2. yüz (Toplam 5 yüz)

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Sal Nis 27, 2010 15:16
gönderen Başkomutan
Ve CHP'den beklenen adımı attı

CHP ile AK Parti arasında köprüler tamamen atıldı. Uzlaşma ihtimali CHP'nin yeni adımıyla birlikte son buldu.

Resim

CHP Anayasa değişikliği paketini Anayasa Mahkemesi'ne götürmek için imza toplamaya başladı. Ana muhalefet teklifin Anayasa'ya aykırı olduğu görüşünde ve iptalini istiyor.

CHP bugünkü kapalı grup toplantısında burada imza toplamaya başladı.

Kulislere yansıyan bilgilere göre "Kesinlikle 110 imza sorunumuz yok. Rahatlıkla toplarız" diyorlar. CHP'nin yüksek mahkemeye başvuru yapılabilmesi için 110 milletvekilinin imzasına ihtiyacı var.

ANAYASA MAHKEMESİ NASIL KARAR ALIR?

Kendi yetkilerini kısıtlayan maddeler içeren ve mahkemenin yapısını köklü biçimde değişmesini hedefleyen Anayasa değişikliği karşısında yüksek mahkemenin nasıl bir karar alacağı merak ediliyor.

Ana muhalefetin bu adımıyla birlikte iki parti arasındaki zayıf olan uzlaşma ihtimali tamamen sona ermiş oldu. Bilindiği gibi geçtiğimiz pazar günü Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in önerisi Ankara'yı hareketlendirmişti.

UZLAŞMA TEKLİFİ

Ergin'in "Eğer CHP referanduma, ayrılarak sunulmasını istediği maddeleri Anayasa Mahkemesi’ne götürmezse, yürürlük maddesine ‘bu maddeler ayrı oylanır’ hükmü konulabilir" sözleri gündeme oturmuştu.


Resim

AHLAKSIZ TEKLİF"E "EDEP"Lİ YANIT GELMİŞTİ

Baykal bu sürpriz öneriye çok sert çıktı ve "ahlaksız teklif" olarak niteledi. AK Parti'nin bu çıkışı için "Kendimi zor tutuyorum" diyen Baykal'a Erdoğan, dün akşam saatlerinde cevap verdi: " Cevap vermeye edebimiz, adabımız izin vermez. Bunlarla uzlaşma sağlanacağına ihtimal vermiyorum"

CHP'nin imza sayısı için 'sorun yok' dese de kağıt üstünde bu yeterli değil. Başvuru için DSP ile birlikte bağımsızlardan 7 milletvekilinin imzası yeterli gibi görünüyor. Kulislere yansıyan bilgilere göre CHP, bu imzayı daha fazla sayı ile aşması büyük ihtimal..

SANDALYE DAĞILIMI

AK Parti 336
CHP 97
MHP 69
BDP 20
Bağımsız 12
DSP 6
DP 1
TP 1
Boş 8


internethaber

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Sal Nis 27, 2010 17:25
gönderen Oğuz Kağan
AKP'de 'gizli' oylama skandalı

AKP'liler, 19+1 sistemiyle milletvekillerinin oylarını böyle kontrol ediyorlar.

AKP Karabük Milletvekili Cumhur Ünal, AKP milletvekillerinin oyunu böyle kontrol etti.

AKP, Anayasa değişiklik maddeleri oylamasında fireye karşı 19+1 sistemini getirdi.

CHP’li Okay, AKP’nin yönetiminin firelere karşı milletvekillerini gruplara bölüp denetlediğini ileri sürdü. AKP'li Elitaş ise bunun genel uygulamaları olduğunu her yöneticinin 19 vekille ilgilendiğini söyledi.

TBMM’de büyük tartışmalarla süren anayasa değişikliği teklifi oylamaları “zimmetli oy” tartışmasını doğurdu.

Milliyet Gazetesi'nde yer alan habere göre; CHP, “Bazı vekiller, diğer vekillere zimmetli şekilde refakat ettirilerek oy kullandırılıyor” iddiasında bulundu.

AKP fireleri belirlemeye çalışırken, bir yandan da ikinci turda oyları 330’un üzerinde tutmanın hesabını yapıyor. AKP’nin, fireleri belirlemek için, kritik maddelere sıcak bakmayan milletvekillerini güvenilir milletvekillerince kuşatma altında tutmaya çalıştığı konuşuluyor.

Anayasa değişikliği teklifinin birinci tur görüşmeleri öncesindeki AKP grup toplantısında milletvekillerine iki bilgi notu dağıtılmıştı.

İlk notta oylamanın kuralları ve hangi pulların ne anlam taşıdığı anlatıldı. Milletvekillerine, katıldıkları oylamaları işaretlemeleri için 30 maddenin tek tek yazıldığı birer kağıt da dağıtıldı.

Bu aşamada, grup yönetiminin, yöneticilere oylamalara katılmayabilecek milletvekillerine yönelik bir çizelge dağıttığı iddia edildi. Buna göre, parti yönetimindeki isimler, milletvekillerini gruplar halinde paylaştı.


Zimmetlenmiş gibi refakat

CHP Grup Başkan Vekili Hakkı Süha Okay, AKP’nin milletvekillerinin “hangi oyu kullandığını belirlemek için kontrol” sistemi oluşturduğunu iddia ederek şunları söyledi:

“Bizzat benim ve arkadaşlarımızın gözlemleri var. Bazı milletvekillerinin özelikle yanında 2-3 kişi gidiyor. Kabine girmeden, oyunu zarfın içine koyuyor diğerleri görüyor. Sonra kabine giriyor. Zimmetlenmiş gibi refakat ediyorlar.”

Okay, önceki akşam, CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman’ın böyle bir tabloyu tespit edip itiraz etmesinin ardından TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin’in, AKP'li milletvekillerini, “Arkadaşlar yapılan gizli oylamadır. Kabinlere girin” diye uyardığını da söyledi.

Okay, AKP’nin milletvekillerine emanetçi vekil görevlendirmeyi halkın gözünden kaçırmak için Meclis TV yayınlarında kabinde oy kullanma görüntülerinin kaldırıldığını söyledi.

AKP’nin 1. tur oylama öncesinde milletvekillerine hem bilgilendirme hem de oy kullanıp kullanmadıklarına ilişkin çizelge kartları dağıtılmasına da değinen Okay, “Anayasa diye halka AKP tüzüğünü dayatmak istiyorlar” dedi.


AKP: CHP yanlış biliyor

AKP Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş iddialar için, “Her zaman yaptığımız bir uygulamamız var. Her grup yönetim kurulu üyesinin ilgili olduğu arkadaşlar var. Grup yönetimindeki isimlerin her birine yaklaşık 19 vekil düşüyor. Sürekli iletişim halindeler. CHP yanlış biliyor” dedi.


Gerçek Gündem, 27 Nisan 2010

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 28, 2010 1:17
gönderen Başkomutan
Geçmişten miras kalan kinler felaket getirir


HANİ Başbakan “Sakın kimse bize gaz vermeye kalkmasın, biz ne yapacağımızı biliriz” demişti ya...

Bugün iktidar partisinin yaptıklarına bakıyorum da, kendi kendilerine gaz verdiklerini görüyorum.

Meclis’te yaşananlar akıl alacak gibi değil.
Dünkü gazetelerdeki fotoğrafı ele alalım.
Görüntü, demokratik bir parlamentoya hiç ama hiç yakışmıyor.
Oy verme kulübelerinin önünde AKP’li bir milletvekili durmuş, sıraya giren partisinin milletvekillerinin zarflarını denetliyor.
Sıradaki milletvekilleri ise tepki vermeden denetimden geçmeyi bekliyorlar.
Bu durumu içlerine sindirebiliyorlar.
Görüntü açık seçik bu.
Bu durumu Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin araştırmalı.
Fotoğraf konusunda kamuoyuna bilgi vermeli.
Söz konusu olan Meclis’in saygınlığıdır, milletin vekillerinin onurudur.
O insanlar Başbakan’ın ağzından düşürmediği milli iradeyi temsil ediyorlar.
Demokrasiye inanan herkes milli iradenin üzerine titremeli.


Görüşmelerde Meclis Başkanı’nın tutumu da ayrıca demokrasi adına bir başka içler acısı durumu yansıtıyor.
Belli ki Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin zaman zaman zor durumda kalıyor.
Sıkıntısını, kendisini tarafsız olması için uyaran milletvekillerine sık sık sert çıkışlar yaparak dengelemeye çalışıyor.
Ama Başbakan’ın ilan ettiği sıkıyönetim onu da bağlıyor.
Görevini, konumunun gerektirdiği gibi tarafsız ve partilerüstü bir anlayışla yerine getiremiyor.
Bu da, Meclis’te demokrasinin giderek işlemez hale doğru sürüklendiğini gösteriyor.
Demek ki, Anayasa’nın malum 3 maddesinin değişmesi iktidar için bir ölüm kalım meselesi.
Bütün bu önlemlere karşın, Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştiren madde sadece iki oyla geçirilebildi.
Meclis’te yaşananlar bir gerçeği ortaya koyuyor.
İktidarın yaptığı değişiklik o kadar yanlış ki, iktidar partisinin yöneticileri kendi milletvekillerine bile güvenemiyorlar.
Oy vermeyi demokratik kuralları çiğneyerek denetim altında tutmak zorunda kalıyorlar.


Yargı bağımsızlığını yok edecek, hukuk devletini ciddi şekilde işlemez hale getirecek olan bu değişiklikler ülkenin geleceğine antidemokratik bir ipotek koyacak.
İktidarın emrine girmiş bir yargı, bu değişikliklere oy verenler için de büyük bir tehlike oluşturacak.
Gelecekte kendileri, aileleri, çocukları da o tehlike içinde yaşayacaklar.
İktidarın bu politikalarını onaylayan destekçi aydınlar da bu tehlikeyi göremiyorlar.
Dayatma bir anayasa ile Türkiye’nin yönetilemeyeceğini bilmemeleri büyük bir gaflet değil mi?
Yarın sorgusuz sualsiz içeri tıkılma sırasının bu antidemokratik gidişe destek verenlere de gelebileceğinden kimse kuşku duymamalı.
Aklı başında, iktidarla bir bağı olmayan tarafsız hukukçu ve bilim adamları gerçekleri söyleyip duruyorlar.
Ama bu uyarılara hem iktidardaki politikacılar, hem de onlara destek verenler garip bir inatla kulaklarını tıkıyor.
Şu unutulmamalı...
Geçmişte yaşanan haksızlıkların yarattığı kinle ülke yönetmeye kalkmak felaketten başka bir şey getirmez.


TUFAN TÜRENÇ

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 28, 2010 1:41
gönderen Başkomutan
CHP iptal başvurusuna hazır



Adalet Bakanı Sadullah Ergin’in, “CHP Anayasa Mahkemesi’ne gitmezse” koşuluyla gündeme getirdiği uzlaşma formülünün yaşama geçme olasılığı kalmadı.
“Anayasa Mahkemesi’ne gitmezlerse sözü Adalet Bakanı’na yakışmadı” diyen CHP lideri Deniz Baykal, partisinin tutumunda bir değişiklik olmayacağını da açıklamış oldu.
CHP, anayasa değişikliği Resmi Gazete’de yayımlandığı gün Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açacak.

Aykırılık gerekçesi
CHP, iptal başvurusu için hukuki hazırlığını neredeyse tamamlamış durumda. CHP, anayasa değişikliği paketini özellikle tartışmalı üç madde açısından Anayasa’ya aykırı buluyor.
Partinin hukukçuları, iptal başvurusunun gerekçelerini hazırlamış durumdalar. Değişiklik paketinin siyasi partilerin kapatılması, Anayasa Mahkemesi ve Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’yla ilgili maddelerinin, Anayasa’nın 2. maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırı olduğunu savunacaklar. CHP, söz konusu değişikliklerin demokratik hukuk devletinin temelini oluşturan kuvvetler ayrılığı ilkesine, dolayısıyla Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan “hukuk devleti”ne aykırılığını öne sürecek. Ayrıca, bu bağlamda, hukukun üstünlüğü, hukukun güvenirliliği ve öngörülebilirliği ilkelerine aykırılık taşıdığı savını işleyecek.
CHP, bu değişikliklerin 2. maddeyi dolaylı olarak değiştirdiği, içeriğini etkisiz kıldığı tezinden hareketle, değiştirilmesi teklif dahi edilemez hükmünün taşıdığı şekli şarta aykırılığını da işleyecek. Bu yolla mahkemenin şekilden hareketle içerik denetlemesi yapmasının mümkün olduğunu savunacak.
CHP, iptal davası açarken yürütmenin durdurulması talebinde de bulunacak.
Anayasa Mahke- mesi’ne iptal davası açılabilmesi için 110 milletvekilinin imzasına ihtiyaç var. CHP’nin milletvekili sayısı ise 97. CHP, 110 imza sorunu yaşayabilir mi? CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, bu soruma, “Böyle bir sorumumuz yok” yanıtını vermekle yetindi, detaya girmedi. CHP, 110 imzayı bulma konusunda rahat görünüyor.


Eski DSP’liler
Meclis kulislerine göre, TBMM’ye CHP listelerinden giren 13 milletvekilinden 11’i CHP’yle birlikte hareket edecek. Hesaplara göre, bugüne kadar yapılan oylamalarda DSP’li 6 milletvekili ile sayıları şu anda 7 olan eski DSP’li bağımsız milletvekillerinden 5’i CHP ile aynı yönde hareket etti. 11 milletvekilinin bu tutumlarını sürdürecekleri ve CHP’nin iptal başvurusuna imza vereceklerine kesin gözüyle bakılıyor.
DSP’den ayrılarak bağımsız milletvekili olarak kalan rahmetli Bülent Ecevit’in koruma müdürü Recai Birgül ile doktoru Mücahit Pehlivan’ın ise, diğer 11 milletvekiliyle aynı yönde davranmayacakları beklentisi hâkim. DSP kulislerine göre, Birgül ve Pehlivan, mevcut ve eski DSP milletvekillerinden farklı bir tutum izliyorlar.
Buna karşın bağımsız milletvekilleri Mesut Yılmaz ve Kamer Genç’in, CHP’nin iptal başvurusuna imza atacakları ayrıca CHP’den ayrılarak bağımsız kalan Erdoğan Yetenç’in de destek vereceği tahmin ediliyor. Bu hesaba göre, CHP 110 imzayı bulmakta zorlanmayacak.
Bu tablo da gösteriyor ki, anayasa değişiklikleri referandumdan önce Anayasa Mahkemesi’ne gidecek.


FİKRET BİLA

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 28, 2010 18:21
gönderen Başkomutan
Baykal beklenen açıklamayı yaptı!


CHP Lideri Baykal, Anayasa değişikliğinin onaylanır onaylamaz mahkemeye başvuracaklarını açıkladı.

Resim

Anayasa değişiklik paketini Anayasa Mahkemesi'ne taşıyacaklarını daha önce açıklayan Deniz Baykal, bunun zamanlaması hakkında da 'Cumhurbaşkanı onayladıktan sonra' dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Anayasa değişikliklerinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylanmasının ardından Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını bildirdi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu, Genel Başkan Deniz Baykal başkanlığında toplandı.

Alınan bilgiye göre, gündemdeki konuların değerlendirildiği toplantıda, Anayasa değişikliği paketi de ele alındı.

AK Parti'nin Anayasa değişikliklerine ilişkin tezlerinin büyük ölçüde çürüdüğü değerlendirmesinde bulunan Baykal, değişikliklere ilişkin hukuki ve siyasi alandaki mücadelelerinin süreceğini kaydetti.

Değişliklerin kabul edilmesi halinde Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını belirten ve başvuru için gerekli 110 imzanın bulunması konusunda ise sıkıntı yaşanmayacağına inandığını aktaran Baykal, ''Cumhurbaşkanı onayladıktan sonra Anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğiz ama karar, takdir Yüce Mahkemeni'ndir'' dedi.

MYK toplantısında, Mayıs ayında yapılacak kurultaya ilişkin hazırlıklar da ele alındı.

internethaber

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 28, 2010 21:40
gönderen Oğuz Kağan
TARİHİ İTİRAF: Başkanlık Sistemi Kuzu'nun İşi

AKP'li Burhan Kuzu: İktidarı elde etmiş siyisi partinin grubu haline sokulmuş Meclis'in hükümet üzerindeki siyasi denetimi işlemez duruma düşürülmüştür.

AKP’nin koyduğu hedefler

ANAYASA Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı parlamenter demokrasiyi ‘modası geçmiş’ olarak nitelerken, AKP’nin düşlediği Türkiye’yi de ortaya koydu. İşte, Anayasa Hukuku Profesörü Kuzu’nun kitabından bazı seçmeler:

Hükümet, Meclis’in üstüdür!

YÜRÜTMENİN yasamadan üstünlüğü tartışılmaz. Bu durum zorunlu ve yararlı. Yürütme, yasama karşısında ‘aktif kuvvet’tir. Hükümet; parlamentonun basit bir ajanı değildir, 1. derece siyasi karar organıdır. Meclis’te çoğunluk elde edilmiş, siyasi denetim böylece aşılmıştır.

Köşk yolunun yarısı tamam!

BU sistemde devlet başkanının ‘sembolik’ olmaktan çıkıp rejimin temel unsurlarından biri haline geldiğini de savunan Kuzu, başkanlık öneriyor. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini sağlayan AKP, Anayasa paketine de ‘yetkilerin artırılmasını’ yerleştirdi.

Kuzu’dan itiraf: Yürütme yasamanın önüne geçti

1997’de yazdığı kitapta başkanlık sistemini öven AKP’li Burhan Kuzu, hükümetin meclisin üstünde olduğunu itiraf etmiş, cumhurbaşkanının yetkilerinin artırılmasını ve halk tarafından seçilmesini önermişti.

Haber: Salim YAVAŞOĞLU

AKP’li Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, 1997 yılında yazdığı “Türkiye İçin Başkanlık Sistemi” adlı kitabında “Yürütmenin yasama organına karşı üstünlüğünü, meclislerin işlevsizliğini, denetimsiz karizmatik güçlü bir lider gerekliliğini” savunmuş. Kitle iletişim araçlarının da kullanılmasıyla Karizmatik liderin idari mekanizmayı nasıl ele geçirmesi gerektiğini anlatıp başkanlık sistemine geçmek için ilk yapılacak işin, “Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinin sağlanıp, yetkilerinin artırılması olduğunu” söylemiş.

Yasama ikinci planda

Kuzu, Türkiye için yazdığını söylediği kitapta aslında parlamenter demokrasiyle yönetilen tüm ülkeler için aynı tespitleri yapıyor. Şöyle ki; “... Günümüzde yürütmenin yasama organından üstünlüğü tartışılmaz hale gelmiştir. Bu durum artık yadırganmamaktadır; aksine bu gelişmenin zorunlu ve yararlı olduğu kabul edilmektedir. Bunun sonucu olarak demokrasinin müesseseleri arasında kurulmuş hassas denge ve kontrol mekanizması bozulmuştur.”

Hükümet güçlendi

Burhan Kuzu bu durumu şu şekilde açıklamaktadır: “Böylece, artık klasik demokrasinin yürütme organı yeni gelişmeler neticesinde tamamıyla ’aktif bir kuvvet’haline gelmiştir. Yürütme, yasamadan kopardığı yetkilerle artık eski statik durumundan kurtulmuş ve yasama karşısında bir ’kuvvet’haline gelmiştir. Yani, hükümet, bugün parlamentonun basit bir ajanı olmaktan çıkmıştır; yürütme artık bağımlı ve ikinci derecede bir organ değildir; birinci derecede bir siyasi karar organıdır.”

Tartışmalar meşguliyet

“Türkiye’nin Özel Durumu ve Başkanlık Hükümeti Sistemi” başlığında “150 yıldır bu memleket hep Anayasa tartışmaları ile meşgul edilmiş ve hiç bir neticeye de varılmamıştır” iddiasını savunuyor. Neticesiz addettiği konuları da şöyle anlatıyor: “1808 Senedi İttifak, 1839 Gülhane Hattı Hümayunu, 1876 Kanuni Esasisi, 1921 ve 1924 Teşkilatı Esasiye Kanunları, 1961 Anayasası ve nihayet 1982 Anayasası. Tabi ki bu anayasalarda zaman zaman yapılan değişiklikler mevcuttur. ABD ise aynı süre içinde tek anayasa ile yönetilmiştir. Ancak 30 defa değişikliğe uğramıştır. Amerikalılar bu değişikliklere ’değişiklik’ bile demiyor, ’düzeltme’ diyorlar.”


YENİÇAĞ, 27 Nisan 2010

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 28, 2010 21:51
gönderen Oğuz Kağan
BU TASLAK 2005’DE HAZIRLANDI

Kasım 2002 seçimlerinden sonra yasama ve yürütmeye egemen olup, “iktidara” gelenler, başta 10. Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer olmak üzere medya, üniversiteler, ordu ve yargının Atatürkçü anayasal rejimi koruyan tepkili davranışları ve karşı çıkışlarıyla rejimi değiştirmeye “muktedir” olamamışlardır. Ne var ki, Temmuz 2007 seçimleri ve arkasından gelen Cumhurbaşkanı değişikliği, AKP’ye “muktedir” olma olanağını da sunmuştur.

Bu durum, AKP’ye, yasama ve yürütmeden sonra yargıyı da ele geçirebilmek için Anayasa’yı değiştirme fırsatı sunmuştur. Bu fırsatta, kuşkusuz, AKP’nin “demokratik ve laik Cumhuriyet ilkelerine aykırı eylemlerin odağı olduğunu” saptamasına karşın bu siyasal partiyi kapatmayarak iktidarda kalmasına olanak sağlayan Anayasa Mahkemesi’nin payı da büyük olmuştur.

Eğer önce milletvekilleri, sonra halkımız sağduyulu davranmazsa, yargı erki de AKP yönetimine geçecek ve böylece kuvvetler birliğine dönüş sağlanarak “parti devleti” yaratma operasyonu başarıyla tamamlanmış olacaktır.


NEDEN BAŞKANLIK SİSTEMİ

Bu operasyondan sonraki evrede, özellikle 2011 seçimlerinden sonra Anayasa’nın, AKP tarafından tümüyle değiştirilmesi gündeme gelecektir. Bu değişiklikte de, “seçilmiş kral” döneminin perçinlenmesi için “başkanlık sistemi” getirilecek ve egemenliğin dış güçlere aktarılmasının yolu açılacaktır.

Başkanlık sisteminin düşünüldüğü, bizzat Sayın Başbakan tarafından açıklanmıştır. Kuşkusuz bunun zamanlaması dikkat çekicidir. Dikkat edilirse 2011 seçimlerinden sonraki dönemi ilgilendiren bu açıklama, seçimlerden önce değil, şimdiki Anayasa değişikliklerinin en hararetli biçimde tartışıldığı günümüzde yapılmıştır. Amaç, kamuoyunun dikkatini, yandaş yargı yaratma operasyonundan başka tarafa çekmektir. Bu amaca hizmet etmemek, gündemin değiştirilmesine izin vermemek gerekir.


2005 YILINDA VARDI

Egemenliği dış güçlere devri konusu ise, 2005 yılında Sayın Cemil Çiçek’in Adalet Bakanı olduğu dönemde hazırlatılan AKP anayasa taslağında yer almaktadır. Bu taslakta yapılan düzenlemelerle, “ulusal egemenliğimiz” Avrupa Birliği örgütüne devredilmekte; iktidar tarafından sıklıkla dile getirilen “milli irade” yok edilmektedir. Şimdi kısaca bu değişiklikleri gözler önüne sermeye çalışalım:

Değişiklik, Anayasa’nın, “Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur” düzenlemesini içeren 6. maddesinden başlamaktadır. Bu maddede, “Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır” denildikten sonra, “Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz” yasağı getirilmektedir. Başkanlık sistemini önleyen bu kural, aynı zamanda egemenliğin dış güçlere aktarılmasına da izin vermemektedir. İşte bu yasak kuralına “AB üyeliğinin gerektirdiği haller dışında” istisnası getirilerek, ulusal egemenliğin Avrupa Birliği ile paylaşılması sağlanacaktır.

Bir ulusu ulus yapan en önemli etmen, tam bağımsızlığa sahip olması ve egemenliği kendisinin kullanmasıdır. Bu değişiklikle, yalnızca egemenliğin devriyle kalınmış olmayacak, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin “ulus devlet” özelliğine de son verilmiş olacaktır. Dış güçlerin 1990’dan beri önerdikleri ve istedikleri de bu değil midir?


EGEMENLİK DEVREDİLİYOR

Taslakta, buna bağlı olarak kimi maddelerde de düzenleme yapılmaktadır. Anayasa’nın 7. maddesinde, “yasama yetkisinin TBMM’nde olduğu ve bu yetkinin devredilemeyeceği” yazılıdır. Taslakta, bu maddenin, “AB üyeliğinin gerektirdiği haller dışında bu yetkinin kullanılması devredilemez” biçiminde değiştirilmesi öngörülerek, yasama yetkisinin AB’ne devredilmesine olanak sağlanmaktadır.

Anayasa’nın 8. maddesindeki, “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından Anayasa ve yasalara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir” kuralı, “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya, yasalara ve AB hukukuna uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir” biçiminde değiştirilerek, yürütme yetkisinin kullanılmasında “AB hukuku” sınırlaması getirilmektedir. Bu değişiklikle, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu’nun eylem ve işlemleri, AB hukukuna uygunluk koşuluna bağlanmaktadır.

Taslağa göre, Anayasa’nın 9. maddesindeki, yargı yetkisinin “Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı”na ilişkin kurala, “Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma gerekleri saklı kalmak kaydıyla” koşulu konacak ve bu değişiklikten sonra, yargı erki de AB hukukuyla bağlı duruma getirilecektir.

Bunun uzantısı olarak, Anayasa’nın 138. maddesindeki, yargıçların, “görevlerinde bağımsız oldukları; Anayasaya, yasaya ve hukuka uygun olarak vicdani kanatlarına göre hüküm vereceklerine” ilişkin kurala, “AB müktesebatı dahil” ibaresi eklenerek, yargıçların Anayasa ve yasalar yanında AB kuralları ile de bağlı olmaları sağlanacaktır.

Anayasa’nın 38. maddesine konulacak kuralla, suç nedeniyle başka bir ülkeye verilmeyen Türkiye Cumhuriyeti yurttaşların, “uluslararası anlaşmalar ve AB müktesebatının gerektirdiği” durumlarda yabancı ülkelere teslim edilmesinin yolu açılmaktadır. Böylece Türkiye Cumhuriyeti, yurttaşını koruyamayan bir devlet durumuna düşürülecektir.

16, 67 ve 74. maddelerde yapılacak değişikliklerle, AB yurttaşlarının hakları, diğer yabancı uyruklu kişilerde olduğu gibi yasalarla sınırlandırılamayacak; Türkiye’de yaşayan AB yurttaşlarına yerel seçimlerde seçme ve seçilme, bu amaçla bir siyasal parti içinde siyasal etkinlikte bulunma hakkı tanınacak; bu gibiler, Türk yurttaşları gibi, yetkili makamlara ve TBMM’ne dilekçe verme olanağına kavuşturulacaktır. AB yurttaşlarının yerel yönetimlerimizde söz hakkına kavuşacağı günler uzak değildir.

90. maddeye konulacak bir kuralla, AB müktesebatının, ulusal mevzuatın, yani Anayasamızın ve yasalarımızın üzerinde bir üst norm olması sağlanacaktır.


GELECEĞİMİZ BUNA BAĞLI

İşte, TBMM tartışılan Anayasa değişikliğinin kabul edilip yürürlüğe girmesiyle başlayacak süreçte varılacak nokta budur. Türkiye Cumhuriyeti, ulusal egemenliğini AB’ne devretmiş, bağımsızlığını yitirmiş bir devlet durumuna düşürülecektir.

Sorumlu yurttaşlar olarak, gelecek değişikliklere cesaret edilememesi için de, bugün yapılanlara tavır koymak zorundayız. Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği, bu değişikliklerin kabul edilmemesine bağlıdır.

Bülent SERİM
Anayasa Mahkemesi eski Genel Sekreteri



Odatv.com, 28 Nisan 2010

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 28, 2010 22:19
gönderen İrfan Tuna
28 Nisan 2010-ULUSAL KANAL

http://www.ulusalkanal.com.tr/index.php ... Itemid=174

SAMİ SELÇUK'TAN HÜKÜMETE UYARI: ANAYASA DEĞİŞTİRMEK BİLİMSEL BİLİNÇLE OLUR ÇOCUKSU YARIŞLARLA DEĞİL

Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, Meclis Genel Kurulu’ndaki kritik maddelerin görüşüldüğü gün AKP'ye 3 önemli değişiklik teklifinin geri çekilmesi çağrısında bulundu. Selçuk, köşe yazısında "bu 3 önemli maddeyi erteleyelim, sağlıklı düzenlemenin alt yapısını birlikte oluşturalım" dedi.

Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, AKP'ye Meclis Genel Kurulundan geçen Genel Kurul’da kritik maddelerin görüşüldüğü gün, Star Gazetesi’ndeki köşesinden seslendi: "Parti kapatma, HSYK ve Anayasa Mahkemesi konularıyla ilgili 3 önemli konuyu erteleyelim..."

Yazıyı "güçlü yürütmenin yargıçları, savcıları nasıl sağa sola savurduğunu,bilen ve yargısal yaşamını gerilerde bırakmış bir eski yargı insanı olarak kaleme alıyorum" diyen Selçuk, "Ulusal iradenin ve temsilin tam yansımadığı bir parlamento bu geniş uzlaşmayı sağlayabilir mi?" diye sordu. Cevabını da kendisi verdi: Hayır.

Selçuk yazısının devamında Anayasanın değişmesi gerektiğini ancak bugünkü koşulların Anayasa değiştirmeye uygun olmadığını ifade etti.

"Bugün toplumsal kutuplaşma, dengeleri alt üste edecek noktadır. Siyasette, parlamentoda, yolda, sokakta gerilimler, yer yer kavgalar yaşanıyor.
Kurumlar birbirine güvenmiyor. Sağlıksız bir ortam, bu. Önce bunu iyi görmeliyiz. “Bu Anayasa gitsin de yerine ne gelirse gelsin, yenisi nasıl olsa bundan iyi olur” mantığıyla yola çıkarsak, yağmurdan kaçarken doluya tutulabiliriz."

"Anayasa değiştirmek bilimsel bilinçle olur. Çocuksu yarışlarla değil" diyen Yargıtay Onursal Başsavcısı Sami Selçuk yazısında hükümete de bir uyarı yaptı:

"Siz istemeseniz de, biz bu değişiklikleri yaparız. Halkın da onayını alırız” derseniz, yanılgıları katlarsınız. “Siyasallaşmış yargı!” suçlamalarıyla, önyargılarıyla, öç izlenimi uyandıran öfkelerle, kaygılarla yargıyı terbiye etmek, hizaya getirmek hiç olmaz. Olursa çıkış noktası yanlış demektir."

Sami Selçuk yazısını kritik maddeleri erteleyelim, bilim ışığında uzlaşarak düzenlemeler yapalım önerisiyle bitirdi.

"Parti kapatma, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi konularıyla ilgili üç önemli konuyu erteleyelim. Sağlıklı düzenlemenin alt yapısını birlikte oluşturalım. Güven ortamını sağlayalım. Birbirimizi incitmeden, suçlamadan, öfkelenmeden, konuları serinkanlı bilimin ve eski deneyimlerin ışığında enine boyuna, yararları ve sakıncalarını tartarak, tartışalım. İşte o zaman yararları sakıncalarına üstün bir sistemi kotarabiliriz. Aksi takdirde dizimizi döveriz."

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 28, 2010 23:45
gönderen Oğuz Kağan
Yüz kızartan tablo

TBMM’de yapılan gizli oylama sırasında çekilen fotoğrafları mutlaka görmüşsünüzdür. Perde ile kapatılan kabini dikizleyenden tutun da, zarfı kapatmasına yardımcı olanına, oy sandığının başında elindeki çeteleyi işaretleyene kadarki insan manzaraları doğrusu midemi bulandırdı. Referandum, milletvekili, belediye, dernek, vakıf, okul, parti kongresi gibi yüzlerce seçim izleyen, defalarca oy kullanan sıradan bir vatandaş olarak böylesi yüz kızartıcı bir tablo ile karşılaşmadım. Cep telefonu ile fotoğrafı çekilen oy pusulası gördüm. Diğer adayın pusulasının teslim edilişine tanık oldum ama alenen oy kabininin dikizlenmesini, bire bir zimmet işini, “Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir” ibaresinin yazıldığı TBMM’de cümle alem tabloyu gördü.

Başlı başına hukuken iptal gerekçesi doğuran bu davranış demokrasinin yüz karası değil de nedir? Elbette o çatı altında fikri ve insani iradesine ipotek koydurmayacak haysiyetli vekiller var. Ama yakalarına takılan vekil rozetinin bedeli bu denli ağır olmamalı. Paketin içinde bulunan özel hayat ve kişisel haklar maddelerine ters düşen bu görüntülere rağmen oy kullananları tarih elbette yargılayacak ve uzun süre beklemeden suçlular, göz yumanlar, işbirlikçiler bunun hesabını milletin önünde verecek.

Peki bu çirkin tablonun önüne geçilemez mi? TBMM Başkanı, tek tek yoklama yapıp, tek tek oy kullandıracağız gibi vaziyeti kurtarmaya yönelik açıklama zorunluluğu hissettiyse de iş işten çoktan geçmiş oldu. Bu sütunlardan defalarca yazdım. Bıkmadan, usanmadan yazmaya devam edeceğim. İnsan onurunu hiçe sayan uygulamalardan kurtulabilmek için öncelikle siyasi partiler ve seçim yasalarının değişmesi şarttır. Lider sultasının hakim olduğu partilerde millet adına oy kullanan vekillerden hangisi gerçekte milletin tercihi ile seçilmiştir. Siyasi ikbali liderlerin iki dudağı arasında olan bir milletvekili gerçek iradesini yansıtabilir mi? Aynı sıraları paylaştığı arkadaşının tercihini dikizleyip onu ihbar edebilir mi? Gelecek seçimlerdeki konumunu düşünerek adına yakın markaj denilen ispiyonculuk seviyesine inebilir mi?

Seçim öncesi propagandalarda “Siyasi partiler kanununu değiştirip seçmenin iradesini dikkate alacaklarına dair demokrasi nutku çekenlerin” hangisi bugüne kadar TBMM’de cesurca bir önerge vererek bunun arkasında durabilmiştir. Komisyon toplantılarında aykırı seslerin “Aman patron duymasın” diye uyarıldığı ortamda yangından mal kaçırılırcasına RTE Anayasası’na sesini çıkaramayanlar, “Bu arada parti ve seçim kanunlarını da çıkaralım” yürekliliğini sergileyebilmiş midir? Yanlış hesabın Bağdat’tan olmasa da Anayasa Mahkemesi’nden döneceğine dair inancımızı korumakla beraber bu sütunlardan başta CHP lideri Sayın Baykal olmak üzere Devlet Bahçeli ve TBMM’de iradesine ipotek koydurmayı insan haklarına aykırı gören milletvekillerine seslenmek istiyordum.

Türkiye’miz bütün olumsuz koşullara rağmen seçim havasına girmiştir. Seçimlerden önce işçi, memur, çiftçi, esnaf gibi bütün gönüllü kuruluşların temsilcileri ile bir araya gelip Türkiye’ye ve Türk insanına yakışır yeni bir seçim kanunu hazırlayınız. Parti tüzüklerini demokratik kanunlara göre değişimini sağlayınız. Üyelikten yöneticiliğe, delegelikten aday adaylığına kadar millet iradesinin yansıtılabileceği, ön seçimin zorunlu oluşundan kontenjan sayılarına kadar her şeyi yazacağınız yeni siyasi partiler ve seçim yasasından AKP’nin nasıl da kaçtığını seçmene gösteriniz. Bu arada dünkü gazetelere yansıyan dikizleme, yakın markaj, zarfa yardımcılık, çetele tutmak gibi fotoğrafları parti tabanlarınıza ve vatandaşlara dağıtarak böylesi tabloların bir daha yaşanmaması için yetki isteyin. İnanın bu millet kendi iradesine saygı duyanlara yetki verecektir.


Yavuz Selim DEMİRAĞ, 29 Nisan 2010, YENİÇAĞ

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Pzt May 03, 2010 15:50
gönderen Başkomutan
Anayasa paketi oylamasında büyük sürpriz


Anayasa değişiklik paketindeki siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran madde 327 oy alarak 330'un altında kaldığı için reddedilmiş oldu.

TBMM Genel Kurulunda, Anayasa değişikliğinin 2.turunda, teklifin 8. maddesine 327 kabul, 76 ret oyu verildi.

Genel Kurulda gizli oylamaya 410 milletvekili katıldı. Oylamada 327 kabul, 76 ret oyu kullanıldı; 2 milletvekili çekimser kaldı, 3 oy boş çıktı ve 2 oy da geçersiz sayıldı.

Birleşimi yöneten TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, gizli oylama sonucunu açıklarken, "İlgili madde öngörülen beşte üç çoğunlukla (330) kabul oyu alamadığından reddedilmiştir" dedi. Şahin, daha sonra birleşime bir süre araverdi.

Teklifin 8. maddesi ile Anayasa'nın "Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar" başlıklı 69. maddesinde parti kapatmayı zorlaştırıcı hükümler getiriliyor; parti kapatma davası açılması TBMM'nin iznine bağlanması öngörülüyordu.

-OYLAR İKİNCİ KEZ SAYILDI-

Birinci turda, 8. maddenin gizli oylamasına 414 milletvekili katılmış; oylamada 337 kabul, 72 ret oyu kullanılmış; 5 milletvekili çekimser kalmıştı.Bu arada, gizli oylamaya ilişkin tasnif işlemi herhangi bir karışıklığa neden olmamak için iki kez yapıldı. Oyların ikinci sayımında da Anayasada öngörülen beşte üç çoğunluğun altında kabul oyları çıktığı belirlendi. Öte yandan, Anayasa değişikliği teklifinin 8. maddesinin yeterli oyu alamayarak, reddedilmesi CHP ve MHP grubundaki milletvekillerince sevinçle karşılandı.


VATAN


Erdoğan kurmaylarını topladı
Siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran maddenin reddedilmesinin ardından Başbakan Erdoğan, Cemil Çiçek, Beşir Atalay, Hayati Yazıcı ve 3 AKP Grup Başkanvekili ile biraraya geldi.

vatan

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Pzt May 03, 2010 19:06
gönderen Başkomutan
Demokrat iktidarın demokrat cemaatinin yazarı
"BULUNUP İHRAÇ EDİLİRLER"



Resim

Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç, Meclis'teki ikinci tur görüşmelerini değerlendirdi. Bulaç, 1 Mart tezkeresinden sonra Erdoğan'ın ikinci kez karnizmasını çizdiğini söyledi. Bulaç'a göre bu böyle devam etmez!

Balçiçek Pamir’le Söz Sende’nin bugünkü konuğu Zaman gazetesi yazarı Ali Bulaç’tı. Bulaç bugün Meclis’teki ikinci tur görüşmeler sırasında yapılan oylamada parti kapatma ile ilgili anayasa değişikliği maddesinin AK Parti’den gelen firelerle düşmesini yorumlarken ilginç bir tespitte bulundu: “Bu 1 Mart tezkeresinden sonra Başbakan Erdoğan’ın karizmayı ikinci çizdirişi. Ama ben inanıyorum ki kısa sürede toparlar.”

"DERİN AK PARTİ DEVREDE"

Bulaç, oylamadaki firenin AK Parti içindeki bir kesime mal edilebileceğini belirterek şunları söyledi: “Programa girmeden önce telefonla aradığım birkaç kişi bunun ‘derin AK Parti’nin işi olduğunu söylediler. Müesses nizamın devamından yana olan ve demokratikleşme sürecinden hoşnut olmayanların oluşturduğu ‘derin AK Parti’ devreye girdi. Demik ki onlar da bayağı etkinmişler doğrusu.

"BULUNUP İHRAÇ EDİLİRLER"

Şimdi bu isimlerin belirlenip ihraç edilmeleri, yolların ayrılması söz konusu olacaktır. Ben sanmıyorum ki Başbakan bu isimlerle devam etsin.
Bu bakımdan aslında bir yerde hayırlı oldu bu durum. Aslında ben burada AK Parti’nin o, yelpazeyi çok geniş tutan felsefesinin de sorgulanması gerektiğini düşünüyorum. Kırk ambar yapmamak lazım. O siyasi felsefeyi özünde benimsememiş kimseler partiye kolaylıkla alındı. İkinci önemli bir grup var. Hemen her dönemde çok önemli roller oynuyorlar. ANAP ve RP döneminde de vardılar. Bu isimler sürecin demokratikleşmesinden çok da memnun değiller. ”

internethaber


Oylamadan önce ve oylamadan sonra

Resim
Ak Parti bugün Meclis'te büyük bir şok yaşadı. Parti kapatmayı Meclis'in onayına bağlayan madde reddedildi.

Ancak Erdoğan Genel Kurul'a geldiğinde oylama henüz başlamamıştı, başbakanın neşesi de yerindeydi.



Resim
Başbakan Erdoğan kritik 8. maddenin oylamasında da hazır bulundu ve oyunu kullandı.



Resim
Başbakan Erdoğan oy kullandıktan sonra Bakanlar Kurulu sıralarına değil milletvekili sıralarında oturdu.


Resim
Kritik maddenin oylaması sonrası oyların tasnifine geçildi. Sonuç Ak Partililer için bir hüsrandı... Madde reddedilmişti.


Resim


İşte o an Erdoğan'ın gülümsemesi yüzünde dondu.

Oylamanın sonucu Başbakan Erdoğan'ı ve AK Partili kurmayları şok etti.

internethaber

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Sal May 04, 2010 0:21
gönderen Başkomutan
YENİLGİYİ TATTI

8 AKP’Lİ EVET DEMEDİ
ANAYASA değişikliği teklifinin, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran 8. maddesi, AKP içinden de gelen fireyle düştü. AKP ile BDP arasındaki, Terörle Mücadele ve Türk Ceza Kanunu’nda değişiklik pazarlıklarının ardından ilk turda 8. madde, BDP’nin de desteğiyle 337 kabul oyu almıştı.

BDP desteğini çekti
BDP, 8. maddeyle ilgili dünkü 2. tur oylamaya katılmadı. Ankara Milletvekili M. Zekai Özcan’ın istifasıyla sandalye sayısı 336’ya düşen AKP, Meclis Başkanı Şahin’in de oy kullanamıyor olması nedeniyle 335 oyla 8. maddeyi geçirmeye çalıştı. Ancak fire korkusu sonunda gerçek oldu.

AKP fire verdi 8.madde düştü,Erdoğan şokta
ANAYASA değişikliği görüşmelerinin 2. turunda AKP’lilerin verdiği ret oylarıyla parti kapatmayı zorlaştıran 8. madde 327 oyda kalarak düştü ve Başbakan Tayyip Erdoğan, Anayasa paketinde hiç beklemediği bir yenilgiye uğramış oldu. İlk turda 337 kabul oyu çıkan maddeyle ilgili sonucun şoku, Erdoğan’ın yüzüne yansıdı.

8. madde neler getirecekti?
MADDEYLE, Anayasa’nın 69. maddesi değiştiriliyordu. Buna göre parti kapatma davası; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın talebi üzerine, TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin 5’er üye ile temsil edildiği komisyonun üçte 2 çoğunluğu ve gizli oyla vereceği izin üzerine açılabilecekti. İlk turda bu maddeye BDP ’evet’demişti.

Şokun dalgaları yayılıyor
BAŞBAKAN Erdoğan, şokun ardından kurmaylarıyla bir araya gelip bundan sonra atılacak adımları ele alırken, “Milletvekilleri kendi iradelerini kullandı” demekle yetinirken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Çok hayırlı oldu” ifadesini kullandı. CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay, “Vekiller vicdanlarının sesini dinledi” dedi.
Anayasa paketi delindi
Anayasa değişikliği teklifinin 2. turunda parti kapatmayı düzenleyen 8. madde 327 oyda kaldı ve düştü. TBMM Genel Kurulu’ndaki oylamada 8 fire veren AKP iktidarı, Anayasa maratonunda ilk golü yemiş oldu


Başbakan Tayyip Erdoğan’ın ’hap gibi’diye nitelediği Anayasa paketi delindi. Anayasa değişikliği teklifinin parti kapatmayı düzenleyen 8. maddesi 327 kabul oyu çıktığı için paketten düştü. TBMM Genel Kurulunda gizli oylamaya 410 milletvekili katıldı. Oylamada 327 kabul, 76 ret oyu kullanıldı; 2 milletvekili çekimser kaldı, 3 oy boş çıktı ve 2 oy da geçersiz sayıldı. Oylamaya ilişkin tasnif işlemi herhangi bir karışıklığa neden olmamak için iki kez yapıldı. Oyların ikinci sayımında da Anayasada öngörülen beşte üç çoğunluğun altında kabul oyları çıktığı belirlendi.

BDP oylamaya katılmadı
Birleşimi yöneten TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, “İlgili madde öngörülen beşte üç çoğunlukla (330) kabul oyu alamadığından reddedilmiştir” dedi. Maddenin yeterli oyu alamayarak reddedilmesi CHP ve MHP grubundaki milletvekillerince sevinçle karşılandı. Sonuçta, ilk tur oylamalara katılan BDP’nin ikinci tur oylamalara katılmaması etkili oldu. BDP’li Sırrı Sakık, bu durumu, “Diyalog olmayınca bu noktaya gelindi” şeklinde değerlendirdi.
İlk turda 337 oy almıştı
Teklifin 8. maddesi ile Anayasa’nın “Siyasi Partilerin Uyacakları Esaslar” başlıklı 69. maddesinde parti kapatmayı zorlaştırıcı hükümler getiriliyor; parti kapatma davası açılması TBMM’nin iznine bağlanması öngörülüyordu. Madde, CHP’nin itiraz ettiği 3 maddeden biriydi. Birinci turda, 8. maddenin gizli oylamasına 414 milletvekili katılmış; oylamada 337 kabul, 72 ret oyu kullanılmış; 5 milletvekili çekimser kalmıştı.

Bu kez hapı AKP yuttu
Hatırlanacağı gibi Başbakan Erdoğan, Anayasa değişkilği paketini hapa benzetmişti. Erdoğan, “Milletin vekilleri zaten bunu tek tek oyluyor, Parlamento’da bütün değerlendirmesini yapıyor, milletin huzuruna bunu hazır olarak getiriyor, ön çalışma bu Parlamento’da bitiyor, bittikten sonra da bunu adeta bir hap gibi, tablet gibi sunuyor. Yani, ’Biz bunu görüştük, bitirdik, size sunuyoruz ey milletim’diyor” demişti. Erdoğan önceki günkü grup toplantısında yaptığı konuşmada da ‘evet’ veren milletvekillerine övgüler yağdırmıştı. Ancak bu övgülein vekilleri etkilemediği ortaya çıktı.


YENİÇAĞ

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Sal May 04, 2010 23:17
gönderen Başkomutan
TBMM Genel Kurulu'nda Anayasa değişiklik paketinin Anayasa Mahkemesi'ni düzenleyen 17. maddesi 337 oyla kabul edildi.
TBMM Genel Kurulunda, Anayasa değişikliği teklifinin 17. maddesi 69 ret oyuna karşı 337 oyla kabul edildi.

internetajans


Kritik oylama tamamlandı

Anayasa değişiklik teklifinin 17. maddesinin oylaması tamamlandı.

TBMM Genel Kurulunda, Anayasa değişikliğinin 2. turunda, teklifin 17. maddesi 69 ret oyuna karşı 337 oyla kabul edildi. Oylama soncunun açıklamasının ardından AKP'li vekiller alınan sonucu dakikalarca ayakta alkışladılar.

Genel Kurulda gizli oylamaya 410 milletvekili katıldı. Oylamada 337 kabul, 69 ret oyu kullanıldı. Oylamada, 1 çekimser ve 3 oy da boş çıktı.




Teklifin 17. maddesinde Anayasa Mahkemesinin kuruluşunu düzenleyen 146.

maddede değişiklik öngörülüyor. Buna göre, halen 11 asıl ve 4 yedek üyesi bulunan Anayasa Mahkemesi 17 asıl üyeden oluşacak.

Birinci turda, teklifin 17. maddesine ilişkin gizli oylamaya 407 milletvekili katılmış; oylamada 331 kabul, 72 ret oyu kullanılmış; 2 oy boş çıkmış, 2 oy da geçersiz sayılmıştı.

-NOTLAR-
Önceki oylamalarda sırası geldiği zaman Genel Kurula gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, madde ile ilgili oylama başladığı sırada Genel Kurula indi. AK Parti Grup Başkanvekillerinin yanına oturan Erdoğan, sayım tamamlanana kadar da Genel Kurulda kaldı.

Oylama sırasında Bakanlar Kurulu ve Komisyon sıralarının arkasında toplanan bazı milletvekilleri pusula ve zarf verme işlemlerini ayakta gözlemledi.

MHP ve CHP'li bazı milletvekilleri de oylamayı kendi grup sıralarından ayakta izledi.

Pusula ve zarf verildiği sırada AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Sağlam ile işlemleri yürüten katip üyeler arasında bulunan MHP Giresun Milletvekili Murat Özkan arasında tartışma yaşandı. Sağlam, MHP ve CHP'li milletvekilleri ile de tartıştı. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, "Sinirlenecek bir şey yok" diyerek tartışmayı yatıştırmaya çalıştı.

Şahin, milletvekillerine oy kullanırken zarfların boş olup olmadığını kontrol etmeleri uyarısında da bulundu.

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, anons yapan katip üyelerle konuşarak, oy verme sırasında yığılma olduğunu, anonsların daha aralıklı yapılmasını istedi.

Oylamaya, BDP İstanbul Milletvekili Ufuk Uras da katıldı. AK Parti İstanbul Milletvekili Mehmet Domaç, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile birlikte kupaya zarfı atan Uras'ı AK Parti milletvekilleri "bravo" sesleri eşliğinde alkışlarken, CHP'li milletvekilleri ise protesto amaçlı alkışladı.

Sonucun açıklanmasından sonra aralarında Devlet Bakanı Hayati Yazıcı'nın da bulunduğu bazı AK Partili milletvekilleri Uras'ı kutladı.

Bağımsız Elazığ Milletvekili Feyzi İşbaşaran ile Bağımsız Ankara Milletvekili Mücahit Pehlivan da oylamaya katılanlar arasında yer aldı.

Oylama sırasında şimdiye kadarki oylamalardan daha fazla sayıda milletvekili Genel Kurulda bulundu. Basın mensupları da oylamaya yoğun ilgi gösterdi. Basın locasındaki gazeteci kalabalığı oylamayı ayakta izledi.

TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin'in açıkladığı oylama sonucunu AK Parti milletvekilleri ayakta alkışladı.

Şahin, daha sonra maddenin kabul edilmesinin ardından birleşime ara verdi.


VATAN


Kritik 17. maddeninin kabulünün ardından AKP'li vekiller sevinçten adeta havaya uçtu

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Resim

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Sal May 04, 2010 23:36
gönderen Türk-Kan
Soros'un solcusu, Fethullah'ın tetikçisi Ufukçuk da ihanet partisine destek vermiş.

Re: Faşistler yargıya darbe yaptı!..

İletiGönderilme zamanı: Çrş May 05, 2010 15:48
gönderen Başkomutan
Medya faşizmin ağzı zaten bozuktu...

Yandaş medya ağzını bozdu

Vakit gazetesi yazarı, siyasi partileri kapatmayı zorlaştıran anayasa maddesine ret oyu veren AK Partililere "yav..k" dedi

Vakit Gazetesi yazarı Serdar Arseven, siyasi partilerin kapatılmasını zorlaştıran Anayasa değişiklik maddesine ‘’Ret’’ oyu veren ve maddenin paketten düşmesine neden olan iktidar milletvekillerine ‘’Yav..k’’ dedi.

‘’AK Parti’de birkaç Namert’’
başlığı ile bir yazı kaleme alan Arseven, parti içinde ret oyu verenlerin ‘’Karanlıktan yararlandıklarını’’ savunarak ‘’Baykal işbirlikçisi yarasa ruhlu herifler’’ dedi ve şunları yazdı:

‘’Yavşak tipler, Gizli oylama cengaverleri, Evet efendim, sepet efendimciler. Zamane Brütüsleri. Anayasa oylamasında AK Partinin başına gelen, dejenerasyonun yansımasıdır. Grup toplantısında düşüncelerini dile getiremeyen, Baykal ile alttan alta iş bitirmeyi çıkarları açısından çok daha uygun gören, bir takım yav..k tipler... Sayın Başbakanı en hayati maddede sırtından hançerlediler.(..) Mert olun. Adam gibi davranın. Adamlarla birlikte olun. Namertleri aranızda yaşatmayın."

‘’Yavşak’’ sözcüğü siyasi literatüre 17 yıl önce girdi. Mart 1993'te Devlet Bakanı Cavit Çağlar, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz hakkında, "Mesut yav..ktır. Beni konuşturmasın, onu sokağa çıkamaz hale getiririm" demişti. Yılmaz’ın açtığı dava sonucu, Cavit Çağlar 1994 yılında, 200 milyon lira tazminata öahkum olmuştu.


gazetevatan.com