1. yüz (Toplam 1 yüz)

Her Şey 6-7 Eylül Provokasyonu İle Başladı…

İletiGönderilme zamanı: Sal Kas 22, 2011 13:26
gönderen faruk haksal
Devir Demokrat Parti devri.
Menderes Başbakan, Celal Bayar Cumhurbaşkanı.
Amerika Birleşik Devletleri’nin NATO kanalından sızarak Türkiye’ye resmen adım attığı günler...
Tarih 1955 yılının 6 Eylül’ü...
Oktay Engin isimli cebinde Türk pasaportu taşıyan bir kişi Selanik’te Atatürk’ün evine bomba koyuyor.
Oktay Engin isimli bu bombacı-yurttaş, öyle sıradan “sade” bir vatandaşımız değil... Türk Milli İstihbarat Teşkilatı’na çalıştığı yargı kararı ile belirlenen önemli bir “görevli”...
Oktay Engin düğmeye basıyor ve bomba [tasarlandığı gibi] patlıyor!..
Dile kolay!.. Pimi çekilen bombanın tahrip ettiği yer Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’teki evidir.
Anavatan’da öfke, tepki, infial birden alevleniyor ve [yine tasarlandığı gibi] sokaklara taşıyor.
Ve bu öfke rüzgârını kullanmaya odaklanmış psikolojik-harp uzmanı teknik birimler faaliyete geçiyor…
Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve “Derin Devlet” işbirliği böylece büyük bir tezgâha ev sahipliği yapıyor.
Ülkenin her yerinde birden bire ortaya çıkan organize vurucu-kırıcı timler ve bu timlerin peşine takılan çapulcu güruhu ve bilincini öfkesine gömerek şaha kaldırılmış kızgın [ve bağnaz] sokak kalabalığı belirli bir hedefe doğru yönlendiriliyor…
Sonuç: İstanbul’da binlerce Rum yurttaşımızın evi, işyeri kundaklanıyor. Kiliseler basılıyor, papazlar sünnet ediliyor, insanlar dövülüyor, eşyaları yağma ediliyor ve sonuç olarak, “eşkıya devlete hükümran oluyor…”
Ve vurucu/kırıcı terör sokağa egemen oluyor...
Türkiye vatandaşı 15 bin Rum bu olaylar üzerine ülkemizden göç ediyor.
İstanbul’un etnik mozaikten oluşan seçkin sosyal yapısı, giderek kasaba kültürü çeşitlemesine giden yolda ilk adımını atıyor ve böylece de çarpık kentleşme süreci ilk kilometresini böylece kat etmiş oluyor…
Peki Devlet nerede?
Devlet terörün içinde, tam da odak noktasında!
MİT nedir?
Milli İstihbarat Teşkilatı... Yani, ulusal haber alma örgütüdür!
Ulusal çıkarlarımızın ve güvenliğimizin koruma aracıdır...
Ama MİT’in, yani ulusal güvenliğimizden sorumlu bu önemli birimin, bu çirkin olay içindeki rolü, 27 Mayıs Devrimi sonrasında işlev gören Yassıada Mahkemeleri’nde bütün çıplaklığı ile ortaya çıkmış ve kesinleşmiş bir mahkeme ilamı niteliğini kazanmıştır.
İşte Türkiye halkında bir öfke tayfunu yaratabilmek uğruna Atatürk’ün evini bombalayanlar bu teşkilatın o günkü elemanlarıdır…
Ve bu çirkin operasyonu da, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan adam yönetip, yönlendirmiştir.
İşte, şu anda boyalı basınımızın ve belli çevrelerin ve onların güdümündeki televizyon kanallarımızın gündemindeki konulardan bir tanesi de, [Her nedense!..] 6-7 Eylül tarihleri arasında Rum kökenli yurttaşlarımıza karşı girişilen bu vahşi saldırıdır...
Ancak, aynı çevreler EOKA isimli örgüt tarafından yönetilen faşist Rum militanların Kıbrıs’ta yürüttüğü vahşetten ve Türklere uygulanan soykırımdan hiç söz etmemektedirler.
Ve çok daha önemlisi, bu malum medya organları, özellikle 27 Mayıs 1960 askeri harekâtı döneminde Türkiye’nin bu büyük suçu işleyenleri yargılayarak, cezalandırdığından da bahsetmemektedirler.
27 Mayıs’ı karalamayı bugünkü niyetlerine ulaşmanın bir yolu sayan zihniyetin sahipleri, Türkiye’nin üzerine bu kara lekeyi sürenlerin cezalandırılmış olduğundan da tek kelime ile olsun söz etmemektedirler.
Türkiye, 6-7 Eylül vahşeti ile1955 yılında kara bir leke almışsa, kendi içindeki yanlışı 1960 ihtilali ile yine kendi eli ile temizleyerek, kendi kendisini aklamayı bilmiştir!
Atatürk’ün evine bombayı koyan ajan, Yassıada Mahkemeleri’nde yargılanmış ve 5 yıl hapse mahkûm olmuştur. Cumhurbaşkanı Celal Bayar ise, yaygın propagandaların aksine, “Köpek Davası”ndan değil, 6-7 Eylül olayları davasından hüküm yemiştir.
Bugün sorgulanması gereken şeyler bizce şunlardır:
Niçin, bu mesele, yeniden... Ve üstelik Kıbrıs’ta Türkiye’nin başına yeni bir çorap örülmesine çeyrek kala ısıtılmaktadır?..
Ve, 6-7 Eylül’ün bombacısı Oktay Engin, daha sonra nasıl olup da, MİT’te uzun yıllar çalışabilmiş ve hatta Elazığ valiliği görevi ile ödüllendirilebilmiştir?..
Türkiye’nin gündemi ve ülkenin çıkarları kimlere teslim edilmiş durumdadır?
Bu teslimiyet [aman içinde] nasıl gerçekleşebilmiştir?
Ve tehlikeli gidişin gerçek sorumluları kim/ ya da kimlerdir?

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com