1. yüz (Toplam 1 yüz)

ABD'NİN İKİ NUMARALI İSMİ BİDEN'IN ZİYARETİ : ABD'NİN PKK'YI KURTARMA TAKTİĞİ

İletiGönderilme zamanı: Cum Oca 29, 2016 1:13
gönderen mithat akar 1923
Resim
ABD'NİN İKİ NUMARALI İSMİ BİDEN'IN ZİYARETİ :

ABD'NİN PKK'YI KURTARMA TAKTİĞİ

21 Ocak 2016 tarihinde ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden Türkiye'yi ziyaret etti ve ana akım medyanın da bildirdiği gibi "bir takım temaslarda bulundu."

Batı emperyalizmini temsil eden bir yetkili bir ülkeye ziyarette bulunuyorsa, bu ziyareti doğru analiz etmek, bundan sonraki süreci doğru değerlendirmemiz için temel şarttır.

Biden ve Bıden'la masaya oturan AKP, HDP ve CHP'li yetkililerin yapılan görüşmeden sonra net ve ikna edici bir açıklama yapmamaları, görüşmenin içeriği hakkında Türk halkını bilgilendirmemeleri konuyu ilgilenenleri "şifre kırma" yöntemine sevk etmektedir.

JOE BİDEN'IN GELİŞ NEDENİ ÜZERİNE ÇIKARIMLAR

Bıden'in geleceği gün dikkati çeken ilk durum Leyla Zana'nın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la gerçekleşen görüşmesiydi.HDP'nin yavaş yavaş sürecin dışına itilmesi ile beraber, bölücü terör örgütünün diğer bir "sivil" kolu olan DTK'nın parlatılmaya başlanması ile Erdoğan ve Zana arasındaki görüşmenin bağlantılı olduğunu tespit etmemiz lazım. Bölücü terör örgütünün DTK'yı aktifleştirmeye başlaması ile birlikte önümüzdeki süreçte AKP - HDP yerine AKP - DTK görüşmelerine tanık olabiliriz.

İkinci dikkat çeken durum Barzani'nin yüksek sesle :

"Bağımsız Kürdistan hiç olmayacağı kadar yakın."

"Türkiye'nin karşı çıkacağını sanmıyorum."

"Türkiye'ye gittiğimde Kürdistan bayrağı Cumhurbaşkanlığı sarayında dalgalanıyordu." söylemini dillendirmiş olması.

Barzani, Irak'ın işgal sonrası bölünmesinden bu yana uzun zamandan sonra ilk kez "Bağımsız Kürdistan" söylemine vurgu yapıyor.Çünkü efendisinin "sınır komşusu" bir ülkede, kendisine çok yakın olduğunu, BOP'nin temel aktörlerinden biri olduğunun bilinci ile hareket etmektedir Barzani.

Üçüncü dikkat çeken nokta bu hafta içi Anayasa değişikliği uzlaşma komisyonu topantısından önce bu ziyeretin gerçekleşmesi. AKP iktidarı Türk Anayasası'nın ilk dört maddesini 3.maddeden itibaren değiştirmeyi planlıyor. Anayasanın 3.Maddesi'ndeki "Devletin dili Türkçe'dir" ibaresi yerine "Devletin resmi dili Türkçe'dir" ibaresini koymaya çalıştıkları bilinen bir gerçek. Bu öneri aynı zamanda 24. dönemde devrilen uzlaşma komisyonuna HDP'nin yaptığı teklifti.

ABD'nin iki numaralı isminin, hafta içi yapılacak anayasa görüşmelerine duyarsız kalmadığını bilmemiz için müneccim olmaya gerek yok değil mi!

Dördüncü dikkat çeken durum, seçim sürecinden sonra bir araya gelmeyen AKP ve HDP temsilcilerinin ABD himayesinde bir araya gelmiş olmasıdır. AKP, CHP, HDP temsilcilerinin bir araya gelmesinden sonra TSK'nın yürüttüğü operasyonları daha dikkatli takip etmemizde fayda var.

ABD Başkan Yardımcısı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti konusunda, Türkiye'yi taviz vermeye zorlayan ABD'li yetkililerden biri.Son ziyaretinde "Kıbrıs" başlığında "tarafların adada çözüme çok yaklaştıklarından duyduğu memnuniyeti" belirtmiş.Bu açıklamadan, ABD'nin Kıbrıs konusunda yol haritasını daha net belirttiğini söyleyebiliriz. Böylece Türkiye'nin fiili olarak ortadan kalkan garantörlüğünün, bu süreçten sonra daha hızlı adımlarla ortadan kaldırılacağını düşünebiliriz.

TSK'nın bölücü terör örgütüne yönelik operasyonları arttırdığı bir dönemde, ABD İkinci Başkanının Türkiye ziyareti ve hemen sonrasında ABD Adana Konsolosu Linda Stuart Specht'ın 27 Ocak'tan itibaren Doğu ve Güneydoğu illerine geçiş yapması diğer bir dikkat çeken nokta.ABD Adana Konsolosu'nun yaptığı açıklama, bir sömürge valisinin yaptığı açıklama niteliğinde.

"Konsolosluk olarak bölgede yaşananları kendi gözlemlerimizle görmek için ziyaretler gerçekleştiriyoruz. Yapılan bu ziyaretlerle hem bölgedeki yerel yönetimlerle ilk defa bir araya gelmiş olduk hem de bölgede yaşananları kendi gözlemlerimizle görmek istedik. Bundan dolayı yaşananları görmek ve duymak bizim için önemlidir."

Bu açıklamanın bir denetleme memurunun açıklamasından hiç bir farkı bulunmamaktadır.

ABD'nin yapılacak olan Cenevre görüşmelerinden önceki ziyareti, bölgede tıkanan ABD politikalarına yeniden yön verme ekseninde de değerlendirilmeli. Bölgede Barzani - AKP İktidarı - İsrail hattından bölgedeki dengeleri değiştirme gayretinde olan ABD'nin, Ortadoğu'ya dönük bölgesel planları ile TSK'nın operasyonlarını olumsuz olarak etkileme amacının birlikte okunması lazım. Zira ABD Adana Başkosolusunun temasları bu açıdan dikkat çekici.

Toparlayacak olursak:

ABD, Doğu ve Güneydoğu'da yürütülen operasyonlardan rahatsızdır.Çünkü ABD'nin bölgedeki temel aktörlerinden PKK'nın etkisizleştirilmesi, Suriye'nin kuzeyindeki Kürt kantonlarını kurma planını da olumsuz etkileyecektir.

Bu yüzden Erdoğan ve Zana görüşmesinin hemen ardından üç parti temsilcisi, ABD denetiminde bir araya getirildi. Böylece seçim sürecinden sonra AKP ve HDP'nin ( veya DTK'nın ) yeniden "müzakere" sürecine dönmelerinin önü açılmış oldu.

ABD, dengelerinin değiştiği Ortadoğu'daki inisiyatifi Barzani ve PKK/PYD'yi etkinleştirerek yeniden kendi lehine biçimlendirmek istiyor. Bunun için Türkiye'deki denetimini daha fazla artıracak. Operasyonlardan rahatsız olan ABD, AKP ve HDP arasındaki dengeyi yeniden kurma peşinde. Bunun için ABD Adana konsolosu Doğu - Güneydoğu illerini ziyaret etmiş, bu ziyareti esnasında HDP'li belediye başkanları ile temas kurmuştur.

Bir dönem Rusya ve İran'ı denge unsuru olarak kullanan Türkiye'nin elinden, "Rusya kartı" da alındı.Bu durum ABD'nin Türkiye üzerindeki politik, ekonomik ve askeri denetimini daha açık ve sert yöntemlerle uygulaması için bir fırsat olarak değerlendirilecektir.

" Derin stratejik adımları " sayesinde bölgede yalnızlaşan Türkiye, kendi milli stratejisini üretme yoluna gitmezse daha zor bir döneme gireceğimizi görmek için stratej olmaya gerek yok.Yukarıda da ele aldığımız gibi. Görünen köy kılavuz istemiyor. Bir de kılavuzu karga olanın, burnu ....tan çıkmaz.

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226
Mithat Akar - Gaziantep