1. yüz (Toplam 1 yüz)

ANKARA PATLAMASINDAN SONRA ABD MESAJ VERDİ:"TERÖR ALGIN BENİMLE ORTAK OLACAK.YOKSA..."

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eki 11, 2015 5:33
gönderen mithat akar 1923
1962'de Küba Krizi yaşayan ABD ve Rusya aralarında anlaşmış,Rusya füze sistemini ve gemilerini Küba'dan çekmiş;ABD de NATO kararı ile Türkiye'de konuşlu olan Jüpiter Füzeleri'ni Türkiye'nin fikrini dahi almadan sökmüştü.

27 Eylül ve 2 Ekim 2015 tarihli yazılarımda ve daha önce de defalarca NATO ve ABD'ye güven olmayacağını yazmış,buna benzeyen onlarca örnek vermiştim.

Ankara'daki patlamanın olduğu gün ( 10 Ekim 2015 ) NATO yine Rusya ile yaşadığı sorun devam ederken 1962'dekine benzer bir örnek daha ortaya koydu.

Türkiye'yi "muhtemel saldırılardan korumak için" NATO kararıyla Gaziantep'te konuşlandırılan, hava savunma sistemlerini (Patriot) görev süresi dolduğu için geri çekti.ABD'ye götürülmek üzere bulundukları 39'uncu Mekanize Piyade Tugayı Kışlası'ndan sökülen Patriotlar İskenderun Limanı'na sevk edildi.

Ankara'daki patlamanın ardından ABD Bakanlığı tarafından tarafından yapılan açıklama ise adeta Türk milletine yönelik tehdit içeren bir uyarı niteliği taşıyor:

Bakanlık Sözcüsü John Kirby, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, "Bölge ve Türkiye'de devam eden şiddet göz önünde bulundurulduğunda, şu zamanda, tüm Türk vatandaşlarının kendilerini tekrar barışa adaması ve teröre karşı birlikte durması özelikle önemli. Biz de Türk halkıyla dayanışma içindeyiz ve ortak terörizm tehdidiyle mücadele etmek için Türkiye ile çalışmayı sürdürmeye dönük kararlılığımızı yeniden teyit ediyoruz."

Şimdi yapılan bu açıklamanın üzerini biraz kazıyalım.

1 - Türk halkı kendisini "TEKRAR BARIŞA ADAMALI" derken,TSK'nın operasyonlarını hedef olarak gösterdiği apaçık ortada.Çünkü aynı ABD ,24 Temmuz sonrası başlayan operasyonlar sonrası "TSK kendini savunmakta haklıdır" demişti.Yani ABD,TSK'nın aktif operasyon içerisinde değil,kendisine yönelik saldırıda alan savunması yapması gerektiğini dolaylı yoldan ifade etmektedir.24 Temmuz sonrası TSK operasyonları başladığında "Türkiye toplumsal uzlaşma ve çözüm sürecini göz ardı etmemeli " diyen bir devlet yapısı var karşımızda.

2 - ABD "ORTAK TERÖRİZM TEHDİDİ" ile mücadeleye hazır olduklarını belirtiyor.Yine bundan bir süre önce aynı ABD "YPG'Yİ TERÖR ÖRGÜTÜ OLARAK GÖRMEDİKLERİNİ" açıktan ifade etmişti.Bizim için terör örgütü olan bir yapı,ABD için terör örgütü değil.Çünkü tehdit algılarımız ABD'ninki ile ortak potada bulunmamakta.O vakit ABD kendi terör algısını burada bize dayatmaktadır.

Altı çizilen iki cümleyi birleştirdiğimizde şu sonucu çıkarmak hiç de zor olmayacak:

"Türk Silahlı Kuvvetleri , kendisini barışa tekrar adayıp operasyonlardan vazgeçmeli.Bizim terör algımızı siz de ortak terör algısı olarak görmelisiniz.Biz YPG'yi terör örgütü olarak görmüyoruz.Bizimle ortak tehdit algısı geliştirmelisiniz.Çözüm süreci ve terör örgütü ile müzakere süreci devam etmeli.Bizim için asıl olan Türkiye ile birlikte 22 ülkenin haritasını değiştirmek."

Yukarıda ABD'nin başsağlığı dileyen açıklamalarının üzeri kazındığında farklı bir sonuç çıkarmak mümkün görünmemektedir.

Peki görmezsek ne olur?

Gaziantep'te 20 Ağustos 2012 tarihinde Şehitkamil İlçesi Karşıyaka Semtindeki Emniyet Binasına bomba yüklü kamyon dalar.Polisler ve sivil vatandaşlar şehit olur.

Gaziantep'teki saldırıdan bir yıl sonra Suriye'ye sınır olan Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs 2013 tarihinde dört ayrı bölgede bombalı saldırılar gerçekleşir yüzlerce sivil vatandaş ölür.

6 Haziran 2015'te Diyarbakır'da yine HDP mitinginde patlama meydana gelir.3 kişi ölür.HDP patlamayı gerçekleştirenlerin adresini gösterir:Türk Devleti.

20 Temmuz 2015'te Suruç'ta patlama olur,fail olarak yine Türk Devleti hedef gösterilir ve bölücü örgütün saldırıları sonucu 120'den fazla şehit veririz.

10 Ekim'de daha önce 120'den fazla polis ve askerimizi şehit eden terör örgütü değil,onun uzantısı olan fason parti de HDP değilmiş gibi;HDP inisiyatifinde bir "BARIŞ" mitingi tertip edilir.Tam da bölücü terör örgütü "eylemsizlik kararı" aldığı bir dönemde miting esnasında bomba patlar ve oradaki kitle yine devlete saldırır.Demirtaş yine suçluyu ilan eder:Türk Devleti!

Ve her nedense bu patlamalar tam da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin inisiyatif alarak Kandil ve çevresinde aktif olarak operasyonları başlattığı zaman ve ABD'nin Suriye'nin kuzeyinden oluşturmak istediği "Kürt Koridoru" planı ,TSK'nın operasyonlarından dolayı sekteye uğradığı bir dönemde gerçekleşir.

***

Teröre karşı Türk milletinin ortaya koyduğu tepki ve Ankara'daki Bayrak Mitinginden sonra,PKK'nın "eylemsizlik kararı" aldığı bir dönemde bu patlamanın olması,meşru zeminde görünmeye çalışan terör örgütünün kendisini "tamamen masum" ve "savunmasız" gösterme gayretinin de bir dip notu olarak görülmeli.Daha önce uluslararası güçlere ( Brüksel ve NATO'ya )müdahale çağrısında bulunan Demirtaş şimdi bir taraftan devlete yönelik suçlamalarda bulunurken diğer yandan da "bakın biz eylemsizlik kararı aldığımız hem de toplumun genel beklentisi olan barışı dile getiren bir miting yaparken devlet bize saldırdı" kanısını yaratmaya çalışacak.

Şimdi yukarıdaki parçaları birleştirip net bir tablo ortaya koyalım:

ABD "başsağlığı mesajında" açıkça demektedir ki:Genel barış projesine devam etmelisiniz.Bizimle ortak bir terör algısı ortaya koymazsanız Suriye'deki terörü size ihraç etmeye devam ederim.Örnekleri ise kitlesel eylemlerde ve şehir merkezlerinde patlayan bombalar.Bu bombalardan hemen sonra benim "kara gücüm" olan PKK/YPG'yi devreye sokar ,kendi kontrolümde olan kaos operasyonunu devreye sokarım.Bu "kara gücünün" "sivil" uzantısı olan siyasi parti başkanlarını da bu kaos operasyonlarında görevlendiririm.

Bu yazdığımı anlamayan arkadaşlar ABD Bakanlık Sözcüsü John Kirby'in açıklamasını yeniden okusun.Ve önceki olaylarla Ankara'daki patlama olayını bütünleştirsin.Tabloyu görmekte zorlanmayacaklar.

ABD'nin daha önce de verdiği "diplomatik mesajlar" ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin operasyonlarının devam ettiği süreçte ,patlayan bombaları,şehir merkezlerindeki kitlesel terör eylemlerini ABD'nin planları doğrultusunda ele almak faydalı olacaktır.

Daha önce de belirttiğim gibi.Bu terör eylemlerini öncesinde var olan dinamiklerden,eylemin kime fayda sağlayacağından ve sonrasındaki eylem ve hareketlerden bağımsız düşünemeyiz.

Bu eylem de besbelli ki ABD'nin uluslararası emperyalist planlarının,Ortadoğu ve Türkiye merkezine yansıyan hallerinden biri.ABD kendi saha elemanı olan PKK/YPG'yi kent merkezlerinde yeniden aktive edecek.Daha önce bölücü örgütün elini güçlendiren politik iktidar da yeniden "toplumsal uzlaşma ve barış" mesajları verecek.Üçlü itilaf kuvvetleri ( ABD-AKP-PKK ) birbirinden bağımsız kuvvetler olmadı/olmaz.Var olan denge yalnızca yeni bir denklem ve formülle karşımızda duruyor.

Mithat Akar - Gaziantep