1. yüz (Toplam 1 yüz)

Yetti Artık!..

İletiGönderilme zamanı: Cmt Mar 05, 2011 11:59
gönderen faruk haksal
Büyük bir ihtimalle bilmiyorsunuzdur:
Hrant Dink’i öldürmekten sanık Ogün Samast 20 yıl hapis istemi ile yargılanıyor.
* Hrant Dink cinayetini mercek altına alarak bu vahşetin dibini araştıran gazeteci Nedim Şener’in ise, bu nedenle 17 yıl hapsi isteniyor…
* Bir cinayetin katil zanlısına 20 yıl…
O cinayet üzerine araştırma yürüten gazeteciye 17 yıl…
Ama Uluslararası Basın Enstitüsü, aynı gazeteciyi “Basın Kahramanı” olarak ilan ediyor ve ödüllendiriyor!..
Buyurun Türkiye’deki basın özgürlüğünü görün!..
Adaletin kılıcını elinde tutanların takdirine kulak verin; arkanızı dönün ve adaletin yerini bulması için kirli bir cinayetin izini sürerek araştırmayı derinleştirmeye çalışan uluslararası ödüllü “kahraman”larımızı alkışlayın…
Adliye Bakanı,
- Ödül almak kimseye suç işleme ayrıcalığı vermez, diyor…
Vermez, doğrudur…
Ama sözünü ettiğimiz ödülün adı, “kahramanlık”tır…
Nedim Şener, yaptığı kahramanca çalışmalar sonunda almıştır o ödülü…
Ama Nedim Şener, aynı nedenle 17 yıl hapisle yargılanmaktadır!.. İşte kahramanlık budur…
Yani araştırdığı cinayetin katilinden sadece 3 yıl kadar az bir hapis talebi ile burun buruna, göğüs göğüse, yılmadan sürdürmüştür çalışmalarını…
Türkiye’de hâlihazırda 2.000 gazeteci, mesleğini yapmaktan ötürü yargılanmaktadır…
61 gazeteci tutukludur.
Ve bu ülkenin Başbakan’ı, İstanbul’un yeni adliye sarayını açış konuşmasında,
- Avrupa’nın en büyük adliye binasını açıyorum, demekte…
Ve bununla övünmektedir.
Bir ülkenin yönetimini elinde bulunduran kişi, o ülkedeki adliye binalarının büyüklüğü ile övünüyorsa, iş ciddiden de ciddi demektir…
O ülkede 2.000 gazeteci yargı önünde ise ve bunların 61’i halen tutuklu ise, o ülkenin başbakan’ı kafasını ellerinin arasına alıp, düşünmelidir…
Nedim Şener bugün Ergenekon tutuklusudur.
Mustafa Balbay da öyle.
Türkiye’nin en üst rütbeli komutanları da…
Bu durum olağan değildir.
İleri demokrasiyi yaşayan ülkelerde görülmemiş ve görülmesi mümkün olmayan manzaralardır bunlar…
İlgili Bakanlar bu olağan-dışı gelişmeler karşısında, “olayların yargıya intikal ettiğini ve sonucu beklemek gerektiğini” söylemektedirler…
Peki bu muhterem kişiler, Anayasa Mahkemesi kendilerini “laiklik karşıtı eylemlerin odağında” olduğu tespitini yaptığı zaman da aynı şeyi mi söylüyorlardı?..
Yargıtay, Danıştay ve Yüksek İdare Mahkemesi ile kavga edenler onlar değil miydi?
Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay’ı, TBMM’deki çoğunluklarına dayanarak gece yarıları çıkarttıkları kanunlarla hizaya getirmeye çalışanlar kimlerdir?..
Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin kararını beğenmedikleri zaman,
- Bir yasa çıkartırım, bu sorunu da çözerim, mantığını hukukun üstünlüğü ilkesinin üzerine yapıştıranlar kimlerdir?..
Evet… Bu ülkede yargının bağımsızlığı kalmamıştır.
Bağımsızlık, özgürlük, Cumhuriyet’in değerleri gibi kavramların içleri boşaltılmıştır.
Türkiye’nin Batı’sında bu değerleri savunan Atatürkçü aydınlar terörist damgası ile yargılanmakta… Ama Güneydoğu illerimizde ‘demokratik açılım” politikasının himayesinde bölücü terör sokağa egemen olabilmekte, dağları kan gölüne çevirebilmektedir.
Devlet PKK terörü ile masaya oturabilmekte, terörün uzantısı olan siyasi yapılanmalar, sürdürülen politikaların gölgesinde Türkiye’nin en büyük meclisinde bu milletin vekili sıfatı ile “görev”lerini yapmayı sürdürmektedirler…
Bu ülkenin çivisi mi çıkmıştır?
Yoksa, tuz mu kokmuştur?..
Gelin, tarafsız bir gözle olup/ bitenleri koyun aklınızın aydınlığına ve değerlendirin.
Ve bir karar verin... Mutlaka verin.
Çünkü…
Yetti artık!..

soruyusormak@gmail.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com