1. yüz (Toplam 1 yüz)

Açılımın Şifreleri -3- / Arslan BULUT

İletiGönderilme zamanı: Prş Ara 31, 2009 13:33
gönderen Oğuz Kağan
AÇILIMIN ŞİFRELERİ -3-

Bu rapor, Türk basınında ilk defa yayınlanıyor...
Apo’dan CIA’ya: Siz aracı olun!


Abdullah Öcalan, 1995’te görüştüğü CIA ajanı David Korn’a “Biz Amerika’da olduğu gibi federal bir devlet, İspanya ve Almanya’da olduğu kadar demokrasi istiyoruz. Ayrı bir devlet konusunda hiçbir şartta ısrar edemeyiz. Biz, insanların temel ekonomik, kültürel, sosyal ve politik haklarının verildiği bir devlet istiyoruz” diyordu.

CIA ajanına “Eğer karşı taraf bu hakları bize vermeye razı olduğunu belirtirse biz anlaşarak şiddeti bir gün içinde durdururuz. İsteğimiz soykırıma son verilmesi ve sizin aracılık yapmayı kabul etmenizdir. Şu ana kadar hiçbir ABD kuruluşu veya vatandaşına yönelik bir eylem yapmadık” diyen Apo, Türkiye’yi soykırımla suçladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın bir FBIS bülteni vardır. Bülten, Amerikan Büyükelçilikleri vasıtasıyla her ülkedeki diğer büyükelçiliklere dağıtılır.

27 Haziran 1995 tarihli FBIS bülteninde, aslında bir CIA ajanı olan, fakat Moritanya eski Büyükelçisi sıfatını kullanan David Adolph Korn’un Abdullah Öcalan ile 11 Nisan 1995 tarihinde karşılıklı el yazılarıyla yaptığı bir röportaj yayınlandı.

Bu belgenin konusunun ne olduğundan önceki araştırmalarımda bahsetmiştim. Burada ilk defa bir özet veriyorum.

Apo’dan soykırım suçlaması

FBIS raporuna göre Öcalan bu röportajda Amerikalı muhatabına şöyle diyordu:

“Soykırıma uğrayan insanların milli demokratik kimliklerinin tanınmasını istemesi ve milli demokratik haklarını araması dışında bir davası yok. Neden uluslararası soykırıma karşı çıkmak uluslararası bir terörizm hareketi olsun? Tarih boyunca Türk Cumhuriyeti ve Türk barbarlığı, insanlar ve kültürlere soykırım uygulayan bir buldozerdir. O, insanların en önemli ve kutsal vazgeçilmeyen hakkı olan kişilerin kimliklerini ve ırklarını korumak konusunu düşmanca ve öldürücü ithamlarla yorumluyor.

“Türkiye faşist bir devlet!”

Biz Amerika’da olduğu gibi federal bir devlet, İspanya ve Almanya’da olduğu kadar demokrasi istiyoruz. Ayrı bir devlet konusunda hiçbir şartta ısrar edemeyiz. Bizim açıkça istediğimiz, insanların temel ekonomik, kültürel, sosyal ve politik haklarının verildiği bir devlet istiyoruz. Bu haklar tek bir devlet yapısı içinde kullanılabilir veya ayrı bir devlet de olabilir. ABD’de federal bir devlet sistemi var. Tek bir devlet olmasına rağmen Almanya’da da federal bir yapı var. Belçika iki milletiyle birlikte çift milletli bir yapıya sahip.. İspanya geniş otonomların yaşadığı bir devlet.. Amerikan Devletler Federasyonu oluşuyor. Avrupa Topluluğu var. Hatta Türki Devletler Federasyonu oluşuyor. Yine Rusya Federasyonu hepimiz için iyi bir örnek olabilir.

PKK’nın bağımsızlık için bastırması ne kadar gerçekçi olmazsa, en faşist ülkelerin başında gelen Türkiye Cumhuriyeti’nin de otoriter bir eksene dayalı katı bütünlük anlayışında ısrar etmesi o kadar gerçek dışıdır. Mustafa Kemal tarafından kurulan şimdiki devlet Stalin’in temsil ettiği, Mussolini ve Hitler tarafından da uygulanan 20’nci yüzyıl ortası sosyalizm anlayışından etkilenmiştir.

Böyle faşist bir devlete karşı verilen demokratikleşme mücadelesinin bağımsız bir devlet kurmak için ayırımcılık için yapılıyormuş gibi gösterilmesi gerçeklerin saptırılmasıdır.

Beklediğimiz şey, politik diyaloğun açıldığını belirtmeleri. Böylece milli demokratik haklar formüle edilerek üst düzey bir demokrasi elde edilir ve insanların eşitlik ve bağımsızlık haklarıyla aynı sınırlar içinde yaşamaları mümkün olabilir. Biz buna hazır olduğumuzu söylüyoruz.

Türkiye’nin ezici, barbar ve aşırı derecede suçlu bir geçmişi var. Tarih boyunca hiçbir başka topluluğun varlığını kabul etmediler ve onlara karşı sonuna kadar mücadele ettiler Yok edebildiklerini ettiler, edemediklerini öldürüp parçalayıp ülkeden sürdüler Aynı politikayı Kürtlere uygulamak istiyorlar. Daima Kürt halkının varlığını reddederek yok etmeye çalıştılar. Türkiye insanlık dışı vahşi bir ülke.. Sizin çabalarınızın bu duvarı biraz olsun hafifletmesi gerek. Eminim ki siz de Türkiye’nin bu kadar hoşgörüsüz olmasına razı değilsiniz ki bu da bir soykırım ile sonuçlanıyor.

ABD de terör uyguladı...

KORN: Türk hükümetinin Kürt azınlığı için federal bir sistemi kabul ettiğini düşünelim. Böyle bir çözüm Güney Doğu dışında İzmir, İstanbul, İzmir gibi Batı şehirlerinde yaşayan Kürtlerin görüşünü etkileyecek mi? Eğer federasyonun Kürtlerin sorunlarını çözeceğine inanmıyorsanız ne gibi alternatifleriniz var?

ÖCALAN: Bu ülkenin isminden M.Ö. 399 yılında Xenefon’un Anabasis’inde bahsedilmişti. Türkler ise bu topraklara 10’uncu yüzyılda geldiler. Bu bölge sadece son 100 yıldır Türkiye olarak biliniyor. Kürtlerin de 4 bin yıllık varlığı olmasına karşın Türkiye, milli varlığını son 100 yıldır kabul ettirdi. Siz tek bir ülke olmanıza rağmen 52 federe devletiniz var. Öyleyse, neden insanlık tarihinde ismi geçen en eski insanların kendi federal sistemi olmasın? Ayrıca büyük şehirlerde yaşayan insanlarımız oralara işkence, zülüm ve baskı sonucu gittiler. Federal bir sistem insanların kendi topraklarına hemen dönmelerini sağlar. Avrupa’da yaşayan 2 milyon Kürt var. Bir federasyon kurulursa onlar da Avrupa’ya daha fazla baş ağrısı yapmadan ülkelerine döner.

Siz Amerikan bağımsızlık savaşında gerçek terörist organizasyonlar kurarak bağımsızlık elde etmediniz mi? Böyle olunca sizi terörist olarak tanımlamak doğru olur mu? Ayrıca biz sizin kadar büyük bir devlet olmak istemiyoruz. Bütün istediğimiz tek bir devlet yapısı içinde insani hakları elde etmemiz. Bunlar Kürt halkının kimliğini, kendi kültürünü, dilini ve ekonomik sistemini oluşturup politik aktiviteler yapmaktır. Eğer karşı taraf bu hakları bize vermeye razı olduğunu belirtirse biz anlaşarak şiddeti bir gün içinde durdururuz. İsteğimiz soykırıma son verilmesi ve sizin aracılık yapmayı kabul etmenizdir.

Amerikan sevgisi

Şu ana kadar hiçbir ABD kuruluşu veya vatandaşına yönelik bir eylem yapmadık. Birkaç Amerikan vatandaşı, Kürdistan’da yakalandıysa da kendilerine çok iyi bakıldı daha sonra serbest bırakıldı. Bunun dışında Kürtlerin milli, demokratik kimliğini tanıyan bir yapının Anayasa’ya yansıtılması da zor değil!”

Apo tarihi nasıl çarpıtıyor?

Görüldüğü gibi Abdullah Öcalan, CIA ajanına Türkleri soykırımlar yapmakla şikâyet ederken tarihi de çarpıtıyor. Xenefon’da Kürt kelimesi yoktur. Türkler ise 10’ncu yüzyılda değil, yüz yıllar, hatta bin yıllar önce de Anadolu’da idi. Heredot tarihine göre, M.Ö. 7. asırda da Anadolu’yu İskitler yönetmişti. Roma döneminde de Anadolu’nun yerli halkı arasında Kumanlar, Peçenekler hatta Oğuzlar bulunuyordu. 1924 mübadelesinde Yunanistan’a gönderilen Karamanlar, tarihi Hun göçüne katılan, Batı Hun devleti yıkıldıktan sonra Bizans tarafından Anadolu’yu yerleştirilen Oğuzlar idi. Hıristiyanlaştırıldıkları için Türklüklerini de kaybetmişlerdi. Ana dilleri, adları, mezar taşları Oğuz Türkçesi idi. Hatta Hakkâri’nin Gevaruk yaylasındaki kaya resimleri ile Kırgızistan’ın Saymalı Taş veya Kazakistan’ın Tamgalı Say kaya resimleri birebir aynıdır. Benzer örnekler Anadolu’nun her yerinde vardır. Özellikle Doğu Anadolu’ya Türkiye veya adını ise Selçuklular döneminde Batılılar vermiştir. Mısır’daki Türk devletinin resmi adı da Türkiye idi..

Genelkurmay’ın 1995 görüşü

Abdullah Öcalan 1995’te bir CIA görevlisine Türkiye’yi ve Türkleri barbarlar diye anlatırken aynı yıl yılında Genelkurmay Başkanlığı, “Politik-Askeri Durum Değerlendirmesi” başlıklı bir belge hazırladı. Belgenin terörle ilgili son bölümünde, “İç Güvenlik Harekâtı ve Terörle Mücadele” başlığı altında 1984-1995 yılları arasındaki terörle mücadelenin genel bir değerlendirmesi vardı.

Belgede, terör örgütünün “Dört aşamalı hedef stratejisi”, özetle şöyle ifade ediliyordu:

“-Bölücü terör örgütü, ilk aşamada, kültürel ve sosyal bazı hakların temin edilmesini,
-İkinci aşamada özerk veya federasyon tipi bir yönetim sisteminin oluşturulmasını,
-Üçüncü aşamada, ülkemiz topraklarında sözde Kuzey Kürdistan devletinin kurulmasını,
-Son aşamada ise bağımsız ve birleşik sözde Büyük Kürdistan devletinin oluşturulmasını hedeflemiştir.

-PKK terör örgütü, 1995 yılının ilk altı aylık dönemi sonunda siyasi alanda dört aşamalı hedef stratejisinden birinci aşama olan kültürel ve sosyal bazı haklar temin edilmesi hedefini, başta Batı kamuoyu ile uluslar arası kuruluşları etkileyebilmek maksadıyla, çağımızın evrensel değerlerinden olan insan hakları ve demokrasi kavramları ile maskelemeyi başarmıştır.

-Bu kapsamda, sadece Kürt gerçeğinin kabul görmesinin, sorunun çözümüne yetmediği; Kürt toplumuna kültürel ve siyasi haklar tanınmasının yanı sıra, bölgedeki terörün sona erdirilmesinin, ancak olaya siyasi bir çözüm bulunması ile mümkün olabileceği düşüncesini dış ve iç kamuoyunun gündemine sokmuş, ancak bundan sonraki aşamaya geçecek şartları yaratamamıştır.

Üzerinde durulması gereken en önemli hususlardan biri, örgütün, ülkemiz kamuoyunda etkilemeyi başardığı güç ve menfaat odakları ile yandaşı konumundaki siyasi oluşumları, medyayı, demokratik olarak adlandırdıkları kuruluşları ve kışkırttığı kitleleri harekete geçirerek terörün masum istekler şeklinde lanse edilen demokratik hakların verilmesi ile sona erebileceği imajını yaratmış olmasıdır.

Oysa dağlardaki tehdit devam ettiği sürece devletimizce verilecek her taviz, yeni bir talebi doğuracak ve bu durum, örgütün ülkemizden toprak koparmak olan nihai hedefi gerçekleşinceye kadar aşama aşama devam edecektir.”

Açılımın mimarı halen netleşmedi değil mi. Yarın biraz daha netleştireceğiz.

YARIN: Yıl 1997, ABD açılım için “cesur bir siyasetçi” arıyor.


Arslan BULUT / YENİÇAĞ, 30 Aralık 2009