1. yüz (Toplam 1 yüz)

bir yılın ardından 15 Temmuz/Gürhan İsagiller

İletiGönderilme zamanı: Cmt Tem 15, 2017 14:32
gönderen Gürhan İsagiller
Meclis'te yapılan 15 Temmuz özel oturumu dinledim. 4 konuşmacı 37 dakika kürsüdeydi.
Atatürk ismi hiç geçmedi. Bir tek başbakan bir kere Gazi Mustafa Kemal dedi. Silahlı kuvvetlerin darbe kalkışmasına karşı onurlu duruşunun hakkını tek cümle içerisinde bir tek Kılıçdaroğlu teslim etti. Atatürksüz,Cumhuriyetsiz bir meclis anması geçti. Peşinen söylüyorum 40 oyum olsa Erdoğan veya AKP'ye bir tane bile atmam ama Ana muhalefet lideri olarak Cumhurbaşkanı sıfatı ile locadan Erdoğan oturumu izliyorsa selam vermemek tepki veya tavır değil Türkiye Cumhuriyeti kurumlarına ve halkına hakarettir. Orası meclis, dingonun ahırı değil. Meclisin dışında ne tavır sergileyeceksen sergile.
Halbuki tam bir sene önce tam bu meclis umutlarımızı tavan yaptıran onurlu bir duruş sergilemişti. Bekir Bozdağ'ın biz gerekirse burada öleceğiz diye seslenmişti genel kuruluna. Türkiye Cumhuriyetinin bir bakanın bombalar karşısında sergiledi ve sergilemesi gereken ,beni bir Türk vatandaşı olarak gururlandıran bir davranıştı. Türkiye'yi işgal etme, Anadolu'da Türk varlığını silme veya önemsizleştirme eylemin önüne set çekilmış, Türk ordusu halkı ile birlikte Türkiye'yi bir amerikan uydusu, bir CİA devletçik olma kaderinden kurtarmıştır. Tehlikenin geçtiğini sanmıyorum. FETÖ tehditi bertaraf edilmiştir sadece. Saldırılar aralıksız devam ediyor lakin sanki hep yanlış yönlere bakıyormuşuz hissinden kurtulamıyorum. Tepki verdiğimiz sözler,olaylar kişiler ipteki cambaz hep. Saldırı hiç beklemediğimiz ve belki de ön göremediğimiz bir taraftan gelecek.
Anma olması gereken bu önemli günü neredeyse bayram havasında kutlama çabaları da pek yardımcı olmuyor doğrusu.
Vatan, millet bayrak devlet için canlarını feda edip şehit olan 248 insanımızı minnet ile anarken köprüde katledilen onca mahsum emir kulu evlatlarımızı düşünemeden edemiyorum. 15 Temmuz'dan bir Çanakkale yaratma gayretini ne tarih nede Türk milleti kabul eder ısrar edenleri de af etmez. Murat Tekin gelir aklıma. Bedeni köprüde paramparça edilen Hava harp okulu öğrencisi. Gel denince gelen git denince giden konumda olan bir çocuk sadece. Oğlum ile ya yaşıt yada biraz daha ufak. Keza diğer er ve erbaşlar da öyle. Benim çocuğum o köprüde duruyor olabilirdi. Emir ret diye bir şey yok TSK'da. Dağ başında kurumuş ağaç bekletirler ve ne işim var burada diye karanlıkta bile sesli soramazsın. Onların kanı halen orada duruyor. 24 saatlik nöbet ise bana korku emaresi gibi geliyor. Totaliterlik göstergesi algısı yaratıyor. Tüm dünya da böyle görecek. 15 Temmuz'dan bu yana bir çok yanlış yapıldı. Doğru olabilecek uygulamalar belki de yanlış ele alındı. Örneğin varlık fonu. Döviz rezervlerimiz güne ve gün erirken korumaya alınması gereken kuruluşlardı belki. Devletçilik ilkesi çerçevesinde yapılsaydı alkışlanacak bir hamle olurdu ama kaynak olarak suistimal edilince işin rengi değişti. KHK'lar Fetö ile mücadele için el ver hareket serbestliği için kullanmak maksadıyla tesis edildi ama o zaman Albay Serdar Güngör'ün durumunu nasıl izah edeceksiniz? Kars valisini suikastten kurtaran darbe gecesi sabaha kadar darbecilere karşı mücadele eden darbeci tugay komutanını teslim olmaya ikna ederek teslim alan tarikatçı olduğu suçlamasıyla tutuklanmasının (Kaynak TC Ateş Serdar) izahatı nerede?
15 Temmuz önemli bir gün ve dünyaya Türkiye'nin kolay lokma olmadığını göstermiştir. Sınırlarımızda ve Kıbrıs'ta toplanan düşman birliklerini biz unutmadık. Graham Fuller'in darbeci askerlerle helikopterle Yunan adasına kaçışında farkındayız. Suriye'de Amerika ile .yerel güçleri vasıtasıyla savaşta olduğumuz biliyoruz ve Ege adalarımızı kullanarak iki cephe savaşına sürüklenmek istendiğimizi de görüyoruz. Yoksa neden ortalık bu denli karışıkken 10 koca gün Kıbrıs konferansı düzenlensin ki? Rum tarafını masadan kaçmasını sağlayarak Türkiye önemli bir muharebe kazanmıştır. Ege adalarına da sıra gelecektir. Kıbrıs kurtulsun Ege zaten bizim. Öyle anlaşılıyor ki kıyamet doğu Akdeniz'de kopacak.