1. yüz (Toplam 1 yüz)

Katafalk Oylaması

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eyl 20, 2010 0:55
gönderen Alay Ağabey
Merhabalar yeğenler ve yemeyenler, dümbükzâde dövenler, alayına gidenler, kantarın topuzuyla makbuz kesenler, fırıldakların bıngıldağına tükürenler, merhaba.

Ağlattılar yasanın anasını, bulsun ortaklar belasını...

Kefen ölçüsü alınmış, tabut ölçüsü alınmış, yüksekliği tartışılıp oylanırmış Cumhuriyetin katafalkının...

Çıktılar nazır olan has hamama ve sela içün kerevete
Uydular hazır olan başimama he basıverdiler evete




Soru: Merhaba Alay Ağabey, yine ben. Bana yazdığından beri ne yapacağımı şaşırdım ama kendime gelmem uzun sürmedi. Yetmez ama olsun adavet, fütüvvet, gabavet, halvet, kuvvet, kasavet, kerevet, nübüvvet, rehavet, rüşvet, satvet, servet, şehvet, şekavet diye zırlaşanların başını çektim. Sonra da beni sinir kerizine sokan ulusalcı mı ulusalcı, yurtsever mi yurtsever, halkçı mı halkçı, işte bildiğin namuslulardan birine öyle bir cinlik yaptım ki sen de benim gibi yerinde duramayacaksın. Al sana, al sana:

      Tok açın halinden

      Soru: Sevgili Sivilay Abla, ünlü Türk düşünürü Banu Avar “Karnı aç, beyni aç bırakılmış olanlar, ne olduğunu bilmedikleri ve dillerinin bile dönmediği bir ‘referandum’un içinde yer alan yirmi altı maddeye ‘Evet’ basmışlardır” diyor. Banu Hanım haklı olabilir mi? (Burak Soylu)

      Cevap: Sevgili Burak, kesinlikle haklı. Karnı aç olanlar, bulundukları durumun değişmesini istediler. Karnı tok olanlar da “bizim keyfimiz yerinde, bu durum değişmesin, böyle kalsın” deyip dilleri döndüğü referandumda “Hayır” bastılar. Tabii bir de tok olup komşusu aç diye “Evet” basanlar oldu.

Bak gördün mü Alay Ağabey, nanik.

Vasıta Abla


Yanıt: Yetmez ama gavatçı kızım Vasıta, gerçekten önemli sorunlar yaşamışsın ve hala da yaşıyorsun. Safkan kocan seni hocaefendiyle aldatırken, bunların acısını dışa vurduğun için sana kızamayacağım. Zaten geçenlerde basın savcısı aradı, Kadıköy'ü kadıların köyü zannedip yargı vesayeti diye tutturup sinir kerizliğine kapılmışsın. Ama bu sorunları atlatman için birkaç önerim var:

    Kısa Yol: Tez zamanda ölüp yanıma gel; ben seni Mecanin-i Zibidük kliniğine yatırayım, orada senin çekiniğini ölçsünler, deve derisini başından çıkartsınlar. Böylece hem şifa bulur hem de kime çektiğini öğrenir hesap sorarsın. Soydur çeker, parfüm sür öyle gel.

    Orta Yol: Haliçe Sıkılan Limonları oku ve doğru yola gir. Beş vakite beş vakit daha katıp Pensilvanya'ya sığın, safkan kocanı affet, hocaefendinin elini öp, önünde tef-mef çal ne bileyim. Belki duaların kabul olur, safkan kocan seni sümkürmeyi bırakır.

    Uzun Yol: Domuzdan toklu doğmaz kızım. Seni yetiştirenleri bulacaksın, 'benim rezil biri olmamın nedeni sizsiniz' diyeceksin. Ama aurboysçuların Kenan'ının arkasından atıp tuttuğun gibi değil. Neyse; bunlardan önce namuslu Türk kişisinin nasıl olması gerektiğini öğreneceksin (Banu Avar seve seve ders verecektir) sonra ilkokula gideceksin, andımızı öğreneceksin, musiki dersinde anne, çocuk, orman, yurt ve Atatürk şarkıları öğreneceksin, sonra namuslu bir tarihçi tutup Türk tarihini öğreneceksin. Bunun da senin için güvencesi yok, mangır getirisi de yok ve uzun yol. Artık hangisini seçersen, eksenin iki seksen uzanacak.

Kızım Vasıta, yerinde duramaman sorunu ise bambaşka bir sorun, ben yardım edemem. Türk hekimlerine güven, dahiliyeye git, daltonlardan uzak dur.



Soru: Alay Bey, ben başimam hazretleri ne derse hep eveeeet dedim, ama yine de yaranamadım. Sorun bende mi?

Bengi Yağcı


Yanıt: Çocuğum, yöntemin yanlış. Adına yaraşır olmak istiyorsun ama yanlış isimlerin peşinden koşuyorsun. Sana öteki diyarda öğretilen bir maniyle yanıtvereyim:

Uyarsan Şamil'e, kalırsın hamile
Uyarsan Cengiz'e, doyarsın mangize




Soru: Alay Baba, geçen Bono geldi baba, beni aramış stadyumda fellik fellik. Beni bir Türk olarak görüyormuş, naaaberrr! Türklük, Türklüğü yıkan bizlere kaldı, oh canıma değsin, yabancı damat da diyemezler artık bana. Bono dedim de, bu koftirandum sonrasında borsa tavan yaptı, yeni yeni hazine bonoları da aldım, deme keyfime...

Höst Alerjik


Yanıt: Ne diyeyim alerjik, patronalar hakimli davada içeri alınıyor, bonolar hakemsiz sahada köçeklik ediyor. Boğaz'ın köprüsü Bono'ya, içinden çıkan sungur sana kaldı, sen de haklısın.