1. yüz (Toplam 1 yüz)

BATI’NIN TÜRKİYE’YE KARŞI SÜRDÜRDÜĞÜ SAVAŞ VE BEŞİKTAŞ’TA PATLAYAN BOMBA / Mithat AKAR

İletiGönderilme zamanı: Cum Ara 16, 2016 15:44
gönderen mithat akar 1923
ABD ve İngiliz Ürünü RDX Bomba

Beşiktaş'ta 44 kişinin şehit olduğu terör saldırısında bombalı araçta kullanılan patlayıcıda RDX, TNT ve üçüncü bir kimyasal madde kullanıldığı ortaya çıktı. Saldırıda kullanılan patlayıcıların "askeri envanterlerde" bulunduğu belirtiliyor. İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, kulanılan patlayıcının fabrikasyon olduğunu özellikle belirtti. ( Kaynak: Bütün basın – yayın organları )
Resim


Peki, RDX üzerinde neden bu kadar duruluyor? RDX’i biraz daha yakından incelersek bu durumu netliğe kavuşturabiliriz. Bu bomba türü ilk olarak 2.Dünya Savaşı’nda İngiltere tarafından kullanılıyor. Yani çıkış merkezi İngiltere. Daha sonra aynı bomba türü ABD tarafından geliştirilerek devlet envanterine kayıtlı olarak üretilmeye başlıyor. Bu bomba türünü günümüzde yaygın olarak kullanan devletler ABD, İngiltere ve Fransa.

RDX Daha Önce de Defalarca Kullanıldı

RDX, Türkiye’ye karşı gerçekleştirilen eylemlerde ilk kez İstanbul / Beşiktaş’taki terör eyleminde kullanılmadı. Daha önce de bölücü terör örgütünün birçok eyleminde ve Türkiye’ye karşı gerçekleştirilen örtülü operasyonlarda çok kez kullanıldı. Aslında ABD’nin PYD / PKK’ya verdiği destek iyice ayyuka çıkınca, aradaki bağı ortaya çıkaran veriler sadece daha yetkili ağızlardan ifade edilmeye başladı.

RDX, ilk olarak 24 Ocak 1993’te, ABD / PKK ilişkisini inceleyen ve bu konu hakkındaki araştırmalarını belgeleriyle birlikte makaleler halinde yayımlayan Uğur Mumcu’ya karşı kullanıldı. 2007 yılında Ankara / Anafartalar Çarşısı’nda gerçekleştirilen ve 9 kişinin hayatını kaybettiği terör eyleminde, 2008 yılında Diyarbakır Final Dershanesi önündeki patlamada 5 kişinin öldüğü, yine 2008 yılında gerçekleştirilen ve 15 kişinin hayatını kaybettiği İstanbul / Güngören’deki terör saldırılarında da RDX türü bomba kullanıldı. Son olarak ise 10 Aralık’ta 44 şehidimizin olduğu, seçici bir hedefi ( Çevik Kuvveti ) merkez alarak çok daha fazla kayıp verdirmeyi amaçlayan Beşiktaş’taki hain terör saldırısında kullanıldı.

Karma / Hibrit Savaş ve “Sivil” Ordular

Yıllardır gücümüz yettiğince Batı merkezli devletlerin, hedef aldığı uluslara karşı vekalet savaşları yöntemiyle müdahalede bulunduğunu; düzenli ordu savaşlarının ( cephe savaşlarının ) yerini, zamana yayılmış asimetrik savaşların aldığını yazıp - söylüyoruz.

Küresel gücü elinde bulunduran şirketler, bu şirketlerin hizmetinde olan istihbarat servisleri; ana akım medya ve “sivil” kuvvetleri de yanlarına alarak hedef aldığı devletlere karşı kendi ordularını devreye sokmak yerine, eğittiği, donattığı, silahlandırdığı terör örgütlerini kullanarak; iç savaşa dönük ayaklanmaları finanse ederek ülkelere müdahalede bulunuyor. Bu müdahale sürecinde konvansiyonel orduların kullandığı silahlar ve bombalar, hedef alınan ülkeye karşı kullanılmak üzere terör örgütlerine temin ediliyor. Böylece düzenli orduların savaşlarda kullandığı silah ve bombalar terör örgütlerinin elinde bir ölüm makinesi haline gelebiliyor. Başka bir ifadeyle silahlar aynı, fakat bu silahların kullanılma yöntemi farklı.

Batı destekli iç savaşların, ayaklanmaların yaşandığı ülkelerde hedef alınan devlet ya da devletlere karşı; yukarıda ifade ettiğimiz gibi kimi devletler "sivil" ya da "muhalif" olarak nitelendirdiği unsurları silahlandırıp, bu gruplara lojistik, siyasi destek veriyor. Terör örgütlerini vekil tayin eden bu yönteme karşı, kimi ülkeler de hedef alınan devlete destek vererek kendi yöntemlerini devreye sokuyor. Böylece iç savaşın, çatışmaların yaşandığı ülke ya da ülkeler güç merkezlerinin egemenlik kurma ve savaş alanı haline geliyor.

Resim

Günümüzde yaşanan bu savaşa vekalet savaşı veya Hibrit ( Karma ) Savaş adı veriliyor. Batı'dan para alarak kitleleri yönlendiren saha elemanlarının, internet üzerinden algı yönetimi yapanların dahil olduğu bu savaşa, geçtiğimiz yıllarda "Arap Baharı" veya "Renkli Devrimler" adı altında Mısır’da, Libya’da tanık olduk.
2011’den bu yana Batılı devletlerin örgütlediği terör çeteleri ve bu çetelerin lehine propaganda yapan sosyal medya grupları, sahibinin sesi ana akım medya “aktivistleri”nin Halep üzerinden yürüttüğü psikolojik savaş yöntemlerinde bu duruma Suriye’de tanık oluyoruz.

“Zemberek “ ve Batı’nın Yürüttüğü Karma / Hibrit Savaş

Sayın Banu Avar "Zemberek" adlı son kitabında Karma / Hibrit Savaş yöntemini somut örnekleri ile bizlere anlatıyor.

“Renkli devrimler ve örtülü operasyonların askerleri, dijital aktivistler, ve lejyonerler! Jeo stratejistler, birbirinin içine girmiş bu iki modelin karışımına “Karma / Hibrit Savaş” diyorlar… Renkli devrim ve örtülü operasyon ayaklarından oluşan “karma/hibrit” savaş modeli iki stratejiyle öne çıkıyor.

1 – ‘Müttefik Kullanma’: Müttefiklerini kullanarak savaşma yöntemi, teorisyenler buna ‘arka plandan yönetme / müttefik kullanma’ diyor.

Yeni savaş teorisi üzerine çalışan Adrew Karybko, yeni savaşın temel stratejisi ‘müttefik kullanma’ya iki ülkeyi örnek veriyor. Türkiye ve Polonya

2 – ‘Devamlı Kaos’ : … Hedef ülke ya da ülkelerde kaos, renkli devrimler ve örtülü operasyonlarla yayılır. Kaos bilgisayardaki virüs gibi ‘düşman’ sistemde bulaşıcı rol oynar ve rejim değiştirilerek virüs yok edilir.

1992’de Steven Mann tarafından geliştirilen bu teoriye göre, bir hackerın bilgisayara virüs atması gibi kitlelerin enerjisi yönlendirilebilir. Toplumun bilinci değiştirilmiş olur. Bir milletin kültürel kodlarıyla oynanır, tümü küresel şirketlere bağlı ana akım medyayla topluma virüs atılır. Melezli, hibrit bir kitle anlayışı yaratılır. Bireyler, atılan virüsle farklı politik bakışları sahiplenir ve diğerlerine, sosyal medya aracılığıyla bulaştırır.

… Bu virüs sadece fikirler değil, terör mangaları, istihbarat ajanları, etki ajanları olacaktır. “Mülteciler” bu iş için ideal zemin yaratır. Sivil orduların liderleri, Washington’un, Londra’nın hizmetindedir.”

Sonuç olarak yeni savaşlarda, düzenli ordular değil, dijital ya da silahlı ‘sivil savaşçılar’ kullanılır.”

Banu Avar – “Zemberek” , sayfa 65 – 66

Yukarıdaki açıklamalar ışığında, Beşiktaş’taki terör saldırısına dair İstanbul Emniyet Müdürümüz Sayın Mustafa Çalışkan’ın açıklamasına dönelim: “Bunlar fabrikasyon tipi patlayıcılar. Yani bir devlet envanterine kayıtlı olması gerekiyor. Rahat bulunabilecek patlayıcılar değil. Bu da arkasında devlet desteği olduğunu gösteriyor” ( 14 Aralık 2016 )

Peki, bu devlet hangisi? Bu yabancı devleti ya da devletleri, olay ve kaynak göstererek açıklayalım.

- Bundan 1 buçuk ay önce ABD Suriye’deki Rimelan Üssü’nden PYD’ye silah yardımı yaptı. Verilen bu silahların içinde RDX patlayıcısı da vardı. PKK’nın bu tarz patlayıcıları kendisinin yapması çok zor…

- Suriye’nin kuzeyinde sadece ABD özel kuvvetleri yok. İngiliz ve Fransız özel kuvvetleri de var ve bunlar PYD ile birlikte ortak operasyonlar yapıp, PYD’ye eğitim veriyorlar. RDX patlayıcısının dünyadaki kontrolü İngiltere tarafından yapılıyor.

Nasıl, düşman tanıdık değil mi? Peki, şaşırdık mı? Tabi ki hayır, neden şaşıralım.

Konunun anlam bütünlüğünü koruması açısından yapmamız gereken, Sayın Banu Avar’ın “Zemberek” kitabında işaret ettiği gerçeklerle, İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Mustafa Çalışkan’ın açıklamasını karşılaştırmak.
Resim

Emniyet Müdürü “Bunlar fabrikasyon tipi patlayıcılar. Yani bir devlet envanterine kayıtlı olması gerekiyor. Rahat bulunabilecek patlayıcılar değil. Bu da arkasında devlet desteği olduğunu gösteriyor” ifadesini kullanıyor. Peki,” Zemberek” kitabında işaret edilen gerçekte ortaya konulan tanı neydi? “Bu virüs sadece fikirler değil, terör mangaları, istihbarat ajanları, etki ajanları olacaktır. “Mülteciler” bu iş için ideal zemin yaratır. Sivil orduların liderleri, Washington’un, Londra’nın hizmetindedir.”

Sonuç olarak yeni savaşlarda, düzenli ordular değil, dijital ya da silahlı ‘sivil savaşçılar’ kullanılır.”

Makaleye başlarken ortaya koyduğumuz analizde ise “Batı destekli iç savaşların, ayaklanmaların yaşandığı ülkelerde hedef alınan devlet ya da devletlere karşı; yukarıda ifade ettiğimiz gibi kimi devletler "sivil" ya da "muhalif" olarak nitelendirdiği unsurları silahlandırıp, bu gruplara lojistik, siyasi destek veriyor.” İfadelerine yer verdim.

Üç açıklamayı yan yana getirdiğimizde ortaya çıkan harfler sizce de “Made In USA” olarak okunmuyor mu?

Konuyu yine Zemberek kitabında, Banu Avar’ın Atatürk’ten yaptığı alıntı ile bitirmekte fayda var. Çünkü karamsarlığa yer yok:
” Ulusumuzun kurduğu devletin alın yazısına, bağımsızlığına kimseyi karıştırmayız. Milletimizin menfaatleri ile ilgili hususlarda yabancıların fikirlerinin önemi yoktur. Biz, gidişatımızı yabancıların görüşlerine uydurma güçsüzlüğünü kötü görenlerdeniz. "( NUTUK – 1927 )

Mithat Akar / Gaziantep

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226