1. yüz (Toplam 1 yüz)

12 Eylül'de AKP'nin Kalemini Kırın Son Bir Yılı YETER

İletiGönderilme zamanı: Prş Tem 22, 2010 22:55
gönderen Başkomutan



PKK’nın Türk askerine ilk kurşunu sıktığı yer olan Eruh'ta havai fişekli 25 yıl kutlaması yapıldı

Terör örgütü PKK’nın 15 Ağustos 1984’te Hakkâri’nin Şemdinli İlçesi ile birlikte ilk silahlı eylemini gerçekleştirdiği Siirt’in Eruh İlçesi’nde ‘1’nci Eruh Cirav Doğa ve Kültür Festivali’ havai fişek gösterisiyle başladı.

PKK flamaları ve pankartlarının açıldığı festivalde 25 yıl önceki baskına katılan ve bir süre sonra yakalanan Ali Gün’ün ardından DTP Genel Başkan Yardımcısı Emine Ayna da bir konuşma yaptı. Gün, Eruh baskınına katıldığı için, festivaldeki PKK sempatizanı gruptan büyük ilgi gördü ve bunu hatırlatarak başladığı konuşması uzun süre alkışlandı.

İlk terörist: Vatan...Kürdistan dağları

Eruh baskınına katılan Ali Gün, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çok sevinçliyim çünkü barışa çok yakınız".


17.8.2009
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.hurriyetusa.com/haber_detay.asp?id=22360









Resim


İktidar Firavun Olursa Elbet Bir Musa Çıkar


İnsanlık bir tarih serüveni olarak günümüze devamlılık göstererek gelmedi mi? Bütün tarih boyunca, âdem'den günümüze, her şeyin bir ilki ve o ilki takip eden sürekliliği yok mu? Var; elbette var.

İlk insan hazreti âdem, aynı zamanda ilk peygamber, ondan sonra gelen peygamberlerin tamamı, onun istikametinde telkinde bulundular, hiçbir peygamber kendisinden öncekini suçlamadı, karalamadı, hakkında kötü bir şey söylemedi. İlahi ahlak başka türlü bir davranışı zaten kabul etmezdi.

İnsanlık bütün birikimini ve kültürünü dinlerden beslerken, milli motifleri ile dini motifleri hep omuz omuza gitmiştir. Dinden gelen öğretiler eğer bozulmamış ise, milli kültüre katkısı da bozulmadan devam eder. Milletlerin kurduğu medeniyet yıkılmaz bir hal alır, asırlarca mesut bir topluluk yaşar ve kendisinden sonraki nesillere bu mutluluğu devreder.

Türk milletinin devlet hayatı işte böyledir. Her zaman kendilerine ilahi yolu gösteren Peygamberlere ve din ulularına hürmeti hiçbir zaman elden bırakmamış, bunu bir yönetim tarzı yapmıştır. Hiçbir Türk ereni, bir başka ulu zata kötü dememiş, kendisini yüceltmek için bir başkasını küçültmemiştir. Bu erdemli davranış Türk devlet adamlarının en önemli yol gösterticisi olmuştur.

Böylesine erdemli bir yolu takip eden Türk devlet adamları, kendisinden önceki liderin bıraktığı yerden devam etmiş ve kendisinden sonrakine, ölümsüz bir milli mücadele hırsı bırakmıştır.


Zaman içerisinde devlet adamlarının beceriksizliği ya da düşmanların hilyesini görememesi bu asil millete uzun tarih yolculuğunda zaman kaybettirmiştir, art niyetli basiretsiz liderler yok olmuş, temelleri sağlam olan Türk kültür ve medeniyeti sayesinde millet yok olmamıştır.

Ne zaman büyük bir tehlike ile karşı karşıya kalsak, ya millet için bir araya gelmiş fedakâr bir kadro, ya da olağan üstü meziyetlere sahip bir lider, yeniden necip Türk milletini çağlar üzerinden atlatacak, onurlu bir mücadeleye, milleti ile birlikte girmiştir.

Hem milli kültürde hem de devlet geleneğindeki devamlılık hali, ülkemizi idare eden meziyetli devlet adamları ve cesur din ulularının azalması ile, bu aralar Türk e tarih yolculuğunda zaman kaybettirmeye başlamış, hızını oldukça yavaşlatmıştır..

İktidar olmak ve iktidarda kalmak için verilen mücadelenin, tarihi gerçeklerle arası pek açılmış bir dönemdeyiz. Bu aralar, tarihten gelen lider karakterlerini bulmakta zorlanıyoruz. Bu aralar, milleti için uykusuz kalan devlet adamları gitmiş, yerine çoluk çocuğuna, kısım akrabasına, devletin malını mülkünü hovardaca harcayan bir ekol gelmiş.

Benden atımı istesinler vereyim, karımı istesinler vereyim ama toprağımı istemesinler, o benim değil milletimindir onu veremem diyen bir Türk devlet adamı geleneği yerine, milletin asırlardan bu yana kazandığı değerleri, yabancılara satan bir devlet adamı oturmakta.

Etrafında ise babalar gibi satarım diyen bir güruh var.


Hazreti Ömer'in adaletini anlata anlata iktidara gelen bu heyet, milletin evlatları sefalette iken, kendi evlatlarının, dünya çapında şirketlere sahip olmasına, madende hayatını kaybeden işçilere dediği gibi, kader diyebilir.

Gemileri olmasına, Allahın lütfü diyebilir. Yanındakileri ne, etrafına, eşine dostuna torpil yapabilir, ama tarih kimseye torpil yapmaz, şerefle anılmak ya da anılmamak, bunu tarihi iyi okuyarak, oturduğunuz koltuklarda sizden önce oturanları, çok iyi analiz ederek yapma Şansınız var.

Gelin bu şansı tepmeyin, Türk milletine zaman kaybettirmeyin, şansınızı zorlamayın, milletinde sabrını zorlamayın.bu nasihati size babanız olsa yapmaz, benden söylemesi.

Tarihe mal olmakla, tarihte yok olmak arasındaki tercihinizi, yok olmaktan yana kullanmaktaki ısrarınız ancak bir firavun inadı olabilir, benim aklıma tarih seyrinde gelen başka kimse yok. Unutmayın her firavuna Allah bir Musa gönderir, ya düzelin, ya bırakın, ya da Musa'nızı bekleyin. Bu nasihati size babanız olsa yapmaz, benden söylemesi.


İrfan TOPÇU
13 Temmuz 2010




Re: 12 Eylül'de AKP'nin Kalemini Kırın Son Bir Yılı YETER

İletiGönderilme zamanı: Sal Tem 27, 2010 23:33
gönderen Başkomutan

Vicdân, merhamet millet ve AKP...


BOP Eş Başkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden tatil vedâsı konuşması yapıyordu! Ağlamaklı, sözler boğazda düğümlenmeli, duygu sömürüsünün zirve yaptığı konuşma süresinde altı Mehmetçiğimiz daha Vatan toprağına düşmüştü!

Anaları ağlatanların analarını ağlatmakla, asayiş ve can güvenliği sağlamakla mükellef Hükümetin Başı; 30 yıl önce ABD’nin “Bizim çocuklar”ının suçsuz günahsız astıkları Ülkücü-Devrimci millet evlâtlarını, referandum malzemesi etme insafsızlığı yapıyordu!

Mâdem anaları ağlatanların analarını ağlatamayıp sadece ağlamakla yetiniyorsunuz, son altı şehîdimize de ağlasaydınız ya! Sizin açtığınız “açılım” adlı Milli Birlik Projesi arkasından sıkmadılar mı mermileri bu alçak, demokratik bölücü teröristler?

Mâdem ağladınız, mâdem gözleriniz yaşaracak kadar etkilendiniz mektuptan, tamamını neden okumadınız? Ülkü Şehîdi Pehlivanoğlu’nun; “Şunu hiç bir zaman unutmasınlar ki, Mustafa’lar ölür, Allah davası ölmez, MİLLİYETÇİLİK yaşar. Kellemi verdiğim bu yolun zaferi yakındır. Zafer her zaman Allah’a inananlarındır” satırlarını neden atladınız? “Milliyetçilik ölmez” dediği için mi? Ve bu riyâ ile, bu duygu suistimâli ile Ülkücüleri tavlayabileceğiniz mi söylendi size?

Sadece hükümet edenlerde mi riyâ? Ana muhalefet Gandi’ye BOP Eş Başkanı’nın ağlaması sorulduğunda; “Her şeyi istismâr eder” dedi demesine ama 12 Eylülcülerin astığı gençleri söylerken Ülkücü Şehît Mustafa Pehlivanoğlu’nun adını atladı! Söylemedi, söyleyemedi! Söylerse bir yerlere ters düşerdi! Oysa BOP Eş Başkanı’nı gûya sarsan satırlar O’nundu!
Al birini vur ötekine!

Bunların işâretleriyle de millet, sandıkta “evet” veya “hayır” diyecek öyle mi? Referandumda milleti, şehit yakınlarını, ülkücüleri, mütedeyyin müslümanları bir daha kandırmak için gûya BDP ile görüşmeyen BOP Eş Başkanının, bir başka yalanını da BDP Diyarbakır İl Başkanı açıkladı:

“Biz AKP’yle, Başbakan Erdoğan’la, temsilcileri ile kurmaylarıyla tahmin ettiğinizin ötesinde görüşmeler yaptık. Referandum paketi öncesinde de bize söylenen şuydu; ‘Biz sizinle asla aynı karede görünmeyeceğiz. Bize destek verebilirsiniz ama gizli destek vereceksiniz’ demişlerdi. Buyurun kendilerine sorun böyle olmadığını iddia etsinler” dedi!


Ve bunların duyulmayacağını sanarak, kamera önünde otuz yıl faşistlikle, katillikle, ırkçılıkla suçladıkları Ülkü Şehîtleri üzerinden münâfıklığa soyundular! Destekçileri de epeyce!
Yıllarca MHP’li olmuş, Ülkücü gecelerde şiirlerini okuyarak para kazanmış, yıllarca Ülkücü Camiada kitapları pazarlanmış, her devrin kuvvetlisinden yana olmayı mahâret sayan bir yetmişlik “eskiden ülkücü” de, AKP yandaşlığıyla coşarak referandumu, âyetlerle süsleyip “Mü’min-Münkîr” oylamasıymış gibi takdîm ediyor!

Ya Rabbi! Ol deyince olduran, öl deyince öldürensin! Geceleri-gündüzleri, mevsimleri-seneleri şaşmaz bir düzenle sürdürensin! Rahmansın, Rahîmsin aynı zamanda Kahhârsın! Mütedeyyîn kullarını, yürekleri yaralı şehît ailelerini otuz yıldan sonra bile rahat bırakmayan bu “Allah ile aldatanlar”ı, kahhâr sıfatınla sen ıslâh et Ya Rabbi!

Canımızı çok acıttılar! “Bir kötülüğün cezası, ona denk bir kötülüktür. Ama kim bağışlar ve barışı sağlarsa onun mükâfatı Allah’a aittir. Doğrusu O, zalimleri sevmez. (Şûra 40)” buyurdun!

Otuz yıldır kavlamayan yaramızı kanattılar, affedemiyoruz! Allah adıyla, canımıza, acılarımıza musallat olanları sana havâle ediyoruz Yâ Rabbi!

Bunlara “HAYIR” diyerek, hür akıllı olduğumuzu, Allah’tan gayrısını dinlemeyeceğimizi gösterecek ferâseti-basîreti ver Yâ Rabbi!


Mustafa ASLAN / YENİÇAĞ / 28 Temmuz 2010





DTP ile PKK açılımı yapan AKP’de “Bakın, hayır oyları, CHP+MHP+BDP” diye propaganda...

Yapışık ikizler AKP-BDP! / Rifat SERDAROĞLU

Re: 12 Eylül'de AKP'nin Kalemini Kırın Son Bir Yılı YETER

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eyl 12, 2010 19:33
gönderen Başkomutan
Hz. Muhammed: ‘‘Neysen öyle yönetilirsin!''

Dünyada her millet icraatına tahammül ettiği hükümetin mesuliyetine ortak sayılır.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Yukarıdaki görümsetmeden sonra benim yorumum budur.Çünkü başka bir şey diyemiyorum...