1. yüz (Toplam 1 yüz)

Suriye'de Kimyasal Saldırı İddiası, Psikolojik Savaş ve Gri Propaganda / Mithat AKAR

İletiGönderilme zamanı: Pzt Nis 09, 2018 20:39
gönderen mithat akar 1923
Suriye'deki Kimyasal Saldırı İddiası ve Batı Merkezli Devletlerin Tutumu

Suriye'de tam bir sene arayla, ikinci kez, kimyasal silahlı saldırı iddiası yeniden propaganda merkezlerince dile getirilmeye başladı. Daha önce benzer örneği onlarca kez yaşanmış olaya rağmen, kimi propaganda merkezlerinin etkisi ile Suriye Devleti'ne yönelik saldırı kampanyası, sistematik olarak farklı medya güçlerince tekrarlanmaya başlandı. Bizim “Merkez Medya” da Batı'dan tercüme ettiği bilgilerle Suriye karşıtı saldırı propagandasına dahil olmuş durumda. Peki, yukarıda ifade ettiğim "örneği onlarca kez yaşanmış olay" nedir? Hatırlatalım.

- ABD'nin Irak'a yönelik 1991 yılındaki ilk saldırısında Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'e karşı başlatılan propagandada, petrole bulanmış Karabatak, sanki Saddam' ın petrollerinin doğayı kirlettiği yönünde işlenerek topluma sunulmuş ve Irak Devlet Başkanı'na karşı bir itibarsızlaştırma kampanyası başlatılmıştı. Ancak Irak savaşından sonra petrole bulanmış karabatak görüntüsünün Fransa sahillerinde petrol yüklü bir tankerin batması sonucu gerçekleşen bir görüntü olduğu ortaya çıktı.

Resim

- Benzer bir örnek yine Irak'tan... 2003 yılında Irak'ın işgaline gerekçe olarak gösterilen "Irak'ta kimyasal silahlar var" ve "Irak'ı Saddam diktatörlülüğünden kurtarma" gerekçesi ile gerçekleştirilen işgalden sonra kimyasal silahlar bulunamamış ancak Irak fiili olarak üçe bölünmüştü.

- Biraz daha gerilere gidecek olursak... Romanya Devlet Başkanı Çavuşesku'nun 1989'da kurşuna dizilerek öldürülmesine gerekçe olarak sunulan "Halkın içtiği suya kimyasal zehir içeren madde kattı" iddiası ve morglardan alınan cesetlerin bu zehirlenme sonucu ölen insanlara ait olduğuna dair yapılan propagandanın gerçekleştirilmesi de yukarıdaki psikolojik savaş örneğine benzer nitelikte bir olaydır.

- Geçtiğimiz yıl Nisan ayında yine Suriye Devleti'ni hedef alan, Suriye Devleti'nin İdlib'de kimyasal silah kullandığı iddiası da küresel merkezlerin işlediği bir propagandanın benzeridir.
Psikolojik savaşta kullanılan bu yönteme konunun uzmanları “Gri Propaganda” adını veriyorlar.

Amacımız burada Saddam'ı, Esad'ı ya da Çavuşesku'yu savunmak değil tabi. Ancak burada dikkat etmemiz gereken birkaç etmen var. Öncelikle bu iddia ve propaganda üzerinden hedef alınan devletlerin / ulusların tamamının, Batı merkezli devletlerin küresel egemenliklerine karşı koyan, emperyalist hegemonyaya karşı bölgesel anlamda mukavemet gösteren devletler / uluslar olduğu gerçeği göz önünde bulundurulmalı. İkinci dikkat edilmesi gereken nokta, bu propagandanın işlenmesinden hemen sonra, hedef alınan devletin / ulusun saldırıya uğraması. Suriye'ye yönelik son kimyasal saldırı iddiasından hemen sonra ( 9 Nisan 2018 ) İsrail'in, Lübnan üzerinden Suriye'ye hava saldırısı düzenlemesi, sanırım konumuza dair verilecek en sıcak örnek olacaktır.
Resim

Küreselleşmeye Karşı Direnen Devletler Hedefte

ABD ve diğer Batı merkezli devletler için, küresel şirketlerin ekonomik – siyasi egemenliğine engel olan, Batı’nın ekonomik – siyasi programını kabul etmeyen, yabancı sermayeye teslim olmayan; aksine devletçi – kamucu ekonomik sistemle kendi kaynaklarını denetleyen, milli savunma sanayisini kendisi geliştiren devletler “anti demokratik”, “Despot ve diktatörlüğü esas alan” devletler olarak suçlanmaktadır. Hele bir de bu devletler / uluslar, Batılı devletlerin göz diktiği topraklarda, küresel merkezlerin müdahalelerine karşı mukavemet gösteriyorsa “terörist” ve “şeytan” ilan edilebilir.

Suriye Devleti’ne yönelik son saldırı “kampanyasında” görüldüğü üzere, sekiz koldan ama tek merkezden gerçekleştirilen bu psikolojik savaş sürecinde harekete geçen propaganda merkezleri, sürekli vurguladığımız gibi Batı merkezlidir. Bu Batı merkezlerinin adını koyarken, somut örnekler vererek yazımızı sonlandıralım:
Resim

Suriye Devleti’ne karşı kimyasal silah kullandığı iddiası ile saldıran devletlerin başında ABD gelmektedir. Aynı ABD, Vietnam işgalinde, etkileri hala devam eden biyolojik silahlar kullanmıştır. İran’a nükleer silah sınırlandırması getirmeye çalışan ABD, 104 adet ile dünyada en çok nükleer reaktöre sahip ülke.
Aynı ABD’nin 6800 nükleer bombaya sahip olduğu yapılan araştırmalarla sabit. Farklı devletleri “terörist” olmakla itham eden ABD, özellikle Suriye’de gerici – cihatçı örgütlere destek veriyor. IŞİD de bunlardan biri. Kendisi “Kara Gücü” olarak nitelendirdiği bölücü terör örgütüne 5000 tır dolusu silah yardımında bulunmuştur.

Fransa ve İngiltere ise yakın tarihte Cezayir, Hindistan, Vietnam işgallerinde bizzat bulunmuş; 1,2 milyon kişinin öldüğü Irak işgalinde dolaylı ve doğrudan yer almışlardır.
Her şeyden geçtik… Mondros Mütarekesi’ni gerekçe olarak gösteren ve topraklarımızı işgal eden devletler, şimdi “demokrasi getirme” sorununu merkeze almış durumdalar.
Resim

Tecavüz Saldırısına Uğrayanı “Haksız” Olarak Görme Mantığı!

Konuyu bu kadar uzun ele almamın nedeni, Suriye’ye karşı başlatılan bu “Gri Propaganda”nın aynı zamanda Türk Ulus Devleti’ne de düşman olan devletlerce gerçekleştirildiğini gözler önüne sermek. Bizim ülkemizde de kimi yöneticilerin bir taraftan Batı karşıtı söylemler geliştirip, diğer yandan Batı merkezli propaganda merkezlerinin ağzıyla konuşması ise ayrıca yazılması gereken bir makale konusu sanırım.
Diplomaside “ikisinin ortası” mantığı yoktur. Yani hem Batılı devletlerin hegemonyasına karşı çıkıp hem de Batılı devletlerin hedef aldığı ülkeleri hedef almak maddenin doğasına aykırı.

Son söz olarak eklemek gerekir. Bu gün Suriye Devlet Başkanı’na karşı yürütülen propagandanın, dün canı – kanı pahasına terörle mücadele eden Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı da yürütüldüğünü hatırlatalım. Ordumuza karşı saldırı kampanyası başlatan, “Türk Ordusu sivilleri vuruyor”, “TSK kimyasal silah kullandı” diyen medya organları ile bugün Esad’a karşı benzer iddiaları gündeme getiren medya organlarının aynı merkezlere bağlı olduğunu bilmek için müneccim olmaya gerekmiyor. Ülkesinin teslim alınmasına karşı direnen bir devleti suçlayan mantıkla, tecavüze karşı direnen birini suçlayan mantık arasında hiçbir fark yok kanımca.

Gri propaganda ve psikolojik savaşa verilecek en güzel örnek, son dönemde adı sıkça geçen “Beyaz Baretler” adlı sözde yardım kuruluşudur. İnternetten herhangi bir medya kanalından bu kuruluşun faaliyetlerine dair bolca örnek bulabilirsiniz.

Mithat AKAR

https://www.facebook.com/profile.php?id=100006232153226