1. yüz (Toplam 1 yüz)

İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar… / Ali ERALP

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 08, 2020 15:37
gönderen Gamze Okur
“İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar…“

Şaşırdık.

Korkuyoruz.

Korka korka yiyoruz.

Korka korka içiyoruz.

Korka korka yaşıyoruz.

Ne yiyeceğimizi, ne içeceğimizi bilemiyoruz. Kuşku içindeyiz.

Elimizi neye atsak ya GDO’lu (Genetiği değiştirilmiş organizma), ya hormonlu, ya da ilaçlı… Tüm gıdalar zehir yüklü…

Bu bela özellikle yoksulların başında.

Çünkü yoksul kesim, açlık sınırının altında yaşayan kesim, mutlaka “en ucuz” olanını bulup, almak zorunda…

Yaşayabilmek için… Geçinebilmek için… Yaşamını devam ettirebilmek için…

Çünkü yoksul kesim 50 liralık ürün dururken 20 liralık kaşar peynirinden almalı mutlaka…

1750 - 2200 TL maaşı olan çoluklu çocuklu bir baba, hem kira ödeyecek, hem çocuğunu okutacak, hem odun kömür alacak, hem ekmek götürecek evine…

Sonra da insanca yaşayacak!..

Peki, 20 liralık kaşar olur mu?

Olur, olur… Niye olmasın?

Gıda eşkıyaları için çok kolay bir iş bu.

Alırsın depolarda kalan küflenmiş, bozulmuş peyniri. İçerisine bir miktar bitkisel yağ ve kazeinat katarsın. Teknolojinin de yardımı ile eritirsin, işte sana 15 -20 liralık kanserojen peynir.

Günümüzde gıda ve sağlık katillerinin, gıda ve sağlık hırsızlarının el atmadığı hiçbir ürün kalmamıştır artık.

Tükettiğimiz gıda maddelerinin büyük bir çoğunluğu GDO’ludur.

Salam, sucuk, sosis, fındık-fıstık ezmesi, çikolatalı ürünler, hazır çorbalar, mısırdan elde edilen katkı maddeleri, kola ve meyve suları, mısır yağı, süt tozu…

Bu listeyi daha da artırabilirsiniz…

İlgili bakanlıklar gıda vurgununu, gıda ve sağlık katillerinin yaptıklarını sadece seyretmektedirler.
Önlem almamaktadırlar.

Önlem almayı bir yana bırakalım, Greenpeace’in, belirttiğine göre, ülkemizde GDO’lu bazı ürünlerin satışı bile serbesttir.

GDO’lu beslenen hayvanlardan elde edilen süt, peynir, yumurta, et gibi besin maddeleri, ne yazık ki doğrudan soframıza gelmekte… Üstelik etimizin, sütümüzün, yumurtalarımızın etiketlerinde, (Avrupa’da olduğu gibi) hayvanların GDO’lu yemlerle beslenmiş olduğuna dair, hiçbir uyarı da yoktur.

Yediğimiz tavuklar tavuk değil, koyunlar koyun değil, inekler inek değildir…

“Sağlıklı” diye durmadan tavuk tüketiyoruz. Ama tükettikçe sağlığımızdan oluyoruz.

Kanserler artıyor.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Onkoloji Enstitüsü Öğretim üyesi DR. Yavuz Dizdar:

“Daha yumurtadan çıkar çıkmaz, civcive antibiyotik veriliyor. Kemikleri gelişmesin, et yapsın diye. Tavuklar tarladaki patatesler gibi, hiç kıpırdamadan yetiştiriliyor. Bıraksanız bile kıpırdayamıyorlar. Elinize aldığınızda kemikleri kırılıyor. Sonra, görüyoruz, her gün bir kadın meme kanserine yakalanıyor…”

Şimdi bunu yapanlara soruyorum:

“Bu zavallı civcivlere, tavuklara bu işkenceyi nasıl reva görüyorsunuz?”

Üç kuruş daha fazla kazanmak için bu kadar insanın hastalanmasına yol açmak, sağlığı ile oynamak, gencecik kızların meme kanserine yakalanmasına neden olmak, bütün bu açgözlülüğe değiyor mu sizce?

İnsanlık mıdır bu sizin yaptığınız? Hiç utanma, sıkılma yok mudur sizde?

Daha kısa ve öz sorayım:

Siz insan mısınız?

Başınızı yastığa koyduğunuzda rahat uyuyabiliyor musunuz?

Sakat bıraktığınız, sizin yüzünüzden kansere yakalanan insanların bakışları, çektiği çileler, gözlerindeki nefret ışıkları karşısında kazandığınız o paraları çoluğunuza, çocuğunuza yedirebiliyor musunuz?

Mutlu musunuz?

Zenginliğinizle, servetinizle övünebiliyor musunuz?

Amaaa…

İnsanlığın, insanların geleceği, sağlığı ile oynadıktan sonra, dünya sizin olsa ne yazar…

Yazlıklar, kışlıklar, arabalar, fabrikalarınız insan olmanızı, adam olmanızı sağlar mı?

Yine kısa ve öz sorayım:

“Kefenin cebi var mı?

Kefenin…”


(alieralp37@gmail.com)

Re: İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar… / Ali ERALP

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 08, 2020 19:19
gönderen İlteriş Kağan
Bu devranın hep devam edeceğini sandılar. Sonunda gelip dayandık Deniz bitti.
Öküzün süt vaadine kananlar, bir süre sonra inek gibi sağıldıklarını anlarlar..
Ekonomideki "yerli ve milli" aldatmacıyla, siyasetteki "yerli ve milli" aldatmacası gayet uyumlu. nohut bile gerçeği söylüyor bakın poşetine!

Marketten alışveriş yaparken ambalajların üzerini okursanız göreceksiniz: Türkiye’ye mercimek Kanada’dan,Avustralya'dan . fasulye Arjantin’den, börülce Peru’dan, nohut Meksika’dan geliyor. “Peki bir dönem, dünya bakliyatın üretimi sıralamasında öncü ülke olan Türkiye’de, şimdi neden ithal sofralar kuruluyor?”

-Nohudu ithal ediyorsun, mercimeği ithal ediyorsun, eti ithal ediyorsun. Hayvanlara yedirmek için samanı bile ithal ediyoruz, iyi mi!. Türkiye'nin saman ithal etmesi, tarım politikasının iflas ettiğini gösteriyor.“
Kuzu-muzu değil, kasap bıçağını yalayan danalar gibisiniz..
Ülke “ithal ürünler cenneti”

Yanlış politikalar yüzünden ülkemizi dışa bağımlı kıldınız Otu bile ithal ederken pişkinlikte tavan yaptınız “Balık tutan değil, balık yiyen, tüketici bir topluma çevirdiler!

Ülkemizin gerçek meselesi, bitirilen tarım yok edilen hayvancılıktır - Nohudu ithal ediyorsun, mercimeği ithal ediyorsun, eti ithal ediyorsun. Samanı ithal ediyorsun - Tarım da hayvancılık da sizlere ömür!

Çünkü tüketim eğilimi Getirisi olmayan Bilinçsiz bir toplumda yaşıyoruz. - Türkiye'nin gerçek meselesi üreten değil tüketen ekonomi modelidir. Ülkemizin gerçek meselesi, bitirilen tarım yok edilen hayvancılıktır - Nohudu ithal ediyorsun, mercimeği ithal ediyorsun, eti ithal ediyorsun. Samanı ithal ediyorsun ..‘Son Fabrika satıldığında, Son üretici toprağını terk ettiğinde, Mankurtlar beton ve asfaltın yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak!” Bakkaldaki mercimeğinden, buğdayına her şey BATI'nın eline geçmiş, günde 10 saat taşerona çalışan Kafası kalın 3.30'luk ayakçı Takımlarına “MİLLİ DEVLET” mastürbasyonu Hadi bakıyım.

Yanıtı belli; "Üretim ekonomisi"ni ısrarla yok ettiler çünkü. Türkiye’nin son iki ayda saman ithalatına 25 milyon dolar ödediği. Buğdayı, arpayı, pirinci bile "yaban eller"den "dolar" karşılığında taşıyorlar yoksul sofralarına.
İneği bile "dolar" karşılığında, "saman"ıyla birlikte yurtdışından alıyorlar çünkü. Yanlış politikalar yüzünden ülkemizi dışa bağımlı kıldınız Otu bile ithal ederken pişkinlikte tavan yaptınız “Balık tutan değil, balık yiyen, tüketici bir topluma çevirdiler!

Üretmeden, satarak savarak, borçlanarak en çok halk yığınlarını yoksullaştırdı. Halk borçlanarak yaşamaya alıştırıldı. Toplumda gerginlik, bunalım, kriz, ahlak çöküntüsü, adam öldürmeler, cinnet geçirmeler, intiharlar en yüksek düzeyine ulaştı.
Bir ülke düşünün ki, hiç bir şey üretmiyor ve tüm vatandaşları yatıp kalkıp geyik muhabbeti yapıyor ve ekonomik değeri olan hiç bir şey için çaba harcamıyor.- Üretmeyen Ülkeler Tükenmeye Mahkumdur.. Bunun tek sorumlusu büyüme modelidir. Üreterek değil tüketerek büyüme. Çalışıp kazanarak değil borçlanarak. Vatandaş borçlandı, şirketler borçlandı ve dahası ülke borçlandı.

Resim

ResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResimResim

Re: İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar… / Ali ERALP

İletiGönderilme zamanı: Pzt Şub 10, 2020 16:42
gönderen İlteriş Kağan
Tarımda buğdaydan samana kadar birçok üründe yapılan ithalat Türk çiftçisinin belini bükerken Suriye’de üretilen sarımsaklar “yerli üretim” etiketiyle market raflarında yer alması.
İstanbul Bayrampaşa’da bulunan sebze halinde paketlenen sarımsaklar, Suriye’de üretilip Türkiye’ye getiriliyor.
Resim

Re: İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar… / Ali ERALP

İletiGönderilme zamanı: Pzt Şub 10, 2020 18:39
gönderen İlteriş Kağan
ABD taklitçiliğine kaymış gözünüzle Batılı olduğunuzu zannediyorsanız bu sadece sizin hastalıklı hayalinizdir.
Toplumu, kapitalizmin sarmalına feda ederek ölüme sürüklemek Batılı olmak değildir.

Ülkenizde tarım bitmişse; hayvancılık ithalatın tasmalı kölesi olmuşsa; fabrikalar vurguncunun, soyguncunun, mafyanın eline geçmişse; yeterli beslenemediği ve tedavi göremediği için bebek ölümleri her geçen gün hızla artıyorsa…

Siz batılı değil, olsa olsa bu milletin celladısınızdır!

Diyarbakır Tekel Fabrikası cezaevine dönüştürüldü….

Malatya‘da bulunan Vagon Onarım Fabrikası cezaevi oluyor….

Orman ve Su İşleri Bakanlığı Amasyalı köylülere 120 gün içerisinde kesilmesi gereken ithal angusları damızlık süt ineği diye sattı. 1 yıl sonra Tarım ve Köyişleri Bakanlığı köyleri gezip angusların kesilmesinin zorunlu olduğunu tebliğ etti…

15.11.2012

Ali ÖZOĞLU

1 No’lu Cezaevi

B 3 Üst Tecrit Hücresi

SİLİVRİ / İSTANBUL
Resim

Re: İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar… / Ali ERALP

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 11, 2020 17:44
gönderen Gamze Okur
Teşekkürler, emeğinize sağlık. Belgeler çok çarpıcı...

Re: İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar… / Ali ERALP

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 11, 2020 18:02
gönderen İlteriş Kağan
Gamze Okur yazdı:Teşekkürler, emeğinize sağlık. Belgeler çok çarpıcı...


Ben TŞK ederim Benim amacım bilgi paylaşımı ve ülkemizin içinde olduğu Bataklığı anlatmak Bu konu hakkında Rahmetli Necdet SEVİNÇ Kısa bir yazı yazmıştı
Resim

Çünkü liberalizmi ihraç eden ülkelerde bile devletin ekonomik hayata müdahalesi Türkiye’dekinden kat be kat fazladır. Mesela Amerika, Japonya ve Avrupa Birliği gibi ülkelerde devletin ekonomi üzerindeki payı ortalama %47’iken, Türkiye’de %23’tür ki, bu rakam aslında devletin çökertildiğini göstermektedir.

Kaldı ki, liberalizm ve özelleştirme, iddia, edildiği gibi, eğer bir ülkenin iktisadî refahını temin edebilseydi, Osmanlı imparatorluğu çökmezdi. Aksine Osmanlı imparatorluğu, deniz yolları, demir yolları, madenler, telefon ve tramvay şirketleri, marangoz ve kibrit atelyelerine varıncaya kadar bütün işletme ve imalathaneler ecnebilerin eline geçtiği için batmıştır!

Biz Cumhuriyet’in ilk yıllarında ecnebilerin ele geçirdiği şirket ve fabrikaları millileştirerek ikinci bir Kurtuluş Savaşı vermiştik. Şimdi 80 yıllık Cumhuriyet’in bütün kazanımlarını borç faizlerinin 3 -5 aylık taksiti için ona buna devrediyoruz.

Türk Ordusu’nun yakıt ihtiyacını karşılayan Tüpraş’ı satıyoruz! Harp Sanayiinin çelik ihtiyacını temin eden Erdemir’i satıyoruz. Petro-kimya tesislerini satıyoruz. Türk Hava Yollarını satıyoruz. Bankaları, limanları satıyoruz. Sahilleri, sınır boylarını, dağları ovaları satıyoruz.

Yani vatanı satıyoruz, vatanı!
Yazının devamı - aslinda-satilan-vatandir-necdet-sevinc-t35250.html

Re: İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar… / Ali ERALP

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 14, 2020 10:18
gönderen Gönül Pınar Atacı
'.
MUHTEŞEM bir yazılı ve görsel teşhir ve tel'in. En yürekten tebrikler, yeni başarılar ve en iyi dilekler sana sevgili Ali. Tüm ulusal varlıkları ve değerleri satıp savuran ve yurdu, ulusu ve orduyu BOP denen melanete teslim etmeyi amaçlayan tüm eski ve yeni BOP'culara ve Beşinci Kol'culara ise sonsuz NEFRET ve ebedi LANET.

.

Re: İnsan Kanı Ve Canı İle Servet Yapanlar… / Ali ERALP

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 14, 2020 11:24
gönderen Gönül Pınar Atacı
Sevgiili Ali'ye tekrar tebrikler ve teşekkürler gönderen ben Gönül'den özel bir ithaf :

YÜCE DİVAN'A SEVKEDİLECEKLERİ AN

Türk ve Türkçe, Kürt ve Kürtçe düşmanlığını siyaset bellemiş,
Haram karı, haksız rantı ve kara parayı yegane kutsalı bilmiş,
Zulme ve sömürüye,takiyyeye ve Muaviye'ye tapınmış
İnsanları Allah ve Kur'an, Muhamed ve Ali ile aldatmış

Ulusal kahramanlar Atatürk'e ve İnönü'ye hakaretler etmiş
Cihatcı terörist Hikmetyar'ı dizinin dibine oturarak övmüş,
Önce kardeşim dediği insanlara bir süre sonra katil demiş,
Tam 32 yerde,32 kere BOP ile ve BOP'culuğu ile övünmüş,

Fetullah'a tüm istediğini verdikten sonra
Kişisel ve hizipsel erk ve mülkiyet uğruna
En affedilmez kanlı bıçaklı düşman olmuş,
Ve de mehdiliğe ve padişahlığa soyunmuş,

Nepotizmi ve nihilizmi, faşizmi ve emperyalizmi düstur edinmiş,
Milletin anarahmine küfretmiş o hayini ihaleler ile ödüllendirmiş,
Çocuklara tecavüze 'bir kereden bir şey olmaz' diyen cadıyı koruyup kollamış,
Milyonlarca rüşvet ve iltimas almış bulunan tüm bakanlarını cezadan kurtarnış,

Binlerce subaya ve aydına kurulmuş en hayin ve kalleş kumpasların savcılığını üslenmiş,
Zarrap denen bir adamı işine gelince göklere çıkarmış işine gelmeyince casus ilan etmiş,
Kendisi ve hizmetcileri dışındaki herkese ve muhaliflere karşı hakaret ve küfür yağdırmış,
U dönüşcülüğünde ve hamasette, mandacılıkta ve himayecilikte dünya rekorlarını kırmış,

Ekonomik,politik,ideolojik ortaklığı,siyasi ayaklığa ve kolculuğa hatta şerifliğe çevirmiş,
Ulusal sınırları kevgire döndürürek tam 7 milyon yabancı kaçkını getirtniş ve besletmiş,
Binlercesi ajan, provokatör,hayin,katil olan bunları tüm ulusun başına kara bela yapmış,
Ve bunlara 58 milyar tüyü bitmedk yetim hakkını ve bir o kadar da kamu malını saçmış

Tam 8 milyon insanı işinden aşından mahrum etmiş,
Toplam 3,5 milyon kadını ve erkeği sorguya çekmiş,
1052 bebeyi,lohusayı,anneyi ve gebeyi tutuklayıp zindanlara attırmış,
Ve 56 milyon özel ve tüzel kişiye icra,infaz ve ceza davaları açtırmış,

Ulusun mahremi Kozmik Oda'yı yerli ve yabancı casuslara açmış,
Ve bütün gizli belgeleri ve bilgileri verip 813 yurtseveri kırdırmış
Tüm yurdu parçalatmış, parselletmiş ve bölüşmüş,
Bütün ulusu kutuplaştırmış, ayrıştırmış ve bölmüş,

Mondros'a ve Sevr'e çok ‘içli’ ağıtlar yakmış,
Apdul Hamit’e ve Vahdettin'e dualar yazmış
Vatan tapusu Lozan'ı ve Möntrö'yü kötülemiş
Ülkeyi bir iç ve dış savaş eşiğine sürrüklemiş

Bu kişinin ve hizbinin erk ve zevk günleri sayılıdır
Yüce Divan'a sevkedilecekleri an ise pek yakındır.

Gönül Pınar Atacı, 12.Şubat.2020