014’te Siyon Aşireti Peşmergeleri, PYD’ye destek olarak ; AKEPE eliyle Suriye’ye özgürlük savaşçıları yanıltsatması için geçirildi.Geçiş esnasında yemek ücretleri bile, Türk Hükümeti tarafından ödendi.
-2014’te Ilımlı Suriye’li muhalifleri eğitmek ve donatarak sözde Işid ile savaştırmak adına ABD desteğiyle 500 milyon dolarlık kaynak yaratılarak;hedef 5000 militanın yetiştirilmesi planlandı;60 kişi yetiştirildi; geri kalan para buhar oldu.Buhar, PYD’ye aktarılan silahlar ve pkk’nın Türkiye kalkışmasındaki tüneller ile PYD ve Kuzey Irak üzerinden silah ve lojistik destek aldığının anlaşılması ile, aşikar oldu.
(http://www.radikal.com.tr/dunya/bir-cok ... t-1445264/ )
-2015'te molotof atan pkk'lıya ateş açılmasının yasak olduğunu; Yargıtay'ın ateş serbest kararı ile öğrendik !
-2016'nın 15 Temmuz'da ayarlı şekilde sokağa çıkıp yaralanan veya ölenlerin aileleri 3000 TL maaşa bağlanırken ; TSK'daki gazilerin Fizik-Tedavi ve Rekreasyon merkezleri bile kapatılıp, GATA tarihe karıştırılırken; şehit -gazi maaşları AKEPE'nin doldurulmuş Alaylı ölü ve sakat kalanları arasında 3 ile 7 katı arasında farklılık oluştu.
-Şura kararlarını kendileri için kullanarak; 30 Ağustos 2016'da f tipi yaftalamasıyla 1500 Albay'ı emekli ettiler.Buna karşı F tipi Askeri yargı ve savcıları önce tutuklayıp, sonra iade-i itibar ettiler.En önemlisi Asker ve Polis dahilinde bölünmüşlükle birlikte, güvensizliği de ekerek; AKEPE dışında kimseye güvenmemeyi salık veren sabık aklı ülkeye yerleştirdiler...
-pkk -pyd ve türevi bölücü örgütleri savunmalarına rağmen; ne hdp'yi, ne de irticai faaliyetleri bilinen vakıf -dershane ve yurttları kapatmadılar ama; eski yoldaşları FETÖ'yü bakane ederek Harp Okulları'nı kapatıp; sözde sivilleştirerek başına sivil yandaş bir rektör atayarak partizan asker okulları haline getirdiler.
-14 yılda şehit edilen 3000 asker; ve binlerce gazinin adı anılmaz, hatırlanmazken; ekranlarda her gün 15 Temmuz AKEPE ölü ve sakat kalanlarının hayat öyküleriyle; Başkanlık propagandası yapılırken...
ARTIK, VATAN VE MİLLET İÇİN ÖLENİN; BUNCA SUÇ SECERESİYLE SABIK AKEPE BAKIMINDAN, BİR DEĞERİ OLABİLİR Mİ?
Serdar Ateş
23.12.2016