1. yüz (Toplam 1 yüz)

Çok Sesli Müzik ve Düşünce...

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eki 16, 2011 9:13
gönderen faruk haksal
Müzikte çok seslilik ne anlama gelir?..
Aynı notanın, birden çok kişi ve müzik aletleri ile birlikte çalınması mıdır çök seslilik?
Hayır değildir!
Aynı melodi, birden çok insan ve alet sesinin iştiraki ile çalınır ya da söylenirse, “çok sesli” müzik oluşmaz.
Aynı düşüncenin birden çok kişi tarafından, aynı açıdan ama, farklı farklı köşelerden anlatılması nasıl çok sesli bir düşünce platformu oluşturmuyorsa, müzikte de öyle...
Belki bir melodinin farklı oktavlardaki seslerle veya birbirinden farklı notaların aynı anda insanın kulağının içine dolması ve insan kulağının da bu ses nüanslarının ayrımını algılayabilmesi ve bütün bu farklı seslerden oluşan cümbüşün, hafızada önceden kaydı bulunan aslı ile örtüşerek insanın içine, duyarlılığının pınarlarına ılık ılık akmasıdır çok sesli müziğin yüksekliği...
İşte çok seslilik, işte çok sesli müziğin büyüsü, derinliği, yüksekliği!
Bir başka deyişle, çok sesli müzik dinleyen bir insan, edilgen bir durumda değildir.
Zihinsel ve duygusal ve aynı zamanda da beşeri, toplumsal bir ön-belleğin denetiminde ve belki de sarhoşluğunda mayhoş bir teyakkuz halinde, ama kesin ve keskin çizgileri ile yoğun bir etkinliğin içindedir.
Yani siz, önünüzdeki gazeteyi okurken, ya da yanınızdaki bir diğer nazenin kişi ile dingilderken, sahnenin arka planında, başına buyruk zıngırdayan bir gürültü kirliliği değildir çok sesli müzik.
İnsandan, aktif bir katılım, yorucu bir uğraş talep eden, olmazsa olmaz bir dinginliktir...
Olmuyor mu?.. Olmadı mı gerçekten?. O zaman çevirin yeni baştan.
Çok sesli müziği dinlemek ciddi bir etkinliktir ve bir disiplin meselesidir... Kabak çekirdeği yemiyoruz dostlar… Ya da “dizi” seyretmiyoruz: Müzik dinliyoruz!
Aynen ve tıpkısı, çok sesli düşünce de böyle...
Bakıyoruz renkli cama.
Kanal F...
Diyelim ki birden çok adam bir şeyleri konuşuyor.
Bu programın niteliğini tespit etmek oldukça müşküldür.
Çünkü, “Kanal F”yi uydurmak kolaydı.. Çünkü ha kanal F, ha kanal G, fark etmiyor...
Kanallar birden çok, ama nitelikleri aynı.
Diyelim ki renkli camın içindeki adamlar konuşuyorlar ve programın adına açık oturum, deniyor.
Ortada doğal olarak bir konu var. Koca koca adamlar bir konuyu çeşitli yönleri ile “çok sesli” olarak izleyiciye, yani bu rengârenk cama biraz divane ve biraz da bigane gözlerle bakan siz, biz ve hepimize takdim edecekler...
Ve örneğin Avrupa Birliği tartışılacak...
İşte bu noktada size bir soru: Avrupa birliği [gerçek anlamda] çok sesli olarak nasıl tartışılabilir?..
Yanıt her halde şudur: Bu koca koca adamların bir kısmı Avrupa Birliği’nden yana, bir diğer kısmı da, Avrupa Birliği’nin ulusal çıkarlara karşı olduğunu savunursa...
Siz hiç Kanal F’de, kanal G’de, Kanal C’de ve Kanal D’de bu nitelikte bir açık-oturum izlediniz mi?
İzlemediniz.
O zaman neyin çok sesliliğinden sez ediyorsunuz?..
Çok seslilik, en azından, iki farklı ses; iki farklı nefes, iki farklı düşünce, iki farklı dünya görüşü ve iki farklı insani yapı gerektirir.
Yani bir konunun çok yanlı olarak ortaya konularak tartışılabilmesi için, her şeyden önce, o konuda farklı düşünen, farklı dünya görüşlerine sahip düşüncelerin varlığı gerekir.
Aynı yöndeki iki düşüncenin, iki farklı insan tarafından ayrı ayrı dile getirilmesi, aynı melodinin iki farklı ses tarafından birbiri üzerine yapıştırılarak söylenmesinden başka ne anlama gelir ki?..

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com