1. yüz (Toplam 1 yüz)

Öyle Değil Böyle, Hala Değil Hâlâ

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eki 05, 2011 21:04
gönderen Feza Tiryaki
Öyle Değil Böyle, Hala Değil Hâlâ


Şebnem kadar olamadık.

Koskoca Türk Milleti kendi diline sahip çıkamıyor ama Alman’ın kızı babasının adındaki bir harfi eksik yazmamızı dert etmiş. Hâlâ öğrenemediniz mi diyor, Alman babamın çoban anlamına gelen “Schaefer” soyadı öyle değil böyle yazılır.

On yıldır Türkiye’deymiş. “Hala soyadımı Schafer diye yazıyorlar. Artık bilsinler. Araya “e” koysunlar, doğrusu budur !”diyor. Bunu haber yapan gazeteci, milletimize güzelce bir Almanca dersi de vermiş. Schafer değil, “Schaefer’miş(şefır) bu kelimenin doğru yazılışı, göstermiş. Habere de,(Hürriyet) “Hala yanlış yazıyorlar” başlığını atmış.

İşte, Şebnem - kendisi ne iş yapıyorsa Türkiye ile Almanya arasında mekik dokuyormuş , yoğun iş temposunda koşturuyormuş - basınımız aracılığıyla milletimizi böyle uyarıyor. Adının doğru Almanca yazımını öğretiyor.

Ah bu ünlü(?) kız bilmiyor ki onun bu sözlerini yazan gazeteci de bunları bize doğru Türkçeyle yazamıyor.

Kimse çıkıp gazeteciye demiyor ki:

A gazeteci kızım, a gazeteci oğlum, “Hala yanlış yazıyorlar “ denmez ona. “Hâlâ yanlış yazıyorlar” denir. Yani hala değil, hâlâ diye yazacaksın. Ve okurken de böylece “a” harflerini uzatarak okuyacaksın.

Hala babanın kız kardeşi demektir. Hâlâ sözü ise şimdiye kadar, o zamana kadar, henüz, hep aynı anlamına gelir. Bu iki kelime birbirinden Türkçemizde a’nın üzerine konan bir işaretle ayrılır. İnceltme işaretiyle. Hala ve hâlâ arasında anlam bakımından bir uçurum vardır.

Burdaki Almanca çoban sözü, bir harf eksikliğiyle de yazılsa, biz Türkçe okuyuşla aynı sesi çıkararak okuruz. Hem biz Almanca bilmek ve Almanca bir sözü doğru yazmak, okumak zorunda değiliz karşılıklılık ilkesine göre düşünürsek… Nasıl Almanlar bizim bazı harflerimizi söylemiyor, söyleyemiyor ve çoğu sözcüğümüzü kendi dilleriyle yazıyorlarsa biz neden öyle yapamayalım?

Biz de başı dik, özgür bir toplumuz.
Almanlar bize ait özel harflerimizi kullanıyorlar mı? “Yumuşak g” ve özellikle “ı” “ç” “ş” harflerini? Türkiye’ye Türkei (Türkay) diyorlar. Başbakana “Erdogan”. “Saygı” ismi onların dilinde “Saygi” “Çetin” “Cetin” veya Setin, Şahan “Schahan.” Belki bu harfi (ş = sch) doğru okurlar ama yazarken “ş” ile kesinlikle yazmazlar…

Okullarında okuyan Türk çocuklarının adlarının yanlış yazılmasını bırakın, yetişkinlerin adları ısrarla hep değiştirilerek söylenir, yazılır orada. Bizimkilerin çoğu da kendi adlarını Alman gibi söylerler. Adlarında “ı”harfi varsa hele, uyum adına adını “i” ile söyler, yazar…

Yine bir gazetede (Haberturk): “Wilma Türk olabilir mi?”diye bir haber başlığı yazmışlar. Bir dizide oynayan artistmiş Vilma. Türkiye’de ünlü olan. Memleketinde adı bile bilinmeyen kadını yere göğe sığdıramıyorlar. Türkçede olmayan adının ilk harfini de gazetecimiz maşallah bir Alman gibi yazmış. Alman basını ise Alman alfabesinde olmayan bir harfi kesinlikle kullanmaz. Biz kalkıp diyor muyuz nedir bu? Hani “ ü “ harfi? Nerede “ ğ ”? Niye “ ı ” harfimize nokta koydun, “ i ” yaptın? Bizde “ c ” öyle okunmaz, “ z ” öyle söylenmez… diyor muyuz?

*
Bu paraya, şana , şöhrete boğduğumuz kişiler bize rahatça diklenebiliyorlar. Nasıl olsa onların bu baba vatanları ( Vaterland) bizim vatanımızın parçalanması için elinden geleni ardına koymuyor. PKK- Kürt bölücülerine arka çıkıyor. Teröristlerin ülkelerinde gazete çıkarmalarına( Özgür Politika), hem de terörü öven ifadelerle, işledikleri cinayetleri savunan ifadelerle yayınlanmasına ses çıkarmıyorlar. Bunların orada Türkleri korkutarak haraç toplamasına göz yumuluyor. Değerli gazetecimiz Rıza Zelyut geçen gün bu konuyu yazısında işlemişti.

Şimdi varsayalım, bu yazdıklarımı bir yabancı okudu. Bu yabancı diyecek ki, siz sanki dilinize, ülkenize sahipsiniz de bize söz söylüyorsunuz…

Haberturk diye yazıyor adını bir gazeteniz ve televizyonunuz. Türkçede Türk’e ne zamandan beri Turk deniyor? diyemez mi yabancılar şimdi?

Bu Türk’e Türk diyemeyen, demeyen, kendi milletinin adını yabancılar gibi söyleyip yazan bu televizyon kanalı geçen gün bir programına bir ünlü(?) yönetmeni almış. Saçları jöleli iktidar goygoycusu sunucusunun konuğu olan bu çok çok ünlü “Böyyük” yönetmen öyle bir lâf etmiş ki evlere şenlik:

“Kürt olsam dağa çıkardım.”

Hadi gelin de içinizden bir küfür etmeyin!

Bunu söyleyen, PKK'nın döktüğü masum insanlarımızın, askerlerimizin, polislerimizin kanına ortak olmuştur! öyle değil mi? Aslında hakkında savcılık dava açmalı ve bu kişi teröre ve teröriste yataklık etmekten, terörü övmekten hapse tıkılmalıdır! Halk da bunun çevirdiği hiç bir filme film dememeli, yüzüne bakılmamalıdır! dersiniz şimdi bu sözleri duyunca.

Ama nerede? Bu lâfları söylebildiği TV kanalının o anda telefon yağmuruna tutulmadığı, bu sözlerin lânetlenmediğini bildiğimize göre, günümüzde algısı karıştırılmış halkımızdan bunu beklemek boşuna....

Gün kan içicilerin günü... Gün fırsat bekleyen çakalların inlerinden çıkma günü…

Türk milletinin sırtından para kazanan, Türk- Kürt denmeden, asla ayrım yapılmadan göklere çıkarılan, sevilen, ünlenen, hiçken bir şeyler olan, zengin olan bazı kişiler şimdi elbirliğiyle bu açılım adıyla yapılan bölücülüğe arka çıkıyorlar. Kan dökücüleri görmezden geliyor, ülkemizin üzerinde oynanan oyunları bilmezmiş gibi davranıyorlar. Akıllarını para ve mevki almış… Hırsları kendilerinin önünde…

Her gün devletinde, ülkesinde asker, polis ve sivil insanın canını alan böyle bir kanlı örgüte Avrupa’da biri arka çıkabilir mi? Polisten önce halk buna tepki gösterir.

Biz de tam tersi oluyor. Bölücülüğü övmek, bölücü olmak moda oldu. Bundan kimse utanmıyor!

Sesi olmayan, sunuculuktan tutun her mesleği yapmaya çalışan bir artist eskisi yıllar sonra yine sahneye çıkacakmış. Çıkacakmış ama bu sesi olmayan şarkıcının bu kez başka numaraları varmış. Kürtçe şarkılar da okuyacakmış…

Niye? Cevabını siz bulun bu sorunun. Bayram değil seyran değil eniştesi onu niye öptü ki?

Yine Türk- Kürt ayrımı yapılmadan Türk toplumunun baştacı ettiği bir sahte imparator, herkesin çok iyi bildiği bir türkücü yerini açılımcılardan tarafta göstermişti, bölücü taleplerine kaç kez arka çıkmıştı eskiden. Şimdi bu kişi yine gündemde. Her gün ne yaptı, nerede yaşayacak, nerede neyi ne etti? Bunlar yazılıp çiziliyor…

Bölücü ve yargıç katili birine de “Çirkin Kral” deyip taçlandırmışlardı onu, içimizdeki hainler bir zamanlar… Anam halk ozanı diyen bir türkücü(Yavuz Bingöl) bile bölücülerin safında(Ahmet Kaya) durdu… Bir filmci de (Sinan Çetin) kaç kez durduğu yeri söyledi. Sivil anayasaya yani bölücülerin istediklerine evet, varım diyor.

Bu milletin adam yaptığı kişiler, işte böyle “ben neymişim be ağbi” ayağına takılıp günlerini gün ediyorlar, vatana millete olan borçlarını bir parça ödemek akıllarına gelmiyor. Estetik takıntılı bir eski şarkıcı Somali’ye yardım konseri vermişmiş , bir melekmiş bu. Gazeteler yazdı böyle. Nedense bu meleklerin (?) bizim şehitlerimizin ailelerine yardım etmek akıllarına gelmez! Ne modaysa haydi o modanın ardına düşerler…

Milletimiz dizi manyağı edilmiş. Artist, şarkıcı, manken manyağı edilmiş… Serdar Ortaç denilen pop şarkıcısının konserine, Genç Turkcel’liler(Turkcelliler diye Türkçe okuyurum ben, c’yi c gibi ) konserine yüzbinler gitmiş. Yüz bin kişi mest olmuş onun şarkılarıyla… Aynı gün, füze kalkanına hayır demek için, ancak on bin kişi toplanabilmişti Kürecik’te…

*
Ah Şebnem Çoban ah!..

Bir dokun bir ah işit derler ya, aynen öyle oldu.

Sen bir harfin hesabını çıkıp sorabiliyorsun da milletimize, milletimiz kendine yapılanların hesabını, ortaya çıkıp kimseye soramıyor!

İzmir’de ilköğretim okullarına, alfabe afişleri 32 harf olarak dağıtılmış, bizde olmayan üç harf de eklenmiş, 29 harfimize. Sendika suç duyurusu yapmış. Sezdirmeden kemirgenler bizi yiyorlar, bir yerden başlayıp dilimizi öldürmeyi deniyorlar, bölücülüğü deniyorlar…

Ne oldu, bir savaşa girip savaş mı kaybettik biz?

Ordularımız mı esir alındı? Tersanelerimize mi girildi?

Ülkemiz fakir mi düştü? Büyük Atatürk’ün “Gençliğe Hitabı’nda sözünü ettiği gibi bir duruma mı düştü Türkiye Cumhuriyeti?

Ne oldu? Ne oldu da Anayasa’nın değiştirilemez, değiştirilmesi teklif dahi edilemez denilen maddeleri tartışır oldu herkes tarafından? İktidar muhalefet, yeni açılan meclisin vekilleri(?) neden bununla yatıp bununla kalkıyorlar?

Yakası karanfilli bölücü meclise geldi de gazeteler “İdamdan Meclise ” diye yazdı. İmralı canisine gönderme yaparak. PKK destekçileri, iktidar partililer, bunlara göz kırpan bazı muhalefet parti vekilleri Anayasamızdan Türk dilini, Türk Milleti’ni, Türklüğü çıkarmayı teklif etmeye cesaret edecekler, yandaş karındaş, yalaka basın yayın, sanatçı, artist, şarkıcı sahteleri bunların arkasında duracak, Avrupa, Amerika, Ermeni, Yahudi… yüz yıl öncenin emelleri için bunların sırtlarını sıvazlayacak deniyor!

Canibaşına vekillik düşünecek kadar aklını, beynini vicdanını ve hakkı hukuku yemiş bu kafalar...

Geçen gün yine gazetede bir manşet haber:

"Ses Bayrağı"na Veda

Böyle bir başlıktan ne anlarsınız?

Ses bayrağımıza yani Türkçemize vedayı, yani dilimize, birliğimize ihaneti değil mi? Bölünmemizi değil mi?

Oysa haber Cengiz Dağcı adlı Kırımlı yazarın ölümü üzerine.

Her fırsatı kullanıyor bu basın yayına sızmış hain kalemler! Beyinleri alıştırıyorlar!

Atatürk Cumhuriyeti’nin kapısına yedi düvel dayanmış, önlerine katmışlar eli kanlı maşaları , bunları üstümüze üstümüze sürüyorlar. Para güçleriyle, siyasi güçleriyle, kinleriyle…


Kuzu kuzu bekliyor milletimiz. Hasdal- Silivri tutsaklarını ve her gün gelen şehit haberlerini kanıksamış olarak… Televizyon dizileriyle, artist ve şarkıcılarla gününü gün ediyor. Kredi çekerek , borç üstüne borçlanarak yalancı cennette yaşıyor. Kimi de sadakayla, tarikatların kucağına oturtularak teslim alınmış…

Şebnem hakkını arıyor. Adının bir harfinin eksik yazılmasının hesabını soruyor da, ey büyük Türk Milleti, senin sesin soluğun çıkmıyor!

Senin binlerce yıllık köklerin koparılıyor, çiğneniyor, büyük Türk kültürü, Cumhuriyeti kuran büyük Türk Ordusu, büyük kahraman milletimiz, Kurtuluş Savaşımız yok sayılıyor, sana olmayan diller dayatılıyor, diline seni yönetenler sıradan bir yerel dil muamelesi gösteriyor, Türk dilini ayaklarda paspas yapıyor bu bölücü hainler de hiç sesin çıkmıyor!


Eşekler anırmaya başladığı zaman bülbüllerin sesi duyulmazmış…

Hâlâ bu yanlışlara izin vermem diyemiyor musun?

Senin üzerinde ne dolaplar dönüyor, hâlâ görmüyor musun?


Feza TİRYAKİ, 5 Ekim 2011