1. yüz (Toplam 1 yüz)

Çıldırmış bunlar! / Rifat SERDAROĞLU

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 09, 2010 16:28
gönderen Oğuz Kağan
Çıldırmış bunlar!

12 Eylül Referandumu, AKP için bir ölüm-kalım yarışı haline geldi.

AKP çıldırmış durumda. Ömrüm Politika, Siyaset, Seçim içinde geçti, fakat böyle bir propaganda süreci ve devlet imkanlarının, devlet araçlarının böyle pervasızca kullanıldığı bir seçim veya referandum görmedim.

AKP Hükümeti; tüm Valileri, Kaymakamları ve devlet görevlileriyle vatandaş üzerinde her türlü baskıyı utanmadan uyguluyor. Bu baskıların boyutları, kırsal kesimlerde inanılmaz bir tehdit kampanyasına dönüşmüş durumda;

Bazı cemaatçi kaymakamlar, köy muhtarlarını topluyor ve “köyünüzde hayır çıkarsa, Köy-Des yardımlarını keseriz, yeşil kartları toplarız, sıfır faizli destekleme kredilerinden yararlandırmayız, tüm sosyal yardımları keseriz, köy hizmetlerini bitiririz” diye açıkça köylüyü tehdit ediyorlar. Bunu da saklı- gizli değil açıkça yapıyorlar.

Öte yandan Milli Eğitim Bakanlığından ve müdürlüklerden okullara telefon ediliyor. Filanca Müdür Yardımcısı hayır’cı imiş, gözünüz üzerinizde olsun gibisinden haberler yolluyor. Tüm kamu çalışanların üstünde inanılmaz bir baskı var. Belediyeler “hayır” afişlerini anında temizliyor ama ne hikmetse “evet” afişlerini görmezden geliyorlar. Ramazan münasebetiyle verilen iftarlar ise ayrı bir rezalet ve kelimenin tam anlamıyla “Anayasayı ihlal suçu”.

Cumhuriyet tarihinde ilk kez Yüksek Yargı Mensupları, iktidarın ve cemaatin polisleri tarafından kanunsuz bir şekilde “ortam dinlemelerine” tabi tutulup, “suç olan dinlemelerle” evet propagandasına alet edilmeye çalışılıyor.

Başbakan Erdoğan’ın konuşmaları, davranışları, mimikleri ülkenin birliği ve beraberliğinden sorumlu, bir hizmet makamında oturan bir idareci gibi değil, adeta başka her şeyi unutup tek bir amaca kilitlenmiş bir örgüt lideri gibi!..

Sokaklarda gençler, üzerlerinde “hayır” yazan tişörtler giydikleri için polis tarafından toplanıyorlar. Ne demokratik bir ülkedeyiz değil mi? Eğer bu Anayasa değişiklikleri kabul edilirse, bu toplamalar daha sıklaşacak ve ülke daha demokratik(!) hale gelecektir.

Bütün bu baskı ve korkutmanın yanında, bir de dağıtılan badem şekerleri(!) var. 2009 Yerel Seçimleri’nde dağıtılan kömürler, gıda kolileri ve beyaz eşyalar, anlaşılan çok fazla etkili olmadı ki bu referandumda daha farklı bir yöntem seçildi. Önce esnaf kredilerinin faizleri indirildi, sonra vergi-prim borçlarında faiz indirimi ve taksitlerde kolaylık getirileceği söylendi. Üniversite harçları bu sene artırılmadı. Geçen yıl memura zoraki, %2.5 + 2.5 zam verilmişti. Bu sene enflasyonda geçen seneye göre bir yükseliş olmamasına rağmen başbakan sultanımız %4 + 4’lük bir zammı uygun buldu. Son badem şekeri de memura bayram öncesi maaş verilmesine karar verilmesi oldu.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, şimdide AB desteği ilan edildi. 1856 Islahat Fermanı’nı da Avrupa’nın emri üzerine ilan etmiştik. O zaman atalarımıza, gayrimüslimlere, Müslüman Osmanlı tebaasından daha fazla özgürlükler verirseniz “Avrupalı” olacaksınız demişlerdi. Demişlerdi de o yolun sonu Sevr olmuştu. AB ile ilişkilerimiz, son 6 yıldır donmuş durumda. AB’nin ağır topları Fransa ve Almanya, sürekli olarak Türkiye’nin AB’de yeri olmadığını açıklıyorlar. Durum böyleyken, Türkiye’nin iç meselesi olan Anayasa referandumu bunları niye ilgilendiriyor biliyor musunuz? PKK’nın ve BDP’nin “Demokratik Özerklik” planını desteklemek için.

Türkiye’nin her tarafındaki reklam panolarında “Çağdaş eğitim için evet, Memur ve işçi, hakları için evet, fişlenmeye son vermek için evet, kadın hakları için evet” reklamları yer almakta. Cemaat-Tarikat kafasıyla çağdaş eğitim, çağdaş sosyal haklar! Eğer böyleyse, niçin eğitimciler hayır oyu verecekler? Niçin işçi konfederasyonlarının büyük bir kısmı bu oylamada hayır oyu kullanacaklarını açıkladılar? Gerçekleri gördüler de ondan.Reklam panolarında yazanlar ne anayasa metninde var, ne de AKP’nin gündeminde var.

Oy kullanma günü olan 12 Eylül’e az bir zamanımız kaldı. AKP ve Tayyip Bey’deki telaş ve sıkıntı, “Hayır” oylarının önde olmasından dolayıdır. Çılgınlıkları, saldırganlıkları bu yüzdendir. Siz lütfen bunları hiç düşünmeyin. Bayram ziyaretine gider gibi, tüm tanıdıklarınızla birlikte sandıklara gidin ve hayırlı “Hayır” oylarıyla sandıkları doldurun.

Bu çılgınları sakinleştirmek de, şenlendirmek de benim işim.

Size söylemiştim; Hüsnü Şenlendirici Bergamalıdır diye. Hüsnü klarnetini konuşturur, koro’da; “Remzi Gür-Ethem Sancak-Ahmet Çalık-Osman Can-Cübbeli Ahmet Hoca” çeşitli ilahilerle Tayyip Bey’i teselli ederler. Bülent Arınç için ise, tıbbi destek almak şart olacak galiba…

Haydi Hayırlısı…


Rifat SERDAROĞLU, 8 Eylül 2010